Görüş Bildir

Hilal Kaplan Haberleri

Hilal Kaplan ile ilgili tüm haberler, içerikler, galeriler, testler ve videolar Onedio’da. Hilal Kaplan ile ilgili son dakika haberleri ve gelişmelerini, yeni içerikleri de bu sayfa üzerinden takip edebilirsiniz.

Popüler İçerikler

Soma Önergeleri Yarın Görüşülmek Üzere Ertelendi
TBMM AK Parti, CHP, MHP ve HDP'nin Soma'daki faciayla ilgili Meclis Araştırması açılmasını içeren önergelerinin Genel Kurul'daki görüşmesi Danışma Kurulu önerisiyle yarına ertelendi. CHP Kocaeli milletvekilleri Haydar Akar ve Mehmet Hilal Kaplan'ın İş Kanunu'nda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi Genel Kurul'da kabul edildi. Akar, önergenin kabul edilmesinin ardından kürsüye gelerek, milletvekillerine göstermiş oldukları hassasiyet nedeniyle teşekkür ederek, 'Umarım bundan sonra taşeronlaşmanın önüne geçeriz' dedi. Meclis TV'nin saat 19.00'dan sonra canlı yayın yapmaması nedeniyle Soma'daki faciayla ilgili Meclis Araştırması açılmasına ilişkin görüşmelerin yayınlanamayacak olması Genel Kurul'da tartışmalara neden oldu. CHP, MHP ve HDP Genel Kurul'un gündeminin Soma'da meydana gelen maden faciası olması dolayısıyla Meclis TV'nin saat 19.00'dan sonra da canlı yayın yapmasına ilişkin yazılı tekliflerini Başkanvekili Sadık Yakut'a ilettiler. Yakut da birleşime ara vererek, konuyu Meclis Başkanlığı ile görüştü. Aranın ardından birleşimi açan Meclis Başkanvekili Yakut, CHP Grup Başkanvekili Akif Hamzaçebi, MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural ve HDP Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan'ın Meclis TV'nin Soma'daki maden faciasının görüşmeleri sırasında yayınına kesmemesi ve saat 19.00'dan sonra da canlı yayına devam etmesine ilişkin dilekçelerini Meclis Başkanı'na ilettiğini, Meclis Başkanı'nın Meclis TV'nin yayına devam etmesi talebinin daha önce intikal ettirilmiş olması halinde TRT Genel Müdürlüğü'yle görüşülebileceğini, ancak bu saatten sonra yapılacak birşey olmadığını söylediğini aktardı. Vural, Hamzaçebi ve Kaplan da yerlerinden söz alarak Meclis Başkanlığı'nın bu kararını eleştirdiler. Bazı milletvekilleri Meclis TV'nin yayın yapabilmesi için görüşmelerin yarına ertelenmesi önerisinde de bulundular. AK Parti Grup Başkanvekili Mustafa Elitaş ise söz alarak amaçlarının zaman geçirilmeden Soma ile ilgili Araştırma Komisyonunu kurulması olduğuna işaret ederek, 'Bizim buradaki konuşmalarımız bir sonuç çıkarmayacak. Asıl sonucu komisyon çıkaracak. Bizim buradaki konuşmalarımız değil, komisyonun biran önce faaliyete geçmesi çok önemlidir. Bakın saat 7 oldu. Başladığımız işi bitirelim biran önce komisyonu kuralım' diye konuştu. MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural da 'Konuşmak komisyonu geciktirmez' diyerek Elitaş'ı eleştirdi, milletvekillerinin gözlem ve görüşlerini aktarmasının önemli olduğunu vurguladı. CHP Grup Başkanvekili Engin Altay ise Elitaş'ın milletvekillerinin konuşmalarının komisyonun kurulmasını geciktirdiği görüşünü dile getirdiğini belirterek, bu yaklaşıma tepki gösterdi. Altay, 'Elitaş'ın konuşmasını ben de Genel Kurul'a saygısızlık olarak görüyorum' ifadesini kullandı. Altay, görüşmelerin yarına ertelenmesini ve Meclis Başkanlığı'nın da Meclis TV'nin görüşmeler sona erinceye kadar canlı yayına devam edebilmesi için gerekli girişimlerde bulunmasını talep etti. HDP Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan ise Soma'da yaşanan acıdan sonra ekranları kapatmanın dehşet verici bir yaklaşım olduğunu söyledi. Kaplan, görüşmelerin yarın saat 14.00'deki birleşime bırakılarak, Meclis TV'den yayınlanmasını ve herkesin seyredebilmesinin sağlanmasını istedi. 'Saat 19.00'da yayınların kesileceği siyasi parti gruplarımız tarafından biliniyordu' Elitaş da tekrar söz alarak, 'Bugün saat 19.00'da yayınların kesileceği siyasi parti gruplarımız tarafından biliniyordu' ifadesini kullandı. Yayınları ve halkın bilgilenmesini engellemekle itham edilmelerinin haksız olduğunu ifade eden Elitaş, yaşananlarda bir sorumlulukları var ise bunu sonuna kadar ödemeye de hazır olduklarını söyledi. Başkanvekili Yakut, Soma ile ilgili önergelerin bugün görüşülmesine ilişkin Danışma Kurulu kararının kabul edildiğini hatırlattı. Yakut, Meclis TV'nin yayınlarına ilişkin idari bir işlem yaptırmasının söz konusu olamayacağını belirterek, 'Yürütmeyi ilgilendiren bir konu. TRT'nin işlemleri TBMM'nin denetim yetkisine İçtüzük'te belirtilen denetim yollarıyla ayrıca konu edilebilir. Şimdi burada 4 grup anlaştığı takdirde, biraz önce sizin de ifade ettiğiniz gibi daha sonraya bırakılması falan, itirazım yok. Ama benim idari bir işlemle ilgili burada Genel Kurul'da oylama yaptırmam söz konusu değil. Anlatmak istediğim bu' diye konuştu. Yakut daha sonra birleşime 10 dakika ara verdi. Aranın ardından Danışma Kurulu'nun, 'Genel Kurul'un bugünkü birleşiminde başka bir işin görüşülmemesi, Danışma Kurulu önerisi ve Genel Kurul'un kararıyla bugün birleştirilerek görüşülmesine karar verilen 11 Meclis Araştırması önergesinin öngörüşmelerinin yarınki birleşiminde Sayıştay'a yapılacak üye seçiminden sonra yapılması ve bu işlerin tamamlanmasına karar Genel Kurul'un çalışmalarını sürdürmesi' önerisi kabul edildi. Meclis Başkanvekili Yakut, alınan karar gereği Sayıştay'da boş bulunan üyeliklere seçim yapılması ve Soma'da meydana gelen maden kazasıyla ilgili Meclis Araştırması önergelerinin görüşülmesi için yarın saat 14.00'de toplanmak üzere birleşimi kapattı.AA
'Cumhurbaşkanı Yol Gösterir, Yol Yapmaz'
Cumhurbaşkanı adayı Ekmeleddin İhsanoğlu Kocaeli Gebze Kültür Merkezi’nde STK, sendika, dernek temsilcileri ve ilçe kanaat önderleriyle biraraya geldi. “Cumhurbaşkanı yol gösterir, yol yapmaz” diyen İhsanoğlu konuşmasında, “Türkiye’nin önünde 10 Ağustos’ta bir fırsat var. Bu fırsatı millet kullanacaktır ve korkuların hepsi sona erecektir” dedi.Gebze Kültür Merkezi’nde ‘Cumhurbaşkanı Ekmeleddin’ sloganları ve alkışlarla karşılanan İhsanoğlu’na salona girişinde eşi Füsun İhsanoğlu, TBBM Başkan Vekili Meral Akşener, MHP Milletvekili Lütfü Türkan, CHP Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal Kaplan, Eski Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Yaşar Okuyan, Ekmeleddin İhsanoğlu’nın oğlu Aziz İhsanoğlu, CHP Milletvekilleri eşlik etti. Karşılamada STK, sendika, dernek temsilcileri ilçe kanaat önderleri ve kalabalık bir vatandaş topluluğu da hazır bulundu. İhsanoğlu’nun sözlerinden satır başları şöyle: TÜRKİYE ARTIK YETER NOKTASINDA Bu salona girerken bir vatandaşımız samimi bir şekilde ‘Yeter artık yeter’ dedi. Türkiye artık yeter noktasına geldi. Türkiye kendilerinin dışında bir iktidar demokrasi içersinde, kendilerinden başkasına alternatif tanımayanlar mantığıyla gidemez. Kocaeli ülkemizin İstanbul’dan sonra en büyük sanayi ve ticaret merkezidir. Ne yazık ki rant aşkından dolayı, çarpık şehirleşmeler, her taraf betonarme ile doldu. Yeşillik kayboldu, balıkçılık ve tarım kayboldu. Bunun yerine rant ekonomisi oldu. Hem sanayi, endüstride ve altyapıda sürdürebilirlik olması gerekir. Rant politikalarından dolayı Kocaeli bir takım sıkıntılarla karşı karşıya. KORKU VE HUZURSUZLUK YAŞANIYOR Bunların yanında da ülkemiz bugünlerde toplumda huzursuzluk, gerginlik ve korku yaşıyor. Dışarda da itibarsızlık yaşıyor. Bunları gidermek için Türkiye’nin önünde 10 Ağustos’ta fırsat var. Bu fırsatı bu millet kullanacaktır ve bu korkuların hepsi sona erecektir. Burada fetihten sonra buraya gelen herkes buranın evladı olmuştur. Kocaeli Gebze Türk miletinin yıldızlarından birtanesi haline gelmiştir. Türkiye’yi küçük gruplara bölmek Türkiye’nin zararına olan bir hadisedir. Bu topraklarda bin sene beraber yaşadık. İnşallah ilebet bu topraklarda beraber yaşayacağız. Bu seçimler tarihi bir dönem noktasıdır. MİLLET BÜYÜK BİR DEĞİŞİM İSTİYOR Ama öyle bir anlaşmaydı ki tepedeki iki genel başkanın anlaşması şeklinde görülse de bu anlaşma tabanda ve alttan üste giden bir anlaşma olmuştur. Ben Anadolu, Trakya, Eğe ve Karadeniz’i gezmeye başladığımdan itibaren bu beraberliği gördüm. Bana yapılan talebin ne manaya geldiğini keşfetmiş oldum. Millet büyük bir değişim istiyor. Artık millet bıkmıştır. Bu arayışı 3 aday arasında kararını vererek 10 Ağustos’ta hakedeni Çankaya’ya gönderecektir. İki parti arasındaki anlaşma orada durmadı. Türkiye’nin sağından solundan MHP’den CHP’den, Demokrat, Büyük Birlik Partisi’nden, DSP’den ve başkaları da katılarak dün 9 parti oldu. Yarın da 10 uncu parti olacak. Gezdiğimiz her yerde AK Partili kardeşlerimiz de onlarda aynı düşündeler. Onlar da bir sorun yaratmayan bir Cumhurbaşkanı istediklerini söylüyor. Cumhurbaşkanı mekanı bütün milleti kucaklayacak. 76 milyon nüfusta ayrım yapmadan eşit mesafede bütün milletin dertleriyle ilgilenecek bir cumhurbaşkanı istiyor. O zaman bir siyasi programla gelen bir aday mı yoksa bütün siyasi partilerden eşit mesafede olan birini mi secek? Milletimiz buna karar verecek. BÜTÜN İMKANLARA RAĞMEN MAĞDURİYET EDEBİYATI SÜRÜYOR 1983′te bu ülkede o zamanın muktedirleri generallerin, ‘sağ partiye şu generali, sol partiye şu generali getireceğiz’ dediler. O zaman Turgut Özal bu olayı birleştirdi. Bu dönemin muktedirleri apoletli değil. Türkiye’nin bütün imkanları seferber edilmesine rağmen mağduriyet edebiyatı yapılmaya devam ediliyor. Sayın cumhurbaşkanımız vesayetin temsilcisi. Hangi vesayet? Bu mantıkla bunu savunanlar bu milletin zekasına, ferasetine güvenlerini tazelemek durumundadırlar. 10 Ağustos siyasi tarihimizde dönüm noktası olacaktır. Türkiye artık 70′li yıllarda yaşadığımız sıkıntıları görmek istemiyor. Türkiye ikiye bölündü. Çok arkadaşımız kardeşimizi şehit verdik. Bugün bizim komşularımızda da çok büyük sıkıntılar var. Bizim sınırlarımız kevgir gibi oldu. Girenin çıkanın hesabı yok. Bunların bir kaydının kuydunun olması lazım. Hal böyleyken etrafımızı saran problemler, ateşler ve bölünmeler bizim açımızdan çok tehlikeli boyutlara gelmektedir. Bunu önlemek için Ortadoğu’da barışı sağlamak için doğru dürüst siyaseti tatbik etmek lazım. En büyük ilkemiz Atatürkün ‘Yurtta sulh cihan sulh’ ilkesidir. Siz eğer toplumda kutuplaşma, zıtlaşma ve ötekileştirme yaratırsanız, bunu da siyasi araç haline getirirseniz topluma en büyük zararı yapmış olursunuz. BİR TEK DEVLET REİSLİĞİ KALDI 3 aday arasında seçim yapacaksınız. Bu seçim hangi kriterlere göre olmalı. Türkiye Çankaya’ya çıkacak nasıl bir Cumhurbaşkanı istiyor. Türkiye Çankaya’da kriz yaratmak istemiyor. Bir ufakcık Anayasa kitapçığının masının bir tarafından diğer tarafına fırlatılmasıyla Türk ekonomisi çökmüştür. Çankaya’ya tepesi atacak biri değil, proplem yaratacak birisi değil, sigortası atacak birisi değil. Sigorta olacak birisi lazımdır. Ben hiçbir partinin mensubu değilim. Ben Türk vatandaşıyım, bu ülkenin evladıyım. Ben her şeyden önce demokratım. Bir ülkede demokrasi olmadığı taktirde hiçbirşey olmaz. Bütün güçler tek elde. İcraat, yürütme, yasama ve bunlara ilave olarak bağımsız olarak yargı da bunların içersine kondu. Hepsi bir arada. Bir tek devlet reisliği kaldı. Onun için bunun adı demokrasi olmaz. Bizim demokrasiyi korumamazı lazım. Bunu yapmadığımız taktirde Türkiye büyük sıkıntılara girecek. O bakımdan 10 Ağustos seçimlerinin birinci hedefi demokrat bir cumhurbaşkanı seçilmesidir. CUMHURBAŞKANI SİYASET ÜSTÜ OLMASI LAZIM Bu adam siyasetten anlamaz diyorlar. Ben bal gibi anlarım da. Mesele o değil. Mesele Cumhurbaşkanlığı’nın siyaset üstü olması lazım. Taraf tutmaması lazım. Eski tarifle tarafgir olmaması lazım. Onun tarafı belli. Anayasa yazıyor. Devletin başıdır. Türkiye Cumhuriyetinin ve bütünlüğünün temsilcisidir. Bundan taraf olacak. ‘Büyük Türkiye, yeni Türkiye’nin reçetesi bendedir’ derseniz, o reçeteyi eczanelerden alamazsınız. Gidersiniz meclise, o kabul ederse herkes kabul eder. O bakımdan Türkiye seçimini 10 Ağustos’ta rahat bir şekilde yapacaktır. Bize desteğini ilan eden 9 parti içersinde olanların hepsi bize yöneliyorlar. CUMHURBAŞKANI YOL GÖSTERİR, YOL YAPAMAZ Diyorlar ki ‘Başbakanımız çok iyi hizmetler yapıyor’ diyorlar. Sayın Başbakan Çankaya’ya geldğinde icraat yapamaz. Yol yapamaz, köprü yapamaz. Cumhurbaşkanı yol gösterir, yol yapmaz. Ben eminim ki AK Partili arkadaşlarımız da bize oy verecekler. Onlarda inanacakları insan istiyorlar. Biz bu yola, saygı, sevgi, dirlik ekmek için çıktık. Türkiye ekmeğini büyütmek istiyor ve o ekmeği bölüşmek istiyor. Hukukun üstünlüğünü istiyor. Türkiyenin en başta olduğu muhtaç hususlarından birisi demokrasinin yeniden yapılması, vatandaşların söz sahibi olmaları ve aynı zamanda adalet sisteminin yeniden hakkaniyet içersinde tesis edilmesidir. ‘Adalet mülkün temelidir’ bu temel sarsılınca o mülk, o devlet çöker.DHA/Zete
Bugün Mutlaka Okumanız Gereken 10 Köşe Yazısı
Orman ve Su İşleri Bakanı, Konya havzasının ‘hidrolojik kuraklığa’ girdiğini açıkladı. Peki madem iş bu noktaya varacaktı, Konya’da neden bol su tüketen ‘sulu tarım’ yapılıp durdu?Kuraklık sınırındaki bir yerde susuz tarıma ağırlık verilmesi, fazla su istemeyen ürünler yetiştirilmesi gerekirken… Son 10 yılda Konya Kapalı Havzası’nda sulu tarım alanlarının yüzeyi yüzde 40 arttı. Bölgenin yeraltı suları, derin kuyular vasıtasıyla sulu tarımda kullanıldı.Anadolu, susuz tarımı, buğdayı ve koyunuyla 10 bin yıl kendi kendine yetti. Peki biz ne yaptık? Son 30 yıldır suladık da suladık, yeraltı sularını çok aşağılara çektik. 10 bin yıllık dengeyle oynamaya başladık.Sulu tarımın nerede biteceği belli değil. Buna dair bir planımız da yok. Dünya sürdürülebilir küçülmeye giderken, biz sürdürülemez büyümeye gidiyoruz. Ancak unutmamalı ki hazıra dağ dayanmaz.Bunu görüp önlemimizi alalım. Aksi halde 20 yıla bu ‘tatlı hayat’ sona erecek.
Bugün Mutlaka Okumanız Gereken 10 Köşe Yazısı
Cuma günkü yazımda “bölgenin iki yükselen gücü” olarak tanımladığım PKK ile IŞİD’i karşılaştırdığım için epey tepki aldım, hakaretlere maruz kaldım. 4-5 sene önce (çözüm süreciyle birlikte çok şükür belli bir rahatlama var) PKK’yı anlamaya yönelik olarak yazıp söylediklerimize gösterilen tepkilere benziyorlardı. Özellikle Şengal’de Ezidi azınlığa yönelik saldırılardan hareketle IŞİD’i anlamaya çalışmanın anlamsız, gereksiz olduğunu, hatta IŞİD’in ekmeğine yağ sürmek anlamına geldiğini söyleyenler oldu.
'Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Dersleri Kaldırılsın' Kampanyası Başlatıldı
Aralarında Atilla Yayla, Gülay Göktürk, Bekir Berat Özipek, Yusuf Kaplan, Ceren Kenar gibi isimlerin bulunduğu bir grup, 'Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi' dersinin kaldırılması için imza kampanyası başlattı. İmza kampanyası duyurusunda, “Bizler, geçmişiyle daha barışık, daha üretken, yaratıcı, demokratik ve özgürlükçü bireylerden oluşan bir toplum için, zorunlu temel eğitimde Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi dersinin kaldırılmasını ve yerine İmparatorluktan Cumhuriyete Yakın Tarih Dersi şeklindeki özgün bir formatla, nesnel içerikli bir dünya ve yakın dönem ülke tarihi dersinin konmasını istiyoruz” denildi.Yeni Şafak gazetesi yazarı Hilal Kaplan ’ın “Devletin tarih dersi” başlıklı bugünkü (14 Eylül 2014) yazısında “Eski Türkiye'de bu alandaki tartışmasız hegemoni Kemalist tarih anlayışına aitti. İnkılap tarihi dersleri de Kemalist özneler yetiştirmeyi mümkün kılan en önemli araçtı. Ancak bugün Dersim Katliamı sebebiyle özür, 1915 sebebiyle taziye yayınlayan yeni bir devlet aklı var. Bunun tarih derslerine de yansıma vakti gelmedi mi?” dedi.Kaplan’ın “Devletin tarih dersi” başlıklı yazısı ve imza kampanyası şöyle:Eğitim sisteminin, devletin vatandaşı(nı) şekillendiren ve 'uyumlu özneler' haline getiren ideolojik aygıtlardan birisi olduğu doğrudur. Bu minvalde devlet, eğitimi sadece 'vasıflı insan' yetiştirmek için vermez, kurduğu sisteme uygun vasıflara sahip insan yetiştirmek için verir. Tarih de mevzubahis özneyi kuran başat unsurdur. Nasıl ki bir kişinin geçmişi, onun kimliğini belirleyici en önemli etkendir; tarih de bir milleti inşa eden en önemli alandır.'Eski Türkiye'de bu alandaki tartışmasız hegemoni Kemalist tarih anlayışına aitti. İnkılap tarihi dersleri de Kemalist özneler yetiştirmeyi mümkün kılan en önemli araçtı. Ancak bugün Dersim Katliamı sebebiyle özür, 1915 sebebiyle taziye yayınlayan yeni bir devlet aklı var. Bunun tarih derslerine de yansıma vakti gelmedi mi?Aşağıda bu doğrultuda hazırlanmış olan bir imza kampanyasının metnini bulacaksınız. Gerçi işin gelişmiş demokrasilerde farklı olduğu tezine katılmamakla birlikte dikkatinize sunuyorum. Zira Türkiye'nin eğitim sisteminin ülkenin reform hızına yetişmesinin gerekliliği hususunda hemfikirim:“Zorunlu Temel Eğitimde “Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi” Dersi Kaldırılsın Özgün, Nesnel Dünya ve Yakın Dönem Ülke Tarihi OkutulsunTürkiye’deki mevcut milli eğitim sisteminde ders kitaplarının içerikleri, Milli Eğitim Temel Yasası (1739 sayılı yasa) dikkate alınarak, Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığı tarafından belirlenir. Milli Eğitim Temel Yasasında, ders kitaplarının içeriklerinin hazırlanmasında, tüm eğitim etkinliklerinde olduğu gibi, Atatürk İlke ve İnkılâpları ile Anayasada ifadesini bulmuş olan Atatürk Milliyetçiliğinin temel alınması gerektiği belirtilir. Çocuklardan Atatürk ilke ve inkılâpları doğrultusunda milliyetçilik, halkçılık, devletçilik, şapka inkılâbı, harf inkılâbı vb. inkılâplarla bağ kurmasını istemek, özgür bireyleri bir asır önce yaşanan bir olağanüstü hal vizyonuna saplamaktan başka bir şey değildir. Aynı zamanda özgürlükçü eğitim pedagojisiyle de bağdaşmayan bu kısır beklenti doğrultusunda verilmekte olan Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi dersi, tek etnik kimliği öne çıkardığı ve bu etnik kimliğin lütfuyla elde edilmiş bir özgürlük kurgusu yaptığı için geçmişe haksızlık ederken geleceği kurabilecek bir vizyon da geliştirememektedir. Bu dersin üslubu ve bu derse ait ders kitaplarının çoğulculuğu tehlikeli gören yaklaşımı, özgürlükçü, çoğulcu ve demokratik eğitim anlayışıyla taban tabana zıttır.Yazının devamı için tıklayınızT24
Bugün Mutlaka Okumanız Gereken 10 Köşe Yazısı
Önce şu kurumlara ve meslek gruplarına bir göz atın:BDDK, RTÜK, SPK, EPDK, Kamu İhale Kurulu, Rekabet Kurulu, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurulu. Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurulu, Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu.Bu dokuz kuruluşun tamamı, “üst kurul” diye bildiğimiz kuruluşlar.Bir grup daha var:O da başta Maliye olmak üzere; bütün bakanlıkların müfettişleri, iç denetçileri, kontrolörleri ile Dışişleri meslek memurları ve konsolosluk ihtisas memurlarını, Hazine Sigorta Denetleme uzmanlarını, TBMM yasama uzmanlarını kapsıyor.
Bugün Mutlaka Okumanız Gereken 10 Köşe Yazısı
Önceki gün Küçükçekmece’deki Garip Dede Türbesi’nde bir Alevi dedesi ile görüştüm.Çocuğunu ilk gün okula yollamış. Din dersinde hoca sınıfa girer girmez, “ İyi günler öğretmenim ” diyen çocukların sözünü düzeltmiş:Bundan böyle “ Hayırlı günler ” demelerini tembihlemiş.Sonra da Sübhaneke duasını öğretmeye girişmiş.“İlk derse girdi ama bundan sonra hiçbir din dersine girmeyecek” dedi dede…Kişisel bir tasarruf mu?Değil, kitlesel bir karar bu…Aleviler, Sünnilik eğitimine karşı demokratik mücadeleye hazırlanıyor.“Bedeli ne olursa olsun ”, dayatmaya direnecek, zorunlu din derslerine girmeyecekler.
Bugün Mutlaka Okumanız Gereken 10 Köşe Yazısı
Bir orkestra şefi gibi çalışarak 2 Ekim 2014 tezkeresinde hükümetin Meclis’ten Irak ve Şam İslam Devleti (IŞİD) örgütüne karşı ABD’nin öncülüğünde kurulan cepheye askeri harekât dâhil katılma yetkisi alması için ağırlığını koymuştu.Tezkere 98’e karşı 298 oyla kabul edildi. Bu yetki ve sorumluluk artık Başbakan Ahmet Davutoğlu’nda.Cumhurbaşkanı Erdoğan ise sonuçtan o kadar emindi ki daha sabah saatlerinde oylamanın hemen arkasında Çankaya’da bir güvenlik toplantısı çağrısında bulunmuştu.Bu toplantıda, Meclis’ten alınan yetki çerçevesinde yapılacaklar belirlendi dersek, yanıltıcı olur.Bu toplantıda, Meclis yetkisi çerçevesinde hedeflenenler belirlendi demek daha doğru.
Bugün Mutlaka Okumanız Gereken 10 Köşe Yazısı
“Her şey dahil” paket turlar gibi; takvimi ve içeriği ile “önden yüklemeli kanunlar” dönemine girdik.Artık böyle:Çıkarılması planlanan yeni bir kanunu;o çalışmayı yapması gereken hükümetin başbakanı, bakanları veya ilgili kurumları değil; Meclis’te kabul edildikten sonra, imza için önüne gelecek Cumhurbaşkanı anons ediyor.Daha tasarı bile değilken Köşk imzası atılmış bu kanunun, sokaklara sıkıyönetim getirecek olması ise “agorafobi” olarak bilinen açık alan korkusunun, siyasi iktidar versiyonuna işaret ediyor.Benden duymuş olmayın; hep kapalı alanda olun istiyorlar.“Ya benim olursun, ya kara toprağın” misali; evde, okulda ya da işyerinde değilseniz, iki seçenek bırakıyorlar size:Ya cezaevinde olmalısınız ya da AVM’de.