Bir Nesle Anlamsızca 'Kaybeden Tribi' Denen Şeyi Enjekte Etmiş Film: Kaybedenler Kulübü
Kaybedenler Kulübü 2010 yılında vizyonda yerini aldı; o gün bugündür başımıza bir 'kaybeden tribi' çıktı. Filmdeki adamlar fiyakalı kaybedenlikle aşırı kaybedenlik arasında gidip gelirken her şeyden nem kapmaya müsait izleyiciye şuur kayması yaşattılar ve sonucunda izleyici kaybedenliğin çok cool bir şey olduğu kanaatine vardı. Aynı anda aşırı yalnızlar, yalnızlıktan muzdaripler ve aynı zaman yalnızlık övgüsü içerisindeydiler. Suç bir şekilde hep kadınlardaydı; onlarsa hiç değişmeyen, yalan söylemeyen, net ve kısacası 'aşırı' adamlardı. 2010'dan beri başımıza musallat olmuş bu tribe, 'standart' lafına ve gereksiz laubaliliklere şöyle bir yakından bakalım.
1. Filmdeki iki esas kaybedenden biri bu. Kankusuyla birlikte radyo programı yapıyorlar. Arayan kadınlara sürekli "yatmış mıydık?" falan diye soruyorlar. Hayır ne mana?
2. Bu kankular sözde derinliklerin ve kaybetmenin adamları sizin anlayacağınız. Basıp Olimpos'a falan gidiyorlar; taşın üzerinde oturup düşünüyorlar. Kendi çaplarında filozoflar yani...
3. Kankular çok dertli; hiçbir şeyden ve kimseden memnun değiller. Tabii ki çok yalnızlar. Yalnızlıktan ölüyorlar, kusuyor falan.
4. Bu diğer kankuya göre daha ne idiği belirsiz bir tip. Efendime söyleyeyim sürekli böyle bir derinlikli laflar, uzaklara bakmalar...
Yok yalnızlık şöyle, yok kadınlar böyle, yok hayat şöyle. Her şeyi çözmüşsün de bir kendine hayrın yok haspam!
5. Bunlar dümdüz takılıyorken kankulardan biri aşık oluyor. Hemen aşk üzerine aforizmalar, laf kasmalar, şekil yapmalar.
İşiniz gücünüz şekil vallahi.
6. Adam alışmış her gece her gece hovardalığa, kadıncağız keriz gibi aldandı bunun acayipliğine; kadınla atışmaya başlıyorlar. Hemen aşırı adamlığıma sual olur mu diye ŞOVA BAŞLIYOR.
İşi gücü şov, kadına bir dünya lafı düzüp sepetliyor. Ayrılıyor tabii. Bu hep bir tripler, bir bunalımlar.
7. Demiyor da güzelim kadınla doğru dürüst bir ilişki bile beceremedim ilk fırsatta hemen kadınları bokluyorlar kankusuyla...
Yazık çok yazık gerçekten. İnsan dönüp bir de kendine bakar.
8. Bir de aşık kaybedenin kardeşi bu çocukcağız var. Bu da ayrı bir kaybeden. Bütün gün sefil gibi oturup belgesel izleyip pizzaya leeeeş gibi mayonez döküp yiyor. Ne iş güç ne ekmek bir şey.
Bir de lanet olasıca bir tabir soktu bu çocuk hayatımıza. Filmin en popüler zamanlarında kime 'Naber?' diye sorulsa kesinlikle STANDART yanıtı alınıyordu. Standart kadar taş düşsün başınıza.
9. Kaybeden kankular hayatlarını her gece başkalarıyla takılıp geçiriyorlar. Ama aşık kaybeden gizli gizli sevdiğinin acısını çekiyor. Hâlâ triplerde, bunalımda.
Tribini, acısını da evde kendi kendine çekiyor. Eve getirdikleri diğer kadınlara atar yapıyor falan. Aşık olduğu kadını ne bir aramak ne bir sormak ne bir şey...
10. Bir de radyo programının müdavimi dinleyiciler var. Onlar da ayrı bir bela. Sorunlu Dostoyevski karakterleri gibi sefil sefil takılıyorlar.
Programı arayıp sürekli yalnızlıktan şikâyet ediyorlar ama hiç kendime bir çekidüzen vereyim demiyorlar. İşleri güçleri serserilik.
11. Aşık kaybedenin tribi epey uzun sürüyor. Bu kankusu kadar vurdumduymaz ve acayip değil. Daha duygusal kaybeden.
Kaybedenlik bunamlılık doğru orantılı bizim bu filmden anladığımız. Ama birkaç gün sonra sallayacak gidecek yani ALDANMAYIN.
12. Radyo programını arayanlara da muhakkak acayip acayip laflar etmeyi kendilerine iş bilmişler. Film boyunca ağızlardan doğru dürüst 3-5 laf ya çıkıyor ya çıkmıyor bunların.
Herkes ayar vermeseler de rahat edemiyorlar. Özellikle aşık kaybeden tam bir atarlı, ayar verme hastası.
13. Film süresince başına ya da sonuna "bazen" eklenmiş kendince manalaştırılmaya çalışılan cümlelere tanık oluyoruz. Düz cümle yani bir numarası olmuyor öyle yapınca.
Yiğidi öldür hakkını ver demişler: Bu film hayatımıza anlamsız bir triple beraber güzel şarkılar da soktu. Filmin müzikleri oldukça iyi. 😉
Kaybedenliğinizi içinizde yaşamanız ve çevrenizi çok darlamamanız dileğiyle...
Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!
Yorum Yazın
Sevgili "yazar", Sanpchatte yeni filtreler çıkmış diyolar, hadi sen bi git te ona bakıver.
Erol Egemen? sen misin?
Düpedüz ergen filmi.30lu yaşlarda ki 2 adamın içi boş şaşalı sözlerle saçmaladıkları bir film.Kaybetmiş de yalnızmışta...Türkiye de hangi erkek hergün başka ... Devamını Gör