'Helal Paraysa Bu Telaş Niye?'
Demirtaş: 'Komplo ve montaj diyerek bunu örtemezsin'
BDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, partisinin grup toplantısında konuştu. Demirtaş konuşmasına yaşamını yitiren Ali Özder'i anarak başladı. Demirtaş, '70'li yıllardan beri en ön saflarda yer almış büyük emekleri ve katkıları olmuş bir arkadaşımızdır. Dersim'e ve genel mücadelemize büyük katkılar sunmuştur' dedi. Demirtaş, Yeni Ülke gazetesi muhabiri Cengiz Altun'u da katledilişinin yıl dönümünde andıklarını belirterek, '90'lı yılların faili devlet olan katliamlardan büyük bedel alan özgür basın çalışanı arkadaşımızı rahmetle anıyoruz. Tetikçileri tanınıyor olmasına rağmen halen hesabının sorulmadığı ve bunların faili meçhul olmasında AKP'nin de payı olduğunu belirtmek istiyoruz' dedi.
'Ankara'dan gelen siyasi karar Roboski'de uygulanıyor'
Demirtaş, Roboski'de 'güvenlik yolu'na tepki gösteren halka yönelik sert müdahalelerin olduğuna işaret ederek, 'Roboski'de yaşanan katliamın acısını herkes biliyor. Hukuk yönünden bunun üstü örtünürken, Roboskililer açısından dram katliam günü ile son bulmadı. Sonrasında yaşananlar yetmezmiş gibi orayı insansızlaştırmaya dönük baskıların AKP eliyle yürütüldüğüne tanıklık ediyoruz. Şu saatlerde halen Roboskili ailelere gaz fişeği ile müdahale ediliyor. Neden? İnsanlar orada yeni askeri yatırımlara karşı çıkıyorlar. Tek neden budur. Ankara'dan gelen siyasi emir ile Roboski'de orayı insansızlaştırma kararının uygulanmasının vahşi bir şekilde gerçekleştirildiğine tanık oluyoruz. Buradan Başbakan ve sorumluluğu olan yetkililere sesleniyorum; Roboski'de gırtlağınıza kadar kana bulandınız. Şimdi bunun hesabını vermek yerine halen Roboskili ailelere işkence ve zulüm yapmak sizin haddinize değildir' diye konuştu. Demirtaş, Roboski'nin üstünün ne orada bulunan yurttaşların dövülmesi ile ne de 'güvenlik yolu' ile örtülemeyeceğini söylerken, Roboski halkını yalnız bırakmayacaklarını gerekirse milyonlar ile orada olacaklarını belirtti.
'BDP ve HDP'ye saldırılar tesadüf değil'
HDP ve BDP seçim bürolarına yönelik yapılan ırkçı saldırıları değerlendiren Demirtaş, şunları kaydetti: 'Bütün bu saldırıların tesadüf olmadığı, organize olduğu açık bir şekilde ortaya kondu. Birileri BDP'nin seçim çalışmasını engellemenin hesabı içine girmiştir. Saldırtılan çetelerin neredeyse tamamı aynı siyasi partinin ve merkezin odağı olarak ortaya çıkıyorlar. Bunların hiçbiri tesadüf olamaz. Bu düpedüz faşizan bir yaklaşımdır. Arkadaşlarımız orada Türkiye'nin tamamına çözüm üretecek politikaları anlatma gayretiyle çabalarken, hiçbir düşüncesi, projesi olmayan bu güruh HDP'ye saldırtılıyor. İktidarın sallantıda olduğu bu günlerde yeni bir alternatif doğmasını hiç kimse istemiyor.'
'BDP tarihi bir başarı elde etmek için 30 Mart'a hazırlanıyor'
HDP ve BDP'ye yönelik saldırıların planlı bir öngörünün sonucu olduğunu kaydeden Demirtaş, HDP ve BDP'nin her yerde görülmemiş bir ilgi odağı haline geldiğini söyledi. Demirtaş, anketlerin ve sokakların bunu doğruladığını ve BDP'nin siyasi tarihinin en büyük başarısını elde etmek için 30 Mart'a hazırlandığını kaydetti. Demirtaş, 'Yapacak başka bir şeyleri kalmadı. Seçim barajını, operasyonları kullandılar. Hiçbiri kar etmedi. BDP ve HDP önümüzdeki genel seçimleri de önüne alarak yola çıkıyor' diye konuştu. Demirtaş, elbirliği ile bu saldırıları durduracaklarını vurguladı.
'7 bin kişinin dinlenmesi hükümetin bilgisi dışında değildir'
Demirtaş, dinlemelere ilişkin iktidar eli ile medyaya servis yapıldığını ve bunun 17 Aralık operasyonuna karşı iktidar hamlesi olduğunu anlamanın zor olmadığını vurgulayarak, 'Bu dinlemeleri tabi biz biliyorduk. Halen de bu yapılıyor. Halen bizler parti genel merkezinde toplantı halindeyken aşağıda bir dinleme aracı oluyor. Bu halen sürüyor. Yani öyle paralel yapının hükümet dışında yaptığı bir faaliyetten söz etmiyoruz. 7 bin kişinin dinlenmesi hükümetin ve AKP'nin bilgisi dışında gelişmiş bir mevzu değildir. KCK ve Ergenekon operasyonları benzer ekipler tarafından AKP'nin siyasi desteği ile gerçekleşmiştir. Cemaate sempati duyan polisler, hakimler, savcılar Başbakan'ın yakınındaki ekibin bilgisi dahilinde dinleme yapıyor. Bunlar dosya halinde kurgu iddianame oluyordu. Bunlar önce Başbakan'a geliyor oradan operasyon için düğmeye basılınca dalga dalga operasyon yapılıyordu. Bu dinlemeler devlet faaliyeti olarak yapılıyordu. Başbakan bundan haz duyuyordu çünkü muhalif olarak gördüklerini baskı altına alma şansına erişiyordu. Bu şekilde paralel yapıyı işbirliği içinde kendileri kurdu ve kullandı. 7 bin kişiyi dinliyorlarmış. Bundan da Başbakan'ın haberi var. Başbakan'ın haberi olmadan bu ülkede bir savcının 7 bin kişiyi veya 300 kişiyi dinleme imkanı yok' dedi. Demirtaş, dinlemeleri yapanların devlet memuru olduğunu ve paralarının da devlet tarafından yapıldığını vurguladı.
'Bilal dinlemeye takılmasaydı bu liste yayınlanmayacaktı'
Demirtaş, 'Başbakan bu yapının gizli olarak kendisini ve oğlunu dinlediğinden de habersizdi. Başbakan'ın bugün öfkelendiği, ahlaksız ve hukuk dışı dediği kısmı budur. Yoksa geri kalan kısmı Başbakan'ın örgütlediği yapının faaliyetleridir. Eğer Bilal bu dinlemelere takılmamış olsaydı biz iktidar yanlısı gazetelerin manşetlerinde bu 7 bin kişinin ismini görmeyecektik. Başbakan bunları kürsülerde muhalefete, sermayeye ve medyaya karış kullanacaktı. Tıpkı son 6 yıldır yaptığı gibi. İşte paniklenmelerinin altında yatan kısım budur' diye konuştu. Demirtaş, kendilerinin BDP'li vekillerin dinlendiğine dair defalarca soru önergesi verdiklerini hatırlatarak, 'İdris Naim Şahin, Meclis kürsüsünde milletvekillerimizin yaptığı konuşmalardan örnekler vermiştir. Bu 7 bin kişinin dinlenmeye başlandığı tarihe tekabül ediyor. Dolayısı ile dönemin İçişleri bakanı bundan haberdar. Ama 17 Aralık sabahı fark ettiler ki bu yapı onları da dinlemiş. Başbakan 'ne kadar safmışız' diyor ya kusura bakma ama saf ötesisin sen. Biz bunu defalarca anlattık. Senin montaj dediğin ses kayıtları ile binlerce insan ceza aldı. Sadece ses kaydına dayanarak insanlar 15-20 yıl hapis cezası aldı. Senin ki montajda onlarınki ney? Montaj deyip kurtulmak bu kadar kolay ise neden onlar kurtulamıyor' dedi.
'Komplo ve montaj diyerek bunu örtemezsiniz'
Başbakan Erdoğan ve oğlu arasında yapılan görüşmelerin ses kayıtlarına değinen Demirtaş, 'Onu dinleyenler her halde montaj ile ilgili iddiaları ciddiye almayacaktır. Montaj ile savuşturulmayacak kadar meselenin ciddi olduğu ortada. Bilal Erdoğan resmi olarak soruşturmaya dahil olmuş bir şüphelidir. Muhtemelen bu kayıtlar bir savcı talebine bağlı olarak yapılmıştır. Bu dosyaya girecek mi bilmiyoruz henüz. Neden? Çünkü soruşturma engellendi. Ses kaydında geçtiği gibi. Bu nedenle Bilal Erdoğan'ın dosyasında ne var ne yok bir gün ortaya çıkacak. Sesin Başbakan ve oğluna ait olduğunu öğrenmek 20 dakikalık bir iş. Meclis'in karşısında TÜBİTAK var. Başbakan ve oğlu ses kaydını verir 20 dakika sonra anlaşılır. Çok güveniyorsanız kendinize TÜBİTAK orada. Yok oraya güvenmiyorsanız dünyanın birçok yerinde bağımsız ses laboratuarları var oraya verirsiniz. Öyle çıkıp komplo ve montaj diyerek bunu örtemezsiniz. Montaj olduğu konusunda güveniyorsanız kendinize gidin ses örneklerini verin, soruşturma başlatılmasını isteyin. Halk şu anda neyin nasıl çevrildiğini iyi biliyor' ifadesini kullandı. Demirtaş, yapılması gerekenin şeffaflaşmak ve adil bir yargılamaya kendini bırakmak olduğunu kaydetti.
'İlk işi Bilal'i aramak olmuş'
'Bir ülkenin Başbakan'ı sabah uyandığında bakanlarının çocukları yolsuzluk ile gözaltına alınmıştır. Bir Başbakan ilk refleks olarak ne yapar? Bu meseleyi anlamaya çalışır. Beklenen budur. Bizimki ne yapmış? Oğlunu aramış. İlk refleksi Bilal'i aramak olmuş. 'Paraları sakla oğlum.' Demokratik bir ülkenin Başbakan'ı tarihin en büyük yolsuzluğu sonrasında oğlunu arayıp 'Paraları sakla oğlum' derse bu Başbakan refleksi mi yoksa suçüstünü engellemeye çalışan bir hırsız refleksimidir' diyen Demirtaş, bunun 75 milyonluk bir ülkenin Başbakan'ına yakışmadığın söyledi. Demirtaş, 'Biz kendisinden şeffaflık konusunda açıklama beklerken o saatlerde kendisi paraları saklama derdinde' dedi.
'Helal para ise bu telaş niye?'
Demirtaş, Başbakan Erdoğan'ın Başbakanlık sitesinden alınan malvarlığını sıralayarak, 'Resmi malvarlıkları bunlardır. Şimdi bunu toplayıp, 10 ile de çarpsanız evdeki hesap buraya uymuyor. Hadi uymuyor paranın hepsini bankaya yatırmak zorunda değilsin. Hadi yasaya aykırı davranıp elindeki malları da yazmadın. Bu da bir yere kadar hoş görülür. Evde biriktirdin. Peki telaşla niye saklıyorsun. Helal para ise, alınteri ile kazanmışsan bu ne telaş. Bavullarla akşama kadar o çocuğu niye yoruyorsun. Çocuğa da yazık. Taşı taşı 30 milyon euro gene evde. Odaları dolduruyorlar bitmiyor. Paranın taşınmasa bile bir gün sürmüş. 1 gün boyunca para taşıyacağınıza 20 dakikada sesinizi ölçtürün ortaya çıksın' dedi.
'Evde biraz Türk lirası bulundursaydın mübarek'
Demirtaş, operasyon sonrasında evde kalan 30 milyon euronun bile kur dalgalanması ile katlandığını vurgulayarak, 'Sabah akşam vatandaşlara Türk lirası tavsiye ederken evde biraz Türk lirası bulundursaydın mübarek. Vatandaş kur artışından zarar ederken kendilerinin kur ve faiz farkından trilyonlar kazandığını öğreniyoruz. Bu 91 trilyon Hakkari gibi bir ilimizin belediyesinin bütçesinin tam 3 katıdır. Başbakan Hakkari'ye şu kadar para gönderiyoruz nereye harcıyorlar diyordu. Kendilerinin küçücük bir parası Hakkari'nin parasının 3 katı. Muammer Güler'in oğlu da 1 trilyona 'üç beş kuruş' diyordu. Güler misin ağlar mısın? Bu ilkede 10 milyon insan açlık sınırında yaşıyor. Çocuğu yattıktan sonra eve giden babalar var' ifadesini kullandı.
AKP'li seçmenlere çağrı
AKP'li seçmenlere de seslenen Demirtaş, 'Allah, peygamber ve kitap şemsiyesinde neler yapıldığını herkesin görmesi lazım. Bu 17 Aralık'ın ilk günlerine benzemiyor. Artık başka bir aşamaya geçilmiştir. Başbakan'ın ailesi ile birlikte bu işlere bulaştığına dair ciddi doneler var ellerde. Başbakanlığın trilyonları götürme mevkii olarak görüldüğü bir ülkede bu makamlara güven gider. Buna çare bulunmadan, hesabı verilmeden Türkiye'de artık yeni bir dönem açılamaz. Bu tartışmalar Başbakan orada olduğu müddetçe de devam eder. Paralel devlet diyordun. Bak paralel devletin nasıl sizin iktidarınızda palazlandığını defalarca ortaya koyduk. Sen hesap soracağım derken paralel devletini kurmaya çalıştın' dedi. Demirtaş, hükümetin kendini, ailesini ve etrafını korumaya yönelik hamleler yaptığını söyledi.
'Başbakan'ın yapması gereken elindekileri bırakıp teslim olmaktır'
Demirtaş, son dönemlerde Ortadoğu'da ve Avrupa'da diktatörlerin gidiş tarzına bakılması gerektiğini vurgulayarak, şunları kaydetti: 'Ukrayna, Tunus ve Mısır'ın devrik liderlerinin giderken kaçırdığı servetleri söyleniyor. Kaddafi'nin 168 milyar dolar servetinden söz ediliyor. Eğer Başbakan'ı bunlar bir şey çağrıştırıyorsa, Başbakan sağlıklı düşünerek bir sonuç çıkarmak istiyorsa yapacağı şey elindekini bırakıp teslim olmaktır. Bu iddialardan kaçmanın yolu yoktur. Adalete teslim olacaksınız. Mesele artık senin yolsuzluğu örtüp örtmeme meselesi oldu. Darbenin artık tehdit olmadığını söyleyen sensin. Her kuruşun hesabını vermen verebilmen lazım. Bir taşeron işçisinin ses kayıtlarında 5 bin lira rüşvet aldığı iddiası yayınlansa onu hemen tutuklarsınız. Adam komplo, montaj dese dinlemezsiniz. Sende bu iddialar ile bunu örtemezsin. Senin de Başbakan olarak bu hesaptan kaçamayacağını bilmen lazım.'
'Giderken bu ülkeyi siyasi krize sürükleme'
Demirtaş, Başbakan Erdoğan'ın söylenenleri dinlemediğini ve 17 Aralık sabahı da bunun aynısını yaptığına işaret etti. Demirtaş, 'Şimdi dönüş var mı? Çok kolay değil. Ama en azından Türkiye'yi refaha çıkarma ihtimali vardır. Bir Başbakan olarak seni 12 yıldır iktidar yapan halka minnet borcun var. Giderken bu ülkeyi siyasi krize sürükleme. Kendini kurtaramayabilirsin ama ülkeyi kurtarabilirsin. Yapman gereken en doğru iş şeffaflaşmak, demokratikleşmek ve kendini denetime açmaktır. Halka doğru bir özeleştiri ile yaptığın hataların hesabını vermeyi ilan etmektir.
DİHA