Bugün Mutlaka Okumanız Gereken 10 Köşe Yazısı
‘Yaşar Kemal Gazeteciliği'nin Şimdi Tam Sırası! | Belma Akçura | Milliyet
Kürt sorununu demokratik yollardan çözmek isteyen bir anlayışla uzlaşma arayan bir siyasi iradenin oluştuğu ve ‘silahlara veda’ çağrısının yapıldığı gün, kalemini ve hatta ömrünü ‘barışa’ adayan Yaşar Kemal’i kaybettik.
Yaşar Kemal sadece büyük bir romancı değildi. Barış isteyen, ifade ve düşünce özgürlüğünü savunan, bir kültürün nasıl yok edildiğini yazan tam da bu nedenlerle yargılanan bir gazeteciydi, aydındı. Milliyet’in arşivini açın bakın. Kürtlerle nasıl barış yapılacağını, Onun bu barış için nasıl bir mücadele verdiğini anlamaya en iyi kaynak diye düşünüyorum.
Dolayısıyla barış görüşmelerinde hâlâ taraflar kendi görüşünü dile getirse de, soruna yaklaşımlarında bir değişiklik olmasa da ilk kez İmralı’nın hükümetle birlikte attığı ‘ortak’ adımı doğru okumayı, doğru sorularla barış gazeteciliğini bir kez daha hatırlatmayı mesleki bir sorumluluk olarak görüyorum.
Barış için sürdürülen müzakereler, kamuoyunun da dikkatle ve ilgiyle izlediği bir konu. Haliyle kamuoyu son otuz yıldır kendi iradesinin dışında sürdürülen kanlı, uzun bir savaşa artık tanıklık etmek istemiyor. Ortak tarihsel bilincimiz de sorunlarımızı barışçıl yollarla çözmeyi zorunlu kılıyor.
Dön Baba Dönelim! | Mehmet Y. Yılmaz | Hürriyet
Hükümet ve HDP heyetleri Dolmabahçe'de toplandılar ve 'barış sürecinin' yeni bir aşamasına geçtiğimizi açıkladılar.
Abdullah Öcalan, 10 maddelik bir liste yapmış, heyetler de bu liste üzerinde anlaşmaya varmış.
Olumlu bir gelişme, en azından çatışmasızlığın bir süre daha devam edeceğini garantiliyor.
Ancak 'barış sürecinin yeni bir aşamasında' olduğumuzu düşünmüyorum, üç gün önce hangi aşamadaysak, şu anda da aynı yerdeyiz diye düşünüyorum.
Birincisi PKK'nın tutumunda bir değişiklik görünmüyor.
KCK yöneticisi Murat Karasu, açıklamanın yapılacağı günün sabahında bakın ne dedi:
'Kandil, devlet heyetinin, seçim öncesinde hiçbir müzakere yapılmadan, hiçbir mutabakata ulaşmadan silah bıraktırma çağrısı yaptırma çabasının bir oyun olduğunu ve bunun kabul edilemeyeceğini HDP heyetine bildirmiştir.
Yaşar Kemal Ne Derdi Acaba? | Murat Yetkin | Radikal
Cumhuriyet'le yaşıt ömrü, Kürt barışı niyetiyle atılan son adımları görmeye vefa etmedi. Etseydi, İç Güvenlik Paketi inadıyla bu fırsatı heba etmemeleri için hem hükümet, hem PKK'ya çağrı yapmaz mıydı dersiniz?
Cumhuriyet'le yaşıt ömrü vefa etmedi, Kürt sorununa siyasi çözüm için hükümetle PKK'nın masaya oturma niyetini beyan ettiklerini duymaya.
HDP heyetinin AK Parti hükümet ve parti yetkilileriyle birlikte, yasadışı PKK'nın hapisteki lideri Abdullah Öcalan'ın 'silahsızlanma' hedefiyle hükümetin 'terörist' saydığı ve müttefiklerine de öyle saydırdığı örgütünü kongreye çağırdığı sırada Yaşar Kemal derin bir komanın artık son saatlerindeydi.
İlgili herkesin aklındaki az ya da çok soru işaretiyle 'Belki de bu defa' ümidi boğazında kaldı, 28 Şubat akşam üzeri.
Süreçte Bir İmkân Var | Özgür Mumcu | Cumhuriyet
Kürt meselesinde önümüzde on madde var. O on madde hakkında “asgari müşterekte” uzlaşılması halinde Öcalan, PKK’yi bahar aylarında “silah bırakma” konusunda toplanmaya çağırıyor.
Yani silah bırakma önemli ve hatta hayati. Ancak silah bırakma bu on maddede bir asgari müşterek bulunabilirse gerçekleşebilecek.
KCK, “Hükümet sorumluluğunu yerine getirirse biz de sorumluluğumuzu yerine getirmeyi taahhüt ederiz” diye açıklama yaptı.
O vakit doğrudan müzakerelerde bulunmayanlar açısından soru basittir. Bu on madde neyi içermektedir ve bu maddelerde ulaşılacak asgari müşterekten ne kastedilmektedir?
On madde genel bir çerçeve çizdiği için bir hayli soyut. İlk okuyuşta toplumun çoğunluğunun onay vermemesi için bir sebep yok.
“Özgür vatandaşlığın yasal ve demokratik güvenceleri”, “Demokratik siyasetin devlet ve toplumla ilişkisi ve bunun kurumsallaşmasına yönelik başlıklar” ya da “Kadın, kültür ve ekolojik sorunların yasal çözümleri ve güvenceleri” gibi maddeleri neredeyse bütün siyasi partiler tabanlarını rahatsız etmeden parti programlarına dahi koyabilirler.
Çözüme Nasıl Ulaşıldı | Abdülkadir Selvi | Yeni Şafak
15 Ağustos 1984 tarihinde PKK’nın Şemdinli ve Eruh baskınından sonra Özal’la birlikte Şemdinli’ye giden gazetecilerden biriydim.
Özal’ın, dağlara bakarak, üç beş eşkıyaya pabuç bırakmayacağız diye konuşmasını dün gibi hatırlıyorum.
İtiraf edeyim o zaman kanlı bir savaşın içine çekildiğimizi idrak edecek durumda değildim. Ama yıllar içinde çekilen acılar neyin ne olduğunu öğretti bize.
28 Şubat Cumartesi günü PKK’nın silahlı mücadele sürecinde tarihi bir an yaşandı.
15 gün önce Öcalan’ın silahlı mücadeleyi bırakma çağrısı yapmasının an meselesi olduğunu yazan biri olarak, çağrının yapıldığı anlarda büyük bir heyecan yaşadım.
Herkesin Gözü ve Aklı HDP'de | Ruşen Çakır | HaberTürk
Ne zamandır Türkiye’de siyaset Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ekseninde şekilleniyor. Genellikle inisiyatif kendisinde, muhalefet onun yapıp ettiklerine tepki vererek etkili olmaya çalışıyor. Gezi direnişi ve 17-25 Aralık sürecinin ilk dönemi bu açıdan istisnai durumlardır. Ama bunların ötesinde çok daha büyük bir istisna var: Kürt siyasi hareketi (KSH).
KSH’nin kendisini ülkedeki kısır siyasi çekişmelerden olabildiğince uzak tutarak bağımsız gündemini hayata geçirmeye çalışması, Erdoğanseverler ve sevmezleri fazlasıyla rahatsız ediyor. Her iki taraf da KSH’yi ayrı ayrı kendi yanlarına çekmeye, onu diğeriyle olan kavgalarında bir tür silah olarak kullanmaya çalışıyor. Bunu başaramayınca da, çatışan tarafların her biri, KSH’yi karşı tarafın yanında olmakla itham ediyor.
Erdoğan’ın Sekiz Aylık Kârı 17 Bin 100 TL | Çiğdem Toker | Cumhuriyet
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın faiz üzerinden, Merkez Bankası ve Başkanı Erdem Başçı’ya yönelik -şiddeti giderek artan-baskısı, bu haftanın da gündem maddesini oluşturacak. (Üstelik bugün, Başbakan Davutoğlu ile Başbakan Yardımcısı Babacan, hafta sonuna kadar sürecek Portekiz-ABD gezisine çıkıyor.)
Yapılan indirimi bir türlü beğenmeyen bankayı ve Başkan Başçı’yı hedef alan her çıkışının ardından, TL’nin biraz daha değer kaybetmesine yol açan Erdoğan’ın, son olarak “Bize karşı bağımsızsın da başka yerlere mi bağlısın?” şeklinde ağır ithamı, dolara müdahaleyle sonuçlandı.
Cuma günü 2.52’yi aşarak tüm zamanların rekorunu kıran doların yükselişini durdurmak için döviz satım ihalelerinde, miktarı günlük olarak belirleyeceğini duyuran banka, bu tutarı yüzde 50’ye kadar da artırabilecek.
Açıklama Ortak Beklentiler Farklı | İhsan Çaralan | Evrensel
Geçtiğimiz cumartesi günü, İmralı Heyeti ile Hükümeti temsilen Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan ve İçişleri Bakanı Erkan Ala’nın katıldığı basın toplantısında müzakere sürecinin ilerlemesinde “kritik ve çok önemli bir adım” olarak değerlendirilen “Ortak Açıklama” üzerine tartışmalar sürüyor.
Hiç kuşkusuz ki Hükümet, Öcalan tarafından müzakerenin bundan sonraki seyrine ve içeriğine ilişkin olan “10 maddelik ilkeler” dizgesinin Hükümetin temsilcileri önünde okunarak kamuoyuna duyurulması, Başbakan Yardımcısı Akdoğan’ın “Bu açıklamayı önemli görüyoruz” diyerek, bu “10 ilke”ye kamuoyu önünde resmiyet kazandırması müzakere sürecinin geldiği aşama bakımından son derece önemli olmuştur.
Günlerdir kamuoyundaki tartışmalardan da biliyoruz ki, bu 10 maddelik ilkeler dizgesi, ilan edilmiş olmakla tamamlanmış olmuyor. Tersine;
1-) Bu “10 ilke”nin ilan edilmesiyle “müzakerenin yeni başlayacağı” ve müzakerenin çerçevesinin bu ilkelere uygun olması gerektiği,
2-) Hükümetin bu “10 ilke”yi dikkate alarak yapması gerekenleri yerine getirmesi,
Lağım Çukuru | Enver Aysever | BirGün
Mersin’de Özgecan’ın evini ziyarete gittiğimde, gök delinmiş, buz kesmişti dört yan. Bu Akdeniz kentine bunca zamandır yolum düşer, böylesini görmedim. Demek doğa olan biten karşısında öfkesini böyle gösteriyor. “Sonumuz felaket olacak” diyenlere bir yanıttır bu. Daha ne olsun… Bir gencecik kadın, sapık katillerce öldürülüyor ve hala dünya dönüyor. Aslında biz öyle sanıyoruz. Dünya o bildiğimiz dünya değil artık. Çocuklar toprağa daha bir hızlı düşüyor, herkes olan bitene daha bir kolay alışıyor ve artık dengeyi kuracak bilgelerin sözü işitilmiyor bile. Acı koyu…
Özgecan’ın babasının elini tuttuğumda garip bir ermişin sıcaklığını hissettim. Artık bu dünyadan vazgeçmiş, ruhunun derinlerini dinliyor ve kızının bir melek olduğuna inanarak bir başka yerden bizi gözlediğini mırıldanıyordu. Sabır, tevekkül, ruhsal erginlik kavramları boş gelir bana. Çocuğu elinden çalınmış babanın herkese isyan hakkı vardır ve buna tanrı dahildir. İyinin, güzelin yanında olması gerekirken yalnız bırakmıştır bir genç kızı ve duymamıştır haykırışlarını tanrı. Belki o da çaresiz kaldı bu vahşet karşısında. Şeytanın aklı bu kez galip geldi… Benimki acının sayıklaması…
Barışın Tek Tarafı Olmaz | Mehveş Evin | Milliyet
Hükümet, barış sürecini her ne kadar “bizim dediğimiz oldu-olacak” kıvamında sunmak için çaba gösterse de... Süreci Öcalan’ın PKK’ya silah bıraktırma çağrısından ibaret yansıtmak manasız.
Aynı şekilde, Dolmabahçe açıklamasını “PKK, hükümete diz çöktürdü” tadında yorumlamak ve sunmak da yanlış.
Çünkü “tek taraflı barış” diye bir kavram yok, olamaz da. Ancak tarafların rızası ve karşılıklı, ortak paydalarda buluşmasıyla barış sağlanabilir, süreç başarılı olabilir.
Özel hayatta da bu böyle, siyasette de!
28 Şubat’ta hükümetle HDP’nin sürece dair yaptığı açıklama, sürecin başlangıcından bu yana atılan en ciddi adım. Aynı zamanda bu ülkede yaşayan her vatandaş için bir umut ışığı.
En azından savaştan zevk almayan, kazanç sağlamayan, hep birlikte, demokratik bir ülkede yaşamak isteyenler için!
Ancak Dolmabahçe, sürece dair bir “başlangıç” olmadığı gibi bir son da değil.