Görüş Bildir
Haberler
Merve Aydın Yazio: Toplumun Acı Gerçekleri Karşısında Orhan Kemal

etiket Merve Aydın Yazio: Toplumun Acı Gerçekleri Karşısında Orhan Kemal

Merve Aydın
12.02.2022 - 19:25 Son Güncelleme: 20.02.2022 - 12:56

Bir toplumu iç savaşa sürükleyen en önemli etkenlerden biri sınıf farkı ya da sınıflar arasındaki adaletsizlik olabilir mi?

Evet, toplumumuzda hatta dünya üzerindeki insan topluluklarının çoğunda var olan sınıf farklarının her dönemde kaotik ortamlara gebe olduğunu hep birlikte görüyoruz, duyuyoruz.

İçeriğin Devamı Aşağıda

Acı ama maalesef gerçek. Bu durumda gerçeklere ne kadar kör, sağır, dilsiz olabiliriz?

Acı ama maalesef gerçek. Bu durumda gerçeklere ne kadar kör, sağır, dilsiz olabiliriz?

Yüzyıllardır üzerinde düşünülen, çeşitli kuramlar geliştirilen, yorumlar yapılan bu acı gerçekler Karl Marx ve Friedrich Engels’i de fazlasıyla etkiler ve Marksizm adında yeni bir akım oluştururlar. Hemen açıklayalım; Marksist sistem, kapitalizmi reddederek sınıf farkından doğan sosyal çatışmalara vurgu yapıp bu çatışmaların ortadan kalkması gerektiğini savunur. Yani mis gibi düzen diyebiliriz. Marksizm kısa zamanda toplumların farklı kesimlerince benimsenir hatta sanatın birçok dalına yansır. Buna göre sanatçı toplumsal sorunlara duyarlı, toplumun aynası olmalıdır. Çünkü tek gerçeklik insan gerçekliğidir. Bu kadar bilimsel açıklamadan sonra biraz da Marksizm’in bizdeki yansımalarına bakalım, ne dersiniz?

Tam da savaşlardan yeni çıkmış, toparlanmaya çalışan, siyasî, ekonomik ve toplumsal açıdan karmakarışık bir halde olan Anadolu’nun bağrından kopan cefakâr yazar ve şairlerimiz yukarıda bahsettiğim Marksizm akımını benimseyip toplum sorunlarını esas alan eserler yazmaya başlarlar. E dönem buna müsait, malzeme sorunu yok tabii.

İşçi sınıfın sorunları, yoksullukla ve türlü hastalıklarla mücadele eden halkın sıkıntıları, toprak sahiplerinin acımasızlığı, sanayileşme adına atılan yanlış adımların işçi sınıfına ödettiği bedeller gibi birçok toplumsal sorunu roman, öykü, şiir, deneme türünden eserlerle okuyucuya sunarlar. Reşat Enis Aygen, Sadri Ertem ve Sabahattin Ali ile başlayan bu akım diğer edebiyatçıların da dikkatini çeker, Marksizm kısa zaman içerisinde edebiyatımızda önemli bir rol oynar. Sonraları Orhan Kemal, Fakir Baykurt, Şevket Süreyya Aydemir, Ahmed Arif, Nazım Hikmet, Rıfat Ilgaz, İsmet Özel, Aziz Nesin, Kemal Tahir, Necati Cumalı, Yaşar Kemal, Arif Damar gibi önemli isimler de Marksist düşünceye dayalı eserler vermeye başlarlar.

Başlığa dönecek olursam; Orhan Kemal, yaşadığı dönemin ekonomik ve sosyolojik koşullarını ve bu koşulların insan üzerindeki etkilerini yansıttığı çok eser ortaya çıkarmıştır.

Başlığa dönecek olursam; Orhan Kemal, yaşadığı dönemin ekonomik ve sosyolojik koşullarını ve bu koşulların insan üzerindeki etkilerini yansıttığı çok eser ortaya çıkarmıştır.

1938'de başlayıp beş yıl farklı şehirlerde devam eden cezaevi döneminde kitaplarını okuduğu için tutuklandığı Nazım Hikmet ile tanışır ve onun düşüncelerinden önemli ölçüde etkilenir. Sosyal yaşamında ve edebî kişiliğinin oluşmasında bu tanışmanın rolü büyüktür. Ekmek Parası, Vukuat Var, Devlet Kuşu, Hanımın Çiftliği, Kanlı Toprak, Bereketli Topraklar Üzerinde, Arkadaş Islıkları, Evlerden Biri, Avare Yıllar, Baba Evi, Eskici ve Oğulları gibi daha birçok romanında sınıfsal ayrılığı, kenar mahalle insanının kenarda kalmış sorunlarını, alt tabakanın zengin olma arzusunu ve bu arzuya kavuşmak için girdiği yanlış yolları, çaresizliğini, yaşam mücadelesini, şikayetlerini, kendisiyle ve başkalarıyla savaşlarını ele alır.

Eserleri aracılığıyla işçi sınıfın yaşadığı sefalete ve zorluklara, çarpık düzene, her türlü yolsuzluğa, kapitalist sistemin dayatmalarına, sınıflar arasındaki ekonomik uçurumlara ve devamında gelen haksızlığa tam anlamıyla başkaldırır, eleştirir. Çok da yabancısı olduğumuz konular değil, değil mi?

Eserleri arasında filmlere, dizilere uyarlananları görebiliriz.

Eserleri arasında filmlere, dizilere uyarlananları görebiliriz.

” Devlet Kuşu, Hanımın Çiftliği, Eskici ve Oğulları, Baba Evi ve El Kızı” size de tanıdık gelen yapımlar değil mi? Hepsinde sorunlar aynı aslında; sınıf çatışması, toplumsal yozlaşma, baskıcı aile bireyleri, sınıf atlama çabası, vs. vs.

Örneğin Hanımın Çiftliği… Çukurovalı yoksul işçi kızı Güllü’nün ailesini ve sevdiği adamı yine sınıf atlamak ve daha rahat koşullarda yaşamak için terk edip zengin Muzaffer Beyi tercih etmesi sonucunda gelişen olayları ele alır. Güllü ekonomik olarak rahata kavuşur, aile baskısından ve çalışmaktan kurtulur ama hiçbir zaman tam olarak sınıf atladığını iddia edemeyiz. Kökleri bir şekilde varlığını hissettirir.

Devlet Kuşu’nda İstanbul’un kenar mahallerinden birinde yaşayan, özgürlüğüne düşkün, aylak, hayalperest, yoksul Mustafa’nın -bir başkasına âşık olmasına rağmen- zengin iş adamı Zülfikar Beyin kızı ile sınıf atlama ve ailesini maddî rahata erdirme amacıyla yaptığı evliliğin yarattığı yıkımdan ve iki sınıf arasında kalışından söz eder. Yani yine sınıf atlama be zengin olma hayali baş roldedir.

Köyden kente göç konusu da yazarın eserlerinde geçen konular arasındadır. Avare Yıllar adlı romanında köyden kente göç eden bir ailenin ırgatlıkla işçilik arasında kalışını ve yeni yaşama uyum sağlayamayışını, kabullenemeyişini, alıştığı dünyanın dışına çıktığında yaşadığı zorlukları anlatarak o dönem gündemle olan kentleşme, ekonomik bunalımlar, yozlaşma, bir kesim tarafından iş etiğinin yok sayılması ve işsizlik gibi birçok soruna değinir.

Yazarın tüm eserlerini tek tek ele almaya kalkarsak bu yazı sayfalarca sürebilir.

Yazarın tüm eserlerini tek tek ele almaya kalkarsak bu yazı sayfalarca sürebilir.

Kendisi de orta sınıf bir ailenin çocuğu olan Orhan Kemal ailesinin ekonomik durumu bozulunca ailesine yardım etmek amacıyla birçok işte çalışmış, hayatı ve özellikle işçi sınıfı yakından tanımış, bu sebepten de eserlerinde kolaylıkla tasvir edebilmiş. Genç kahramanları genellikle içinde bulunduğu koşulları kabullenmeyen, zengin bir koca ya da bir hanım ile evlenip daha iyi şartlarda yaşama hayalleri kuran tipler. Orta yaşlı anne ve babalar baskıcı, eğitimden çok paraya önem veren, düzeni değiştirmeye çalışmak yerine bir parçası olmak için çabalayan kişiler. Bu tipler içinde yaşadığımız döneme çok da uzak değiller diye düşünüyorum, siz ne dersiniz?

Son bir soru: Sanat, sanat için midir, toplum için mi?

Instagram

Yorumlar ve Emojiler Aşağıda
BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER!
13
4
1
0
0
0
0
ONEDİO ÜYELERİ NE DİYOR?
Yorum Yazın
Pasif Kullanıcı

Nur içinde yatsın çok güzel bir insan.