Görüş Bildir
Haberler
“Tutuklu Gazeteciler Raporu“ Açıklandı

“Tutuklu Gazeteciler Raporu“ Açıklandı

Malatya Bulvar
23.07.2013 - 14:21 Son Güncelleme: 23.07.2013 - 14:28

“Tutuklu Gazeteciler Raporu“ Açıklandı

CHP Cezaevi İzleme ve İnceleme Komisyonu üyesi Milletvekilleri Malatya Mv Veli Ağbaba, Muğla Mv Nurettin Demir ve Manisa Mv Özgür Özel cezaevlerine yaptıkları ziyaretler sonrası 'Tutuklu Gazeteciler Raporu'nu hazırlayarak kamuoyuyla paylaştı.

Basın açıklaması tam metni şu şekilde:

Değerli Basın Mensupları

Hepinizin bildiği gibi yarın 24 Temmuz. 1908 yılında 2. Meşrutiyet’in ilanı ile 2.Abdulhamit’in istibdat, baskı ve jurnal döneminin son bulduğu gün. Bu tarih sansürsün kaldırılması ve basın bayramı olarak kutlanıyor. Yarın aynı zamanda ülke tarihi için önemli olan bir günün de dönüm noktası. Lozan’ın 90. Yıldönümü.

Sansürün kaldırılışının 105. Yıldönümünde AKP iktidarının özgür basına yönelik adeta terör uyguladığı bir dönemden geçiyoruz. Bugün sizlerle AKP’nin basın üzerindeki palalı demokrasisinin şeceresini paylaşacağız.

Değerli Basın Mensupları

Cezaevlerinde bulunan 64 tutuklu gazeteci yaşadığımız dönemin ve özgür basının geldiği noktanın en acı göstergesidir. 12 Eylül 1980 Darbesi döneminde 31 gazetecinin tutuklu olduğu Türkiye’de şuan darbe döneminden bile daha vahim bir durum yaşanmaktadır. Bugün tutuksuz 123, tutuklu olarak ise 64gazeteci, terör suçlamasıyla yargılanmaktadır.

Bugün uluslararası ortamda dünyanın en saygın, en önde gelen gazeteci örgütleri, insan hakları kuruluşları, Türkiye’yi Dünyanın En Büyük Gazeteci Cezaevi olarak görmektedir.

Türkiye; “Sınır Tanımayan Gazetecilerin Basın Özgürlüğü İndeksi’nde” yıldan yıla gerilemiştir.

•2005'te 98.

•2006'da 100.

•2007'de 101.

•2008'de 103.

•2009'da 123.

•2010'da 138.

•2012 yılında da 148. Sıradaydı.

Son verilere göre de; 179 ülke arasında 154. Sıradayız. Yani 2013 yılında, Kamboçya, Etiyopya, Filistin, Yemen, Libya ve Zimbabwe’de Basın, Türkiye’den daha özgür.

Değerli Basın Mensupları;

“Özgür Basın varsa demokrasi vardır.”

Sokakları milyonlarca insanın doldurduğu, insanların eşi görülmemiş bir şiddete maruz kaldığı Gezi eylemlerinde özgür basının önemini bir kez daha anladık. Penguen belgeseli koyarak, hiç haber yapmayarak ve anormal hiçbir şey yokmuş gibi davranarak insanların haber alma hakları oto sansüre uğradı.

Palalı canilerin serbest kaldığı, suçsuz, gariban bayrak satıcılarının halkı isyana teşvik suçu ile cezaevine gönderildiği, sendikacıların, öğrencilerin birer birer tutuklandığı bir ortamda özgür basın her zamankinden daha önemlidir.

Bu süreçte yayın yapan kuruluşlar kimi zaman kapatılma ile, kimi zaman ceza ile kimi zaman da fiili satışı yasağı getirilerek engellenmeye çalışılmıştır.

Değerli Basın Mensupları

Bizler CHP Cezaevi İnceleme ve İzleme Komisyonu Üyeleri olarak dünya parlamenterleri arasında örneği olmayan üç milletvekili olarak karşınızdayız. Ancak bu durumla övünmüyor, utanıyoruz.

Bizler dünyanın ;

-En çok tutuklu milletvekilini

-En çok tutuklu öğrencisini

-En çok tutuklu avukatını

-En çok tutuklu bilim insanını

-En çok tutuklu sendikacısını

Cezaevlerinde ziyaret eden milletvekilleriyiz.

Hepsinin toplamının sonucunda, dünyanın en çok tutuklu gazeteci ziyaret eden milletvekilleri olarak da tarihe geçtik. Ve maalesef bu utancı hem ülkemiz hem de biz yaşıyoruz.

Değerli Basın Mensupları

120’den fazla kez ziyaret ettiğimiz cezaevlerinin her biri için ayrı ayrı raporlar yayınladık. Yayınladığımız cezaevi Raporlarına ek olarak, Komisyonumuz, dört ay önce Hasta Mahpuslar Raporunu yayınladı.Bugün ise siz Basın Emekçilerini de doğrudan ilgilendiren “Tutuklu Gazeteciler Raporu”muzukamuoyu ile paylaşıyoruz.

Öncelikle açıklamak isterim.

Bizler, bu Raporu kime ve niye hazırladık? Biz bu raporu,

o“Batsın sizin gazeteciliğiniz”

o“Bu gazeteleri evlerinize sokmayın”

o“Gazeteci kılığına girmiş teröristler”

o“Tasmalarını biz çıkardık”

Ve Ramazan ayında hala “tutuklu gazeteci yoktur diyerek” gözümüzün içine baka baka insanları yanıltan Başbakan’a hazırladık…

oKalemlerini iktidarın kılıcı gibi kullananlara, manşetlerini idam sehpası haline getirenlere hazırladık…

oAma hepsinden önce gerçek muhatapları olan ve haksız hukuksuz yere cezaevlerinde tutulan gazetecilerimiz için hazırladık…

oBu Raporu aynı zamanda “Özel Yetkili Gazetecilere” armağan ediyoruz…

Değerli Basın Mensupları;

Raporu, cezaevlerine yönelik 6 ay boyunca 17 cezaevini ziyaret ederek ve hiçbir siyasi düşünce ayrımı yapmadan KCK, Ergenekon, Balyoz, İBDA-C, Devrimci Karargâh gibi davalardan içeride olan tüm gazeteciler ile görüşerek hazırladık.

Raporumuzu iki dilde, hem İngilizce hem Türkçe hazırladık. Türkçesi 131 sayfa ve 5 bölümden oluşuyor.

Buradan Raporumuza Önsöz yazan, katkıları olan Türkiye Gazeteciler Sendikası Başkanı Ercan İpekçi’ye Komisyonumuz adına bir kez daha teşekkür ediyorum.

Rapor 3 bölüm ve üç ekten oluşuyor.

1-Raporun ilk bölümünde görüşlerimizi ve ziyaretlerimiz sonrası elde ettiğimiz izlenimleri paylaştık.

2-Raporun ikinci bölümünde davalarda gazeteciler aleyhindeki iddialara, kanıtlara ve delillere ayrıntılı bir şekilde yer verdik.

3-Raporun üçüncü bölümünde sağlık sorunu bulunan gazetecilerimize değindik.

4-Raporun ekleri ise tutuklu ve tutuksuz yargılanmakta olan gazetecilerin isim listeleri ile gazetecilerden tarafımıza gelen mektuplardan oluşuyor.

Rapor sonunda ulaştığımız Sonuç şu:

Görüştüğümüz gazeteciler arasında ne tecavüzcüne hırsız ne çete mensubu ne de eli silahlı terörist göremedik.

Bizler kesin ve net söylüyoruz:

Görevlerini büyük bir fedakârlık ile yapan, sahte belgeler ile asılsız iddialarla uzun süredir cezaevinde tutulan basın emekçilerimiz, gazetecilerimiz sadece ve sadece gazetecilik faaliyetlerinden dolayı içerdedirler.

Yani, cezaevinde tutulan “Gazetecilik Mesleğinin kendisidir”.

Değerli Basın Mensupları

Gazetecilerin tümünün haklarında açılan davalarda, sunulan kanıtlartamamıyla gazetecililik faaliyetlerine dayanmaktadır:

1.Haber takibi yapmak, eylem ve mitinglere katılmak ya da birbasın açıklaması hakkında haber hazırlamak…

Örneğin,

oYÖK Protestosunu haber yapmak

oParasız Eğitim protestoları

oNewroz kutlamaları

oKESK’in basın açıklaması (Ferhat Arslan)

oİHD’nin basın açıklaması hakkında haber yapmak (Ferhat Arslan)

oİstanbul Gazeteciler Cemiyetinde gerçekleştirilen basın toplantısına katılmak (Nevin Erdemir)

oSTK ve siyasal partilerin kongrelerine etkinlik ve çalışmalarına ilişkin haber yapmak (Ertuş Bozkurt)

oFestivaller ve yangın hakkında haber yapmak (Ertuş Bozkurt)

oHava- İş Sendikasının Taksim’deki basın açıklamasına katılmak (Sadık Topaloğlu)

2.Haber kaynakları, genel yayın yönetmeni ve yazı işleri ile yapılan görüşmeler, yayımlanmış röportajlar, muhabiri habere göndermek, meslektaşlarıyla bilgi paylaşmak,

Örneğin;

oHaber müdürünü arayıp haber yazdırmak ve bir Haber Ajansı ile bir haberi paylaşmak (Sadık Topaloğlu)

3.Bu habercilik faaliyetlerinin dışında, gazeteciler akıllara durgunluk veren nedenlerle terörist ilan edilmektedir…

Arşivlerinde bulunan gizli ya da açık belge ve bilgiler, alınan notlar, haber maksatlı yapılan röportajlar, yayımlanmış ya da yayımlanmamış kitaplar, Kürtçe ad, jüri üyeliği…Gazetecileri terörist olarak yaftalamak için delil olabiliyor.

Örneğin;

oÖdül töreninde konuşma yapmak. ( Turabi Kişin)

o“Musa Anter Basın Şehitleri ve Gazetecilik” yarışmasına jüri üyesi olmak (Semiha ALANKUŞ)

oDiyarbakır’ın Kürtçe adı olan Amed’i kullanmak (Selahattin ARSLAN)

oKürtçe “Adar” ve “Newroz” ikinci ismimlerinmahkeme tarafından terör örgütündeki “kod adı” olarak görülmesi (Sultan ŞAMAN, Ayşe OYMAN)

Diğer taraftan gazetecilerin iddianamelerinde yer alan suç delillerinden ve kanıtlardan bazılarını da sizlerle paylaşmak istiyoruz.

•Örneğin, İsmail Beşikçi’nin “Kürtlerin Zorunlu İskânı” isimli kitabı (Çağdaş Kaplan)

•Mehmet Uzun’un “Aşk gibi aydınlık, Ölüm gibi Karanlık” Kitabı ( Abdullah Çetin)

•Molier’in Cimri isimli kitabı (Kenan Kırkaya)

•Fotoğraf makinesi, kamera ( Dilşah Ercan)

•Diş macunu, Diş fırçası

•Kürtçe Gramer Kitabı ( Abdullah Çetin)

Ayrıca

•Bir Düğün CD’si, Tutuklu Milletvekili Faysal Sarıyıldızın Eşine Gönderdiği Mektup, (Abdullah ÇETİN)

•Bir kız çocuğunun bebeklik görüntülerinin olduğu bir CD (Kenan KIRKAYA)

Değerli Basın Mensupları

Geldiğimiz bu noktada özgür basın yargılanmaktadır. Hem de terör suçlamasıyla…

İddianameler adeta hukukla dalga geçer bir üslup ile yazılmış. Her davada ortak bir durum var: “gizli tanık ifadeleri” ve bilgisayarlardan elde edilen bir doküman veya CD.

Değerli Basın Mensupları

Bugün tutuksuz 123, tutuklu olarak ise 64 gazeteci, terör suçlamasıyla yargılanmaktadır. Hem tutuklu hem tutuksuz yargılanan gazetecilerin iddianamelerine ilişkin birkaç çarpıcı noktanın altını çizmekte fayda var.

Halen Tutuklu olan gazetecilerden;

Mustafa BALBAY

2009’da 31 saatlik emniyet, savcılık, mahkeme sürecinden sonra tutuklanan MustafaBalbay, bilgisayarından çıktığı ileri sürülen notların çoğunu basından öğrendiğinisöylüyor. TÜBİTAK’ın hazırladığı rapor açık: “Belirtilen tarihler arasında (01 Temmuz 2008-07 Temmuz 2008) herhangi bir değişiklik yapılmadığı teknik açıdan kesinlikle söylenemez” denilmektedir. 4 yılı aşkındır tutuklu bulunan Balbay’ın 8 yıllık dilimi kapsayan notlarının 3,5 dakikada hazırlanmış.

Cumhurbaşkanın mesajlarını askerlere iletmek ile “hükümeti devirmeye teşebbüs” etmekle ve hatta “halkı silahlı isyana teşvik etmek” ile suçlanmış olan Balbay “Gazeteme bomba atanlar ile aynı örgüte üye olmaktan yargılanıyorum. Bundan daha büyük işkence daha büyük zulüm var mı diye?” sormaktadır.

Ayrıca Balbay’ın, kitaplarında kullandığıbelgelerin iddianameye, “devlete aitgizli belge bulundurmak” şeklinde suçkanıtı olarak sayılmıştır. “Delil olarak, sadece sonradan oluşturulduğu kanıtlanmış gazetecilik notları,yazdığı haber ve köşe yazıları” gösterilmiştir.

Tüm bunların yanında, Danıştay cinayeti sonrası ‘Er Er Ergenekon, Gel Her Yere Kon’ türü ve olumsuz yazılarını kamuoyunda bu örgütün olmadığı algısını yaratmak amacıyla kullandığı iddianamede yer almıştır.

Şükrü SAK

CHP TUTUKLU RAPORU (10).jpg' width='300' height='200' align='left' alt='' />Şükrü Sak mektubunda; “Başbakan benim için ‘gazeteci’ değil ‘terörist’ dir diyor. Ben gazeteciyim. Marmara Radyo-TelevizyonBölümü mezunuyum. 20 yıldır, haftalık Taraf dergisindeidarecilik, Akıncı Yolu dergisinde Aylık dergisinde, haftalık Barandergisinde Genel Yayın Yönetmenliğiyaptım.Yani gazeteciliğin dışında bir ‘terör faaliyetimiz’ olmamıştır.” diyor. Ve Devam ediyor “Ama 28 Şubat süreci malumunuz, tabii ki mahkeme bize‘terör örgütü üyeliğinden’ ceza verdi. ‘Yasa dışı şeriatçı silahlıterör örgütü İBDA-C üyesi’ olmaktan.”

İşin ilginç olanı bu dava 28 Şubat sürecinde açılmış ve aradan geçen 13 yıl sonra, 28 Şubat’tan beslenen AKP döneminde Yargıtay tarafından onanmıştır.

Sak, gerekçeli kararda görüleceği “bana ‘kılıf’ dahiuyduramamışlardır.” Demektedir.

Sak’ın suçları arasında şunlar var:

•Yasal bir derginin ‘yayın hazırlıklarını yapmak’

•‘Örgütsel kitap okumak’

•Yasal bir dergiyi, derginin resmî temsilcisine göndermek nasıl

•Bir yazarın, fikir adamının fotoğrafını bulundurmak

•DGM önünde davayı izlemeye gelenlerinfotoğrafını çekmek

Ve sonuç olarak Sak, “bizim ‘gazeteci’ olduğumuzun deliliolan hususlar, ‘örgüt üyesi’ olduğumuzun delili sayılmış.” Tespitini yapmaktadır.

Tuncay ÖZKAN

Başbakan’ın “1 milyar doları olan Ergenekon davasında zanlı olarak içeride” diyerek bahsettiği gazeteci Özkan’dır. Özkan, muhalif duruşunu ortadan kaldırmak ve susturulmak için yalan ve iftira ile cezaevinde tutulduğunu iddia etmektedir. Tuncay ÖzkanErgenekon hakkında yaptığı haberleri “Paris’te yapsaydım kahraman olurdum”, “Yeşili ilk ben ortaya çıkardımsonra yeşilin kimliği Özkan’da çıktı diye suçlanıyorum” diyerek hakkındaki suçlamaları eleştirmektedir.

Raporun tamamını (Buradan) indirebilir veya okuyabilirsiniz...

Kaynak: http://www.malatyasonhavadis.com/poli...
İçeriğin Devamı Aşağıda
BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER!
0
0
0
0
0
0
0