Görüş Bildir

yoksulluk sınırı Haberleri

yoksulluk sınırı ile ilgili tüm haberler, içerikler, galeriler, testler ve videolar Onedio’da. yoksulluk sınırı ile ilgili son dakika haberleri ve gelişmelerini, yeni içerikleri de bu sayfa üzerinden takip edebilirsiniz.

Popüler İçerikler

Açlık Sınırı 1.121, Yoksulluk Sınırı 3.333 Liraya Yükseldi
Memur-Sen’in araştırmasına göre Türkiye'deki 4 kişilik bir ailenin açlık sınırı 1.121 TL, yoksulluk sınırı 3.333 TL olarak belirlendi. Memur Sendikaları Konfederasyonu (Memur-Sen) tarafından her ay düzenli olarak yaptırılan açlık-yoksulluk araştırmasında, Türkiye'deki 4 kişilik bir ailenin açlık sınırı 1.121 TL, yoksulluk sınırı ise 3.333 TL olarak belirlendi. Isınma fiyatlarında düşüş yaşanırken; ulaşım, haberleşme, giyim, temizlik, eğitim-kültür, sağlık, barınma, çevre ve su fiyatlarında artış oldu. Giyim fiyatı arttı Mart ayında Şubat ayına göre giyim fiyatlarında ise ortalama yüzde 0,84’lük bir artış tespit edildi. Giyim fiyatlarında Şubat ayına göre en göze çarpan değişim yüzde 8,63 artışla iç çamaşırı (kadın) olurken, kışlık kıyafetlerde düşüş yaşandı. Isınma fiyatlarında ortalama yüzde 0,36’lık bir azalış tespit edildi. Isınma fiyatlarında Şubat ayına göre en göze çarpan değişim yüzde 1,37 azalışla tüp ücreti oldu. Araştırmaya göre kömür fiyatında ise yüzde 0,17’lik düşüş gözlendi. Sağlık ücreti yüzde 1,20 arttı Mart ayında Şubat ayına göre aydınlanma fiyatında bir değişim olmazken barınma ücretlerinde ortalama 0.34’lük bir artış oldu. Mart ayında Şubat ayına göre sağlık fiyatlarında ortalama değişim yüzde 1,20’lik bir artış olarak gözlenirken, ulaşım fiyatlarında yüzde 0.01’lik bir artış oldu. Mart ayında Şubat ayına göre haberleşme fiyatlarında ise ortalama değişim yüzde 0,85’lik bir artış olarak yansıdı. Temizlik fiyatlarında yüzde 0,63’lük bir artış gözlendi. Eğitim-kültür fiyatlarında da yüzde 0,55’lik bir artış oldu. Eğitim-kültür fiyatlarında Şubat ayına göre en göze çarpan değişimin yüzde 5,06 artışla yurtdışı kültür amaçlı turlarda gözlendi. Çevre ve su fiyatlarında yüzde 1,20’lik bir artış yaşandı. Kaynak: Memur-Sen
Yoksulluk Sınırı 3 Bin 801 Liraya Dayandı
Nisan ayında dört kişilik bir ailenin açlık sınırı bin 167, yoksulluk sınırı ise 3 bin 801 lira olarak hesaplandı. Türk-İş, çalışanların geçim koşullarını ortaya koymak ve temel ihtiyaç maddelerindeki fiyat değişikliğinin aile bütçesine yansımalarını belirlemek amacıyla her ay yaptırdığı 'açlık ve yoksulluk sınırı' araştırmasının nisan ayı sonuçlarını açıkladı. AÇLIK SINIRI Araştırmanın sonuçlarına göre, yerel seçimlerin ardından mutfak harcamalarını temel oluşturan birçok gıda fiyatı artış gösterdi. Dört kişilik bir ailenin sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için yapması gereken gıda harcaması tutarı (açlık sınırı) bin 167 lira 17 kuruş olarak belirlendi. YOKSULLUK SINIRI Gıda harcaması ile birlikte giyim, konut (kira, elektrik, su, yakıt), ulaşım, eğitim, sağlık ve benzeri ihtiyaçlar için yapılması zorunlu diğer harcamaların toplam tutarı (yoksulluk sınırı) ise 3 bin 801 lira 85 kuruş oldu. BEKAR İŞÇİNİN YAŞAMA MALİYETİ Bekar bir işçinin yaşama maliyeti (yoksulluk sınırı) bin 387 lira oldu. Ankara'da yaşayan dört kişilik bir ailenin gıda için yapması gereken asgari harcama tutarı bir önceki aya göre yüzde 1,58 oranında arttı. Yılın ilk dört ayı itibariyle artış oranı yüzde 7,91 oldu. Gıda enflasyonunda on iki ay itibariyle artış oranı yüzde 15,29 oranında, geçen yılın aynı aynına göre iki katı oranında gerçekleşti. Yıllık ortalama artış oranı ise yüzde 10,72 olarak hesaplandı. Gıda enflasyonunda iki ay itibariyle artış oranı yüzde 15,29 oranında, geçen yılın aynı ayına göre iki katı oranında gerçekleşti. Yıllık ortalama artış oranı ise yüzde 10,72 olarak hesaplandı. Gıda harcaması çalışmasına temel alınan beslenme kalıbında yer alan ürünlerin fiyatlarında nisan ayı itibariyle, süt, yoğurt, peynir grubunda; süt fiyatı değişmedi. Yoğurt fiyatında ise az da olsa fiyat artışı oldu. Peynirde geçen ay artış yönünde eğilim gösteren fiyatların, bazı marketler tarafından yürütülen kampanyaların da etkisiyle, bazı markalardaki indirim nedeniyle ortalamada biraz geriledi. ETE ZAM MUTFAĞI OLUMSUZ ETKİLEDİ Et, tavuk, balık, sakatat, bakliyat gibi ürünlerin bulunduğu grupta özellikle kuşbaşı et fiyatındaki artış mutfak harcamasını olumsuz etkiledi. Kıyma et fiyatı ise bazı marketlerde artış olmasına rağmen ortalamada değişmedi. Geçen ay kilogram fiyatı 58,90 lira olan ve fakat hesaplamada dikkate alınmadığı vurgulanan bonfilenin fiyatı bu ay 60,90 liraya yükseldi. Mevsimi bitmekte olan balık fiyatı yükselirken tavuk fiyatı aynı kaldı ancak gelecek ay tavukta fiyat artışı bekleniyor. Yumurtanın tanesi ise 1 kuruş ucuzladı. Sakatat ürünlerinin fiyatı yine değişmedi. Bakliyat fiyatları ise aynı kaldı. Yaş sebze-meyve fiyatı mutfak harcamasını olumsuz etkiledi. Mevsim değişikliğine bağlı olarak bazı sebze-meyveler pazarda azalırken mevsim ürünleri fiyatı daha da yükselmiş olarak yerini aldı. Ortalama sebze fiyatı bu ay kilogramda 7 kuruş artışla 3,16 lira oldu. Meyve ortalama kilogram fiyatı bu ay daha da yükselerek 3,44 lira olarak hesaplandı. Ekmek, pirinç, un, makarna, irmik gibi ürünlerin bulunduğu grupta; gıda harcamasında önemli ağırlığı olan ekmek fiyatı değişmedi. Aynı şekilde bu grupta yer alan ürünlerin fiyatı genelde aynı kaldı. sondakika.com
Türkiye'nin Korkutan Yoksulluk Rakamları
- 22 milyon kişi aylık 527 TL ile geçiniyor! Nüfusun yüzde 40’ı “sızdıran çatı” altında yaşıyor! Kendisine yeni giysi alamayanlar yüzde 35 - Yoksulluğun siyasi istismarını bitirmek için: Oy karşılığı yardım yerine sosyal adalet ve sosyal yardımı hak olarak veren sosyal devlet CHP Parti Meclisi Üyesi, İstanbul Milletvekili Umut Oran, gelir dağılımı ve sosyal adalete ilişkin TÜİK verileriyle derlediği araştırma sonuçları en zenginle en yoksul arasındaki farkın giderek açıldığını, milyonlarca insanın temel gereksinimlerini drahi karşılamayadığını ortaya koydu. Umut Oran'ın açıklaması şöyle: AKP politikaları Türkiye’de gelir dağılımı adaletsizliği ve yoksulluğu kronikleştirdi. Resmi verilere göre en zengin ve en yoksul yüzde 10’luk nüfus arasındaki gelir farkı 14 kata ulaşıyor. OECD ortalamasının çok üzerindeki Gini katsayısı da Türkiye’deki kronik gelir dağılımı adaletsizliğini gösteriyor. TÜİK’in makyajlı istatistikleri, farklı göreli yoksulluk sınırı ölçütlerine göre 7,3-22,3 milyon arasındaki yoksul sayılarına işaret ediyor. Türkiye’nin en düşük bazda bile, birçok önemli ülkenin toplam nüfusundan fazla yoksulu bulunuyor. AKP, gelir dağılımını da düzeltmek, yoksulluğu yenmek istemiyor. Çünkü, yoksulluktan besleniyor, yoksul milyonların bu durumunu kullanarak oya tahvil ediyor. Yoksul aileleri erzak-kömür yardımlarıyla kendine bağımlı yapıp oyunu almaya devam eden AKP, onların hep yoksul ve kendine bağımlı kalmasını, iktidarının devam garantisi olarak görüyor. Gelir dağılımındaki adaletsizliğin son yıllarda düzelmek bir yana daha da artması dikkat çekiyor. En yoksul yüzde 10’luk nüfusu barındıran haneler, toplam gelirden AKP’nin iktidarda ilk yılı olan 2003’te yüzde 2.3 oranında, 2005’te ise yüzde 2.2 pay almıştı. En varlıklı yüzde 10’luk kesimin gelirden aldığı pay ise 2005-2012 döneminde yüzde 28.7’den yüzde 31.1’e yükseldi. 2005’teki 13 katlık gelir farkı, izleyen yıllarda hep bunun üzerinde seyretti, 2012 itibariyle 14 katın üzerinde gerçekleşti. Ücretli-maaşlı çalışanlar bordrolarında yazan geliri beyan ederken, sermaye kesimindekilerin gelirlerini daha düşük beyan etmeleri nedeniyle bölüşüme konu gelir pastasının gerçek hacmi ortaya çıkmıyor, gelir dağılımı da olduğundan daha iyimser bir tablo ortaya koyuyor. Yani, gelir dağılımındaki gerçek uçurum, TÜİK verilerine yansıyandan çok daha derin; görünürdeki adaletsizlik de buzdağının sadece uç kısmı. AKP’nin halka empoze etmeye çalıştığı “ekonomide başarı”, büyüme-kalkınma masallarına rağmen, on iki yılı aşan iktidarı döneminde uyguladığı ekonomi politikaları, korkunç bir gelir dağılımı adaletsizliği ve ciddi boyutlarda bir yoksulluk tablosu ortaya çıkardı. AKP’nin ekonomi politikaları Türkiye’de gelir dağılımı adaletsizliği ve yoksulluğu kronikleştirdi.  Türkiye son 12 yılda, yoksul milyonların durumunu siyaseten istismar eden; sosyal yardımları parti yandaşlığı koşuluna bağlayan; böylece kendine bağımlı bir sadaka toplumu ortaya çıkararak bunu oya tahvil eden ve bu şekilde iktidarını sürdüre gelen AKP’ye tanık oldu. Gelirin yarısı nüfusun yüzde 20’sine ait Türkiye’de korkunç boyutlarda bir gelir dağılımı adaletsizliği yaşanıyor. TÜİK’in en son Gelir ve Yaşam Koşulları Araştırması 2012 yılındaki durumu yansıtıyor. Buna göre en üstteki yüzde 20’lik nüfus diliminde yer alan hane halkları, toplam gelirin yüzde 46.6’sını alırken, en alttaki yüzde 20, gelirden sadece yüzde 5.9 pay alabiliyor. En üstteki ile en alttaki arasında 8 katlık bir gelir farkı var. En varlıklı yüzde 20’lik nüfus gelirin yarıya yakınını elde ederken, nüfusun yüzde 80’i kalan yarısını paylaşıyor. Zengin-yoksul arasındaki makas açıldı Ancak en varlıklı ve en yoksul yüzde 10’luk dilimler esas alındığında ise fark 14.1 kata ulaşıyor. 2012 itibariyle en varlıklı yüzde 10’luk nüfus gelirin yüzde 31.1’ini alırken, en yoksul yüzde 10’un payı sadece yüzde 2.2’de kalıyor. Gelir dağılımındaki bu adaletsizliğin son yıllarda düzelmek bir yana daha da artması dikkat çekiyor. En yoksul yüzde 10’luk nüfusu barındıran haneler, toplam gelirden AKP’nin iktidarda ilk yılı olan 2003’te yüzde 2.3 oranında, 2005’te ise yüzde 2.2 pay almıştı. Bu pay 2010, 2011 ve 2012 yıllarında da yüzde 2.2 olarak gerçekleşti ve 2003’tekinin altında kaldı. En varlıklı yüzde 10’luk kesimin gelirden aldığı pay ise 2005-2012 döneminde yüzde 28.7’den yüzde 31.1’e yükseldi. En zengin ve en yoksul yüzde 10’luk kesimler arasında 2005’teki 13 katlık gelir farkı, izleyen yıllarda hep bunun üzerinde seyretti, 2012 itibariyle 14 katın üzerinde gerçekleşti. Yani gelir dağılımı bu dönemde düzelmek bir yana biraz daha bozuldu. AKP adaletsizliği kronikleştirdi… Bir ülkede milli gelirin dağılımının adaletli olup olmadığını ölçmeye yarayan Gini katsayısı da gelir adaletsizliğinin kronikleştiğini, uçurumun daha da büyüdüğünü gösteriyor. 2005’te 0.380 düzeyinde bulunan Gini katsayısı 2012 itibariyle de 0.402 oldu. Gini katsayısı 0 ile 1 arasında değerler alıyor ve değerin yükselmesi eşitsizliğin artması anlamına geliyor. Örneğin herkesin aynı gelire sahip olduğu bir toplumun Gini katsayısı 0 olurken, tüm gelirin bir kişide toplandığı toplumun Gini katsayısı 1 çıkıyor. Gelir uçurumunda görünen buzdağının sadece ucu… TÜİK, yıllık eşdeğer hane halkı kullanılabilir gelirini 2012 itibariyle 11 bin 859 (Aylık 988) TL olarak baz alıyor. Hane halkları yüzde 10’luk nüfus dilimleri halinde yoksuldan zengine doğru sıralandığında 2012’de en alttaki dilimde 2 bin 599 (Aylık 217) lira olan yıllık eşdeğer hane halkı kullanılabilir geliri, en üst dilimde 36 bin 905 (Aylık 3 bin 75) lira oldu. Ancak anket yöntemiyle yapılan gelir araştırmasında sonuçlar verilen yanıtlara göre elde ediliyor. Ücretli-maaşlı çalışanlar bordrolarında yazan geliri beyan ederken, sermaye kesimindekilerin gelirlerini daha düşük beyan etmeleri nedeniyle bölüşüme konu gelir pastasının gerçek hacmi ortaya çıkmıyor, gelir dağılımı da olduğundan daha iyimser bir tablo ortaya koyuyor. Üst gelir grubundakilerin gerçek beyanda bulunmaması nedeniyle maaş-ücret gelirleri yüzde 46,5’lik oranla toplam gelir içinde en fazla paya sahip, müteşebbis gelirleri ise yüzde 20.4’le bunun yarısından bile az gözüküyor. 2012 yılda GSYH cari fiyatlarla 1.4 trilyon TL olurken, 11 bin 859 TL olarak baz alınan eşdeğer hane halkı kullanılabilir geliri anılan yılda 73 milyon 604 bin kişi olan nüfusla çarpılınca 873 milyar TL’lik bir büyüklük ortaya çıkıyor. Milli gelirin bir kısmının “kullanılabilir gelir” olmadığı, yani hanelere girmediği dikkate alınsa bile üst-orta ve üst kesimlerin beyan etmediği önemli boyutta bir gelir olduğu anlaşılıyor. Yani, gelir dağılımındaki gerçek uçurum, TÜİK verilerine yansıyandan çok daha derin; görünürdeki adaletsizlik de buzdağının sadece uç kısmı. Yoksul sayısı birçok ülke nüfusundan fazla… TÜİK, 2012 yılında eşdeğer hane halkı kullanılabilir “medyan” gelirini yıllık 9.030 TL olarak baz alıyor ve bu medyan gelirin yüzde 40, yüzde 50, yüzde 60 ve yüzde 70’i üzerinden çeşitli “göreli yoksulluk sınırları” belirliyor. Bu farklı yoksulluk sınırlarına göre de  7.3 milyon-22.3 milyon kişi arasında değişen farklı yoksul sayıları ve yüzde 10-30 arasında yoksulluk oranları hesaplıyor. 22 milyon kişi aylık 527 TL ile geçiniyor! Eşdeğer hane halkı kullanılabilir medyan gelirin yüzde 40’ı olarak baz alındığında yoksulluk sınırı yıllık 3.612 (Aylık 301) TL çıkıyor ve buna göre 7 milyon 344 bin kişilik yoksul sayısı ortaya çıkıyor. TÜİK, yüzde 50’lik çıtaya göre yıllık 4.515 (Aylık 376) TL yoksulluk sınırı ile toplam 11 milyon 998 bin yoksul sayısı hesaplıyor. Yoksulluk sınırı olarak medyan gelirin yüzde 60’ı (Aylık 451 TL) baz alındığında toplam 16 milyon 741 bin; yüzde 70’i (Aylık 527 TL) baz alındığında ise 22 milyon 252 bin yoksul sayısı ortaya çıkıyor. Baz alınan yoksulluk sınırına göre değişen yoksul sayısının son 5 yılda 545 bin-1.7 milyon kişi arttığı görülüyor. Ancak resmi istatistiklerde baz alınan en yüksek yoksulluk sınırı bile, yoksulluğun boyutunu yansıtmaktan uzakta bulunuyor. TÜİK, 2012 itibariyle yüzde 70’lik medyan gelire göre yoksulluk sınırını aylık 527 TL olarak baz alarak bunun üstünde eşdeğer hane halkı kullanılabilir geliri olanları yoksul sayısına dahil etmiyor. Türk-İş ise Türkiye’de dört kişilik bir ailenin yoksulluk sınırını Aralık 2012 itibariyle 3 bin 208 TL olarak açıklamıştı. Bunu hane halkı başına düşündüğümüzde aylık 802 TL’ye denk geliyor. Yıllık 9.030 (Aylık 753) TL olan eşdeğer hane halkı gelirinin yüzde 100’ünü de aşan bu tutar dikkate alındığında ülkedeki yoksul sayısının 22.3 milyonun çok çok üzerinde olduğu görülüyor. Nüfusun yüzde 40’ı “sızdıran çatı” altında yaşıyor! TÜİK araştırması, eksiklikleri ve yanıltıcı yanlarına rağmen, Türk halkının ekonomik koşullarına ilişkin oldukça çarpıcı veriler de ortaya koyuyor. Buna göre; nüfusun yüzde 40.6’sının konutunda “sızdıran çatı, nemli duvarlar, çürümüş pencere çerçevesi” gibi sorunları var. Konutunda izolasyondan dolayı ısınma sorunu yaşayanların oranı payı önceki yıla göre 5 puan artarak yüzde 46.6’ya çıktı. Nüfusun yüzde 27.4’ü oturduğu konutta odaların karanlık olması veya yeterli ışık alamaması gibi sorunlar yaşıyor. Nüfusun yüzde 61.3’ü hanesinin taksit ödemeleri ve borçları (konut alımı ve konut masrafları hariç) bulunuyor. Kendisine yeni giysi alamayanlar yüzde 35 Nüfusun yüzde 85.9’unun “evden uzakta bir haftalık tatil” yapacak parası yok. Nüfusun yüzde 61,8’i “beklenmedik harcamalarını” ve yüzde 78,8’i “yıpranmış ve eskimiş mobilyalarını yenileme” ihtiyacını ekonomik nedenlerle karşılayamayacak durumda. İki günde bir et, tavuk ya da balık içeren yemek masrafının karşılayamayanların oranı yüzde 43.9’a ulaşıyor.Hane halklarının yüzde 35.1’i kendisine yeni giysiler alamıyor. Ciddi finansal sıkıntıyla karşı karşıya olan nüfusun oranı olarak tanımlanan ve belirlenmiş 9 maddeden en az 4’ünü karşılayamama ya da mahrum olma durumunu tanımlayan “maddi yoksunluk” oranı yüzde 59.2’ye ulaşıyor. AKP yoksulluktan besleniyor… Yıllardır büyüme-kalkınma masalları ile göz boyayan; algı yönetimi yoluyla yarattığı illüzyon sayesinde kitleleri “ekonominin çok iyi yönetildiğine” inandıran AKP’nin ekonomi politikalarının yol açtığı gerçek tablo böyle. AKP’nin, gelir dağılımını iyileştirmek, yoksul sayısını azaltmak gibi bir hedefi de olmadı, aslında bu çarpıklık onun işine de yaradı.Çünkü AKP, yoksulluktan beslendi, yoksul milyonların bu durumunu istismar edip, oya tahvil etmeyi tercih etti. Yoksul halkı erzak-kömür yardımlarıyla kendine bağımlı yapıp oylarını almaya devam eden AKP, onun hep yoksul ve kendine bağımlı kalmasını, iktidarının devamının garantisi olarak gördü. SOSYAL DEVLET İÇİN “AİLE SİGORTASI” ÖNERMİŞTİK CHP olarak, sosyal devlet ilkesini tesis amacıyla geliştirdiğimiz “Aile Sigortası Kurumu” (AS-KUR) modelini 2011 genel seçimleri öncesi kamuoyuna açıklamıştık.  Bu konuda TBMM’ye yasa teklifi de verdik. Benzerleri daha önce Meksika, Brezilya gibi ülkelerde uygulanmış ve yoksullukla mücadelede son derece başarılı sonuçlar elde edilmiş olan bu modelde ısrarlıyız, kararlıyız. AS-KUR modeli ile sosyal yardım kurumlarının tek çatı altında toplanması ve bu yardımların tek elden yürütülmesini amaçlıyoruz. Bu model, hem kısa vadede yoksulluğu yenmek için muhtaç durumdaki ailelere her ay düzenli nakdi yardım yapılmasını, hem de yoksulluğu uzun vadede azaltmak için kapsamdaki ailelerin çocuklarını düzenli sağlık kontrolü ve okula göndermeleri koşulunu içeriyor. Aylık ödemelerin hanedeki kadının adına açılan hesaba yapılmasını öngörüyoruz. Nüfusun en yoksul kesimine sağlanan nakit akışıyla kısa vadeli yoksulluğu azaltabiliriz. Eğitim ve sağlık kontrolü koşuluyla da uzun vadeli yoksullukla mücadelede yetişmiş insan kaynağını artırarak ülkeyi kalkındırıp ileri götürebiliriz. Mesleki eğitim kurslarını da içeren Aile Sigortası, AKP’nin sıcak paraya dayalı istihdam yaratmayan büyüme modelinin aksine istihdam artışı sağlayacak, Türkiye’nin kronik işsizlik sorununun çözümüne katkı sağlayacaktır. Sağlıklı ve eğitimli yeni nesillerin yetişmesinin garantisi olacak Aile Sigortası ile çocuk işçiliği sona erecek, çocuklarımızın sağlık ve eğitim hizmetlerinden eşit bir şekilde yararlanmasını da sağlayacaktır.   Sonuç olarak sosyal adalet, sosyal yardım bir haktır. Bu hak ancak sosyal demokrasinin uygulandığı, sosyal devletlerde karşılıksız olarak verilir. Unutmayalım ki eğitim ve gelir düzeyi ne kadar artarsa toplum bilinçlenir ve hakkına sahip çıkar. AKP iktidarını devam ettirmek için sürekli eğitim sistemini değiştirerek eğitim düzeyini düşük tutmakta, ekonomide rakamlarla oynayarak düşük gelir düzeyini saklamakta, böylelikle oy karşılığı vatandaşına yardım yaparak yoksulluğu siyasi istismar aracı olarak kullanmaktadır.
Yoksulluk Sınırı 3 bin 770 lira...
Türk-İş'in araştırmasına göre, mayıs ayında dört kişilik bir ailenin açlık sınırı bin 157 lira, yoksulluk sınırı 3 bin 770 lira oldu.Türk-İş, çalışanların geçim koşullarını ortaya koymak ve temel ihtiyaç maddelerindeki fiyat değişikliğinin aile bütçesine yansımalarını belirlemek amacıyla her ay yaptırdığı 'açlık ve yoksulluk sınırı' araştırmasının 2014 Mayıs ayı sonuçlarını açıkladı. Araştırmanın sonuçlarına göre, dört kişilik bir ailenin sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için yapması gereken gıda harcaması tutarı (açlık sınırı) bin 157 lira 55 kuruş, gıda harcaması ile giyim, konut (kira, elektrik, su, yakıt), ulaşım, eğitim, sağlık ve benzeri ihtiyaçlar için yapılması zorunlu diğer harcamaların toplam tutarı (yoksulluk sınırı) ise 3 bin 770 lira 52 kuruş oldu. Ankara'da yaşayan dört kişilik bir ailenin gıda için yapması gereken asgari harcama tutarı bir önceki aya göre yüzde 0,82 oranında geriledi. Gıda enflasyonunda 12 ay itibarıyla artış oranı yüzde 16,30 oranında gerçekleşti. Yıllık ortalama artış oranı ise yüzde 11,45 olarak hesaplandı. Araştırmaya göre; süt, yoğurt, peynir grubunda; bu ay önemli bir fiyat değişikliği görülmedi. Et, tavuk, balık, sakatat, bakliyat gibi ürünlerin bulunduğu grupta; balık mevsiminin sona ermesiyle birlikte, çeşit azalırken, fiyatlarda da artış dikkati çekti. Et ve tavuk ile sakatat ürünlerinin fiyatı aynı kaldı. Yaş sebze-meyve fiyatı mevsim şartları nedeniyle biraz geriledi ve çeşidi arttı, bu durum mutfak harcamasına olumlu yansıdı. Özellikle patates fiyatındaki gerilemenin etkisi fazla oldu. Ortalama sebze kilogram fiyatı bu ay 3,14 lira olarak hesaplanırken, meyve ortalama kilogram fiyatı (erik, kayısı, şeftali gibi meyvelerin pazar tezgahlarında daha fazla görünmesiyle birlikte) biraz yükselerek 3,68 lira oldu.CNN Türk
Asgari Ücrete Temmuz Zammı, Haziran'da Eridi...
Milyonlarca asgari ücretli emekçi temmuz ayında kendilerine yapılacak olan 45 TL’lik zammı bekliyor. Ancak onlar bu zammı beklerken daha haziran ayında 30 temel gıda maddesine toplam 43 TL zam geldi. Daha 45 TL’lik maaş artışı eline geçmeden 43 TL’si giden asgari ücretliye 2 TL kalacak. Bu parayı da Ankara’da 25 kuruş, İstanbul’da 20 kuruşluk ulaşım zammı çoktan götürdü. ZAM BUHAR OLUYOR! Ulaşım zamları, 20 iş günü üzerinden hesaplandığında toplam Ankara’da 10 TL, İstanbul’da ise 8 TL asgari ücretlinin ulaşım masraflarına artış getiriyor. Asgari ücretlinin kendine yapılan 45 TL’lik zamdan 30 kalem gıda maddesine gelen 43 TL’lik zam çıkıldığında kalan 2 TL’de ulaşıma gittiği gibi Ankara 8 TL, İstanbul’da 6 TL’lik aylık gelirinden oldu. Mayıs ayında Türk- İş’in yayımladığı araştırmaya göre asgari ücretle geçinen 4 kişilik bir ailenin sağlık beslenebilmesi için 1157 TL, Gıda harcaması ile birlikte giyim, konut (kira, elektrik, su, yakıt), ulaşım, eğitim, sağlık ve benzeri ihtiyaçlar için yapılması zorunlu diğer harcamaların da hesaba girdiğinde 3 bin 770 TL gerekiyordu. Belediye ve Özel İdare Çalışanları Birliği Sendikasının (Bem-Bir-Sen) TÜİK’in resmi verilerini baz alarak yaptığı araştırma çalışmasında ise şubat ayında açlık sınırı 1165 TL, yoksulluk sınırı ise 3 bin 2 TL’ydi. ELİNDEKİ GELİRDEN DE OLACAK Geçtiğimiz aylarda yapılan araştırmalar baz alındığında zaten açlık sınırı altında yaşayan 4 kişilik asgari ücretli ailenin, temmuzda 45 TL’lik maaş artışıyla 931 TL aylık geliri olacak ve açlık sınırı altında yaşamaya devam edecek. Ayrıca 30 temel gıda maddesine gelen 43 TL’lik fiyat artışı ve ulaşıma gelen zamlar da eklendiğinde ise asgari ücretli aile açlık sınırında altındaki yaşamı daha da kararacak. Temmuzdaki 45 TL’lik artışını gıda ve ulaşım zamlarına kaptırdığı gibi elindeki gelirin bir kısmını da zamlara vermek zorunda kalan aile, artmaya devam eden ve edeceği ön görülen petrol fiyat artışıyla, elektrik, doğal gaz vb. faturalara yansıyacak zamlarla da karşılaşacak. ZAMLAR HEP EMEKÇİ SOFRASINDAKİ ÜRÜNLERE HAZİRAN ayında 30 temel gıda maddesinden bazılarına yapılan zamlar ise şöyle: Kuru fasulye 6.10 TL’den 12.3 TL’ye, mercimek 3.28 TL’den 5.71 TL’ye, pirinç 4.57 TL’den 5.74 TL’ye, nohut 6.05 TL’den 6.25 TL’ye, beyazpeynir 14.99 TL’den 18.51 TL’ye, yoğurt 3.56 TL’den 4.50 TL’ye, yumurta 26 kuruştan 33 kuruşa, zeytin 12.56 TL’den 14.36 TL’ya, kuru soğan 1.15 TL’den 1.29 TL’ye, patates 1.63 TL’den 1.99 TL’ye, makarna 2.27 TL’ den 2.70 TL’ye, bulgur 2.30 TL’den 3.10 TL’ye, kabak 1.72 TL’den 2.79 TL’ye, çay 14 TL’den 16.5 TL’ye ve kırmızı et 24.2 TL’den 27.1 TL’ye yükseldi. Tamer Arda Erşin | Evrensel
Yoksulluk Sınırı 3 Bin 772 Lira
Türk-İş'in araştırmasına göre, haziran ayında dört kişilik bir ailenin açlık sınırı bin 158 lira, yoksulluk sınırı 3 bin 772 lira oldu. Türk-İş, çalışanların geçim koşullarını ortaya koymak ve temel ihtiyaç maddelerindeki fiyat değişikliğinin aile bütçesine yansımalarını belirlemek amacıyla her ay yaptırdığı ''açlık ve yoksulluk sınırı'' araştırmasının 2014 Haziran ayı sonuçlarını açıkladı. Araştırmanın sonuçlarına göre, dört kişilik bir ailenin sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için yapması gereken gıda harcaması tutarı (açlık sınırı) bin 158 lira 9 kuruş, gıda harcaması ile giyim, konut (kira, elektrik, su, yakıt), ulaşım, eğitim, sağlık ve benzeri ihtiyaçlar için yapılması zorunlu diğer harcamaların toplam tutarı (yoksulluk sınırı) ise 3 bin 772 lira 27 kuruş oldu. Gıda enflasyonu yüzde 13 Ankara'da yaşayan dört kişilik bir ailenin gıda için yapması gereken asgari harcama tutarı bir önceki aya göre yüzde 0,05 oranında artış gösterdi. Gıda enflasyonunda 12 ay itibarıyla artış oranı yüzde 13,35 oranında gerçekleşti. Yıllık ortalama artış oranı ise yüzde 11,69 olarak hesaplandı. Sebze fiyatı geriledi Araştırmaya göre süt, yoğurt, peynir grubunda bu ay önemli bir fiyat değişikliği görülmedi. Et, tavuk, balık, sakatat, bakliyat gibi ürünlerin bulunduğu grupta, ramazan ayı öncesi et fiyatındaki artış aile bütçesini olumsuz etkiledi. Et ve tavuk ile sakatat ürünlerinin fiyatı aynı kaldı. Bu ay özellikle sebze fiyatındaki gerileme mutfak harcamasını olumlu etkiledi. Geçtiğimiz ay 3 lira 14 kuruş olan ortalama sebze fiyatı bu ay 2 lira 78 lira olarak hesaplandı. Meyve fiyatı ise fazla değişmedi ve bu ay ortalama kilogram fiyatı 3 lira 67 lira oldu. Kaynak: Anadolu Ajansı
15 Maddede Pişkin İnsan Olmak
Pişkinlik, olgunluk olmuşluk manasında güzel bir vasıf olması gerekirken günümüzde yüzsüzlükle eşdeğer bir anlam kazanmış durumda. Pişkin insan nasıl olur, nerede karşımıza çıkar az pişmiş ya da çok pişmiş insan var mıdır? İşte size pişkinlik üzerine utanılası hareketler;
Yoksulluk Sınırı: 3.835 TL
Türk-İş'in her ay düzenli olarak yayınladığı açlık ve yoksulluk sınırı araştırmasına göre, dört kişilik bir aile için açlık sınırı bin 177, yoksulluk sınırı ise 3 bin 835 TL olarak hesaplandı. Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu (Türk-İş) Temmuz ayı 'Açlık ve Yoksulluk Sınırı' araştırması verilerini açıkladı. Gıda harcama tutarının bir önceki aya göre yüzde 1,6 arttığı belirtilen verilere göre, 4 kişilik bir ailenin sağlıklı ve dengeli beslenebilmesi için 'açlık sınırı' bir önceki aya göre 19 TL artarak bin 177 TL'ye yükseldi. Yine 4 kişilik bir ailenin ulaşım, eğitim, sağlık ve benzeri ihtiyatlarını karşılaması için hesaplanan 'yoksulluk sınırı' ise 3 bin 835 TL oldu. Bir önceki ay 'yoksulluk sınırı' ise 3 bin 772 TL olarak gösterilmişti. 2013 yılının Temmuz ayında da, 'açlık sınırı' bin 11 TL, 'yoksulluk sınırı' ise 3 bin 295 TL olarak açıklanmıştı. Verilerde tek kişi için Temmuz ayında göre hesaplanan yaşam maliyeti bin 400 lira 72 kuruş olarak gösterilirken, net 891 liralık asgari ücret ile aradaki fark 510 liraya yükselmiş oldu. TEMMUZ AYININ 'ŞAMPİYONU' LİMON! Et fiyatlarındaki artışın aile bütçesine, ramazan ayındaki artışlarla beraber ek yük getirdiğine dikkat çekilen verilerde, sebze ve meyvelerdeki ürün miktarındaki yetersizliğinin ürün miktarını yükselttiği belirtildi. Verilere göre, Temmuz ayı itibariyle sebze-meyve ortalama kilogram fiyatı 3,44 lira olarak hesaplanırken, geçtiğimiz ay ise bu rakam 3,17 TL'ydi. Sebze-meyve grubunda en çok dikkat çeken artış ise limonda yaşandı. Limonun kilogram fiyatı geçtiğimiz ay 3-4 TL iken, Temmuz ayında 6-7 TL olarak belirlendi.  Evrensel