Görüş Bildir
Haberler
Nazi Almanyası'ndan Kaçarak Türkiye'ye Gelen ve Ardında Birçok Önemli Eser Bırakan Alman Mimar: Bruno Taut

Nazi Almanyası'ndan Kaçarak Türkiye'ye Gelen ve Ardında Birçok Önemli Eser Bırakan Alman Mimar: Bruno Taut

Rana Önder
24.07.2022 - 12:03

Bruno Taut Yahudi kökenli bir Alman mimardır. Kendisi hem Berlin'de hem de Türkiye'de birçok önemli esere imza atmıştır. Nazi Almanya'sından sonra Türkiye'ye davet edilen kişiler arasında  olan Taut, ülke mimarisine de çok fazla eser katmıştır. Ankara Cebeci Ortaokulu, İzmir Cumhuriyet Kız Enstitüsü, Trabzon Lisesi ve Kimya Enstitüsü Taut'un Türkiye'ye kattığı değerlerden yalnızca bazılardır. 

Nazi Almanya'sından Türkiye'ye gelecek Cumhuriyet mimarisine katkı sağlayan Taut'un mezarı her sene Mimar Sinan Üniversitesi öğrencileri tarafından ziyaret edilmeye devam ediyor.

İçeriğin Devamı Aşağıda

Bruno Julius Florian Taut; 4 Mayısta Almanya'nın Königsberg kentinde dünyaya gelen Yahudi asıllı bir Almandır.

Bruno Julius Florian Taut; 4 Mayısta Almanya'nın Königsberg kentinde dünyaya gelen Yahudi asıllı bir Almandır.

1880 yılında dünyaya gelen Alman mimar 24 Aralıkta 1938 yılında İstanbul'da vefat etmiştir. Tüccar bir babanın oğlu olan Bruno'nun çocukluğu Doğu Prusya'da geçmiştir. Çocukluğunun ardından Königsberg İnşaat Meslek Okulunda eğitim görür. Eğitiminin ardından Almanya'nın çeşitli bölgelerinde çalışır ve çelik ile taşla oluşturulan yeni inşaat yöntemini Bruno Möhring isimli bir mimarın yanında tamamlar.

1908 yılında işçi sınıfının ezilmeye başlandığı bir dönemde Berlin'de bir büro açtı ve her zaman işçilerin yanında durarak daha sosyalist bir yerde durmuştur.

1908 yılında işçi sınıfının ezilmeye başlandığı bir dönemde Berlin'de bir büro açtı ve her zaman işçilerin yanında durarak daha sosyalist bir yerde durmuştur.

Nazi öncesinde işçi sınıfı için birçok toplu konut tasarlayarak rejim öncesi Almanya'da farkını ortaya koymuştur. Hem mimar hem de şehir planlayıcısı olan Taut renkler ile mimariyi bütünleştirmiş, renkler sayesinde eserlere boyut kazandıran son derece özgün bir mimar olmuştur. Renkler ile mimariyi harmanlayan en iyi mimarlardan biri olmasının yanı sıra eserlerini hem estetik hem de çevreye uyumlu yapması açısından da oldukça önemli bir yere sahiptir. Taut, adeta Van Gogh edasıyla renkleri yeniden keşfeden, renklerde bir bütünlük bulan bulan bir mimar olmuştur.

Japonya ve Almanya gibi yerlerde önemli görevlerde çalışarak başarılı bir mimar olduğunu bir kez daha kanıtlayan Taut, Nazilerin sosyalist rejiminden kaçarak Japonya'da ardından da Türkiye'ye gelmiştir.

Japonya ve Almanya gibi yerlerde önemli görevlerde çalışarak başarılı bir mimar olduğunu bir kez daha kanıtlayan Taut, Nazilerin sosyalist rejiminden kaçarak Japonya'da ardından da Türkiye'ye gelmiştir.

Japon Uluslararası Mimarlar Birliği'nin şeref üyeliğini kabul ettiği için ilk olarak Japonya'ya gider. Ardından kent bilimci  Martin Wagne tarafından önerildiği için Milli Eğitim Bakanlığındaki Cevad Dursunoğlu sayesinde 1936 yılında Türkiye'ye gelir. Nazilerin Yahudilere uyguladıkları ağır baskılar sonucunda Türkiye'de aidiyet hissedebilen Bruno Taut ülkemize birçok önemli yapı katmıştır. 

Ankara'da Atatürk Lisesi, Parlamento Binası, Tiyatro Binası ve Hükümet Semti İstanbul'da Prof. Nissen'nin oturduğu evi olmak üzere Trabzon ve İzmir'de de yaptığı birçok tasarım Türkiye'de yaptığı mimari ve kent tasarımları arasındadır.

Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi'ni de Bruno Taut tasarlamıştır. Bu tasarım Türkiye'nin modernleşmesinde önemli bir yeri vardır.

Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi'ni de Bruno Taut tasarlamıştır. Bu tasarım Türkiye'nin modernleşmesinde önemli bir yeri vardır.

Kendisi tam bir Cumhuriyet sevdalısıdır ve bu yaptıklarını tamamen gönülden yapmıştır. Buna bir örnek olarak Taut'tan Atatürk'ün naaşının korunması için bir katafalk yapması isteniyor. Taut ise hasta olmasına rağmen bu çizimi 36 saatte yapıyor ve kendisine verilecek olan 1000 lirayı istememiş bunun yerine sadece bir teşekkür mektubu ve Türkiye'de gömülmek istediğini söylemiştir.

Hem gittiği Japonya'nın mimarisinden hem de kendi ülkesini ve Türkiye mimarisinden etkilenmiştir. Tasarladığı binalarda mutlaka Türk motiflerine de yer veren Taut aynı zamanda mesleğini Immanuel Kant'ın ahlaki idealizmi doğrultusunda yerine getirirdi.

Bruno Taut, Türkiye'de yaşarken kendisine Japon mimarisinden de esintiler bulunan çağının oldukça ötesinde olan bir villa tasarlamıştır.

Bruno Taut, Türkiye'de yaşarken kendisine Japon mimarisinden de esintiler bulunan çağının oldukça ötesinde olan bir villa tasarlamıştır.

Her tasarımında kendine haslığını ortaya koyan Taut, eski ile yeniyi harmanlarken bir yandan da renklerle ve çevre şartlarına önem vererek tasarımlar yapmasıyla çok özel birisi olmuştur.

İçeriğin Devamı Aşağıda

Nazi Almanya'sından kaçarak Türkiye'ye gelen Bruno Taut, burada sadece 2 yıl kalmasına rağmen Türkiye'yi çok sevmiştir ve ülke adına birçok katkıda bulunmuştur.

Nazi Almanya'sından kaçarak Türkiye'ye gelen Bruno Taut, burada sadece 2 yıl kalmasına rağmen Türkiye'yi çok sevmiştir ve ülke adına birçok katkıda bulunmuştur.

Kendisi İstanbul Edirnekapı Şehitliği'ne gömülme izni verilen tek yabancıdır. Cumhuriyet için herkes kadar hatta daha fazla çalışmış, ülke mimarisi adına birçok yapı bırakmış bir mimardır. Mimar Sinan Üniversitesi'nde öğretim görevi da yapan Taut astım hastalığı nedeniyle 1938 yılında İstanbul'da vefat etmiştir.

Türkiye mimarisine kattıklarının yanı sıra Nazi öncesi Almanya'da Glass Pavillon (Cam Pavyon) ile tasarım dünyasına imzasını atmıştır.

Türkiye mimarisine kattıklarının yanı sıra Nazi öncesi Almanya'da Glass Pavillon (Cam Pavyon) ile tasarım dünyasına imzasını atmıştır.

Renk kullanımı bu yapıda da oldukça önemseyen Taut bir mimar olmaktan öte aynı zamanda da bir felsefeciydi dolayısıyla bir bina tasarlarken hep bambaşka bir yerden ele alırdı. Ancak bu yapı geleneksel cam kullanımının modernleştirilmişi bir hali olmasına rağmen çok kullanışlı olmadığı gerekçesiyle yıkıldı.

Renkli kapısıyla bilinen ve 2008 yılında UNESCO Dünya Mirası Listesine giren bu yapı ise o zamanki ve sonraki konut tiplerine örnek olmuştur.

Renkli kapısıyla bilinen ve 2008 yılında UNESCO Dünya Mirası Listesine giren bu yapı ise o zamanki ve sonraki konut tiplerine örnek olmuştur.

1500 konutluk tasarlanan yer 1.Dünya Savaş nedeniyle yarım kalmıştır ve yalnızca 127 konutu inşa edilebildi. Bauhaus ekolünden de esinlenerek mimari tasarımlar yapan Bruno Taut'un iç mimariye yöneldiği zamanlar da olmuştur. Berlin'de bir yeri kuş bakışı bakıldığı at nalına şeklinde her bir konutun kapısını da bir diğerinden farklı olacak şekilde tasarlayan Taut, gittiği her yerde önemli bir mimari iz bırakmıştır.

Bruno Taut mimari eserlerinin yanı sıra mesleği hakkında yazdığı 'Mimarlık Bilgisi' kitabı ile de Türk mimarisinin tarihine dair önemli bir eser daha bırakmıştır.

Bruno Taut mimari eserlerinin yanı sıra mesleği hakkında yazdığı 'Mimarlık Bilgisi' kitabı ile de Türk mimarisinin tarihine dair önemli bir eser daha bırakmıştır.

Nazi rejiminin Yahudi bilim insanlarının diplomalarını alıp çalışmalarını engellediği bir zamanda aynısının kendi başına geleceğini anlamasıyla Türkiye gelmiştir. Cumhuriyet Döneminde modernleşmede oldukça önemli bir yer kaplayan mimar, yalnız Almanlar için Türkler için de çok önemli bir yere sahiptir. Aslına bakılırsa Taut, Dünya mimarisi açısından çok önemli olan evrensel bir mimardır.

Bu içerikler de ilginizi çekebilir:

Yorumlar ve Emojiler Aşağıda
BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER!
58
19
5
4
3
2
0
ONEDİO ÜYELERİ NE DİYOR?
Yorum Yazın