Görüş Bildir
Haberler
Dünyanın En Efsanevi 150 Restoranı ve İkonik Yemeklerinin Seçildiği Listeye Türkiye'den Altı Restoran Girdi!

Dünyanın En Efsanevi 150 Restoranı ve İkonik Yemeklerinin Seçildiği Listeye Türkiye'den Altı Restoran Girdi!

Ceren
09.07.2023 - 11:36 Son Güncelleme: 10.07.2023 - 12:26

TasteAtlas; yerel lezzetlerin, yöresel tatların, lokal restoranların ve otantik tariflerin peşinde olan bir tür lezzet haritası. TasteAtlas'ın internet sitesinde neredeyse her ülkenin yerel lezzetlerine ait bilgiler bulunuyor. Son olarak TasteAtlas, dünyanın en meşhur 150 efsanevi restoranını ve bu restoranlarla özdeşleşmiş yemeklerini açıkladı. İşte o liste...

TasteAtlas geçtiğimiz günlerde dünyanın en efsanevi 150 restoranı ve bu restoranların ikonik yemeklerini paylaştı.

TasteAtlas geçtiğimiz günlerde dünyanın en efsanevi 150 restoranı ve bu restoranların ikonik yemeklerini paylaştı.

TasteAtlas, bu restoranları kendi internet sitesinde işte bu açıklamayla paylaştı 👇

TasteAtlas, bu restoranları kendi internet sitesinde işte bu açıklamayla paylaştı 👇

"Efsanevi geleneksel restoranlar, yemek mekanlarından çok daha fazlasıdır; onlar kültürel mihenk taşlarıdır. Sadece yemekle ilgili değil, kültürümüzün ve tarihimizin bir parçasını paylaşmak için nesiller boyu aktarılan tarifleri kullanırlar. Gelip giden yemek trendlerinin aksine zamansızdırlar. Dünyanın gastronomi-kültürel tarihinin ne kadarını deneyimlediniz?"

"Efsanevi geleneksel restoranlar, yemek mekanlarından çok daha fazlasıdır; onlar kültürel mihenk taşlarıdır. Sadece yemekle ilgili değil, kültürümüzün ve tarihimizin bir parçasını paylaşmak için nesiller boyu aktarılan tarifleri kullanırlar. Gelip giden yemek trendlerinin aksine zamansızdırlar. Dünyanın gastronomi-kültürel tarihinin ne kadarını deneyimlediniz?"

İşte o liste 👇

İşte o liste 👇

Dünyadaki efsaneleşmiş restoranlar listesinde ilk 50 sıraya ise iki adet Türk restoranı bulunuyor! Listenin geri kalanında ise yine 4 adet Türk restoranı bulunuyor. Yani toplamda Türkiye'den tam 6 restoran bu listeye girdi!

Dünyadaki efsaneleşmiş restoranlar listesinde ilk 50 sıraya ise iki adet Türk restoranı bulunuyor! Listenin geri kalanında ise yine 4 adet Türk restoranı bulunuyor. Yani toplamda Türkiye'den tam 6 restoran bu listeye girdi!

Bunlardan ilki 35. sırada Gaziantep'ten İmam Çağdaş/Alinazik kebabı bulunuyor.

Bunlardan ilki 35. sırada Gaziantep'ten İmam Çağdaş/Alinazik kebabı bulunuyor.

İmam Çağdaş'ın hikayesi ise 1887 yılına kadar uzanıyor. Türkiye'nin en köklü restoranlarından biri olan İmam Çağdaş Gaziantep'in bir simgesi haline gelmiş durumda.

İmam Çağdaş'ın hikayesi ise 1887 yılına kadar uzanıyor. Türkiye'nin en köklü restoranlarından biri olan İmam Çağdaş Gaziantep'in bir simgesi haline gelmiş durumda.
www.imamcagdas.com

'Uzun Çarşı 49 numara. Bugün artık bir efsaneye dönüşen, Gaziantep’in en eski lezzet mekanı İmam Çağdaş’ın 1887’den günümüze  uzanan asırlık öyküsünün adresi. Bu adreste, baklavanın ve kebabın en iyisi üretiliyor. Bu mekanda üretilen lezzetler, sınır ötesi anlamlar taşıyor. Bir asrın ötesine  geçen sürede mekanları da değişmemiş,  titizlikleri de…

İmam Çağdaş’ın tarihi 1887 yılına uzanır. Halep’ten gelen Hacı Hüseyin Efendi (Çağdaş) kentin 34’üncü esnafı olarak Maarif’te bir dükkan açar. Daha sonra Gaziantep Kalesi’nin yerleşim alanı olarak ihtiyaca cevap vermemesi üzerine çevrede birçok han yapılır ve kentin ilk çarşısı olan Uzun Çarşı kentin merkezi olur. Hacı Hüseyin Efendi’de 1898 yılında Uzun Çarşı’ya taşınır. Hacı Hüseyin Efendi’den sonra işi devralan ve müesseseye ismini veren İmam Usta, vefat ettiği 1964 yılına kadar lezzet merkezi olma geleneğini sürdürür. İmam Usta’dan sonra da oğlu Talat Çağdaş bayrağı devralır.  Bugün asırlık aile şirketini, babası İmam Usta’nın titizliği ile Talat Çağdaş ve oğlu Burhan Çağdaş birlikte yaşatıyor.

İşe yeni başlamış gibi taze bir heyecan ve lezzet üretmenin mutluluğu ile öğleye kadar önlüklerini giyip, baklavaya şerbet veriyor sonra da müşterileriyle yakından  ilgileniyor, sohbet ediyorlar. 

İmam Çağdaş’ın efsanevi lezzetlerini Gaziantep’e yolu düşüp de tatmayan hemen hemen yok gibidir. Kalaylı bakır çanak içindeki ayranı kaşıkla içip, kebap ve baklavanın en dayanılmaz lezzetini zihninize kazıdıktan sonra, o güne kadar bildiğiniz tüm lezzetleri yeniden gözden geçirirsiniz. Ve bu mekân sonraki zamanlarda hep aklınızda kalır, sizi hep kendine çeker.

Gaziantep’te bir fenomen haline gelen İmam Çağdaş’ın duvarında asılı olan ”Kebaplarımız koyun etindendir” levhası da bir başka farklılığı vurgulamak isteyen gurur ifadesi gibidir.

Aynı zamanda koca bir baklava imalathanesi olan bu mekandan, her gün üzerlerinde İstanbul, Ankara, İskenderun ve daha nice kentin adresleri yazılı olan üç kiloluk baklava tepsileri,  otobüslerle, hala o lezzeti unutamayan müşterileri için yola çıkar. Yıllardır süregelen bir alışkanlık, ayrı bir hizmettir bu İmam Çağdaş için. Bu müşteriler arasında Cumhurbaşkanları, ünlü siyasetçiler, yabancı büyükelçiler, sanatçılar, yazarlar da vardır.

İmam Çağdaş’ın baklava lezzeti, sınır ötesine Almanya ve ABD’ye de ulaşır. Ancak dış talep, Gaziantep’ten yurt dışına sefer yapılmadığı için karşılanamaz. Küba lideri Fidel Castro bile  milletvekillerinin gezisi sırasında Çağdaş’ın ürünlerinden tatma imkanı bulur.

Kültür Bakanlığı’nın isteği ile Kuveyt ve Bahreyn’de açılan fuarlara da katılır ve büyük ilgi görürler.

En eski aile şirketinin 1870 yılında kurulduğu ve bugün ancak 4. jenerasyona ulaştığı ülkemizde, İmam Çağdaş en eski 4-5 şirket arasına girerek başka bir unvanı da elinde tutuyor.  İmam Çağdaş’ın varlığını bugünlere kadar sürdürebilmesinde kültüre uygun bir pazarda yer almasının şüphesiz önemli bir etkisi var.  Ancak asıl sır İmam Usta’nın oğlu Talat Çağdaş’ın şu sözlerinde yatıyor olsa gerek !

Kebap ve baklava geleneğinde kaliteden ödün vermemek işin esasıdır. Babamın bir sözü vardı: ‘Bir insanın aklını, gözünü kandırabilirsin, ama ağzını asla’.”

Diğeri ise 46. sırada Bursa'da Uludağ Kebapçısı/İskender Kebap var.

Diğeri ise 46. sırada Bursa'da Uludağ Kebapçısı/İskender Kebap var.

1964 yılında Bursa-Eski Garaj'da dükkanlarını açan Cemil ve Cemal Usta, Bursa denince akıllara gelen İskender Kebabın en önemli temsilcilerinden.

1964 yılında Bursa-Eski Garaj'da dükkanlarını açan Cemil ve Cemal Usta, Bursa denince akıllara gelen İskender Kebabın en önemli temsilcilerinden.
www.uludagkebapcisi.com

'1964 yılında bugünkü Halen mevcut yeri olan Eski Garaj da Cemal Çalışır (Cemal Usta) tarafından dönemin Bakanı Ihsan Sabri Cağlayangil'in de manevi desteği ile kurulmustur. Kardeşi Cemil Çalışır ile birlikte işe başlayan Cemal usta, yarım asırlık çalışma hayatından sonra geçtiğimiz yıllarda kardeşi gibi o da hakkın rahmetine kavuşmuştur. Şimdilerde ise çocukları, yeğenleri ve kardeşi devir aldıkları bu misyonu devam ettirmektedirler.

Lezzetimiz çeşitli mekanlarda ve çeşitli adlar altında sunulmak istenmiştir. Siz değerli müşterilerimize 1964'ten beri sunduğumuz bu lezzeti İstanbul'da da tadabilmeniz için, ilk şubemiz 2008 yılıdan itibaren Kozyatağı'nda hizmete girmiştir.

Yarım asırdır sizlere hizmet veren müessesemiz sadece Bursa kebabı sunmakta, mönüsünde başka bir kebap çeşidi bulunmamaktadır. Soft içeceklerin sunulduğu işyerlerimizde alkollü içecekler yer almamaktadır. Şubelerimizde araç parkı veya Park-Vale servisimiz mevcuttur.

1964'ten beri, yakalamış olduğumuz bu lezzeti sizlere mütevazi mekanımızda sunmaktan hep gurur duyduk.Ancak çağın gereksinimleri ve de hizmet ağımızın genişlemesi sebebiyle sizlere daha keyifli ortamlar hazırlamak adına böyle bir gelişim süreci yaşamaktayız...'

52. sırada ise Antalya'da bulunan 7 Mehmet Restoranı bulunuyor.

52. sırada ise Antalya'da bulunan 7 Mehmet Restoranı bulunuyor.

7 Mehmet'in hikayesi: 

Mesleğinde titiz, bir o kadar da disiplinli kişiliği olan Usta Hacı Hasan’ı bir gün misafir yemeğinde çıkan bir saç çılgına çevirir. Duruma çok sinirlenen usta, tüm elemanları hizaya çeker ve cezayı keser. Ertesi gün tüm çalışanlar, saçları ustura ile kazınmış halde lokantaya gelir. Bu cezadan nasibini ve dersini alan Mehmet’in saçları kesilince küçük yaşlarda geçirdiği trafik kazasında kalan “V” harfi ortaya çıkar. Eski Türkçe’de yedi anlamına gelen bu işaret ustanın dikkatini çeker ve ona isminin önünden bir daha silinmeyecek olan “7 Mehmet” lakabını takar. Böylece 7 Mehmet serüveni başlar.

Belediye İş Hanı’nda küçük bir çorbacı olarak kendi iş yerini açan Mehmet,ilk gün taktik olarak çarşı esnafına askı ile çorba servisi yapar. İkinci gün bu servisi kaldırır ve dükkanda müşterileri beklemeye başlar.Taktiği tutmuş ve tereyağlı çorbanın tadını alan esnaf küçücük dükkanın önünde kuyruk olur. Dört sandalye bir masa ve üç beş servis takımından oluşan bu küçük dükkanda 7 Mehmet’in çorbalarının dumanı 1940’lı yıllarda tütmeye başlar.

Listede 78. sırada İstanbul'un efsaneleşmiş restoranı Sultanahmet Köftecisi bulunuyor.

1920'de Mehmet Seracettin Efendi tarafından kurulan Tarihi Sultanahmet Köftecisi, ilk olarak Turan Kebapçısı adıyla açıldı. Ardından ismi 1944 yılında Halk Kebapçısı olarak değişti. Son olarak 1976'da Sultanahmet Meşhur Halk Köftecisi olarak dört nesildir hizmet hayatına devam etmektedir.

120. sırada ise yine İstanbul'dan klasikleşmiş bir mekan olan Çiya Sofrası var.

120. sırada ise yine İstanbul'dan klasikleşmiş bir mekan olan Çiya Sofrası var.

Sabri Köz Çiya için şunları söylemiş: 'Bir mütevazı kebapçı dükkânından heveskârlık, araştırma ve sevgi ile örülen bir yemekler dünyasına yolculuk aslında Çiya'nın serüveni.

Çiya... Adı gibi yüksek dağ başlarını ve dağ çiçeklerini çağrıştırıyor. Eskiden yalnız iyi bir kebap ve iyi bir lahmacun için gidilen ve adını bilenlerin bile ne anlama geldiğini ancak sorarak öğrenebildiği bu yuvadan 'Çiya' markasıyla bir 'Sofra' da doğdu. Özel olarak düzenlenmiş bir ikinci 'kebapçı' da katıldı kısa bir süre önce bu zenginliğe. Üçü birbirine bir kaç metre uzaklıkta üç Çiya...

Kadıköy Balıkçılar Çarşısı'nda 'bir gün mutlaka' uğrayacağınız bu mekânlarda, Çiya'nın bilgeliğinden ve mutfağından, daha doğrusu onu var eden 'yemek mühendisleri'i Zeynep Hanım ve Musa Bey'in elinden çıkma, bizi 'Mezopotamya'dan Osmanlı'ya, Balkanlardan Kafkasya'ya; Asya'dan Arap Yarımadası'na değin uzanan çok geniş bir coğrafyada' gezdiren zengin bir mutfak bulacaksınız.

'Çiya'lar yalnız birer dükkân değil, bir araştırma ve uygulama merkezi bence...'

Çiya Sofrası, Musa Dağdeviren tarafından 1987'de kuruldu. Çiya, unutulmuş ve kaybolmuş Anadolu'nun lezzetlerini sunmasıyla meşhur. Çiya kendi mutfak kültürünü Güneydoğu ve Doğu Akdeniz Mutfağı olarak tanımlasa da bünyesinde Azerbaycan, Gürcü, Türk, Arap, Ermeni, Osmanlı, Süryani, Selçuklu, Yahudi kültürlerine ait yemekler yörenin gelenek, görenek ve inançlarına uygun olarak pek çok yemek bulunur.

Son olarak 121. sırada İstanbul'un en eski restoranlarından biri olan Hacı Abdullah var.

Son olarak 121. sırada İstanbul'un en eski restoranlarından biri olan Hacı Abdullah var.

Kurucusu Hacı Abdullah'tır.1888'de Karaköy Rıhtımı’nda “Abdullah Efendi” adıyla açılan lokantanın işletme ruhsatı bizzat Sultan II. Abdülhamid tarafından verilmiştir. 1915 yılında Abdullah Efendi Lokantası, Karaköy'den Beyoğlu'na taşınmıştır. 

Osmanlı mutfağının en orijinal lezzetlerini görebileceğiniz bu restoran, tarihi dokusunu korumuş nadir restoranlardan biri. 

Diğer içeriklerimize de göz atabilirsiniz:

BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER!
35
11
5
5
4
1
1
ONEDİO ÜYELERİ NE DİYOR?
Yorum Yazın