İnsan ve Açlığa İlk Adım

İnsan, beşeriyetten insan-ı kamil olma yolculuğuna doğduğu andan itibaren,çıkmazların,hercümerclerin arasında

buhranlar yaşamaya devam ediyor.

Ruhi ve bedeni olarak tekamül ederek üst bilince sıçramak için çeşitli dehlizlerden geçiyor. Yaşadığı her kaos ve

güzellikler onda ayrı bir buud ve bakış açısı ve derinlik kazandırıyor.

Nitekim bir Hak ehli şöyle diyor;

‘’Allah, şeytanın musallat olmasına izin vermiştir, ta ki insan; manevi olarak terakki

etsin-bir üst bilince çıksın) daha yüksek manevi ve ahlaki mertebelere

yükselsin.’’

Evet, şeytan insana musallat olacak, zorluk çıkarak. Çeşitli hadiselerle nefsi ele geçirmeye çalışacak. Bir yönü ile o

vazifesini yapacak. Bir yönüyle de, kullanabilen insan için şeytanın tüm bu

halleri, tekamül etmek için basamak vazifesi görecek.

*

Nebi sav; ‘Kanın damarlarda dolaştığı gibi, şeytan da, insanın vücudunda dolaşır’

diyerek bu noktaya dikkat çeker. Ancak, devamında Hz. Resul (sav) şu sırrı da ekler ve; ‘Açlıkla (az yemekle, oruç tutmakla) onun yollarını daraltın’ der.

Açlık, insanın latifleşmesinde şifa, şeytanın alanlarını daraltmakta da önemli bir kolaylık sağlar.

Danışmak için gelenlerde uyguladığımız ve neticelerini gördüğümüz ‘açlık’, insan için kestirme bir inkişaf sürecidir.

Burada meseleye sadece Ramazan ayı olarak da bakmamak gerekiyor. Bir ömrün tamamında ‘oruç ve açlık’ sırrı olarak ele alınması gerekiyor.

Efendimiz sav; ‘her şeyin bir giriş kapısı vardır. İbadetin de girişi kapısı oruçtur’ diyerek, oruçtaki ruhsal sürece önemli bir işaret veriyor.

Hz. Davut; ‘’Yemek onlar için bir ceza, bir ağ, bir tuzak ve pranga olacaktır’’ sözüyle asırlar öncesinden insana çok önemli bir hakikati seslendirir.

Ne hazindir ki günümüz insanı, hayatını -mide- etrafında döndürüyor. Toplantılar, sohbetler, eğlenceler vs... birçok olay yeme, içme etrafında şekilleniyor.

Hastalıklar dahi insanı yemekten alıkoyamıyor, bile bile ölüme gitmenin farklı bir varyasyonu olarak insana

zemin hazırlıyor. İnsanın ruhsallığına, saflığına vermiş olduğu vahim sonuçlar ise zerre düşünülmüyor..

İnsan, meseleye sadece sağlık olarak bakmaya devam ettikçe de, ne oruç-açlık hakikatini anlayabilecek, ne de kendi

ruhsallığını tanıma adına bir merhale kat etmiş olacaktır.

Zira, ‘yemek’ meselesi ne sadece bir sağlık, ne de sadece bir doyma meselesidir. Aynı zamanda ruh-beden

dengesi,latifliğin, imani yakinliğin artmasının da en büyük sırlarından biridir.

Devam edeceğiz..  

 ruhadirlik@gmail.com