Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!
Ermenek’te İhmaller Sıralandı, Aileler Feryat Etti
Karaman'ın Ermenek İlçesi'nde 18 işçinin yaşamını yitirdiği maden faciasıyla ilgili Ermenek Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen, 3'ü tutuklu 16 sanıklı davanın dün başlayan ilk duruşmasının ikinci oturumu bugün yapıldı.
Dün başlayan duruşmada 166 sayfalık iddianame okunmuştu. Bugün başlayan ikinci oturumda sanık ifadeleri alınmaya başlandı.
Duruşmadan detaylar:
İlk olarak sanıklardan Ermenek Cenne Linyit Kömür şirketinin müdürü ve hissedarı Abdullah Özbey’in savunması alındı. ÇHD Ankara Şube Başkanı Murat Yılmaz, Özbey’in savunmasına başlamasından önce başında söz alarak “Sanıklar arasında menfaat çatışması olması gerekçesiyle ayrı vekille temsil edilmeleri gerekiyor” diyerek sanıkların her birine ayrı vekil atanmasını istedi.
Mahkeme başkanının sorusu üzerine Özbey’in savunmasının başında aylık gelirinin 100 bin lira olduğunu söylemesi dikkat çekti.
'1999 yılında Saffet Uyar'ın şirketine devrettik, sorumluluğum yoktur'
Ermenek Cenne Linyit Kömür şirketinin müdürü ve hissedarı Özbey “Biz maden sahasını 1999 yılında Saffet Uyar’ın şirketine devrettik. Benim sorumluluğum yoktur” diyerek suçlamaları kabul etmediğini belirtti.
Özbey kazada daha önce su baskınları olduğunu kabul ederek “Ama benim haberim yok. Kazadan sonra öğrendim” dedi. Özbey mahkeme başkanının sorusu üzerine denetim yükümlülüklerinin olduğunu kabul ederek “Ama bize, görevlendirdiğimiz kişiler haber vermezse bir sıkıntı olduğunu nereden bilelim” dedi.
Ermenek Maden Faciası davasının blok duruşmaların ikinci gününde sanık ifadelerine geçildi. İfade veren ilk sanıksa, facianın gerçekleştiği kömür sahasının işletme ruhsatı sahibi şirket Ermenek Cenne Linyit Kömür İşletmesi şirketi müdürü Abdullah Özbey’di. Özbey, Ermenek Cenne firmasının sahada ruhsat sahibi olduğunu vurguladı ve yeraltında kömür çıkartılmasıyla ilgili hiçbir faaliye karışmadıklarının altını çizdi: “30 yıldır maden faaliyetimiz bulunmamaktadır, madeni rödovansçılar çıkarır. Yıllık ve aylık üretimden kira alınır ve rödovansçı firmaların devlete ödemeleri takip edilir.
Savcılıktaki ifadesini değiştirdi
Özbey daha önce savcılıkta maden ile ilgili çakıştırılmış harita hazırlattığını beyan etsede mahkemede bu durumun tam tersi şekilde ifade verdi. Mahkemede haritandan, 18 işçinin ölümünden sonra haberi olduğunu söyleyen Özbey maden hakkında bilgisi olmadığını ve sadece şirket sahibi olduğunu beyan etti. Savcılık aşamasında verdiği ifade de madeni iyi bildiğini ifade eden Özbey mahkemede neredeyse ifadesinin tamamını değiştirmiş oldu.
Mahkeme başkanının soruları karşısında Özbey “Ben yeraltına girmedim, bilmiyorum” şeklinde cevaplar verdi. Mahkeme başkanının sondaj makinasının alındığına dair Özbey’in şirketinin düzenlemiş olduğu sahte faturaya cevabı da “Ben yeraltına inmedim bilmiyorum” oldu.
Saffer Uyar'ın başsağlığı dilemesine tepki
Özbey’in ifadesinin ardından Has Şekerler Madencilik Şirketi sahibi Saffet Uyar’ın ifadesi alınmaya başlandı. Saffet Uyar başağlığı dileyince madenci yakınları sert tepki gösterdi.
'Beni mühendisler ve şefler yanlış yönlendirdi'
Uyar kendisinin çalışanları tarafından yanlış yönlendirildiğini iddia ederek “Beni mühendisler ve şefler yanlış yönlendirdi. Ben her gün madeni arar sorardım dedi. Uyar daha sonra sondaj makinesi ile ilgili soruya “sondaj makinası alımına uğraşıyorduk ancak uygun bir makina bulamadık” yanıtını verdi.
Uyar sondaj alımı için toplantı yaptıklarını ve aletin Cenne şirketi tarafından alınmasına karar verdiklerini iddia etti. Uyar şunları söyledi: Ben rödovans ödemelerini yapamayınca Maden çıkarma işini Cenne şirketi üstlendi. Yavuz Özsoy birçok konuda bana bilgi verirdi ancak müfettişlerden bilgi saklama ve matkapla sondaj yaptığının bilgisini vermedi.
Çakıştırılmış haritadan haberi olmayan Uyar’a diğer maden ocaklarına bu kadar bilinçli nasıl yaklaşıldığı sorulması üzerine “Ben bilmiyorum. Benden saklanmış olabilir” dedi. Harita ile ilgili Abudllah Özbey’i suçlayan Uyar “Ben harita istedim ancak Abdullah Özbey bunu bize vermedi” dedi. Uyar bunun üzerine haritasız çalışmaya devam ettiklerini belirtti. Uyar ifadesinde parası olmasına rağmen sondaj aletini almakta kararsız kaldığını, madeni kapatmayı düşündüğünü söyledi.
Öğle arasının ardından da sanık ifadeleri alınmaya devam etti. Sanık Mehmet Zeybek sanıklardan Abdullah Özbey’in ifadelerini yalanladı. Rödovansçı Şerafettin Zeybek çakıştırılmış haritalar ile ilgili soruları yanıtlayarak “Bu haritaların hepsi Cenne ve Migem de mevcuttur” dedi.
'Saffet Uyar madenle ilgili bilgi sahibiydi'
Defterlerde kazadan sonra oynama yaptığı ortaya çıkan Teknik Nezaretçi Ali Kurt ifadesinde kazanın nasıl olduğunu anlayamadığını belirtti.Şirket sahibi Saffet Uyar’ın ifadesini yalanlayan Kurt “Saffet Uyar madenle ilgili bilgi sahibiydi. Buraya 4.5 milyon TL yatırım yaptı” dedi.
Ali Kurt verdiği ifade de teknik nezaret defterlerine sonradan ekleme yaptığını da kabul etti. Ancak Kurt ekleme işini kazadan önce yaptığını ve amacının eksik raporları tamamlamak olduğunu iddia etti.
'Sondaj makinası önceden bulunsaydı bu kaza olmazdı'
Tartışma konusu olan sondaj makinası ile ilgili de Kurt, “Sondaj makinası önceden bulunsaydı bu kaza olmazdı” dedi. Mahkeme başkanının üretimi durdurmayla ilgili sorularına Kurt “Sondaj makinasının olmaması üretimi durdurmak için ‘yeterli’ gerekçe değil” diyerek cevap verdi.
'Göz göre göre gelen bir kaza'
Müşteki avukatlarından Mehmet Kasap, duruşma öncesi gazetecilere açıklamada bulundu. Facianın göz göre göre geldiğini belirten Kasap, 'Göz göre göre gelen bir kaza var. İddianamenin her sayfasında bunu iliklerinize kadar hissediyorsunuz. İhmalin ötesinde kasta varan, adeta insanların katledilmesiyle karşı karşıya kalındığını açıkça görüyoruz.' dedi. Bugün tutuksuz yargılanan diğer sanıklarında sorumlu olduğunu ve tutuklu yargılanmaları konusunda talepleri olacaklarını belirten Kasap, sondaj makinasının alınmaması yönünde ağır kusurlu kişilerin olduğunu kaydetti. Kasap, Maden İşleri Genel Müdürlüğü yetkililerinin soruşturulması için izin verilmesinin beklenildiğini ancak bu izin beklenilmeden yargılanması gerektiğini çünkü onlarında kusurlu olduğunu söyledi. Kasap, kazadan önce işçilerin suyun sızdığını ve kazayı önceden çıplak gözle görebildiklerini ama buna rağmen önlem alınmadığını hatta Soma faciasından bile ders alınmadığını kaydetti. Kasap, duruşmayı izlemeye gelen ailelerin ise sahipsiz kaldığını sözlerine ekledi.
Madenci eşlerinden duruşmayı izlemeye gelmeyen ailelere tepki
Mehmet Tokat'ın eşi Zeynep Tokat da, duruşmayı izlemeye gelen aile yakınlarının az olmasına tepki gösterip, plastik bir sandalyeye alıp yere çarptı. Ali Haznadar'ın, eşi Fadime Haznedar da, bir böbreği alınan 3 aylık kızı Sare ile dün öğleden sonra hastaneden taburcu olduğunu ve bugün duruşmaya izlemeye geldiği öğrenildi. Fadime Haznadar da, diğer madenci ailelerinin duruşmayı izlemeye gelmemesine ve katılımın az olmasına tepki göstererek, 'Dava açarken hepsi vardı. Şimdi kimse yok.'dedi.
Kazanın ardından olayı bildirmediği iddiasıyla ‘Bildirme yükümlülüğünü ihlal’ suçlamasıyla yargılanan Has Şekerler Madencilik Şirketi’nde puantör olarak çalışan Mustafa Ayan, ifadesinde olay günü elekte çalıştığını belirtti. Ayan, “Kaza olduğunda vinç dairesinin köşesinde arkadaşları gördüm. Birini arabaya aldım, kantara götürecektim. Mesut bana ambulans çağır, demiş ama ben onu duymadım” dedi.
Yalan söylemediğini belirterek ağlamaya başlayan Ayan, Cumhuriyet Savcılığına verdiği ifadelerinin ise doğru olduğunu söyledi. Mahkeme Başkanı Mustafa Başarı, Mustafa Ayan’ın ifadesinin ardından duruşmaya 10 dakika ara verdi.
“Sondaj makinası için yüzüğümü verirdim”
Duruşma verilen 10 dakika aranın ardından yeniden başladı. Bu kez mağdurların ifadeleri tek tek alındı.
Sondaj makinası için parmağındaki yüzüğü çıkartıp verebileceğini belirten Şadiye Çoksöyler, ”Bütün Cenne Şirketi’nden şikayetçiyim. Yargılanmalarını istiyorum. Sondaj makinalarını alacağız deselerdi, parmağımdaki yüzüğü çıkarır verirdim. Birkaç ocağı açacaklarına, bu ocağa bakım yapsalardı, olmazmıydı” diye konuştu.
Maden yasasındaki son değişikliğin ardından işçilerin öğle yemeklerini madenin içinde yediğini hatırlatan Çoksöyler, ”Yeni yasadan dolayı 150-200 lira yemek parası vermemek için aşağıda yemek yiyorlardı. Bizim canımızı yediler. Ocaklar kapalıyken Yavuz Özsoy (tutuksuz yargılanan teknik nezaretçi) eşlerimizi tehdit etti, ‘işe başlamazsanız tazminatınız ölecek’ dedi” diye konuştu.
Ölen madenci Bahri Üzer’in oğlu Mustafa Üzer de, tüm sorumlulardan şikayetçi olduğunu söyledi.
“Hakim bey, bak senin de evladın vardır, cezasız bırakma bunları”
Faciada oğulları Kerim ve Ali Haznadar’ı kaybeden Saadet Haznadar ise sorumluların en ağır cezayı almasını istedi. Oğulllarının zorla madene götürüldüğünü öne süren Haznadar, ”Benim çocuklarımı zorla götürdüler. Ben cezalanmalarını istiyorum. Hakim bey, bak senin de evladın vardır, cezasız bırakma bunları. Sonuna kadar bu davanın peşindeyim, ölene kadar peşini bırakmayacağım. Eğer sen de cezalandırmazsan size de hakkımı helal etmem” diyerek ağlamaya başladı.
Saadet Haznadar, gözyaşları içinde ”Ben yavrularıma, kimsenin hakkını yedirmedim. Çiftçi insanım, yüreğimle besledim onları. O makina (sondaj makinası) olsaydı benim iki evladım da kurtulurdu. Çocuklarım öbür dünyada bana hakkımı aramadın mı ana derlerse ben ne cevap vereceğim” dedi.
Davadan vazgeçilmesi için para teklifi iddiası
Ölen madenci Ahmet Tokat’ın babası Ahmet Tokat, şüphelilerin hepsinden şikayetçi olduğunu belirterek, “Bayramlarda paralarını vermediler, ‘Gelmezseniz paranızı vermeyiz’ dediler. Hepsinden şikayetçiyim” dedi.
Ölen madenci Hüsnü Çolak’ın eşi Hürü Çolak, maden sahiplerinin davadan vazgeçmesi için kendilerine para teklifinde bulunduklarını iddia etti. Hürü Çolak, “Hepsinden şikayetçiyim. Bunlar benim eve geldiler, bana para teklif ettiler. Paralarını istemiyorum, ben can istiyorum. Hepsinden şikayetçiyim” dedi.
Hüsnü Çolak’nın babası Hasip Çolak da şüphelilerin suçu birbirlerinin üzerine attığını belirterek şikayetçi olduğunu söyledi.
Ölen madenci Ömer Cansu’nun babası Hüsnü Cansu, “İnsan hakları var diyorlar. Şuradan bir hayvan düşse ya helikopter çağırırlar, ya uçak çağırırlar. Başbakan bir maaş verdi. Ama bunlar o parayı vermediler. Kömürün, pisliğin içinde ekmek yiyen adama bu yapılır mı? Bunlarda vicdan diye bir şey yok. Bizim evlatlarımız sayesinde ekmek yiyor bunlar. Bunların hepsine ceza verin. Ceza biter, ama acı bitmiyor, ben acılıyım. 8 aydır ben ne ekmek yiyebiliyorum, ne uyku uyuyabiliyorum” diye konuştu.
Anne Pakize Cansu da “En büyük cezayı vereceksiniz, toprağın altındaki yavrularımız da rahatlayacak. Ölene kadar davamın arkasındayım” dedi.
Madende oğulları Kerim ve Ali Haznadar’ı kaybeden Şükrü Haznadar da 38 gün süren kurtarma çalışmaları sırasında ocağa ait haritanın sürekli arandığını belirterek, “38 gün harita aradılar, ama şimdi haritayı çıkarıp getirdiler. Hepsinden şikayetçiyim” dedi.
Kerim Haznadar’ın eşi Zahina Haznadar da davadan vazgeçmeleri için kendilerine para teklifinde bulunduklarını iddia etti. Haznadar, “Bizim eşlerimizin maaşlarını vermiyorlardı, şimdi madencilerin evlerine gelip para teklif ediyorlar. Bunlar bu paraları nereden bulmuşlar. Hepsinin cezasını çekmesini istiyorum” diye konuştu.
Kucağından dün hastaneden taburcu olan böbreği alınan 3 aylık kızı Kübra ile duruşmaya katılan Ali Haznadar’ın eşi Fadime Haznadar ise ifadesinde şunları söyledi:
“Biz dağın başında, kuru soğan ekmek yiyen insanlarız. Benim 4 yetimim var. Bu yavrumun böbreğini aldılar. Benim karnımda hastalandı çocuğum. Biz köy vatandaşıyız. Bize haritadan bahsetmesinler. Dün ameliyathaneden çıktık geldik. Biraz insafları varsa, itiraf etsinler suçlarını, biz suçluyuz desinler. Bunların hepsi suçlu, ben şikayetçiyim. Yüce adaletinize sığınıyorum.”
Ölen madenci Mehmet Özcan’ın eşi Fatma Özcan da şikayetçi olduğunu belirterek, “Bu kazaya göz yumanların, cezasını çekmesini istiyorum. Davacıyım, size ve Allah’a güveniyorum” dedi.
Madenci ailelerini ifadelerini verdikten sonra müşteki avukatları tutuksuz yargılanan sanıkların zorla mahkemeye getirilmesini talep etti. Mahkeme heyeti bu talebi reddedip, bir sonraki celsede sesli görüntü sistemle ifadelerini verebileceklerini belirtti. Bu kez salondaki tüm avukatlar itirazda bulundu ancak itiraz reddedildi.
Mahkeme heyeti, duruşmaya ara verip, bir sonraki celsenin yarın saat 09.00 olacağını belirtti.
Kim kaç yılla yargılanıyor?
Ermenek’teki faciayla ilgili davada halen tutuklu olan sanıklar Has Şekerler Madencilik Şirketi sahibi Saffet Uyar, Ermenek Cenne Linyit Kömürü İşletmesi Müdürü ve hissedarı Abdullah Özbey ve aynı şirketin teknik nezaretçisi Ali Kurt, 3 ay tutuklu kaldıktan sonra adli kontrol kararıyla serbest kalan Ermenek Cenne Linyit Madencilik Şirketi İşletme Müdürü Mehmet Zeybek ve Has Şekerler Madencilik Şirketi’nin daimi nezaretçisi maden mühendisi Yavuz Özsoy’un da bulunduğu 14 sanık ‘bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümüne neden olma’ suçundan 20- 25 yıla kadar hapis cezasıyla yargılanıyor.
Teknik nezaretçi Ali Kurt, “Bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümüne neden olma” ve “özel belgede sahtecilik”, ocakta çalışan Naci Özsoy, “özel belgede sahtecilik”, puantörlük yapan Mustafa Ayan, “bildirim yükümlülüğünün ihlalinden” hakim karşısına çıkıyor. Uyar, Özbey ve Kurt tutuklu yargılanıyor.
Bilirkişi raporunda, çalışma yapılan kısımla eski imalat arasında güvenli mesafe bırakılmadığı için eski üretim alanından gelen tazyikli suyun ölümlere neden olduğu ifade edildi. Raporda, kazaya sebep olan su baskınının “kesinlikle doğal afet olmadığı” görüşüne yer verildi.
Kaynak: Sendika.org, AA ve DHA