Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!
Köşe Bucak Gündem: Köşe Yazarları 1 Mayıs Hakkında Ne Yazdı?
Gazetelerin köşe yazarları bugün neler yazdılar, gündemi nasıl
gördüler? İşte günün öne çıkan köşe yazarları...
Kasetten canlı 1 Mayıs izlenimleri | Ahmet Hakan | Hürriyet
OLAY yerinden bildiriyorum:
- Sabahın erken saatleri... Evdeyim.
- Gözümü yeni açmış, mahmurluktan kurtulmak için anlamsız hareketler yapıyorum.
- Fakat o da ne? Dışarıdan helikopter, patlama ve siren sesleri geliyor.
- Dışarıdan gelen bu ses, benim için en az beş kahve etkisinde... Sabah mahmurluğunu sıfırlıyorum yani. Kolayca.
Yazının devamını okumak için tıklayınız.
12 Eylül darbesinden ne farkı var? | Uğur Dündar | Sözcü
Az gittik, uz gittik, aradan geçen 34 yıl içinde demokraside bir TOMA boyu yol gidemedik!
Buna karşın ölümcül iş kazalarında Avrupa’da birinciliğe, dünyada ise üçüncülüğe yükseldik!
AKP iktidarına bu rekorlar (!) da yetmedi!
1 Mayıs’ı, yani bayramlarını kutlayan işçileri biber gazları sıkarak,
gaz bombaları atarak ve tazyikli sular sıkarak etkisiz hale getirmek
istedi.
Yazının devamını okumak için tıklayınız.
Silahsız işgal'in şehidi | Yılmaz Özdil | Hürriyet
Dedi ki...
ilk günü atlattın mı iyidir değildir!
İlk günden sonra yok olur hal hatır sormalar, tavsiyeler, iyi dilekler, dualar
Yazının devamını okumak için tıklayınız.
1 Mayıs’la ilgili bir dizi aykırı soru | Fehmi Koru | Star
Sabahın köründen beri muhalif TV kanallarında yapılan yorumları
izleyip durdum; nicedir zihnimde beliren soruların hiçbirine aklı
başında bir cevap alamadım...
İşte ana soru: Uzun bir aradan sonra Taksim Meydanı’nı
1 Mayıs kutlamalarına açıp barışçı gösterilerin yapılmasına imkân
sağlayan Ak Parti hükümeti bu yılın kutlamalarında neden farklı
davrandı?
Herhalde 1 Mayıs’ı kutlayanları hor gördüğü için değil... 1 Mayıs’ı yeniden ‘emek bayramı’ adıyla tatil haline Ak Parti hükümeti getirdi.
Yazının devamını okumak için tıklayınız.
Bu Ateş, Öfkeyle Sönmez| Can Dündar | Cumhuriyet
Aileden Sorumlu Bakan, ailelere, “İstismara karşı çocuklarınıza çığlık atmayı öğretin” diyordu ya...
Dün devlet öğretti çocuklara çığlık atmayı...
Bu 1 Mayıs’ın unutulmaz görüntülerinden biri, evinde otururken polis gazıyla “istismar” edilip gözleri kavrulan yavrucakların annelerine sarılıp çığlık çığlığa ağlamasıydı.
Bakan, çığlık atınca devlet yardıma koşar sanıyordu.
Oysa çocuklar, çığlıklar atarak devletten kaçıyordu.
Yazının devamını okumak için tıklayınız.
Şanlı 1 Mayıs destanı! | Cüneyt Özdemir | Radikal
Sıhhıye Kızılay'da kurulan çelik duvarlar, hükümetin 'çelik gibi' iradesinin sergilenmesi adına önemli bir simgeydi.
Polis,
dün bir kez daha ‘destan’ yazdı. Dünyaya rezil olmamızdan öteye
gitmeyen aşırı tedbirler sonucunda Taksim Meydanı'ndan kuş uçurtulmadı.
Yazının devamını okumak için tıklayınız.
Nerede o eski bayramlar?!| Candaş Tolga Işık | Posta
Eli sapanlı göstericiler… Eli sapanlı polisler... Göstericilerle karşı
karşıya gelen eli sopalı mahalle sakinleri... Gaz maskeli
milletvekilleri… Biber gazı fişeği ile gösterici avlayan polis...
Yakaladıkları polis memurunu linç etmeye kalkan göstericiler... Bomboş
bir Taksim... Bomboş Taksim’de çift kale maç yapan Beyoğlu esnafı...
Bomboş Taksim’de ‘selfie’ çektiren çevik kuvvet timi... TOMA ve gazdan
nasibini alan gazeteciler... Basılan bir siyasi parti binası ve
gözaltına alınanlar ‘siyasiler’... Biber gazı sayesinde çığlık atmayı
öğrenen (!) çocuklar...
Yazının devamını okumak için tıklayınız.
Mayıs ruhu ölür mü? | Güray Öz | Cumhuriyet
Saat sabahın 5’i, alacakaranlıkta uzaklardan geceyi
uykusuz geçirmiş şehrin uğultusu geliyor. Dinledim ne diyor bu uğultu
diye. Sonra güneşli bir gün başladı. Bayram gününe yakışır bir gün, bir
güneş. Polisler Halaskârgazi Caddesi’ne çıkan bütün sokakları
tutmuşlardı. Basın kartının yardımıyla aştığım polisler ıssız caddenin
tek sahibiydiler. Taksim tarafında görev yapan arkadaşların bildirdiğine
göre oralarda sarı basın kartı da geçmiyor, validen izinli olmak
gerekiyormuş. Doğaldır, diye geçiyor içimden. Otoritenin basına “hoşgörüsü” de bir yere kadar, öyle değil mi? Yürüdüm. Üç yerde durdurdular ve basın kartımı incelediler.
Yazının devamını okumak için tıklayınız.
Yine cop, yine Toma, yine gaz, yine gözaltı, yine dayak| Amberin Zaman | Taraf
1 Mayıs “kutlamaları”
isçilere bayram olacağına hepimize cehennem oldu. Toplumdaki kutuplaşma
daha da perçinlendi. Çünkü başbakanımız öyle arzu etti. Bunun başka
izahı yok. Zira biliyoruz ki, 2011 ve 2012’de denendi, Taksim Meydanı
kutlamalara açıldığında, polis de soğukkanlı davrandığında 1 Mayıs
pekâlâ kazasız belasız kutlanabiliyor bu ülkede.
Bunu bile bile Başbakan neden izin vermedi. Taksim ile Gezi direnişi
özdeşleştiği için mi? Buna izin vermek hasımları tarafından zafiyet, “sokağa” taviz şeklinde algılanacağı için mi?
Yazının devamını okumak için tıklayınız.
Ha polis ha polizei| Akif Beki | Hürriyet
POLİS yerine polizei deniyor, gaz yerine gas, su yerine wasser, cop
yerine... Ha, bir de geleneksel olay mahalleri burada Taksim, Okmeydanı,
Şişli vesaireyken orada St. Pauli, Spielbudenplatz, Fischmark filan
diye geçiyor.
Yazının devamını okumak için tıklayınız.
Şeytanın gör dediği| Çetin Altan | Milliyet
Her 100 yılın içinde en çok 3 kuşak sığıyor ve her birey için sonuç, kaybolmak oluyor.
Dünyamızda
politik satranç da bu faktörlerle oynanıyor. Sadece bir Batı
“kentselliğiyle”, Şark köylülüğü bir sentez yaratamıyor ve hâlâ daha
bizde bile “köy ağaları” denetiminde çeşitli köylerden toplanıp aynı
açık kamyona, ellerindeki büyük oraklarla bindirilmiş 20-30 kadın köylü,
ihtiyacı olan çeşitli tarlalara “Haraba grupları” olarak götürülüyor.
Fabrika işçileri ile toprak işçisi köylüler, çok farklı kesimlerden.
Bizde ABD’nin
baskısıyla “çok partili” döneme geçildiği dönemde ABD’de 70 milyonu
aşkın fabrika işçisi vardı. İç pazarın en geniş açık pazarı da o işçi
gruplarıydı.
Yazının devamını okumak için tıklayınız.
1 Mayıs taktikleri| Emre Aköz | Sabah
Türkiye' de uysa da, uymasa da tekrarlanan klişe bir lakırdı vardır:
Efendim bürokrasi yeniliklere kapalıymış. Sosyal miyopmuş, ileriyi
düşünerek hareket etmezmiş. Döne döne hep aynı uygulamaları yaparmış.
Bunu
iddia edenlerin yanıldığını, dünkü 1 Mayıs olayları esnasında apaçık
gördük. Hayır, elbette biber gazından söz etmiyorum. O artık kanıksandı.
Eylemcinin 'survival kit'inde; gaz maskesi, su ve limon standart malzeme...
Yazının devamını okumak için tıklayınız.
Taksim kapatılabilir ama.......| Eser Karakaş | Star
Yazımı 1 Mayıs günü öğle saatlerinde yazıyorum, en içten temennim bugün ciddi sayılabilecek bir olayın yaşanmamasıdır
Yazımın başlığını “Taksim kapatılabilir ama...” diye koyuyorum.
“Ama”sı çok önemli.
1 Mayıs’larda Taksim kapatılmayabilir de.
Hatırlayabildiğim kadarıyla Taksim’de 1 Mayıs kutlamalarında sadece
bir kez, o da 1 Mayıs 1977’de çok büyük olaylar oldu, başka büyük olay
hatırlamıyorum, bu konuya aşağıda döneceğim.
İşçi
sendikaları, sosyalistler, çalışanların bir bölümü 1 Mayıs’ı ısrarla
Taksim Meydanı’nda kutlamak istiyorlar ve bir koşulla da haklılar.
Yazının devamını okumak için tıkayınız.
Güneri Cıvaoğlu | Alacakaranlık 1 Mayıs | Milliyet
Dünyadan 1 Mayıs görüntü-lerini imrenerek izledim.
Bizden görüntüler ise yüreğimi sızlattı.
Dünyada meydanlar neşeyle, coşkuyla kutlamalara açıktı.
Çiçekler, müzik, oyunlar...
Türkiye’de ise “gaz banyosu” ve “TOMA’lar” ve de teknolojinin ileri aşamasını temsil eden “kale” adlı modifiye edilmiş çelik duvarlı, gözaltı odalı araçlar.
Yazının devamını okumak için tıklayınz.
Mehmet Şeker| İşçiyiz, güçlüyüz... Yaşasın 1 Mayıs | Yeni şafak
DİSK '1 Mayıs'ta Taksim'de Olmak İçin 15 Neden' başlıklı bir rapor yayınladı.
1- Her dakika iş kazası
2- Her saat bir ölüm
3- Sağlığımız risk altında
4- Taşeronlar ölüm saçıyor
5- Çalışmaktan yaşayamıyoruz