Hayatınızı Bir Kaosa Sürükleyip İlişkinizi Muhtemel Bir Çıkmaza Sokacak Kendini Savunma Davranışları
İnsanlar, genellikle ikili diyaloglar esnasında karşı tarafın eleştiri oklarından korunmak için savunma mekanizmalarını devreye sokarlar. Freud'a göre, bu durum en büyük endişelerimizle yüz yüze gelmekten kaçınmak için yaptığımız bir davranıştır. İçimizdeki saklı duyguların başkaları tarafından ortaya çıkarılması hoşumuza gitmez ve kimi zaman bu savunma mekanizması saldırı boyutuna ulaşır. Farkında olmadan, mutlu giden bir ilişkiyi bu sebeple zora sokabiliriz. Peki, ortaya çıkan bu savunma mekanizmalarından hangilerinden uzak durulmalı ve nasıl kendimize hakim olabiliriz? Gelin, hep birlikte detaylara bakalım.
Savunma mekanizmasının dayandığı bilişsel-duygusal çerçeve, kendimizi ve diğer insanları sürekli bir psikolojik enerji değişimi ile ilişkilendirme temeline dayanıyor.
Savunma mekanizmanızı devreye sokarak kendi görüşlerinizi ve hayata bakış açınızı değiştirmek zorunda kalmamak, kısa vadede kendinizi daha iyi hissetmenize neden olabilir.
Şu an olduğunuz kişi, tarafsız bir gözle bakamadığınız için size kendinizin en iyi hali gibi gelebilir. Bu da değişmek istememenize yol açar. Ancak bu size sadece geçici bir memnuniyet hissi verecektir. Uzun vadede ise ilişkilerinizi yıpratacak, değişme isteğinizi de tamamen köreltecektir. Diğer bir deyişle, kendiniz hakkında daha iyi hissetmek için savunma mekanizmalarını kullanırsanız, sizi önemseyen kişilerle sorunlu ilişkiler kurmanız ve varolan iyi ilişkileri de tehlikeye atmanız kaçınılmaz olur. Peki, en sık kullanılan savunma mekanizmaları nelerdir?
İzolasyon
Kendini izole etme, kusurların ve hataların karşısında bilgisiz kalarak benliğini korumaya almaya çalışmaktır. Bunu yapabilmek için de kişinin projeksiyon mekanizması devreye girer. Örneğin, gizlediğiniz kusurlardan dolayı başkalarını sorumlu tutar ve buna onların sebep olduğunu söyleyip karşınızdakileri suçlarsınız. Ayrıca olumsuz duygularınızı fark etmek yerine inkar etmeyi de tercih edebilirsiniz. İşte, bu durumda da bilinçaltınız, sizin tüm olumsuzluklarınızı depolayan bir çöp kutusu işlevi görür.
Bastırma/Baskılama
İkinci savunma mekanizması ise olumsuz duyguları azaltmak için onları bilinçaltınızın dışına atmaktır. Bastırma, bir tür unutma şeklidir. Kişi, kendisine zarar veren duygu ve düşüncelerden kurtulur, olumsuz hiçbir şey yokmuş gibi hayatına devam etmeye çalışır. Örneğin, evlilik kararı alan genç bir çift, çocuk konusunda fikir ayrılığı yaşayabilir. Biri erken yaşta çocuk sahibi olmak isterken diğeri stabil bir hayat standardına sahip olmadan çocuk istemez. Bu durumu bastırarak sanki ortada bir sorun yokmuş gibi ilişkilerine devam ederler.
Yüceltme/İdealize Etme
Üçüncü savunma mekanizması ise tüm kaygılarınızı ve ilkel düzeydeki tüm arzularınızın yarattığı enerjiyi kullanarak kendinizi idealize edilmiş bir versiyonunuza dönüştürdüğünüz öz güçtür. Bu şekilde, içinizdeki olumsuz duyguları kullanıp toplumun kabul edebileceği bir davranışa yönlendirirsiniz. Örneğin, saldırgan tavırlarınız ve şiddet yanlısı oluşunuzu bir dövüş sporunda kullanarak toplum tarafından kabul gören bir sporcuya dönüşürsünüz. Ancak, bu bir şiddet yanlısı olduğunuz gerçeğini değiştirmez. Sadece başkalarının gözünde öyle görünmemeye başlarsınız.
Öncelikle olumsuz duygu ve düşüncelerden kaçınmak için savunma mekanizması kullanıp kullanmadığınızı görmek için kendinize şu soruları sorun:
1. Kendi kusurlarınız yüzünden partnerinizi suçluyor musunuz? Belki biraz unutkan ve dağınık olabilirsiniz. Ama bunu kabul etmek yerine, partnerinizi düşünceli olmamakla ve bu yönünüzü alttan almamakla suçluyor musunuz?
2. Olumsuz deneyimlerin gerçekleşmediğini iddia ederek benliğinizi koruyor musunuz? Partnerinizle ilişkiniz yolunda gitmediğinde bile gözlerinizi kapatıp her şeyin yoluna gireceğini düşünüyor musunuz?
3. Kendi olumsuz duygularınızla yüzleşmek yerine alkol veya uyuşturucu madde kullanıyor musunuz? Sizi rahatsız eden şey hakkında partnerinizle konuşmak yerine alkol alıp sorunların üstünü örtmek size daha mı kolay geliyor?
4. Büyük problemlerinizi ve zorluklarınızı basitçe ortadan kaldırdığınızı hayal ediyor musunuz? Siz ve partnerinizin paylaştığı gerçek ve kusurlu hayata adım atmak yerine, her şeyin mükemmel olduğu kendi dünyanıza kaçmayı mı tercih edersiniz?
5. Kendinizi partnerinizden daha önemli mi görüyorsunuz? Onun başarılarını kabul etmiyor ve etrafınızdaki kişiler tarafından sürekli beğenilmek mi istiyorsunuz? Partnerinizin başarılarının hakkını vermek size zor mu geliyor?
Eğer bu sorulardan herhangi birine cevabınız evetse, gerçeklerden kaçıyor ve savunma mekanizmanızı devreye sokuyorsunuz demektir.
Alışkın olduğunuz bu savunma mekanizmalarını terk etmek zor olabilir, sonuçta bu davranışlar yanlış bile olsa şu anki stabil durumunuzu korumanıza yardımcı oldukları için vazgeçemeyebilirsiniz. Üstelik bu davranışları uzunca bir süredir sergileyip kendinizi yıllardır korumaya almışsanız, uzaklaşmanız da haliyle zor olacaktır.
İlk ve en önemli adımınız değişimi kabul etmek olmalıdır.
Partnerinizle gerçekliğe daha yakın ve daha uyumlu bir ilişki yaşayabileceğinizi düşünün. Partneriniz de bu süreçte size yardımcı olabilir. Sizi en iyi bilen ve seven kişinin de yardımlarıyla, hem kendinizi hem de ilişkinizi çok daha güzel ve çok daha gerçek bir boyuta taşıyabilirsiniz. Aynı zamanda profesyonel bir destekle bu süreci çok daha rahat atlatabilirsiniz.
Yorum Yazın
Taviz vere vere sonunda senden eser kalmıyor. Kimsen oyum bu kadar.
Asla değişmem,memnun olmayan kapıya yönelsin!
Özetle bazen "salak" yapıyoruz :) (Mesela masamızda don bulunsa donun icadından haberimiz yok)