Bir de size hayatıyla ilgili bir kaç anekdot anlatmaya görsün, zihniniz empati yapacağım diye aldığınız bilgiye katıyor da katıyor. Sonunda o kişi acıların çocuğu olur bir anda. Yardıma ihtiyacı vardır diye düşünürsünüz. En güzel ve dramatik hikâyeyi yazarsınız onun hayatı için, “Bundan sonra çok mutlu olsun.” diye düşünerek fedakârlık listesi yapmaya başlarsınız fark etmeden. Sonunda kişisel sınırlarınız kalmaz, karakteriniz zayıflar, empatiyi “o” ya da “onun kahramanı” olmak üzerine yazdığınız hikâyeye çevirirsiniz.
Bu abartılı empatinin altında birçok sebep var. Mesela kınayan olmak istemez insan. Kalp kırmak, fikir ayrılığına düşmek, uyumsuz kalmak istemez. Zaten hassas bünyesi “Ağzımızın tadı kaçmasın Ali Rıza Bey.” repliğini yalayıp yutmuştur.
Ana hatları belli, ayrıntılarını yazdığımız hayat senaryomuzun baş karakteri olmak yerine, empati adı altında yazdığımız diyaloglara figüran olmak, seçilmiş kader olmamalı. Sosyal düzeni, kendi kendimizi dolduruşa getirip yazdığınız hikayelere alet etmenin alemi yok. Hele hele empati yapıyorum sanarak dramlardan dramlara savrulup, mağduriyet dolu bir ömür sürmenin hiç anlamı yok.
Şimdi silkelenin ve söylenmemiş sözler, gerçekleşmemiş olaylar ve tanımadığınız hayatlar için masal uydurmaktan vazgeçin.
Kendinizden emin, doğru empatiyle anlayışlı ve saygılı kalabilmenin huşusuna ermeniz temennisiyle…
Instagram
Yorum Yazın