Onlar perişan. Herkes çaresizce devletten bir şeyler, bir iyi haber bekledi ama maalesef. Olan gene müzisyenlere, sanatçılara oldu ve herkes son kararlarla yarasına merhem sürmeye, köşesinden olsa durumunu iyileştirmeye başlamışken, sahne sanatçılarının yarası biraz daha kanadı.
Hadi karar doğru diyelim, öyle ya büyüklerimiz bizden iyi bilir. O zaman devlet vazifesini yapmalı ve bu insanlara bakmalı, muhtaç etmemeli, utandırmamalıydı.
Evvelki sene St. Petersburg’ta dünyaca ünlü Hermitage Müzesi’ni gezerken bir salona girdim ve gözlerime inanamadım. Muhtemelen daha okuma yazma bilmeyen onlarca küçük çocuk salona dağıtılmış, her heykelin önünde birkaç tanesi yerde oturuyor ve kara kalemle çizim yapıyorlardı. İşte buydu; okuma yazma öğrenmeden sanata değer vermeye öğrenen nesiller.
Bizde saldım çayıra mevlam kayıra; büyüyünce tükürürüm böyle sanata. Halbuki eseri beğenmesen bile, harcadığı vakte, emeğe saygı gösterebilirsin. Ama tabi çocuk boş bir kasettir, onu nasıl doldurursan büyüdüğünde doldurduğun kaseti dinlersin.
Bizim kasetlerde genelde at, avrat ,silah olduğundan. Sonrasında at vurulup, kadın şanslıysa dövülüp, şanssızsa o da vurulup silahla yola devam ettiğimizden, kusura bakmayın kasetlerde sanata yer yok.
Sanırım benim yaşadığım bu küçük örnek, aslında bir dağ gibi karşımızda duruyor ve gerçeğimizi yansıtıyor. Okuma yazmadan önce sanata kalem tutan minik ellerimiz olması dileğiyle. Allah tüm emekçilerimizin yardımcısı olsun.
Sevgiyle, saygıyla.
Instagram
Twitter
Facebook
YouTube
Yorum Yazın
eğlence sektöründe çalışanları da "eğlencesine" çalışıyor zanneden insanların içinde yaşıyoruz.
Şey gibi ...eve dönüş yolunda ağlayan palyaço