Bugün Mutlaka Okumanız Gereken 10 Köşe Yazısı
‘Sivil İslam'ın İntiharı | Ruşen Çakır | HT
BİR ülkede “İslami hareket” ten söz edildiğinde akla ilk olarak siyasal İslam, buna bağlı olarak o ülkedeki İslamcı siyasi partiler, örgütler vb. geliyor. Halbuki “İslami hareket” öncelikle toplumsal, kültürel ve ekonomik bir olgudur; siyasal İslam, dindarların toplumsal, kültürel, ekonomik vb. faaliyetlerinin ve örgütlenmelerinin yarattığı zemin üzerinden yükselir.
Yazının başlığına çıkardığım “sivil İslam” tabirini, İslami hareketin doğrudan siyasal olmayan alanlarında varlık gösteren örgütlü yapıları (cemaat, dernek, vakıf vb.) için kullanıyorum. Siyasal İslam’ın güç ve etkisi genel olarak toplumsal/kültürel/ekonomik alanlardaki İslami faaliyetlerle, özel olarak ise bu alanlarda örgütlü bulunan “sivil İslam” ile doğrudan orantılıdır.
Mahçupyan, Yolsuzluk, Darbe, Cemaat | Orhan Kemal Cengiz | Bugün
Etyen Mahçupyan, Akşam Gazetesi’ ndeki köşesinde, birlikte katıldığımız bir toplantıda benim Cemaat mensuplarına dönüp şöyle dediğimi yazmış: “Arkadaşlar, tamam, AKP bir sürü antidemokratik uygulamalar yapıyor ama herkes olan bitenin farkında. Cemaat’in de hükümeti devirmeye çalıştığını biliyoruz. Bari bize numara yapmayın, ayıp oluyor...”
O toplantıda bunları söyleyen ben, şimdi Cemaat televizyon ve gazetelerinde 17 Aralık için çok farklı şeyler söylüyormuşum falan...
Yahu gerçekten çok üzüldüm bunları okuyunca. Kıymet verdiğim bir insanın, beni bir polemik ihtiyacına bu kadar kolay meze yapması içimi acıttı...
Etyen Ağabey, bakanların Yüce Divan’ a gönderilmesinin reddedilmesinin ardından, kaleme aldığı ilk yazıda Cemaat’in nasıl liberalleri devşirdiğini, satın alınmış liberallerin nasıl da AKP’ye ilişkin söylemlerinin değiştiğini anlatıyor. Daha dün “Yolsuzluklar palavra değil” demesinin üzerini örtmek istiyor herhalde ama bunu çok yakışıksız bir şekilde yapıyor...
Maymun Hakkı | Mehveş Evin | Milliyet
Hukuk ne için? Bu soruyu memleketimizde sormanın pek bir manası kalmadı. Biliyoruz ki buralarda hukuk, kim güçlüyse onun için. Hatta çok güçlüyseniz ya da herkesten “biraz daha eşitseniz” kendinizi hukuktan muaf bile tutabilirsiniz.
Oysa hukukun insanların ötesinde hayvanları da kapsaması gerektiği dünyada tartışılıyor. Bazı ülkeler anayasaları ile hayvanların yaşam hakkını hukuki güvenceye aldı, bazıları da bu yönde tartışıp çalışıyorlar.
Batı’da hayvan haklarıyla ilgili devrimsel nitelikte fikirler, hukuk önünde test ediliyor.
Kendinin farkında
Genetik, zekâ, duygu ve sosyal hayat alanlarında yapılan bilimsel araştırmalar, özellikle fil, balina, şempanze ve orangutan gibi bazı hayvanların “kendinin farkında” ve bağımsız varlıklar olduğunu gösterdi.
“The Nonhuman Rights Project-İnsan Olmayanların Hakları Projesi”, bu çalışmalardan hareketle bazı türlerin yasal haklarını mahkemeye taşımaya karar verdi.
"Fiat Justitia, Pereat Mundus"... | Cengiz Çandar | Radikal
Meclis Soruşturma Komisyonu’nun 9’a 5 oyla, daha doğrusu AKP’li üyelerin oylarıyla 4 eski bakanın Yüce Divan’a sevkine gerek olmadığı kararını alması üzerine dün Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan şunları söyledi:
“17-25 Aralık iddiaları, 30 Mart ve ardından 10 Ağustos seçimlerinde millet tarafından yargılanmıştır, millet kararını sandıkta vermiştir. Asıl önemlisi, 17-25 aralık mahkemelerde yargılanmış ve oyun o mahkemelerde bozulmuştur. Şimdi yargı içindeki birtakım odakların, siyaseti dizayn etme arzularına öyle umuyorum ki izin verilmeyecektir.”
Son cümlesi, Komisyon kararı TBMM Genel Kurulu’nun oylarına sunulduğu vakit, AKP grubuna nasıl oy kullanması gerektiğine dair bir “talimat” gibi de algılanabilir.
“Millet bu konuda kararını zaten 30 Mart ve 10 Ağustos’ta verdi. Şimdi siz de bunu onaylayacaksınız. Bu iş kapatılacak, biz de işimize bakacağız” demiş oluyor.
İstanbul'da Bombalar Patlasa Sevineceksiniz! | İbrahim Karagül | Yeni Şafak
Alabildiğine bir Türkiye karşıtlığı işleniyor. ABD’de, Avrupa ülkelerinde, Afrika’nın en ücra bölgelerinde, Türk dünyasında, Ortadoğu’da ve bunlarla organize bir şekilde Türkiye içinde bir ortak organizasyon, operasyon görüntüsü veren şer kampanyası var.
Kara propagandanın dibini bulmuş paralel örgüt, ulaşabildiği her yeri, etkileyebildiği her kişiyi, kandırabildiği her aptalı Türkiye aleyhine kışkırtıyor. Bir takım ahmaklar dışında kampanyaya katılanların, bu şerde ortak olanların büyük bölümü Türkiye’ye öfkesi olan, Türkiye ile öteden beri hep hesaplaşma içinde olan, Türkiye’nin burnunun sürtülmesini isteyenlere nüfuz casusluğu yapanlardan oluşuyor.
Türkiye düşmanları tek safta birleşmiş ve bu düşmanlığın öncüsünü de 17 Aralık darbe girişimi başarısızlığa uğrayan paralel çevreler. Dünyanın her yerine Türkiye düşmanlığı pazarlıyorlar, ülkemize zarar verebilecek her olumsuzluğu bir araya toplayıp servis ediyorlar. Bir nevi Türkiye karşıtlarına yol yordam gösteriyor, içerideki zayıf alanları tespit ediyor ve onlara hedef belirliyorlar.
Ak Kefen | Özgür Mumcu | Cumhuriyet
Meclis Soruşturma Komisyonu’nun 9 AKP’li üyesi, 4 AKP’li eski bakanın Yüce Divan’a gönderilmesine gerek olmadığına karar verdi. Yani 9 AKP’li 4 AKP’liyi “akladı” . Herkes pek bir rahatladı.
Şayet 9 AKP’li 4 AKP’liyi “aklamasaydı” darbe olacaktı. Bu demokrasi kahramanı 13 AKP’liye minnet borçluyuz. Minnetimi nasıl göstereceğimi bilemediğimden, kararı öğrendiğimden beri beyaz bir çarşafı üzerime geçirdim. Kefenimi giydim öyle geziyorum.
Bir ara bakkala uğramam gerekti. Bir baktım o da kefenine bürünmüş. Birbirimizle konuşmadan anlaştık. Ben tezgâhın üzerindeki çikolatayı yürüttüm o da yanımdaki ufak çantadan cüzdanımı aşırmış. İlahi diye güldüm. O da güldü. Kollarımızı havaya kaldırdık. El ele tutuşup sırıttık. Bir baktık ki bakkalın çırağı kefenlerimizi aşırmış. Mecbur, don atlet sokağı arşınlamak zorunda kaldım.
Ne göreyim. Herkes mutlulukla yollara düşmüş. Kimi kefenli, kefenini çaldıran yarı çıplak ama herkes neşeli.
Gözümüzü Kumpasa Kapattık Hadi | Akif Beki | Hürriyet
Cemaat medyasının “Bu mu gazetecilik” gibi manşetlerini de ‘basın özgürlüğü’ savunusunun şeref levhaları, demokrasinin yılmaz bekçilerinin kahramanlık destanları olarak baş tacı ettik gitti…
Namusumuza, şerefimize atılan iftiraları da biz hayal gücümüzle uydurduk mesela, kendi kendimizin trolü olduk, kara propagandanın faili de hedefi de bizdik…
Kalkmış bir de ‘Paralel Yapı’ diye hayali bir günah keçisi icat edip bütün melanetlerimizi onun üstüne yıkıyoruz utanmadan… Hem suçlu hem güçlü pozlarındayız; tam bir, yavuz kumpasçı gariban mağdurunu bastırır pişkinliği.
Kurbanlarımızı bir de suçlu hissettirip üste borçlu çıkarmak gibi son bir üçkâğıdımız daha olsun, oldu olacak… Havsalamıza sığdırdık mı, kafatasımız bir çırpıda aldı mı şimdi bunların hepsini…
Anayasa Mahkemesi'ne Güvenebiliriz | Nazlı Ilıcak | Bugün
Havuz medyasının gayretleri sınır tanımıyor. Anayasa Mahkemesi’nin güvenilmez olduğunu ispat etmek isteyen Star Gazetesi, bir haber yayınladı. (4 Ocak 2015.) Bu haberde, Anayasa Mahkemesi üyelerinin 12 Eylül darbecilerini ziyaret ettiğini, 28 Şubat’taki yargı brifingine katıldıklarını hatırlatıyor.
Aradan kaç yıl geçti? 12 Eylül darbesi 1980 tarihini taşıyor. 35 yılı devirmişiz. O ziyareti yapanların hepsi ya emekli olmuş ya da hayatlarını kaybetmiş. 28 Şubat’ta, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin yargı brifingine katılanların da hiçbiri bugün Anayasa Mahkemesi üyesi değil.
Öte yandan, Anayasa Mahkemesi, yeni üyeleriyle birçok antidemokratik düzenlemeye karşı cephe aldı. Mesela AK Partili üyelerin oylarıyla kabul edilen torba yasada, “Görevden uzaklaştırılan emniyetçiler ve diğer memurlar hakkında, ilgili mahkemelerin verdiği göreve iade kararları 2 yıl süreyle uygulanamaz” deniliyordu. Ayrıca mahkeme kararını uygulamayan amirler hakkında ceza davası açılamayacağı öngörülüyordu. Bunun yanı sıra “Büyük özelleştirilmelerle ilgili yargının verdiği iptal kararları da geçersiz” sayılıyordu.
Köylü Komisyonu | Nedim Şener | Posta
28 Kasım günü bu köşede şunu yazmıştım; “Siz TBMM’de dört bakanın adının karıştığı yolsuzluk iddialarını araştırmak için kurulan Soruşturma Komisyonu’nun gerçeği ortaya çıkaracağını düşünüyor musunuz? Benim cevabım kesinlikle hayır.”
Oysa 22 Aralık’ta bazı bakanların Yüce Divan’a gönderileceğine dair bilgiler gelmeye başlamıştı. Ama sonuç değişmedi, AKP’li 9 üyenin oylarıyla dört bakanın Yüce Divan’a gitmesi engellendi. Şimdi sıra haklarında yolsuzluk iddiaları bulunan bakanlarla oğulları arasındaki tapelerin imha edilmesinde. Komisyonun bazı üyelerine göre bu karar gibi Meclis Soruşturma Komisyonu’nun çalışmalarında Başkan Hakkı Köylü’nün tutumu etkili oldu.
AKP de baştan beri fezlekeleri tartışmalardan uzak tutmak için elinden geleni yapmıştı.
İlk başta bakanlar hakkındaki yolsuzluk fezlekesi İstanbul Cumhuriyet Savcılığı tarafından Ocak ayında Adalet Bakanlığı’na gönderildi.
Almanya İslamofobiyi Yenebilir | Paul Hockenos (*) | Al Jazeera
Son dönemde Almanya'da İslamofobik ve göçmen karşıtı görüşleriyle radikal sağcı parti ve hareketler öne çıkıyor. Bu gruplar içindeki gerçek fanatikleri mantıklı söylemlerle yola getirmek mümkün görünmese de, aralarındaki çoğu gencin ve sıradan vatandaşın mantıklı argümanlara açık olduğu kesin.
Almanya'nın birçok kentinde aylardır her pazartesi akşamı, Almanya'nın sözde Müslümanlaşmasını protesto etmek amacıyla gösteriler düzenleniyor. Gösterilerin ön planında, ülkenin doğusundaki Dresden kentini merkez edinmiş, dağınık ve henüz kısa süre öncesine kadar tanınmayan PEGIDA (Batı'nın İslamlaşmasına Karşı Vatansever Avrupalılar) isimli bir grup var. Geçen haftaki ayağına 17 bin 500 kişinin katıldığı Dresden protestoları, Avrupa'da düzenlenen en büyük İslam karşıtı eylem. Almanya'da İslam karşıtı önyargılar, Fransa ve İngiltere gibi diğer Avrupa ülkelerine kıyasla, yakın zamana kadar nispeten sınırlı idi. Ancak bu durum, 2014 yılına gelindiğinde ciddi biçimde değişti; bu da protestoları özellikle endişe verici kılıyor.
(*) Berlin'de yaşayan gazeteci-yazar. 25 yılı aşkın bir süredir Avrupa Birliği'nin geçirdiği dönüşüm süreçleri ile ilgili çalışmalar yapıyor. Hockenos'un makaleleri New York Times, Newsweek, The Nation, Foreign Policy ve Spiegel International gibi dünyanın önde gelen gazete ve dergilerinde yayımlanıyor