1) Otopark sorunu: İstanbul’u gezdiğinizde sokak ve caddelerin çok fazla yetersiz olmadığını görürsünüz. Neredeyse sokakların önemli bir çoğunluğu iki şerit geliş, iki şerit gidiş olarak planlanmış. Ancak bu yolların karşılıklı ikişer şeridi park yeri olarak kullanılmaktadır.
İmar planlarında olmasına rağmen, pek çok yeni yapı kendi otoparkını inşa etmemiştir. Belediyeler de bu kuralın ihlal etmesine göz yummuşlardır. Belediyelerin her semtte, yollara park etme ihtiyacını ortadan kaldıracak kapasitede otopark yatırımı yapması, şehrin trafik sorununun çözümüne önemli katkıda bulunacaktır.
2) Öğrenci ve personel taşımacılığı: Servis taşımacılığı türleri oldukça geniştir. Ancak okul servis taşımacılığı ve personel taşımacılığı trafikte çok büyük yoğunluk yaratmaktadır.
İstanbul’da 15 bin öğrenci servis aracı, 35 bin de personel servis aracı olduğu söylenmektedir. Maalesef bu araçların önemli bir kısmı aynı saatlerde trafiğe çıkmaktadırlar. Servis saatleri dışında ise, park yerleri olmadığından, sokak ve caddelerde park ederek trafiğin yoğunlaşmasına neden olmaktadırlar.
Okulların, özel sektörün ve kamu sektörünün çalışma saatlerini değiştirerek bu araç sayısını üçte bire düşürmek mümkündür. Bu üç sektörün işe başlama ve paydos etme saatleri birbirlerinden 1 ya da 1,5 saat öne alınsa aynı anda trafiğe çıkan servis aracı üçte iki oranında azalma gösterir. Aynı anda trafiğe çıkan araç sayısındaki bu düşüş trafikte ciddi anlamda rahatlama sağlayabilir.
3) Lojistik araçlarının çalışma saatleri: İstanbul’daki tüm esnafın ve marketlerin ürün tedariki, gün içinde, üretici firmanın ya da toptancı firmaların dağıtım araçları ile sağlanmaktadır. Her gün yüz binlerce kamyon, kamyonet, minibüs gibi ticari araçlar, en dar sokaklara kadar girip, esnafa mal tedariki yapmaktadırlar.
Bu kadar çok lojistik aracının çalışma saatleri ve eve dönüş saatleri içerisinde trafikte bulunması ciddi trafik yoğunluğuna neden olmaktadır. Bu lojistik araçları mal sevkiyatlarını ya sabah çok erken saatlerde (04.00-06.00 arası) ya da akşam eve dönüş trafiği bittikten sonra yapsalar, trafikte çok önemli bir rahatlama sağlanır.
4) Hafriyat ve inşaat kamyonları: Dünyanın hiçbir metropolünde gündüz vakti, iş saatlerinde hafriyat ve inşaat araçlarının şehrin içinde dolaşmalarına izin verilmez. Bu konudaki çözüm önerimiz de lojistik araçlar için yaptığımızla aynıdır; bu araçlar da sadece çalışma saatleri dışında trafiğe çıkabilmelidirler.
5) Trafik denetimi: İstanbul trafik açısından tam bir sahipsiz kent görünümdedir. Şayet İstanbul’a Cumhurbaşkanı, üst düzey bürokratlar ya da yabancı bir devlet büyüğü gelmiyorsa, en yoğun saatlerde bile cadde ve sokaklarda trafik polislerini çok nadir olarak görürsünüz.
Halbuki, trafiğin yoğun olduğu saatlerde, sadece önemli kavşaklarda bile trafik polisi bulundurulsa, trafik yoğunluğu önemli ölçüde hafifler.
6) Elektronik denetim: Polis sayısının tüm sokak ve caddeleri denetlemek için yetersiz olduğunu hepimiz kabul ediyoruz. Ancak günümüz koşullarında sokak ve caddeleri denetlemek için kurulacak elektronik kamera kayıt sistemleri hem çok yetkinleşmiş hem de çok ucuzlamıştır. Yaygınlaştırılacak elektronik denetleme sistemleri ile trafiği yoğunlaştıracak eylemlerde bulunanlara caydırıcı cezalar kesilirse trafiği yoğunlaştıran trafik ihlalleri de minimuma iner.
Yukarıda saydığım öneriler bir uzmanın önerileri değil, sadece İstanbul trafiğinden muzdarip bir vatandaşın gözlemlerinden çıkan önerilerdir.
İstanbul’u yönetenlerin dikkatini çekebilirse ne mutlu!
Instagram
Yorum Yazın