Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!
AKP’nin Milyarderi Çoğaltan Vatandaşı Batıran Ekonomisi
AKP Döneminde 10 Kat Artan Dolar Milyarderleri Vergi Öderken Neredeler
Hadi Kaldır Bakalım Asgari Ücretten Vergiyi?
CHP İstanbul Milletvekili Umut Oran, bugün Türkiye’nin en büyük sorunlarından birisinin EŞİTSİZLİK olduğunu belirterek, “AKP politikaları gelirde de vergide de fırsatta da vatandaşa adalet, eşitlik ve kalkınma getirmedi. 12 yılda ülkedeki dolar milyarderi sayısı 10 kat arttı, vergilerin çoğunluğu halen dolaylı vergilerle vatandaştan, gelir vergisiyle de asgari ücretliden, çalışandan alınıyor” dedi. Oran, “İşte Erdoğan’ın iftihar ettiği yeni Türkiye: Bir yandan iktidar eliyle servetine servet katan yandaş sermaye, diğer taraftan aşına, işine, ekmeğine suyuna toprağına zeytinine göz dikilen garip gureba. Kısacası AKP ‘yandaşsan, bendensen zengin ol, vatandaşsan fakir kal’ diyor. AKP’ye çağrıda bulunuyorum: Yiğitsen, dediğin gibi dünyanın en büyük ekonomilerindensen hadi kaldır bakalım asgari ücretten vergiyi? Zaten ‘asgari’ olan ücretten niye vergi alıyorsun?” diye konuştu.
AKP hükümetlerinin mali politikalarını eleştiren Umut Oran, konuyla ilgil yazılı açıklama yaparak şunları kaydetti:
Fransız Ekonomist Thomas Piketty’nin Türkiye için önerdiği “servet vergisi”; gelir dağılımındaki adaletsizliği, büyüten çarpık vergi sistemini yeniden gündeme getirdi: Türkiye’de devlet vergiyi esas olarak servet sahiplerinden değil vatandaşın “tüketiminden” alıyor. Verginin yaklaşık yüzde 70’le büyük bölümünü KDV, ÖTV gibi adlar altında tüketimden alan Maliye, bütçeyi esas olarak bu dolaylı vergilerle finanse ediyor. Gelir düzeyine bakılmaksızın herkesten aynı miktar ve oranda tahsil edilen dolaylı vergiler; vergi adaletsizliğini derinleştiriyor, gelir dağılımını bozuyor. Sonuç:Avrupa’da gelir dağılımı en bozuk ülke Türkiye.
12 YILDA TÜKETİMDEN 1.6 TRİLYON VERGİ
AKP hükümetleri, 2003 başından Eylül 2014 sonuna kadar olan dönemde, ülke genelinde toplam 2 trilyon 261 milyar liralık vergi tahsil etti. Bunun da yüzde 67.1 oranındaki 1 trilyon 561 milyar liralık bölümü, tüketim mallarının fiyatı içinde peşin ödenen KDV, ÖTV gibi “dolaylı” vergi kalemlerinden elde edildi. AKP iktidarları döneminde tahsil edilen her 100 TL’lik verginin 67 TL’sini, akaryakıt, motorlu taşıt, sigara, alkollü içki, dayanıklı tüketim, kolalı gazoz vb. tüketim maddelerinden alınan ÖTV ile dâhilde ve ithalden alınan KDV başta “dolaylı” vergiler oluşturdu. Toplam tahsilatta gelir ve kâr üzerinden alınan vergilerin payı yüzde 30.4’te, mülkiyet vergilerinin payı ise sadece yüzde 2.4’te kaldı.
Dolaylı vergiler kapsamında 12 yılda 403.1 milyarı ithalde ve 263.4 milyarı dâhilde olmak üzere toplam 666.5 milyar liralık KDV toplandı. Hükümet, aynı dönemde akaryakıt, doğal gaz, motorlu taşıt alımları, içki, sigara, kolalı gazoz, dayanıklı tüketim malları ve diğer ürünlerin tüketiminden toplam 588.1 milyar liralık ÖTV tahsilatı gerçekleştirdi. ÖTV’nin 322.4 milyar lira ile yarıdan fazlası akaryakıt ve doğal gaz tüketiminden elde edildi. ÖTV gelirinde; motorlu taşıt alımları ile sigara ve diğer tütün mamullerinin tüketiminden elde edilen tutar da önemli bir yer tuttu. AKP döneminde yurttaşlar dolaylı vergi niteliğinde ayrıca; resmi işlemlere toplam 74.8 milyar liralık harç, 57.3 milyar liralık da Damga Vergisi ödedi. Yine dolaylı nitelikteki cep telefonu abonelerinden alınan Özel İletişim Vergisinde toplam tahsilat 43.6 milyar liraya ulaştı. Bankacılık işlemleri yapanlar toplam 43.3 milyar liralık Banka ve Sigorta Muameleleri Vergisi ödedi. Spor müsabakalarına dayalı müşterek bahisler, at yarışları ve diğer şans oyunu oynayanlardan da toplam 4.9 milyar liralık Şans Oyunları Vergisi toplandı. 2002-2013 döneminde dolaylı vergilerde yıllık tahsilat tutarı 5 katlık artışla 38.5 milyar liradan 225.5 milyar liraya yükseldi. Toplam vergi geliri içinde dolaylı vergilerin 2002’de yüzde 64.5 olan oranı, 2013’te yüzde 69.2’ye ulaştı.
Buna karşılık aynı dönemde doğrudan (vasıtasız) vergilerdeki toplam tahsilat ise 742.6 milyar lira ile dolaylı vergilerin yarısına bile ulaşmadı. Üstelik bu kapsamda Gelir Vergisi mükelleflerinden yapılan toplam 687 milyar tahsilatın da tamamına yakınını ücret ve maaşlardan yapılan kesinti oluşturuyor. Aynı dönemde Kurumlar Vergisi mükelleflerinden yapılan tahsilatın 221.5 milyar; veraset ve intikaller ile motorlu taşıt sahiplerinden alınan mülkiyet vergilerindeki toplam tahsilatın ise 55.4 milyar lirada kaldığı dikkati çekiyor.
TBMM’de görüşmeleri devam eden 2015 yılı bütçesinde de vergi gelirlerinin büyük bölümü yine vatandaşların tüketiminden alınan dolaylı vergilerden öngörülüyor.
GELİR DAĞILIMI ADALETSİZLİĞİ BÜYÜDÜ
TÜİK’in 2013 Gelir ve Yaşam Koşulları Araştırması’na göre en varlıklı yüzde 10’luk nüfus gelirin yüzde 31.3’ünü alırken, en yoksul yüzde 10’un payı sadece yüzde 2.3’te kalıyor. En varlıklı ve en yoksul yüzde 10’luk dilimler arasındaki gelir farkı yaklaşık 14 kata ulaşıyor. Türkiye’de gelir dağılımı adaletsizliği korkunç boyutlarda. Bir ülkede milli gelirin dağılımının adaletli olup olmadığını ölçmeye yarayan Gini katsayısı da gelir adaletsizliğinin kronikleştiğini gösteriyor. 2005’te 0.380 düzeyinde bulunan Gini katsayısı 2013 itibariyle 0.400 oldu. Herkesin aynı gelire sahip olduğu bir toplumun Gini katsayısı 0 olurken, tüm gelirin bir kişide toplandığı toplumun Gini katsayısı 1 çıkıyor. Gini katsayısına göre Avrupa’da gelir dağılımı en bozuk ülke Türkiye.
JAPONYA’DA 15, TÜRKİYE’DE 44 DOLAR MİLYARDERİ
2002 yılında Türkiye’de sadece 4 dolar milyarderi bulunuyordu. AKP döneminde buna 40 milyarder daha eklendi. Kişi başına milli geliri zorlamayla 10 bin dolar civarında gösterilen Türkiye’de 44 dolar milyarderi bulunuyor. Buna karşılık 40 bin dolar dolayındaki kişi başına milli geliriyle dünyanın en gelişmiş ülkelerinden biri olan Japonya’da ise bu sayı sadece 15. Petrol zengini Suudi Arabistan’da 8, Mısır’da 7, Kuveyt’te 5, BAE’de 4 dolar milyarderi bulunuyor. AKP döneminde artan dolar milyarderi sayısı, Türkiye’nin büyüyüp kalkındığını değil, servet transferi yoluyla gelir dağılımındaki bozulmanın arttığını; az sayıdaki zengin servetine servet katarken, milyonların giderek daha da yoksullaştığını gösteriyor.
RESMİ VERİLERE GÖRE BİLE 22 MİLYON YOKSUL VAR
TÜİK araştırmasında 2013 itibariyle 10 bin 24 (aylık 835) TL olarak baz alınan eşdeğer hane halkı kullanılabilir “medyan” gelirinin yüzde 70’i üzerinden yoksulluk sınırı yıllık 7 bin 16 (Aylık 585) lira kabul edildiğinde, ülkedeki yoksul sayısı yaklaşık 22 milyon kişi çıkıyor.
Buna göre yoksul sayısının son 6 yılda 1.4 milyon kişi arttığı görülüyor. Ancak baz alınan en yüksek yoksulluk sınırı bile, yoksulluğun boyutunu yansıtmaktan uzakta bulunuyor. TÜİK’in 2013 itibariyle yüzde 70’lik medyan gelire göre aylık 585 TL olarak belirlediği yoksulluk sınırı, asgari ücretin bile çok altında bulunuyor.
NÜFUSUN YARISI “MADDİ YOKSUNLUK” İÇİNDE
Toplam nüfusun yaklaşık yüzde 40’ının konutunda “sızdıran çatı, nemli duvar, çürük pencere” gibi sorunları bulunuyor. İzolasyon nedeniyle evinde ısınamayanların oranı yüzde 42.2. Nüfusun yüzde 25.2’si konutunda yeterli ışık olmadığı için karanlıkta yaşıyor. Nüfusun yüzde 65.4’ü, konut kredisi dışında sürekli taksit ödüyor. Her 5 vatandaştan 4’ü “evden uzakta bir haftalık tatil” yapacak para bulamıyor. Nüfusun yüzde 49’u “beklenmedik harcamalarını” ve yüzde 75.5’i “yıpranmış, eskimiş mobilyalarını yenileyemiyor. İki günde bir et, tavuk ya da balık içeren yemek masrafının karşılayamayanların oranı yüzde 46.1. Hane halklarının yüzde 35.1’i kendisine yeni giysiler alamıyor. Ciddi finansal sıkıntıyla karşı karşıya olan nüfusun oranı olarak tanımlanan ve belirlenmiş 9 maddeden en az 4’ünü karşılayamama durumunu tanımlayan “maddi yoksunluk” oranı yüzde 49.7’ye ulaşıyor. Yani nüfusun yarısı maddi yoksunluk içinde.
İŞTE ÖVÜNDÜKLERİ “YENİ TÜRKİYE”
1950’lerden bu yana Türkiye’yi yöneten sağ iktidarlar, orta sınıfı güçlendirmek yerine, küçük bir grubun servetini büyüten ekonomik politikalar izlediler. Menderes’in hayali “Her mahallede bir milyoner” yaratmaktı. Bu anlayış, 12 yıllık AKP döneminde en çarpıcı biçimde hayata geçirildi. İktidarı ile eş zamanlı küresel likidite bolluğunda ekonominin ipini sıcak paraya bağlayan AKP, borçlanma ve tüketim çılgınlığını teşvik etti. Ekonominin ortalamada ancak yüzde 4.9 büyüyebildiği bu dönemde, bizzat iktidar üyeleri ve ona yakın çevreler başta küçük bir kesim gerçekten astronomik hızla büyüdü, servetine servet kattı. Ülke AVM’lerle donatıldı, tüneller, altgeçitler, iş kuleleri, gökdelenler, toplu konutlar çoğaldı. AKP’li yıllar “Türkiye’nin uçuşa geçtiği” bir dönem olarak pazarlandı. Ülkenin hızla kalkındığı, zenginleştiği algısı oluşturuldu. Türkiye’nin “parlayan yıldız” olduğu illüzyonu yaratıldı. Türkiye’nin algı yönetimi AKP’yi iktidarda tuttu.
Oysa hızla kalkınan, büyüyen sadece küçük bir kesimdi. AKP döneminde, orta sınıf kalmadı, yoksullar ordusuna milyonlar eklendi. Milyonlarca yurttaş yardımlara bağımlı hale getirildi.Yani zengin çok daha zengin, yoksul daha da yoksul oldu. İktidarın yarattığı şaibeli sermaye gruplarının trilyonluk borçları bir kalemde silinirken, vatandaş benzin yerine vergi yaktı, su yerine vergi içti, gıda yerine vergi tüketti. Devletin kesesi, vatandaşın tüketiminden alınan vergilerle şişti. Bir ülkede demokrasi ve hukuk devleti yok edilirse; ekonomide denge ve denetleme mekanizmaları ortadan kaldırılırsa, bu sonuç kaçınılmazdır.
Yorum Yazın