Gemimize Yaptıkları Baskın Dolayısıyla Almanya'yı da İtalya'yı da Şiddetle Kınıyoruz
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, 'Bizim gemimize uluslararası sularda yaptıkları baskın dolayısıyla Almanya'yı da İtalya'yı da şiddetle kınıyoruz.' dedi.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu , 'Bizim gemimize uluslararası sularda yaptıkları baskın dolayısıyla Almanya'yı da İtalya'yı da şiddetle kınıyoruz.' ifadelerini kullandı.
Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmasına, kavgasız gürültüsüz bir hafta dileyerek başladı.
Zeycan Yedigöl'ün 39 yıldır hasretini çektiği oğlunu bulamadığını ifade eden Kılıçdaroğlu, 10 Nisan 1981'de görevliler tarafından alınan çocuğunun mezarını aradığını ancak onu bulamadan vefat ettiğini anlattı.
'Bir anne evladına hasret toprağa verildi.' diyen Kılıçdaroğlu, 'Demokrasinin, adaletin olduğu yerde bunlar olur mu? Üstelik Zeycan Yedigöl, 2011 yılında Erdoğan ile görüştü. 'Evladımın öldüğünü biliyorum, en azından mezarını gösterin, başında bir Fatiha okuyayım. Elimi mezar taşına süreyim.' Ama bulunmadı.' sözlerini sarf etti.
Kılıçdaroğlu, CHP'lilerin bunları unutmaması gerektiğini vurgulayarak, şunları söyledi:
'Eğer biz CHP'liler olarak haksızlığın ve adaletsizliğin karşısında susarsak, görevimizi yapmamış oluruz. Millete karşı görevimizi yapmamış oluruz. Biz CHP'liyiz. Bizim konumumuz, durumumuz; dünyaya, Türkiye'ye, insanlara bakışımız daha farklıdır. Biz insanlar arasında ayrım yapmayız. Hangi görüşten olursa olsun, her insanın görüşü saygıdeğerdir. Hangi kimlikten olursa olsun her insanını kimliği saygıdeğerdir. Hangi yaşam tarzından olursa olsun herkese saygı duymak, CHP'lilerin temel görevidir. Bizi, diğer partilerden ayıran temel nokta budur. Bizim sevdamız Türkiye'dir, Türkiye'de yaşayanlardır, bayrağımızdır, vatanımızdır. Biz ayrım yapmayız. Haksızlığa tahammül etmeyiz. Kim haksızlığa uğradıysa onun yanında olmak, o haksızlığı gidermek temel görevimizdir. Tarihin bize yüklediği böyle bir sorumluluk var. Bu tarihi sorumluluğu genel başkanlarımız bugüne kadar getirdi, biz de sonra götürmek zorundayız.'
Kemal Kılıçdaroğlu, adaleti sağlayacak olan kişilerin hakimler olduğuna işaret ederek, yargıçların, sadece hukuku değil vicdanının da sesini dinlemek zorunda olduklarını, adaletin böyle gerçekleşebileceğini vurguladı.
Kanun çıkarmakla adaletin gerçekleşmeyeceğine dikkati çeken Kılıçdaroğlu, 'Adalet önce insanın vicdanında olmalıdır. Ahlakında, erdeminde, bilgisinde, düşüncesinde olmalıdır. Adalet budur.' diye konuştu.
Bostancı-Dudullu metro hattında hayatını kaybeden iki işçinin ailelerini ziyaret ettiğini anlatan Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
'Sayın Akif Hamzaçebi de 'Ben izleyeceğim.' demişti. Aileler bizden onu istemişti, 'Bizi yalnız bırakmayın, davalarımızı izleyin.' Dün tarihi bir karar çıktı. '5'li çete' diye tanımladığımız grubun yaptığı metro inşaatında bu firmaların yetkilileri ve alt yüklenici firmaların yetkilileri ertelenmeksizin 6 yıl 8 ay hapis cezasına çarptırıldı. 2 işçinin hayatı... Adalet bir şekliyle yerini buluyor. İki işçinin aileleri 'Davamızı izleyin, karşı taraf çok güçlü. Dolayısıyla yargıyı etkileyebilirler. Ölen kişiler suçlu ilan edilebilir.' demişti. Ama her şeye karşın bu memlekette hakimler var. O hakimleri şükranla, saygıyla anmak da bizim temel görevimiz.'
Devletin temelinin adalet olduğunu vurgulayan Kılıçdaroğlu, 'Adaleti sağlayacak olan kurumlardır, sadece hakimler değil. Örneğin, bir vali devlet adına konuşabilir. Bulunduğu ilde, devleti temsil eder.' diye konuştu.
'Vali, sıcak siyasetin içine girmez, devlet adamı gibi konuşur.' ifadesini kullanan Kılıçdaroğlu, valinin, devlet adamı gibi davranmak zorunda olduğunu söyledi.
Diyarbakır Valisi Münir Karaloğlu'nun 'Mesele işsizlik değil, mesele mesleksizliktir, mesele iş beğenmemektir.' açıklamasına işaret eden Kılıçdaroğlu, CHP İl Başkanı'na telefon ederek bu konuyu sorduğunu anlattı.
CHP İl Başkanı'nın kendisine, 'Hayır, binlerce insan işsiz. İş Bulma Kurumu geçici işçi ilanı verdiği zaman insanlar kilometrelerce kuyruğa giriyorlar' dediğini aktaran Kılıçdaroğlu, 'Peki gitsinler, Vali beyle görüşsünler. 'Biz ayrım yapmıyoruz. Hepimiz iş istiyoruz. Bize iş ver, hangi iş olursa olsun' desinler. Polis alarma geçti, valiliğe yaklaşamadılar. Sayın Valim, bu tür laflar size yakışmaz. Siz valisiniz, devletin valisisiniz. İşsiz var mı, var. Dünya kadar işsiz var. Sadece Diyarbakır'da mı, hayır. 81 ilin tamamında yüz binler işsiz. On binler yatağa aç giriyor.' değerlendirmesinde bulundu.
Gebze'de işten atılan işçilerin hak aradığını vurgulayan Kemal Kılıçdaroğlu, Ankara'ya gitmek isteyen bu işçilere polis aracılığıyla şiddet uygulandığını dile getirdi.
Türkiye'den Libya'ya giden ticaret gemisinin hukuk dışı aranmasına ilişkin Kılıçdaroğlu, 'Bizim bir gemimiz, uluslararası sularda durdurularak, usulsüz bir şekilde baskın yapıldı ve arandı. Kaptan dahil eller havada. Ne oluyor, Allah aşkına? Benzer bir olay, İsrail'e gidişte olmuştu.' dedi.
Yine uluslararası sularda İsrail askerlerinin Türk vatandaşlarını öldürdüklerini hatırlatan Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
'Biz, dava açtık. Hep birlikte karşı çıktık. Ne oldu? Bir gece yarısı Meclis'ten çıkan bir kanunla Türkiye Cumhuriyeti devleti açtığı davadan vazgeçti. Acaba AK Parti'li kardeşlerim bunu biliyorlar mı? Filistin davasına sahip çıkmak için oraya gidenler öldürüldüler. Hakları bile verilmedi. Tazminat istendi. İsrail dedi ki, 'Ben tazminat vermem ama bir vakıf gösterirseniz, o vakfa bir bağışta bulunabilirim.' Utançlarından kimse duymasın diye bunu gece yarısı Meclis'ten bir kanunla geçirdiler.'
Benzer bir olayın şimdi yaşandığının altını çizen Kılıçdaroğlu, 'Bizim gemimize uluslararası sularda yaptıkları baskın dolayısıyla Almanya'yı da İtalya'yı da şiddetle kınıyoruz. Hükümetten bu konuda çok açık, çok net bir yanıt bekliyoruz.' diye konuştu.
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, çağdaşlaşmak ve uygarlaşmak istediklerini belirterek 'Ama Batı'nın Türkiye'ye karşı çifte standart uyguladığını hepimiz biliyoruz.' ifadesini kullandı.
Avrupa Birliği yetkililerine 'Türkiye'ye karşı çifte standart uyguluyorsunuz' dediğini aktaran Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
'En açık örneği Kıbrıs'tır. Referandumdan sonra doğrudan ticaret tüzüğünü işleme koymadılar. Hala bekliyor. Aradan yıllar geçmiş olmasına rağmen hala bekliyor. Tek dillendiren CHP'dir. Türkiye'de eserler, gürlerler, oraya gittiklerinde, kapı arkasında esas duruşta 'Talimatınız var mı?' derler. Türkiye Cumhuriyeti devletini yönetenler, böyle bir tabloyu maalesef sergiliyorlar.'
Yorum Yazın