Geçmişini Unut, Bu Yolda Artık Ona İhtiyacın Olmayacak
Bu günler yeni dünyanın açılışından önceki karanlığı yaşatıyor bize.
Suskun, bilinmez yoğun karanlık.
Yaptıklarının, elindekilerin değerinin ne olduğunu sorguladığın.
Hayatın sana sunduklarından ziyade senin hayata sunduklarını...
Kendim dediğinin omzundan elini çekip her şeyi yalnız bıraktığın... Ve belki öylece boşlukta süzülüşlerini izlediğin…

Her şeyin ve herkesin kendi kabuğuna çekilirken, kabukları içinde sızlanışlarını duyduğun..
Acı, yıllardır biriktirdiklerinin acısının balçık gibi derinlerde ağır kokusuyla seni beklediği. Belki yıllar oldu buralara düşmeyeli, yerin altındaki karanlıkta gezinmeyeli.
Kendim dediğine güveninin yittiği, kendim dediğini buraya alamadığın, soğuk acı çamuru içinde süründüğün yerdesin…
Ayaklarımız batıyor acının içine, görmek istemediklerin, duymak istemediklerin, belki de çoktan hallettiğini düşündüklerin.. Hepsi orada sızlanışlar içinde çamur olmuş duruyor.
Bu gün, o dünyadan belki de son kez çıkışımıza hazırlanıyoruz.
Tutunduklarımızın boşluğuna değil, içimizdeki yaşama güvenerek çamurun içinde ayağa kalkıyoruz.
Buradayız.
Yapayalnız ama kendi elimizden tutmuş olarak.
Son kez, yaşadığımız her acının gözlerinin içine bakıyor hayatın bize sunduklarını nasıl kullandığımızı irdeliyoruz.
Son kez, kendimize yaptığımız haksızlığa bakıyoruz.
Son kez, burada olmanın nasıl hissettirdiğini hatırlıyoruz.
Veda öncesi, kendimize yasımızı tutuyoruz.
Birilerini, mekanları, duyguları bırakmak bir nebze daha kolayken, geçmişinin tümünü bırakmak, artık kendi kara acı çamurundan beslenmeyi bırakacak olmak korkutuyor çoğumuzu.
Bilmiyoruz, bahaneler üretmeden yürümenin ne demek olduğunu.
Bilmiyoruz, yaptığımız / düşündüğümüz her şeyin sorumluluğunu alarak yürümenin ne demek olduğunu...
Bilmiyoruz diğerlerini suçlamadan sınır koymadan adımlamanın gücünü; güçsüzlük, mağduriyet daha kolay geliyor.
Terk edilişlerimize kızarken, kendimiz terk edişimizi görmek bize çok geliyor. Yine dönüyoruz çamura, bahanelerimizden bir avuç daha yemek için...
Bu bir bağımlılık, bu yeni yolumuza olan cahilliğimizin yüzleşmesi…
Sakin ol kardeşim, hepimiz aynı yolda, aynı çamurda kirleniyoruz ve hepimiz aynı çamurdan yükselip çiçek açacağız.
Bilmediğimiz evrensel yetişkinliğimize yürüyoruz, tutuklu kaldığımız bilgilerden, deneyimlerden, duygulardan, davranışlardan sıyrılıp bir hiç gibi yürümeye doğru yolumuz.

Diğerinin içinden geçebilecek bir hiç, kendisini ortaya koymadan kapsayabilen bir hiç...
Yaşanmış olan her şeyin hayata dair olduğunu bilen ve hayatın onu diğerlerinden herhangi bir sebeple ayırmadığını idrak eden bir hiç... Daha iyi okumanın, daha güzel, daha zeki, daha spiritüel olmanın, yaşamın karşısında bir şey ifade etmediği... Bütün iyilikten, kötülükten sıyrılmış bir hiç…
Sıradanlığın getirdiği bilgelikle adımlayan bir varoluşa yürüyoruz.
Hep beraber aynı yolda.
Bugün, aklındaki tüm bilgilerle, yargılarla, inançlarla, yarım kalmış diyaloglarla, eksik hisseden taraflarınla vedalaş.
Ördüğün duvarda eksik olan tuğlaların boşluklarına bir çiçek koy, senin duvarın da böyle olsun, senin deseninde böyle delikli olsun...
Bundan sonrası, bilmediğin görmediğin ama aidiyetini hissettiğin diyarlara hep beraber adımlamaktır. Evrensel bir yetişkinin, olgunluğunda, yalınlığında ve zarafetinde.
Korkma, hepimiz buradayız!
Bu makalede öne sürülen fikir ve yaklaşımlar tamamıyla yazarlarının özgün düşünceleridir ve Onedio'nun editöryal politikasını yansıtmayabilir. ©Onedio
Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!

