Mucize mi Felaket Habercisi mi: Antarktika'daki Aysberg, Ağızları Açık Bırakan Dörtgen Şeklini Nasıl Alabildi?
Doğada tahayyül ettiğimiz ya da bilimlere konu ettiğimiz gibi mükemmel üçgen, daire ya da kare olup olmadığı uzun zamandır tartışılır.
Bazı bilim insanlarına göre insanlığın bu şekilleri ölçüm kolaylığı adına böylesine oranlarla kullandığını söylemek de zor değildir. Peki insanlığın hayal gücünde yarattığı bu şekillerin doğada yansıması olmadığını düşünmek ne kadar doğru?
NASA, Antarktika Yarımadası'ndaki Larsen C buzulundan kopan bir aysbergin fotoğrafını paylaştığında bu soru iyiden iyiye akılları karıştırmaya başladı.
Neredeyse mükemmel bir dörtgen biçiminde ana kısımdan ayrılan bu aysberg devasa bir bıçakla kesilmiş gibiydi. Ayrıca sadece kenar ve köşeleri değil yüzeyi de bir masa gibi dümdüzdü.
Bu tip aysberglerin genelde yüzeyi pürüzsüz, kenarlarıysa farklı şekillerde ortaya çıktığı için böyle oluşumun sebebi araştırılmaya başlandı.
Böyle bir örnekle daha önce pek karşılaşılmamıştı.
Benzerleri vardı aslında, Pobeda Buz Adası bunun ünlü örneklerinden.
Düzgün bir yamuğu andıran biçimi ve pürüzsüz yüzeyiyle dikkat çekiyordu. Uzun zaman önce bu son biçimini alan buz adasının ardından Larsen C buzulunun onu takip etmesi birkaç sebebe bağlanabilir.
Biz en kuvvetli tezi irdeleyelim.
Aysberglerin adalardan kopuşu yeni karşılaşılan bir durum olmasa da küresel ısınmanın etkisiyle bu durum biraz biçim değiştirdi.
1940 yılından bu yana her on yılda 0.5 santigrat derece ısınan Larsen C buzulunda olduğu gibi küresel ısınma buzullardaki ayrışmayı hızlandırarak bir anlamda kırılmalar yaratabiliyor. Bu kırılmalar da örnekteki gibi biçimlerin ortaya çıkmasına yol açıyor.
Araştırmacılar en büyük etkenin küresel ısınma olup olmadığına dair net bir yanıt vermek için erken olduğunu söylüyor.
Daha doğrusu kaynağının insanın doğaya olan yaklaşımı olduğu şüpheli. Sebebi her ne olursa olsun bu tip ekstrem durumlar bölgede çalışan araştırmacıları endişelendirmeye devam ediyor ve küresel etkileri de düşünüldüğünde kısa sürede çözüm üretmemizi şart kılıyor.