Mavi Marmara Davasında Sanıklar İçin Yakalama Kararı Çıktı
Mavi Marmara gemisine saldırı davasında, dönemin İsrail Genelkurmay Başkanı Rau Aluf Gabiel Ashknazi'nin de aralarında bulunduğu 4 sanık hakkında yakalama kararı verildi.
Gazze'ye insani yardım taşıyan Mavi Marmara gemisine Akdeniz'in uluslararası sularında düzenlenen saldırıya ilişkin dönemin İsrail Genelkurmay Başkanı Rau Aluf Gabiel Ashknazi'nin de aralarında olduğu 4 sanığın yargılandığı davanın görülmesine devam edildi.
İstanbul 7. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmaya, sanıklar katılmadı. Bazı mağdur ve müştekiler ile tarafların avukatlarının hazır bulunduğu duruşmada, sanıkları İstanbul Barosu tarafından atanan avukat temsil etti.
Duruşmada, tebligatla çağrılan mağdur ve müştekilerin kimlik tespiti yapıldı. Kimlik tespitinin ardından, mağdur ve müştekilerin ifadeleri sesli ve görüntülü alınmaya başlandı.
Duruşmada mağdur sıfatıyla ifade veren Bülent Yıldırım, Mavi Marmara gemisine İsrail'in düzenlediği saldırıda yaralanan ve 4 yıldır komada olan Uğur Süleyman Söylemez'in geçen günlerde vefat ettiğini hatırlatarak, acılarının büyük olduğunu söyledi.
Yıldırım, savaş döneminde Bosna-Hersek'e gittiğini ve oradaki ortamdan etkilendiğini ifade ederek, dini, dili, etnik yapısı ne olursa olsun zulüm gören herkese yardım etmeye karar verdiğini, bu amaçla İHH'yı kurduklarını anlattı.
Şu an 140 ülkeye yardım çalışması yaptıklarını aktaran Yıldırım, 'Kaçırılan kadın ve yetimleri bulduk. Gazze ve Filistin'de 11 bin yetime bakıyoruz. Dünya çapında ise 144 bin yetime bakıyoruz' dedi.
Yıldırım, 2008'de İsrail'in, Gazze'ye saldırdığını ve yasak olan silahların kullandığını, buna ilk tepkiyi de Taksim'e çıkan vatandaşların gösterdiğini dile getirerek, ''Biz de savaş sırasında orada olmaya karar verdik. Gazze'ye yardım götüren ilk yardım kuruluşuyuz. Gazze'ye vardığımızda her yere bomba atıldığını gördük. İsrail'in sadece insanları değil, çevreyi katlettiğini ve hayvanları öldürdüğünü gördük. İsrail'in amacı, insanların yiyeceğe ulaşmasına engel olmaktı'' diye konuştu.
Gazze'ye yardım filosu düzenleyen ilk kuruluş olmadıklarını, daha önce de 8 yardım filosunun bölgeye gittiğine işaret eden Yıldırım, bazı yardım filolarının içeri girdiğini, bazılarının ise girmesinin engellediğini kaydetti.
Yıldırım, Mavi Marmara gemisiyle Gazze'ye gitmeden önce 600 ayrı programda Gazze'ye niçin gittiklerini anlattıklarını belirterek, 'İsrail kanalları ile röportaj yaptım. İsrail'e çağrıda bulundum. Ambargoya dikkati çekmek için Gazze'ye geleceğimizi söyledim. İsrail'e, 'Geliyoruz, gemimizde silah yok' dedik' ifadelerini kullandı.
''Deniz Baykal'a yapılan tuzak engel oldu'
Yıldırım, Birleşmiş Milletlerin ve Avrupa Parlamentosu'nun kendilerine destek açıklaması yaptığını dile getirerek, şöyle devam etti:
''Siyasi partilerin hepsi destek verdi. O dönem CHP Genel Başkanı olan Deniz Baykal'a o tuzak yapılmasaydı CHP'den de çok önemli bir temsilci Mavi Marmara gemisine binecekti. Gemide olup biten her şeyin listesi tutuldu. Süpürgelerin üzerinde bulunan sopaları bile çıkardık. Geminin her köşesini gösteren kamera sistemini kurduk. Gemide 70'in üzerinde medya kuruluşu vardı. Medya aracılığıyla yine İsrail'e çağrıda bulundum, 'İzin verirseniz 2-3 gün içinde yükümüzü boşaltıp döneceğiz. Bizi vurmaya kalkarsanız dünya bundan haberdar olur, zarar görürsünüz' dedim. Hatta 80 yaşındaki papaz da İsrail'e çağrıda bulundu.
Dünyada mermer kalple karşılaştık. İsrail'in ölüm kusabileceğini, saldıracağını düşünemedim. Zodyakların Mavi Marmara gemisine saldıracağını hiç düşünmedim. Çünkü gemide her ülkeden aktivist vardı. Gemidekilere çağrıda bulundum, 'Askerleri gemiye çıkarmamaya çalışın ama çatışmaya girmeyin. Çünkü bir İsrail askerinin burnu dahi kanasa, İsrail propaganda yapacak ve bizi haksız çıkaracak. Filistin davamızı haksız ilan ederler' dedim.'
Yıldırım, İsrail askerlerinin hiçbir uyarı yapmadan gemiye saldırdığını söyleyerek, ''İsrail askeri karanlığın içinde öyle bir çıkış yaptı ki... Üstümüzde helikopter uçuyor. Zodyaklar etrafımızı sarmış. Bu da yetmezmiş gibi denizaltı getirmişler. Birden yoğun bir şekilde gaz, sis, ses ve ışık bombası attılar. Etrafta öyle mermi atılıyordu ki... Beyaz gömleğimi çıkardım İbranice bilen bir arkadaşa verdim. 'Bunu salla ve İsrail askerlerine teslim olduğumuzu söyle' dedim. Yaralı arkadaşlarımızı teslim ediyoruz almıyorlar. Katliamın boyutunu öğrendiğimde vicdan azabı çektim. Çünkü İsrail'in bu kadar şiddetli bir saldırıda bulunacağını tahmin etmemiştim'' diye konuştu.
Saldırı ihtimaline karşı gemideki temsilcilerle toplandıklarını ve görüştüklerini anlatan Yıldırım, şunları kaydetti:
''Bize saldırırlarsa nasıl cevap vereceğimizi konuştuk. Sadece iki kişi 'sert cevap verelim' dedi. Diğer tüm arkadaşlarımız, gemiye almamaya çalışalım diye karar verdik. Ayrıca saldırı olması ihtimaline karşı nöbetçi koymaya karar verdik. Yalnız bunların sadece Türk vatandaşlarından olmasını istedik çünkü dil sorunu yaşamamak için. Bu nedenle hep soruyorlar, 'neden hep Türk öldü?' diye. İşte bu nedenle oldu.''
Yıldırım, İsrail'in uluslararası sularda hiçbir uyarı yapmadan gemiye saldırdığını aktararak, geçen günlerde tedavi gördüğü hastanede hayatını kaybeden Süleyman Uğur Söylemez'in, olay sırasında bir gemiden uzun menzilli silahla vurulduğunu ifade etti.
''Ölseniz bile öldürmeyeceksiniz''
Bülent Yıldırım, olay sırasında herkese 'ölseniz bile öldürmeyeceksiniz' talimatı verdiğini bildirdi.
Saldırının aslında İskenderun'da başladığını, daha sonra Mavi Marmara gemisine saldırıldığını belirten Yıldırım, konuşmasını şöyle sürdürdü:
''Aynı gece 00.30'da İskenderun'da askerlerimiz şehit edildi. Bu olayla ilgili yakalanan zanlı Tel Aviv ile olan ilişkisini anlattı ve bu ifadeler basında da yer aldı. Aynı gece saat 04.30 da gemimize saldırı yapıldı. Bu ülkenin, milletin devletin ve askerin bir onuru var. Bunun dikkate alınması gerekir. Ben de bir avukatım, bu kadar çok tanığı veya şikayetçisi olan böyle bir dava var mı? Bizler adaletin var olup olmadığını sorguluyoruz. Bir kişi öldürülünce zanlı hakkında yakalama kararı çıkarılır. Ama hala bu davada bir karar çıkmadı. Heyecanla çıkmasını bekliyoruz. Birçok ülkede, Türkiye'de olduğu gibi dava açmaya çalışıyoruz ve Türkiye'yi örnek gösteriyoruz.'
''Dünyadaki mazlumlar, Türkiye'de yargıçlar var diyecek''
Yıldırım, mevcut davanın açılmasının da geciktiğine işaret ederek, 'Kaç yıl geçti, bir karar verilemedi çünkü gördüğüm kadarıyla anlaşma haberleri yüzünden bazı şeyler gecikti. İsrail buradan da karlı çıkmaya çalışıyor. Bu siyonizm belası hepimize zarar veriyor. Bizde cesur savcı ve yargıçlar var. Bütün dünyadaki mazlumlar Türkiye'de yargıçlar var diyecek. Bu dava, hukuk fakültelerine tez ve tarihe mal olacaktır. Hepimiz heyecanla karar çıkmasını bekliyoruz'' ifadelerini kullandı.
- milliyet.com.tr