Biraz da Kültürlenelim: Ufkunuzu Genişletecek 15 İngilizce Atasözünün Türkçe Karşılığı
Neredeyse hepsi ya da eş anlamlısı Türkçede bulunsa da, ufkunuzu genişletecek ve size farklı yollar gösterecek 15 İngiliz atasözünü derledik!
Kapaktaki görsel Bah Humpug'a aittir.
1. The grass is always greener on the other side of the hill.
2. You can’t make an omelet without breaking a few eggs.
Birkaç yumurtayı kırmadan omlet yapamazsın: İyi bir insan olmaya, iyi şeyler yapmaya çalışırken birkaç hata yapabilir ve birilerini sinirlendirebilirsin. Bu, kötü bir şey değildir. Sadece iyi sonuçlara odaklanıp devam etmekte fayda var; sonuçta böyle olumsuzluklar olmadan iş yürümez.
3. You can lead a horse to water, but you can’t make him drink.
Atı suya götürebilirsin ama suyu ona zorla içiremezsin: İnsanlara bir işi yapmayı gösterebilir, öğretebilirsin ama onları yapmaya zorlayamazsın.
4. Beauty is in the eye of the beholder.
Güzellik gören gözdedir: Güzellik göreceli olduğu gibi, farklı insanların neyin güzel olduğuna dair farklı fikirleri vardır.
5. Actions speak louder than words.
Hareket kelimelerden daha fazla konuşur: Bir şeyi yapacağını söylemek yerine, o işi gerçekten yapmak daha anlamlı ve zordur.
6. Don’t judge a man until you’ve walked in his boots.
Bir kişinin botlarını giymeden önce onu yargılama: Bir kişiyi yargılarken veya eleştirirken empati kurmalı ve kendimizi önce o kişinin yerine koymalıyız. Durumu bu şekilde değerlendirince fikirlerimiz değişebilir.
7. Two heads are better than one.
İki kafa bir kafadan iyidir: Türkçede 'Bir elin nesi var, iki elin sesi var' şeklinde söylenen bu atasözü, iki kişinin bir araya geldiğinde bir kişiden daha etkili olduğunu anlatıyor.
8. You mustn’t cry over spilled milk.
Dökülen süte ağlama: Yanlışı değiştiremediğin için, yaptığın hatadan ötürü üzüntü yaşama ve yoluna devam et.
9. Don’t put all your eggs in one basket.
Bütün yumurtalarını bir sepete koyma: Her zaman yedek planın olsun. Bütün paranı veya zamanını tek bir plana harcayarak kendini riske atma.
10. A bird in the hand is worth two in the bush.
Eldeki bir kuş çalıdaki iki kuştan daha değerlidir: Sahip olduğun elindeki az şey, sahip olmadığın ve hiçbir zaman olamayacağın iki şeyden daha kıymetlidir. Çalıdaki iki kuşun peşinden koşup eldeki bir kuşu kaybetmek de var: Dimyata pirince giderken evdeki bulgurdan olmak...
11. Don’t count your chickens before they hatch.
Yumurtalar çıkmadan önce tavuklarını sayma: Yaptığın planlar işe yaramayabilir ve her şey yolunda gitmeyebilir. Bu nedenle, bir işi hallettikten sonra ne yapacağınızı düşünmek yerine o iş tamamlanana kadar bekleyin.
12. One man’s trash is another man’s treasure.
Bir adamın çöpü, başka bir adamın hazinesidir: Birbirinden farklı olan insanların neyin değerli olduğuna dair farklı fikirleri vardır.
13. If you can’t beat them, join them.
Onları yenemiyorsan, onlara katıl: Bir fikri veya kişiyi yenemiyor veya değiştiremiyorsanız, siz değişmeli ve ona eşlik etmelisiniz.
14. The squeaky wheel gets the grease.
Gıcırdayan tekerlek yağlanır: Bizdeki karşılığı 'Ağlamayan bebeğe meme vermezler' olan bu atasözü, şikayet karşısında daha iyi bir hizmet alınacağını anlatır.
15. A poor workman blames his tools.
Beceriksiz işçi suçu alete atar: Bir işi halledeceğini söyledikten sonra halledemeyen kişilerin suçu başka şeylere atmasını anlatır.
Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!
Yorum Yazın
#13 çok adi bir düşünce
hakketen he resmen omurgasız davranın şerefsiz olun davanızı satın diyor
10.cu atasözünün bizde ki diger karşılığı, ahırında ki topal eşşek, kırda ki attan iyidir.
hepsinin bizde karşılığı olması..
13 ün karşılığı yok bizim milletimizde