Bilim İnsanları Hangi Özelliklerimizin Genlerimizden Gelebileceğini Açıkladı!
Günlük hayatımızda birçok insandan 'Gözlerini annenden almışsın ama huylarını babandan...' gibi cümleler duyuyoruz. Azınlıkta olarak ise 'Açık alan fobim var dedemden almışım.' gibi cümleler duyuyoruz. DNA tahmin ettiğimizden çok daha fazla bilgiyi depolayıp gelecek nesillere aktarabiliyor. Bilim insanları henüz insanın karakterini genlerin mi, çevrenin mi ya da yetiştirilme tarzının mı daha çok etkilediği konusunda kesin bir cevap veremiyor. Ama birçok araştırmanın da gösterdiği gibi sadece görünüşümüzü değil aynı zamanda fobi ve hobilerimizi de atalarımızdan alabiliyoruz. Sizin için hazırladığımız bu içerikte DNA'mız sayesinde atalarımızın anılarının bizim karakterlerimizi nasıl şekillendirdiğini göreceksiniz...
Fobiler
Hatıralar gerçekten nesilden nesile aktarılabiliyor ama düşündüğümüz şekilde değil. Fareler üzerinde denenen bir araştırmada bu durum kanıtlandı. Fareler kiraz çiçeğine benzer herhangi bir kokudan kaçmaları gerektiği yönünde eğitilmiş ve durum onların DNA'larına yer ettiği için kokuya karşı olan bu hassasiyet farelerin atalarında daha etkin hale gelmiş.
Sonuç olarak, bu farelerin yavruları ve onların yavruları hiçbir nedenleri olmadan kiraz çiçeği kokusundan kaçınmaya başlamışlar. Bu deney travmatik deneyimlerin DNA'yı etkileyebileceğini ve bu durumun bir sonraki jenerasyona geçebileceğini gösteriyor.
Belki de fobileriniz düşündüğünüz gibi birden ortaya çıkmamıştır. Ne dersiniz?
Dışadönüklük
Bazı özelliklerimizi yaşımız ilerledikçe edinirken bazıları çoktan DNA'mızda vardır. Örneğin, WSCD2 ve PCDH15 adlı genler dışadönüklükle alakalı. Belki de bu kadar sosyal bir insan olmanızın sebebi ailenizin sizi her sosyal etkinliğe göndermesi değil atalarınızdır.
Bunun dışında, dışadönüklük ve dikkat eksikliği arasında da genetik bir ilişki bulunuyor.
Mizah anlayışı
Bazı insanlar mizah anlayışının yetişilen çevreden kaynaklı olarak geliştiğini düşünse de yapılan bir araştırmaya göre 5-HTTLPR geninin kısa aleline sahip olan insanlar diğerlerine göre gülümsemek ve daha fazla kahkaha atmak gibi pozitif davranışlar sergiliyorlar.
Stres Hassasiyeti
Bazı insanların stres hassasiyeti daha fazladır ve bu aileden çocuğa geçebilir. Yapılan bir araştırma, eğer anne, hamilelik süresinde stresli bir dönem geçirdiyse çocuğunun da ileride stres hassasiyetine sahip olabileceğini gösteriyor.
Bağımlılık Yatkınlığı
Bağımlılığın gelişmesinde genlerin katkı oranı %40-60 oranında değişiyor. Örneğin, bağımlılık ve D2 geni arasında bir kuvvetli bir bağ var. D2 geni dopamin alıcısı olarak biliniyor. D2 geni tam olarak çalışmayan insanların bağımlı olma ihtimali de artıyor.
Sadece birkaç saatlik uykudan maksimum verimi alabilmek...
Bazı insanlar 5 saatten az uyuyabiliyor ve buna rağmen günlük fonksiyonlarını yerine getirebiliyorlar. Bunun sebebi ise p.Tyr362His adlı gen, aynı zamanda Thatcher geni olarak da biliniyor çünkü önceki Birleşik Krallık başkanı Margeret Thatcher sadece 4 saat uyuyup ertesi gün mükemmel hissediyormuş. Thatcher'ın dışında bu güce sahip olan insanlardan biri de Thomas Edison. Edison da 5 saatten az uyuyormuş.
Para biriktirme yatkınlığı
Uzmanlara göre parayla yapılan birçok etkinlik doğal etmenlerle açıklanabiliyor. The Journal of Political Economy dergisinde yayınlanan bir makalede bu araştırma yer alıyor. Araştırmaya göre bazı insanlar ekonomik durumları, cinsiyetleri veya eğitimleri fark etmeksizin para biriktirmeye daha yatkın oluyorlar.
Bunun dışında, 'genetik açıdan' ekonomik olan insanların kötü alışkanlıklara sahip olma oranı diğerlerine göre daha az. Bunun sebebi ise DNA'ları sayesinde davranışlarında daha tutarlı ve kontrollü olmaları.
Müzik yeteneği
Bir insanın müzik yeteneği ve müziğin tonunu ve ritmini fark etmesi söz konusu olduğunda genlerin etkisi alıştırma yapmaktan daha fazla. Tek yumurta ikizleri üzerinde yapılan bir araştırmaya göre ikizlerden bir tanesi daha çok alıştırma yapsa bile diğeri daha az alıştırma yaparak daha başarılı olmuştur. Bilim insanlarına göre bunun tek açıklaması genlerimiz.
Yorum Yazın
çoğu kesinlikle doğru
bilimin her söylediğine inanan var mı