onedio
Görüş Bildir

Türk Kızılayı Haberleri

Türk Kızılayı ile ilgili tüm haberler, içerikler, galeriler, testler ve videolar Onedio’da. Türk Kızılayı ile ilgili son dakika haberleri ve gelişmelerini, yeni içerikleri de bu sayfa üzerinden takip edebilirsiniz.

trend-arrow

Popüler İçerikler

Erdoğan'dan Yardım Kuruluşlarına Teşekkür
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Başbakanlık Afet ve Acil Durum Yönetim Başkanlığı'nın (AFAD) ev sahipliğinde Arenamega'da gerçekleştirilen 'Afete Hazır Okul Kampanyası'nın tanıtım töreninde, kampanyanın ülke ve millet için hayırlara vesile olmasını diledi.Erdoğan, kampanyayı düzenleyen AFAD'a, Milli Eğitim Bakanlığı'na ve tüm katkı verenlere teşekkür etti. Kardeş ülke Afganistan'da toprak kayması neticesinde hayatını kaybedenlere Allah'tan rahmet, yakınlarına, tüm Afganistan halkına sabır ve başsağlığı dileyen Erdoğan, şunları kaydetti: 'Bilindiği gibi Afganistan'ın kuzeydoğusunda, Badahşan vilayetindeki bir köy, maalesef tamamen toprak altında kaldı. Şu ana kadar yaklaşık 300 kişinin cesedine ulaşılabildi. Vefat edenlerin sayısının çok daha fazla olduğu tahmin ediliyor. Türk Kızılayı, bu büyük afetin ardından bölgeye ulaşan ilk uluslararası yardım kuruluşlarından biri oldu. Kızılay, tespit çalışmalarını yaptıktan sonra bölgede ihtiyaç duyulan yardımları ulaştırmak için çalışmalarına başladı. Aynı şekilde AFAD şu anda bu çalışmalarını sürdürüyor. Yine bir Türk insani yardım kuruluşu İHH da bölgeye ulaştı ve mağdurların elinden tutmaya başladı. Kızılay'a, AFAD'a, İHH'ya bölgeye ulaşan tüm yardım kuruluşlarına da bu vesileyle teşekkür ediyor, çalışmalarında başarılar diliyorum.' Erdoğan, 'Bu arada bir kez daha kardeş Afganistan halkına taziye mesajlarımızı iletiyor, ölenlere Allah'tan rahmet, yakınlarına başsağlığı diliyorum' diyerek, Afganistan'daki olayda olduğu gibi, tabii afetleri engellemenin insan iradesini, insan gücünü aştığını söyledi. 'Yerleşim yerleri afetlere karşı dayanıklı inşa edilmeli' Afetleri engelleyemeyeceklerini ifade eden Erdoğan, 'Ama bu tür olayların en az can ve mal kaybıyla sonuçlanması için alabileceğimiz tedbirler var. Yerleşim yerlerinin deprem başta olmak üzere, yaşanması muhtemel afetlere karşı dayanıklı şekilde inşa edilmesi bu tedbirlerden biridir. Afet sonrası kurtarma ve yardım çalışmalarının organizasyonu da bu çerçevede dikkatle ele alınması gereken, planlanması gereken, uygulanması gereken önemli bir husustur' dedi. Başbakan Erdoğan, Türkiye'de afet öncesi ve sonrası yapılacak çalışmalar konusunda maalesef, uzun yıllar bilinçli bir yapılanmaya gidilemediğini dile getirerek, şöyle devam etti: 'Farklı kurumlar işin farklı yönlerinden sorumlu görünüyorlardı. Ama aralarında koordinasyon yoktu. 1999 Marmara ve Düzce depremleri, ülke olarak bu konuda ne denli hazırlıksız olduğumuzun en çarpıcı örneği olarak ortaya çıkmıştır. O depremlerde ne yazık ki, ben de oraya gittiğimde orada hükümeti göremedim. Hümüket yetkilileri iki gün aradan sonra oraya gelebildiler. Bunun için biz 2009 yılında ilgili tüm kurumları Afet ve Acil Durum Yönetim Başkanlığı çatışı altında topladık. Nitekim 2011 yılında yaşadığımız Van depreminde çok kısa sürede afete müdahale ettik. Şahsım, arkadaşlarım hep birlikte, bizler 24 saat olmadan, gece yarısı Van'daydık. Van'ı yeniden ayağa kaldıracak çalışmaları başlattık. İşte az önce izlediniz, 1 yılda yeni Van'ı inşa ettik. Konteyner kentler kurduk, çadır kentler kurduk ve Van merkez başta olmak üzere Erciş'yle Edremit'yle yeni bir Van inşa oldu. Aynı şekilde Bingöl'ü inşa ettik. Bingöl'de deprem oldu gece yarısı şahsım, bakan arkadaşlarım biz Bingöl'deydik. Bingöl'de de yine bir yıl içinde yeni Bingöl'ü inşa ettik. Eğer devletsek, hele hele sosyal devletsek, hele hele dertliysek, halkımıza sevdalıysak bunu anında yerine getirmemiz gerekiyor.' 'Şimdi yeni Kızılay var' Başbakan Erdoğan, Kütahya Simav'da da deprem olduğunu anımsatarak, 'Kütahya Simav depreminde de yine anında müdahaleyle Simav'a ulaştık. Bir yıl içinde Simav'ı da yeniden inşa ettik. Her şeyiyle. Evleriyle, okullarıyla, sosyal donatı alanlarıyla, her şeyiyle... Bu artık şunu gösteriyor; benim devletim benim yanımdadır' diye konuştu. Depremlerde, ölen vatandaşları geri getirmenin mümkün olmadığını ancak hiç olmazsa geride kalanların, başını sokacakları konutlarını, çocuklarının eğitimini, öğretimini sağlayabilecekleri okullarını, bütün yollarıyla altyapısıyla inşa etmenin o devletin görevi olduğunu vurgulayan Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: 'Bunu Düzce depreminde maalesef göremedik. Sakarya'da göremedik. Kocaeli'nde, Gölcük'te göremedik. Yalova'da göremedik. Ama biz bunu hamdolsun geldik hallettik. Bu süreçte sadece AFAD'ı hızlı ve etkin müdahale yapan bir kurum haline getirmekle kalmadık, sivil toplum kuruluşu niteliğindeki yardım kuruluşlarımızın da güçlenmesini sağladık. Artık eski Kızılay yok. Şimdi yeni Kızılay var. Dünyanın neresinde olursa olsun, yaşanan afetlerde, olay yerine ilk ulaşan, mağdurlara yardım elini ilk uzatan kuruluşlardan biri haline getirdik. Bunun yanında pek çok sivil yardım kuruluşumuz, dünyanın dört bir yanında göğsümüzü kabartan başarılı çalışmalar yürütüyor. Bu vesileyle gerek AFAD, gerek Kızılay ve gerekse diğer sivil yardım kuruluşlarımızın çalışmalarında büyük bir özveriyle görev alan herkese şükranlarımı sunuyorum.' 'Kamplar örnek alınıyor' Ülkenin dört bir yanında kurulan ve sayıları bini bulan deprem ölçüm cihazları ile bölgedeki sarsıntıların hassasiyetle ölçüldüğünü ve öngörüler geliştirebildiğini ifade eden Erdoğan, şöyle konuştu: 'Afet alanlarında iletişimin kesintisiz şekilde sürdürülebilmesini sağlayacak teknolojiler üzerinde yürüttüğümüz çalışmalar sürüyor. Afetler sırasında oluşan karmaşanın önüne geçecek kriz yönetimi konusunda çok ciddi bir birikim sahibi olduk. Hazırladığımız Türkiye Afet Müdahale Planı'yla afet anında kimin ne yapacağını önceden belirliyoruz. Yine bir çeşit sosyal afet sayabileceğimiz Suriye'den ülkemize gelen kardeşlerimizin ihtiyaçlarının karşılanması konusundaki organizasyonu da AFAD açısından başarılı bir sınav olarak değerlendiriyoruz. Suriye'deki zulümden kaçarak ülkemize sığınan kardeşlerimiz için AFAD tarafından oluşturulan 22 kampın altyapısı ve verilen hizmetlerle gelişmiş ülkeler tarafından dahi örnek alındığını görüyoruz. Her geçen gün gelişen kurumsal yapısı ve artan birikimiyle AFAD, bundan sonraki afetlere ve krizde çok daha etkili çok daha kapsamlı müdahale edebilecek bir kapasiteye ulaşıyor. Bu çerçevedeki eksikleri süratle tamamlayarak afet ve acil durum yönetimi konusunda dört dörtlük bir yapı oluşturma kararlılığımız devam ediyor.' Başbakan Erdoğan, yalnızca teknik altyapıyı kurmanın, afetlere hazırlıklı olmak için yeterli olmadığını, bununla birlikte 7'den 70'e tüm vatandaşlarda afetler konusunda bilinç oluşmasını sağlamak mecburiyetinde olduklarını belirterek, şöyle devam etti: 'İnsanımıza afet durumunda ne yapacağını, nasıl davranacağını öğretmeden bu konudaki hazırlıklarımızı tamamlamış olamayız. Bunun için her anlamda afete hazır Türkiye hedefi doğrultusunda çok yönlü çalışmalar yürütüyoruz. Okulda, ailede, iş yerinde, şehrimizde, ülkemizde afete hazırlık konusunda bilhassa afet sonrası ilk 72 saatte yapılacaklarla ilgili kapsamlı planlar ve bilgilendirme çalışmaları gerçekleştiriyoruz. 'Afete Hazır Okul Kampanyası' da bu hazırlıklardan birisidir. Bu kampanyayla yüz binlerce öğretmenizi ve milyonlarca öğrencimizi eğiterek afetlere karşı hazırlıklı hale getirmeyi amaçlıyoruz.' 'Yaklaşık 450 yıl sonra biz de aynı şeyi söylüyoruz' Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, afetlere karşı alınan tedbirlerin Türkiye tarihinde köklü bir geçmişi olduğunu dile getirdi. İstanbul'un yangın felaketleri yaşadığı Sultan 2. Selim Han döneminde yayımlanan 'İnsanlar, kendi evlerinin yüksekliğine uygun merdivenler hazırlasınlar. Büyük bir fıçı suyu her zaman hazır tutsunlar. Allah'ın hikmetiyle yangın meydana gelirse kaçmayıp komşuları gelene, Yeniçeri ve diğer halk erişene kadar merdivenlerini yaslayıp su ile ateşi söndürmeye çalışsınlar' şeklindeki fermanı aktaran Erdoğan, şöyle devam etti: 'Yaklaşık 450 yıl sonra biz de aynı şeyi söylüyoruz. Afetten korkmak ve kaçmak yerine hazırlıklı ve bilinçli olmak için çalışmalıyız. Bu tür kampanyaların afetlere hazırlık konusunda toplumsal bilinç oluşturmaya önemli katkı sağlayacağına inanıyorum. Diğer yandan kentsel dönüşüm çalışmaları başta olmak üzere tüm imkanlarımızı kullanarak şehirlerimizi depreme dayanıklı hale getirmenin çabası içindeyiz. Elbette bu tür devasa dönüşüm çalışmalarını gerçekleştirmek kolay değil. Ancak, deprem başta olmak üzere afetler karşısında hazırlıklı olmak için zoru başarmak zorundayız.' Başbakan Erdoğan, konuşmasının sonunda kampanya nedeniyle AFAD ve Milli Eğitim Bakanlığını başta olmak üzere katkı verenleri tebrik etti. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın huzurunda, Afete Hazır Okul projesinin protokol imza töreni gerçekleştirildi. Protokolü, Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay ve Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı imzaladı. Arenamega yerine Yahya Kemal Beyatlı Başbakan Erdoğan, imza töreni öncesinde Küçükçekmece Arena ve Arenamega isimleri ile anılan salonun açılışında, salona yeni bir isim bulunması konusunda yaptığı konuşmayı hatırlattı. Küçükçekmece'de ağırlıklı olarak Rumeli'den göçmüş ailelerin yaşadığını dile getiren Erdoğan, 'Salonun ismi ne olabilir diye düşündük, sonunda şöyle bir karar verdik. Dedik ki bu salonun adını da Yahya Kemal Beyatlı olarak verelim' dedi. Salondakilere 'Nasıl buldunuz?' diye soran ve alkışla karşılık alan Erdoğan, Yahya Kemal'in 'Şu kopan fırtına Türk ordusudur, Yarabbi!/Senin uğrunda ölen ordu budur Yarabbi!/Ta ki yükselsin ezanlarla müeyyed namın/Galib et, çünkü bu son ordusudur İslam'ın' şeklindeki dizelerini okuduktan sonra, 'Yahya Kemal Beyatlı Kültür Merkezi' olarak belirledikleri ismin hayırlı olmasını diledi. Bu arada Başbakan Erdoğan'ın konuşması sırasında salonda bulunan bir grup çocuk, 'Dualarımız sizinle' yazılı dövizi kaldırdı. Erdoğan, çocuklara 'Sağolun çocuklarım, yavrularım' ifadeleriyle seslendi. Muhabir: Hatice Şenses Kurukız, Muharrem AksakallıİSTANBULAA
Soma Kömür Ocağı Faciası: 205 İşçi Öldü, 80 İşçi Yaralı
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, Soma'da maden ocağında çıkan yangında ölenlerin sayısının 205'e yükseldiğini bildirdi. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, Soma'da maden ocağında çıkan yangında ölenlerin sayısının 205'e yükseldiğini bildirdi. Eynez bölgesindeki maden bölgesinde çalışmaları takip eden Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, gazetecilere yaptığı açıklamada, madene kurtarma amaçlı giren ve dumandan etkilenen bazı kişilerin de yaralılar arasında sayılmış olabileceğini söyledi. Zamanın işlediğini, daha da kritik bir döneme girildiğini dile getiren Yıldız, kurtarma çalışmalarının ara verilmeden tüm hızıyla sürdüğünü vurguladı. Bakan Yıldız, gazetecilerin soruları üzerine 'İhmal varsa biz buna hiçbir yerde kayıtsız kalmadığımız gibi burada da kalmayız' dedi. Personel listesi üzerinde çalışma yapıldığını, adli tıp kurumu ve savcılıkla görüştüklerini, hukuki işlemlerin hızlı şekilde yürütülmesi için uğraş verdiklerini aktaran Yıldız, şunları kaydetti: 'Sayı endişe ettiğimiz noktaya doğru gidiyor. Yarının hazırlıklarını, organizasyonu da bir yandan yapmamız gerekiyor. Cenaze işlemleriyle ilgili bir boşluk olmaması için çalışmamız lazım. Bakan yardımcısı, milletvekili arkadaşlarımızla görev dağılımı yaptık, yüreğimizde büyük bir acıyla bunları yapıyoruz.' Bakan Yıldız, soru üzerine madeni işleten şirketin yetkilileriyle görüştüğünü de bildirdi. Yangın devam ediyor Yıldız, Eynez bölgesindeki madende çıkan yangına ilişkin en son yaptığı açıklamadan bu yana özellikle teknik olarak, içeride tersine hava akımlarıyla alakalı çalışmalara devam edildiğini söyledi. Yıldız, şöyle konuştu: 'Bu sayının artmasından endişe ediyoruz. 80 yaralımız var demiştik. 60 yaralımız madencilerimizle ilgiliydi, diğer 20'si de kurtarma ekiplerinden gelenlerden gazdan etkilenen ve zarar görenlerdi. Şu anda 4 tane ağır yaralımız var, durumları da yine hastanelerimizde kontrol altına alınıyor. İlk etapta çıkan ve çıkartılan 363 madencimiz olduğunu söylemiştik. En son geldiğimiz noktada vefat eden 72 madencimizin otopsisi tamamlandı. Bunlarla alakalı işlemleri Balıkesir Valimizin başkanlığında bir heyetle beraber takip ediyoruz. Cenaze teslimlerini de bizim aradığımız cenaze yakınlarıyla beraber başlatacağız. Herhangi bir karmaşaya yol açmamak açısından. Bir yandan da içeride kurtarma faaliyetleriyle alakalı ümitlerimizin azaldığını söylemem lazım. Ama son noktaya kadar da arkadaşlarımız çalışmalarına devam edecekler.' Bakan Yıldız, kaç madencinin mahsur olduğuna ilişkin soruya içerideki tüm işçiler çıkmadan herhangi bir sayı söylemelerinin doğru olmayacağı yanıtını verdi. Kurtarma faaliyetlerinde bulunan ekiplerin herhangi bir riske girmemesi için oradaki duman ve karbonmonoksit seviyelerinin düşürülmesiyle uğraşıldığını aktaran Yıldız, '460'tan fazla kurtarma ekibiyle beraber çalışıyoruz, farklı bir sıkıntı yaşanmadan bu süreci yönetmemiz lazım' dedi. Bakan Taner Yıldız, bir gazetecinin yangının devam ettiğinin söylendiğini belirtmesi üzerine de 'Yangın devam ediyor evet' cevabını verdi. Yıldız, ulusal yas ilanı ile ilgili de 'Sayın Başbakanımız geldiğinde kendisine sunacağız. Birazdan da kendisiyle görüşeceğim. Ondan sonra arkadaşlarla bu konuyu irdeleyeceğiz' diye konuştu. Mahsur kalan 6 işçi 18 saat sonra çıkarıldı Madende arama kurtarma çalışmalarını yürüten ekipler, 18 saat sonra 6 işçiyi madenden çıkardı. Sedye ile çıkarılan işçiler, ocağın giriş bölgesinde hazır bekleyen ambulanslara konularak gönderildi. Öte yandan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, maden sahasına gelerek ocağın giriş bölgesinde bulunan arama kurtarma ekipleriyle görüştü. İlgililerden bilgi alan Bakan Yıldız, daha sonra maden sahası çıkışında bekleyen ailelerin yanına gitti, kısa bir görüşmenin ardından alandan ayrıldı. Kurtarma çalışmaları sabaha kadar sürdü Maden ocağında çok sayıda kurtarma ekibi gece boyunca çalışmalarına devam etti. Çalışmalara farklı illerden gelen ekipler de destek verdi. Mahsur kalan işçilerin yakınları geceyi uykusuz geçirdi. Yakınları henüz ocaktan çıkarılamayan vatandaşlar çalışmaların olduğu alandan ayrılmadı. İşçilerin yakınlarının yanı sıra olay sırasında madende olmayan mesai arkadaşlarının endişeli bekleyişi devam ediyor. Çok sayıda ambulans alanda hazır bekletiliyor. Ocaktan çıkarılan işçiler ambulanslarla çevredeki hastanelere gönderildi. Bazı işçilere ilk müdahale ocağın sağlık biriminde yapıldı. Polis, arama kurtarma ve sağlık ekiplerinin işlerini kolaylaştırmak için işçilerin yakınları ile çıkarılan işçilerin ambulanslara konulduğu alan arasına barikat kurdu. Madenin havalandırma bacasından içerinde tahliye edilen dumanların yükseldiği gözlendi. Türk Kızılay'ı da alana kurduğu çadırlardan hem işçi yakınlarına hem de görevlilere yiyecek ve içecek servisi yaptı. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız da geceyi maden sahasındaki TKİ Kurumu Eli Müessesesi Müdürlüğü Eynez Yeraltı Kontrol Şube Müdürlüğü'nde geçirdi. Müdürlükte kurulan kriz merkezinde Sağlık Bakan Yardımcısı Agah Kafkas ve diğer yetkililerle gelişmeleri takip etti. Öte yandan bazı yabancı basın kuruluşları da çalışmaları izledi. Cenazelerin bazıları yakınlarına teslim edilmeye başlandı Arama kurtarma ekipleri tarafından maden ocağından çıkarılan cesetler, ambulanslarla Kırkağaç ilçesindeki Kayadibi Mahallesi'nde bulunan soğuk hava deposuna getirildi. Yetkililer kimlik tespiti için isimleri okuyarak işçilerin yakınlarını deponun içine aldı. Kimlik tespitinin ardından cesetler, yakınlarına teslim edilmeye başlandı. Değişik illerden yaklaşık 80 cenaze aracı ile soğutucu özelliği bulunan 4 tır da ilçede hazır bekletiliyor. Aileler umutla bekliyor Dünden bu yana Soma Devlet Hastanesi'nin bahçesinde bekleyen aileler, yetkililerden yakınlarının hayatta olup olmadığını öğrenmeye çalışıyor. Madenden yaralı olarak çıkarılan işçiler ise sağlık durumlarına göre çevre il ve ilçelerdeki hastanelere sevk ediliyor. Yaralı yakını Sema Korkmaz, gazetecilere yaptığı açıklamada, madende 8 yıldan bu yana kül ustası olarak görev yapan eşine yangının ardından ulaşamaya çalıştıklarını ancak başarılı olunamadığını söyledi. Eşinin birlikte çalıştığı arkadaşının ekipler tarafından kurtarıldığını ifade eden Korkmaz, 'Henüz kocamdan haber alamadık. Birlikte çalıştıkları arkadaşı kurtarıldı ve şu an hastanede. Kocamla birlikte olduğunu fakat havasızlık nedeniyle bayıldığını bize söyledi. İnşallah ona da en kısa sürede ulaşılır' dedi. Bu arada Kızılay ekipleri kurtarma çalışmalarının yürütüldüğü maden alanında yakınlarından haber almak için bekleyişlerini sürdüren işçi aileleri için çadır kurdu. Bazı GSM operatörleri de bölgedeki baz istasyonlarından sinyal alan abonelerinin hatlarına, ücretsiz konuşma ve mesaj paketi tanımladı. Cenazelerin kimlik tespit çalışmaları sürüyor Maden ocağından çıkarılan bazı işçilerin cenazeleri, Kırağaç ilçesindeki Kayadibi Mahallesi'nde bulunan soğuk hava deposuna getirildi. Cenazelerin Kırkağaç'a gönderildiği bilgisini alan pek çok aile de depo önünde beklemeye başladı. Ölenlerin kimliklerinin belirlenmesi için çalışmalara başlandığı ve bu çalışmanın öğle saatlerine kadar sürmesinin beklendiği bildirildi. Öte yandan Manisa Müftülüğü'nde görevli farklı ilçelerden 80 din görevlisi de tesise geldi. TSK başsağlığı mesajı yayımlandı Genelkurmay Başkanlığının internet sitesindeki mesajda, 'Dün Manisa ili Soma ilçesinde vuku bulan, milletçe hepimizin yüreğini kanatan ve acıya boğan müessif maden ocağı yangınında hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah'tan rahmet diler, kederli ailelerinin acısını yürekten paylaşır, kendilerine başsağlığı ve sabır temenni eder, yaralı vatandaşlarımıza acil şifalar dileriz. Milletimizin başı sağolsun' ifadelerine yer verildi. Türk Kızılayı Genel Başkanı Akar Türk Kızılayı Genel Başkanı Ahmet Lütfi Akar, Soma'daki maden ocağında yaşanan olayın haberini alır almaz kurtarma çalışmalarına iki yönlü destek verdiklerini belirtti. Öncelikli olarak kan temini konusunda tedbir aldıklarını dile getiren Akay, 'Yaralı kurtulup kan ihtiyacı yaşayabilecek insanlarımızın olacağını düşündük ve gereken tedbirlerimizi aldık. Çok şükür böyle bir ihtiyaç duyulmadı. Halen daha arkadaşlarımız teyakkuz halinde bekliyorlar. İkincisi ise lojistik açıdan bir sistem oluşturduk. Olayın yaşandığı bölgede çadırlar kurduk' diye konuştu. Akar, olayın yaşandığı yerde çok sayıda arama kurtarma ekibinin bulunduğuna işaret ederek, bunların ihtiyaçlarının karşılanmasına yönelik de faaliyet gösterdiklerini ifade etti. Psiko-sosyal destek elemanları bölgede İşçi yakınları ve olaydan dolayı travma yaşayan diğer insanların psiko-sosyal desteğe ihtiyaç duyduğunu vurgulayan Akar, bu amaçla Ankara'dan 20 psiko-sosyal destek elemanının bölgeye geldiğini söyledi. Ailelerine maaş bağlanacak Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) Başkan Yardımcısı Mustafa Kuruca ise Soma'daki kömür madeninde çıkan yangında hayatını kaybeden madencilerin eş ve çocuklarına ölüm geliri olarak bin liraya yakın aylık bağlanacağını bildirdi. SGK Başkanı Yadigar Gökalp İlhan'ın Soma'ya hareket ettiğini belirten Kuruca, 'Bu iş kazası olayıdır. Hayatını kaybedenlerin eş ve çocuklarına ölüm geliri olarak bin liraya yakın aylık bağlanacak' diye konuştu. Madende 18 yaşından küçük bir işçinin de ölü olarak çıkartıldığı yönündeki iddiaların sorulması üzerine Kuruca, İş Kanuna göre 18 yaşın altındaki erkeklerin ve her yaştaki kadınların yer altı ve su altı işlerinde çalıştırılmasının yasak olduğuna dikkati çekerek, bu iddiayla ilgili soruşturma başlatılacağını bildirdi. Muhabir: Halil Şahin, Ufuk Kırabalı, Soner Kılınç | AA
Soma Kömür İşletmeleri'nden Açıklama
Yazılı açıklamada, dün saat 15.00 sıralarında yaşanan elim yangınla ilgili kurtarma ekiplerinin yaptığı çalışmaların devam ettiği belirtilerek, madende kalan çalışanların tahliyesi ve kurtarılması için ilk andan itibaren şirketin yanı sıra Başbakanlık, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı başta olmak üzere devletin tüm kurumları; Türk Kızılayı, AFAD, TTK ve TKİ'nin yangınla ilgili bütün birimlerini harekete geçirdiği vurgulandı. '450'YE YAKIN ÇALIŞAN KURTARILDI' Açıklamada, 'Yangın gerçekleştiği andan itibaren, ocaktaki söndürme çalışmalarına eşzamanlı olarak içerideki karbondioksit, karbonmonoksit gazının tahliye edilmesine ve temiz hava verilme çalışmalarına başlanmıştır. Bu çalışma hâlâ devam etmektedir. Bugün itibariyle 238 çalışanımızı kaybetmiş olmanın derin üzüntüsünü yaşıyoruz. Ani kurtarma müdahalesi sayesinde 450'ye yakın çalışanımız kurtarılmış, içlerinden 80 çalışanımızın tedavileri Soma, Manisa, İzmir ve Balıkesir'deki hastanelerde sürmektedir' denildi. 'YANGININ ÇIKIŞ NEDENİ BELLİ DEĞİL' Soma Kömür İşletmeleri A.Ş., maden ocağındaki yangınla ilgili olarak da ilk kez ayrıntılı bilgi verdi. Açıklamada, şöyle denildi: 'Yangının nasıl gerçekleştiğine dair inceleme ve araştırmalar devam etmektedir. Bu araştırmalar sonuçlandığında detaylarla ilgili sağlıklı bilgiler kamuoyu ile en kısa sürede paylaşılacaktır. Madende çıkan yangının sebebi henüz tespit edilememiştir. Yangın tamamen kontrol altına alındıktan sonra sebebiyle ilgili açıklama yapılabilecektir. Maden ocağında öncelikle bilinmeyen bir nedenden dolayı yangın ortaya çıkmıştır. Ardından hızla artan karbonmonoksit gazı ne yazık ki kayıpların yaşanmasına sebep olmuştur. Yangının gerçekleştiği andan itibaren dile getirilen asılsız iddialar hakkında açıklama yapılması ihtiyacı doğmuştur. Yangının sebebi henüz belirlenememişken; spekülatif olarak yangına sebebiyet verdiği iddia edilen trafoyla birlikte, tüm malzeme ve ekipmanlar teknik olarak en üst düzeydedir.' 'KÜÇÜK YAŞTA ÇALIŞAN YOK' Açıklamada, Soma Kömür İşletmeleri A.Ş. bünyesinde çalışan tüm işçilerin sigortalı olduğu vurgulanarak, 'Hiçbir şekilde kayıtdışı veya yasada öngörülen yaş sınırının altında çalışanımız bulunmadığını, tüm çalışanlarımızın bordromuzda ve gerçek ücretleriyle istihdam edildiğini, tamamının sendikalı olduğunu devam eden iddialara karşın altını çizerek belirtmek isteriz. Soma Kömür İşletmeleri A.Ş.'de taşeron çalışma sistemi uygulanmamaktadır' ifadesine yer verildi. Maden ocağının her 6 ayda bir düzenli olarak devletin ilgili kurum ve kuruluşları tarafından denetlendiği belirtilen açıklamada, son denetimin Mart ayında gerçekleştiği, usule aykırı bir durum tespit edilmediği dile getirildi. Madenin geçmiş dönemlere ait herhangi bir kapatma cezası almadığı, ciddi bir kaza da yaşanmadığı ifade edildi. 'HER BİR KAYIPLA AİLEMİZDEN BİR CAN KOPMUŞTUR' Açıklamada şu görüşlere yer verildi: 'Soma Kömür İşletmeleri, 30 yıldır işçi sağlığı ve iş güvenliği yönüyle de örnek bir şirket olarak faaliyetlerini yürütmektedir. Bu bağlamda, tüm çalışanların periyodik kontrolleri aksatılmadan sürdürülmekte, iş güvenliği ve sağlığı, branş eğitimlerine de büyük önem verilmektedir. Türkiye'nin dört bir yanında toplam 7 bin 500 kişiye istihdam sağlayan Soma Kömür İşletmeleri olarak yaşadığımız bu elim yangın sonucu üzüntülerimizi bir kez daha dile getirmek isteriz. Çalışanlarımızdan her biri ailemizin bir parçasıdır. Her bir kayıpla ailemizden bir can kopmuştur. Bir kez daha vefat eden çalışanlarımıza Allah'tan rahmet, milletimize ve ailelerine başsağlığı, sabır, yaralılarımıza acil şifalar dilerken çalışanlarımızın ve ailelerinin, maddi ve manevi yanında olacağımızı kamuoyuna saygıyla duyururuz. Milletimizin başı sağ olsun.'DHA
Kızılay Başkanından 'Eşşek Gibi Yaşayacaksınız' Mesajı
Eski Ulaştırma ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım 'ın kardeşi, Türk Kızılayı İstanbul Şube Başkanı İlhami Yıldırım , Okmeydanı’nda çıkan olaylar sırasında Uğur Kurt ’un vurulmasının ardından “Ya bu ülkede eşşek gibi sessizce yaşayacaksınız ya da defolup gideceksiniz!” diye tweet attı. Gelen tepkiler üzerine İlhami Yıldırım, önce bir süreliğine hesabını askıya aldı, ardından tweetlerini gizlemeye aldı. T24
AFAD'tan Açıklama: Artçı Deprem Aktivitesi Yoğun Olarak Devam Ediyor
AFAD'ın açıklaması şöyle: Söz konusu deprem sonrası büyüklükleri 2.3 ile 5.3 arasında değişen 70 artçı şok yaşanmıştır. Bu artçı şoklar arasında 4 ve 4 den büyük 10 artçı şok bulunmaktadır. Artçı şokların en büyüğü Saros körfezi'nde büyüklüğü 5.3 olarak gerçekleşmiştir. Artçı deprem aktivitesi yoğun olarak devam etmektedir. 24 Mayıs 2014 Cumartesi günü Ege Denizi Çanakkale'nin 90 km. açıklarında bir deprem meydana gelmiştir. afad Türkiye Deprem Veri Merkezi'nden alınan verilere göre saat 12.25' de meydana gelen, merkez üssü Ege Denizi Çanakkale'nin 90 km. açıkları olan depremin büyüklüğü Mw=6.5, şiddeti 7 ve derinliği 25.02 km. olarak gerçekleşmiştir. Depreme en yakın yerleşim yeri Çanakkale'nin Gökçeada İlçesi Uğurlu Köyü'dür ve merkez üsse uzaklığı 34.71. km. dir. Başta İstanbul olmak üzere Ege ve Marmara bölgelerinin büyük bir bölümünde şiddetli şekilde hissedilen depremde alınan bilgilere göre Edirne ve Çanakkale'nin Gökçeada ilçesinde ve Tepeköyde bazı evlerin çatılarında, ve 10'u metruk 20 evde hafif ölçekli hasar meydana gelmiştir. Ayrıca Tekirdağ Malkara ve Süleymanpaşa ilçelerindeki iki caminin minare tepesinde yıkık meydana oluşmuştur. Çanakkale, Balıkesir, Edirne, Bursa, Kütahya, İzmir, İstanbul, Tekirdağ ve diğer civar il ve ilçelerle yapılan görüşmelerde herhangi bir can kaybı olmadığı bilgisi alınmış olup, 112 ve SAKOM'dan alınan bilgilere göre depremden etkilenen 267 vatandaşımız balkondan atlama sonucu oluşan basit yaralanmalar, tansiyon ölçtürme vb. sebeplerle hastanelere başvurmuştur. Söz konusu başvurular arasında Balıkesir 'de 2 kişinin ağır yaralı olduğu diğer vatandaşlarımızda ciddi bir sorun bulunmadığı belirtilmiştir. Ağır yaralı vatandaşlarımız derhal tedavi altına alınmıştır. Söz konusu deprem sonrası büyüklükleri 2.3 ile 5.3 arasında değişen 70 artçı şok yaşanmıştır. Bu artçı şoklar arasında 4 ve 4 den büyük 10 artçı şok bulunmaktadır. Artçı şokların en büyüğü Saros körfezi'nde büyüklüğü 5.3 olarak gerçekleşmiştir. Artçı deprem aktivitesi yoğun olarak devam etmektedir.Deprem haberi alındığı andan itibaren Başbakanlık AFAD'a bağlı başta depremin hissedildiği iller olmak üzere Ankara, İstanbul ve İzmir İl AFAD Müdürlükleri ve AFAD Birlik Müdürlüklerinde personel ve ekipman noktasında gerekli tedbirler alınmıştır. AFAD koordinasyonunda tedbir amaçlı olarak Türk Kızılayı'ndan 32 çadır, 500 battaniye ve 240 mutfak seti Gökçeada'ya gönderilmiştir. Bölgede sabit ve mobil haberleşmede sıkıntı yaşanmamakta olup Türkiye'de faaliyet gösteren GSM operatörlerinden bölgeye 6 mobil istasyon sevk edilmiştir.' HABER: (DHA)
Türkiye'den Gazze'ye Tıbbi Yardım
İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırılarında yaralananların tedavisinde kullanılmak üzere Türk Kızılayı ile Sosyal Güvenlik Kurumu işbirliğiyle toplanan 20 ton tıbbi yardım malzemesi ve ilaç, Gazze'ye gönderilecek. Turkish Cargo'nun Atatürk Havalimanı'ndaki tesislerine getirilen yardımlar, Türk Kızılayı Genel Müdür Yardımcısı Mintez Şimşek tarafından kargo yetkililerine teslim edildi. Burada gazetecilere açıklama yapan Şimşek, Gazze'ye gönderilen yardımlar arasında çocuk ve bebeklerin acil kanamalarının durdurulmasına yönelik malzemelerin de yer aldığını söyledi. Şimşek, SGK ve Türk Kızılayı işbirliğiyle Türkiye'den satın alınan yardımları en kısa sürede Gazze'ye ulaştıracaklarını kaydetti. Ameliyat sarf malzemelerinin yanı sıra antibiyotik ve penisilin türü ilaçların da bulunduğu yardımların, gerekli izinlerin alınmasının ardından Filistin'e ulaştırılmak üzere THY'e ait kargo uçağıyla Tel Aviv'e yollanacağı bildirildi. Gazze'deki Birleşmiş Milletler Filistinli Mültecilere Yardım Kuruluşu (UNRWA) Direktörü Robert Turner, 21 Temmuz'da Şifa Hastanesi'nde yaptığı basın açıklamasında, 'Gazze'deki ajans depolarında evlerini terk eden insanlar için ihtiyaç olan gıda ve ilaç stoku tükenmiştir' demişti. Yaralılar ve hastalar için durumun giderek kötüleştiği Gazze'de son umut olarak görülen Avrupa'dan gelen yardımlarsa Mısır tarafından engelleniyor. Kaynak: Al Jazeera ve Anadolu Ajansı
Türkiye'den Gazze'ye 8 Milyon Dolarlık Yardım
Türkiye'nin, İsrail'in 7 Temmuz'da başlattığı saldırılar nedeniyle Gazze’ye toplam 8 milyon 53 bin 893 ABD Doları tutarında yardımda bulunduğu bildirildi.Başbakanlık Kamu Diplomasisi Koordinatörlüğü'nden yapılan yazılı açıklamaya göre, İsrail saldırılarında bugüne kadar 166’sı kadın, 319’u çocuk olmak üzere bin 458 Filistinli hayatını kaybetti, bin 174’ü kadın, bin 994’ü çocuk olmak üzere 8 bin 375 kişi ise yaralandı. Saldırılar nedeniyle 200 bine yakın kişinin evlerini terk etmek zorunda kaldığı ifade edilen açıklamada, Türkiye'nin Başbakanlık Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) koordinasyonunda Başbakanlık, Dışişleri Bakanlığı, Başbakanlık Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı (TİKA), Türk Kızılayı ve sivil toplum kuruluşları eliyle Gazze'ye yardım çalışmalarını yürüttüğünün altı çizildi. Açıklamada, Başbakanlık genelgesiyle, Diyanet İşleri Başkanlığı koordinasyonunda başlatılan yardım kampanyasının da devam ettiği vurgulanarak, 'AFAD, Türk Kızılayı ve TİKA aracılığıyla saldırıların başladığı günden bugüne Gazze’ye toplam 8 milyon 53 bin 893 ABD Doları tutarında yardımda bulunuldu. Türkiye’nin Gazze’ye yönelik yardımları arasında; 17 bin 360 aileye gıda paketi, 15 bin kişiye sıcak yemek, ilaç alımı, 20 ton ilaç, tıbbi sarf ve tıbbi cihazlar, 14 jeneratör, jeneratörlere yakıt temini yer alıyor' denildi. Kamu kurum ve sivil toplum kuruluşları yoluyla Gazze yardımlarını sürdüren Türkiye’nin, başta Birleşmiş Milletler Filistinli Mülteciler Yardım Kuruluşu (UNRWA) olmak üzere uluslararası örgütlerle işbirliği görüşmelerinin de sürdüğü bildirildi. Türkiye’nin Gazze’ye yönelik yaptığı yardım çalışmaları şöyle sıralandı: '-İlaç alımı için 1,5 milyon ABD Doları nakit aktarımı gerçekleştirildi. -15 bin ton un ile 15 bin ton hijyen paketi gönderilmesi için ön görüşmeler tamamlandı. -Bin 860 gıda kolisi ihtiyaç sahiplerine dağıtıldı. -Filistin Kızılayı’na 500 gıda kolisi alınması şartıyla 20 bin 220 ABD Doları nakdi yardım yapıldı. -Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) ile yürütülen ortak kampanya ile 20 ton ilaç, tıbbi sarf ve tıbbi cihazlar 27 Temmuz'da Gazze’ye ulaştırıldı. -15 bin aileye gıda paketi yerelden temin edilerek ihtiyaç sahiplerine dağıtıldı. -Ramazan Bayramı sonuna kadar 15 bin kişiye düzenli sıcak yemek hizmeti verildi. -Jabaliye Al Nazlah Belediyesi’ne ve muhtelif bölgelere toplamda 14 jeneratör teslim edildi. -Elektrik ihtiyacının jeneratörlerle sağlandığı Gazze’deki hastanelerde yaşanacak sıkıntıların önüne geçmek için düzenli olarak jeneratörlere yakıt temini sağlanıyor. -TİKA, Sağlık Bakanlığı ve Kahire Büyükelçiliği ortak girişimiyle, saldırılarda yaralananların Türkiye'ye getirilmesi için tüm altyapı çalışmaları bitirildi. Yaralılardan Abdulrauf Gazi Muhammed'in Gazze’den İstanbul’a sevki sağlandı ve tedavisine başlanıldı. Halihazırda 41 Gazzeli yaralının tedavileri yapılıyor.' AA
IŞİD'den Kaçan Türkmenler Bayrama Aç ve Susuz Girdiler
IŞİD'in Irak'ın Musul kentini ele geçirmesinin ardından yaşadıkları yerleri terk eden Türkmenler, Erbil yakınlarında yerleştirildikleri mülteci kampında bayrama buruk bir şekilde girdi. 50 derece sıcaklıkta yaşam mücadelesi veren ve kısıtlı miktarda su ve yiyeceğe ulaşabilen Türkmenler Türkiye'den yardım eli uzatmasını istedi.IŞİD'in yaklaşık 1.5 ay önce Musul'un kontrolünü ele geçirmesinin ardından binlerce kişi ile birlikte güvenli bölgelere göç eden Türkmenler, Ramazan bayramına buruk girdi. Evlerinden uzakta ve zor yaşam koşullarındaki Türkmenler, bayramı yaşayamadıklarını söyledi. Musul'dan kaçtıktan sonra Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi kontrolündeki şehirlere göç eden Türkmenler hava sıcaklığının 50 dereceye ulaştığı Hazır Mülteci Kampı'nda açlık, susuzluk ve bulaşıcı hastalıklara karşı yaşam mücadelesi veriyor. DHA EKİBİ O KAMPI GÖRÜNTÜLEDİ DHA ekibi Telafer'den kaçan Türkmenlerin zor koşullar altında yaşadığı Erbil-Musul karayolunun 20'nci kilometresinde Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği ve Kürdistan Bölgesel yönetimince kurulan Hazır Mülteci Kampı'nı görüntüledi. Çöl benzeri bir arazinin üzerinde kurulan ve 750 çadırdan oluşan kampın sakinleri 50 derece sıcakta naylon çadırlarda yaşamak zorunda kalıyor. Bir çok noktasında elektrik olmadığı öğrenilen kampta en büyük sorunun ise susuzluk olduğu belirtildi. Çöplerin düzenli olarak toplanmadığı öğrenilehr kampta yaşayan çocukların ise sağlıksız koşullarda yaşadığı göze çarpıyor. BİR BEBEK ÖLDÜ, HASTALIK YAYGIN 700 ailenin yerleştirildiği mülteci kampında Telafer'den göç eden 250 Türkmen aile yaşıyor. Çöl özelliklerinde bir toprak sahanın üzerinde kurulan kampta çok kısıtlı miktarda su ve yiyeceğe ulaşabilen Türkmenler, 50 derece sıcaklıkta naylon çadırlarda kalıyor. Kamptaki en büyük sorunun su ve yiyecek sıkıntısı olduğunu söyleyen Telaferli Türkmenler, iki günde bir kez yiyecek verildiğini ve temiz suya ulaşmanın çok zor olduğunu söyledi. Temiz su olmadığı için bulaşıcı hastalıkların kol gezdiği kampta mülteciler su ihtiyaçlarını tankerlerden karşılıyor. Geçtiğimiz günlerde yeni doğan bir bebeğin daha hayatını kaybettiği iddia edilen kampta çok sayıda çocuk da hastalıklarla boğuşuyor. Çöp yığınlarının biriktiği kampta çocukların en büyük eğlencesi ise su taşımak. Kampa su geldiği zaman deponun yanında toplanan çocuklar bidonlarla çadırlarına su taşıyarak eğlenmeye çalışıyor. Kampta bulunan atık su kanallarında oyun oynayan çocuklar ise bulaşıcı hastalıklara yakalanmaktan kurtulamıyor. ZOR KOŞULLLARDA EĞLENCE Evlerini terk ettikten sonra kampta zor yaşam koşullarına rağmen sosyal hayatlarını da yaşamaya devam ediyor. Kampın ortasında toplanan Arap gençler, Ramazan bayramının gelişini halaylar çekerek kutladı. Halay çekerek eğlenen Arap gençleri, bu şekilde yaşadıkları zor koşuları biraz olsun unuttuklarını söyledi. AİLESİ GIDA KUYRUĞUNDA OLAN MUHAMMED KARDEŞİNE BAKIYOR Kampta yiyecek kuyruğuna girmek için çadırdan ayrılan Türkmen bir ailenin çocuğu olan 7 yaşındaki Muhammed Hasan, 6 aylık kardeşi Mahmud'a bakıyor. Çadırın içinde kardeşini kucağına alan ve biberonla su veren Muhammed, bugün bayram olduğunu bile bilmediğini söyledi. İnsanlık dramının yaşandığı kamp hayatında yatalak yatan bir Türkmen ailenin hasta çocuğu ise yaşam savaşı veriyor. Tüm vücudu felçli olduğu için sürekli çadırda yatan 12 yaşındaki kız çocuğu Esil'in babası Abdülmuhsin Mehmed, 20 günden bu yana kampta olduklarını belirterek, “Burada halimiz çok kötü. İki hastamız var. Kızım felçli ve burada eziyet çekiyor. Burası çok sıcak. Elektrik yok. Durumumuz hiç iyi değil. Türkiye bu hastalarımızı alsa bile yeter. Tedavisi sadece Türkiye'de var' dedi. BİRBİRİMİZİN BAYRAMINI BİLE KUTLAMIYORUZ Bir haftadan bu yana kampta bulunan Muhammed Abdullah ise kampta hiçbir şey olmadığını belirterek, “Biz su zorla geliyor. Yemek iki günde bir kez veriliyor. Biz Telafer'den geldik. Yatağımız, tabağımız yok. Yerde yatıyoruz. Hava çok sıcak ve çok zorlanıyoruz. Çocuklarımız hep hasta oluyor. Biz bayram göremedik. Kimse kimsenin bayramını bile kutlamadı. Eskiden memleketimizde bayram vardı. Burada bayram yok. Yemeği zorla alıyoruz. Geçen gün bir çocuk hastalanıp öldü' dedi. ARTIK TAHAMMÜL EDEMİYORUZ 15 günden bu yana Hazır mülteci kampında bulunan Ahmed Necmeddin ise, “Biz Türkiye'ye gitmek istiyoruz. Su, elektrik, yemek yok. Halimiz çok kötü. Bir gün yemek geliyor, bir gün gelmiyor. Çöl olduğu için çocuklar tozdan hasta oluyor. Biz artık tahammül edemiyoruz. Savaştan dolayı evimize de dönemiyoruz. Bayramı evimizde ailemizle yaşamayı istiyorduk. Ancak buradayızö diye konuştu. Telaferden ailesiyle birlikte kazan 14 yaşındaki Burhan Mahsum ise suyu bile zorla aldıklarını ifade ederek, “Yemek 2 günde bir var. Suyu çok zor buluyoruz. Sıcaktan üstümüzü yıkayarak korunuyoruz. Türkiye'nin bayramı kutlu olsun. Bize çadır bile vermiyorlar. Toprak çok sıcak.Çok sıkıntıdayız' dedi. 10 günden bu yana ailesiyle birlikte kampta kalan Ahmed Masum ise, 'Burada yaşamak yok, yemek yok, su yok. Çocuklarımızın hepsi hasta ilaç yok. Sıcaktan durulmuyor. Geçen gün yeni doğan bir çocuk öldü. Bugün burada bayram yok. Türkiye bize kapı açsın, yardım etsin. Türkiye Arapları dolduruyor. Burada Türkmenlerin halini görüyorsunuz' dedi. KIZILAY EKİBİ YARDIM GETİRDİ 1.5 aydan bu yana insanlık dramı yaşanan Hazır Mülteci Kampı'na Türk Kızılayı tarafından gönderilen yardım konvoyu da bugün ulaştı. Kızılay yetkilileri yanlarında getirdikleri yardım malzemelerini kampta yaşayan mültecilere dağıttı. Kızılay araçları önünde uzun kuyruklar oluşturan ve zaman zaman izdiham yaratan mültecilere, Türkiye'den gönderilen gıda yardımı dağıtıldı. Kızılay yardım konvoyunun sorumlusu Ümit Türkarslan, 'Bir gün öncesinden buradaki reel durumu gördük. Buraya 700 ailelik yardım getirdik. Getirdiğimiz yardımların içinde gıda, giyecek ve çocuk maması var. Bugüne kadar 16 tır yardım malzemesi geldi. İlk günden itibaren Türkiye'den buraya 87 tır yardım malzemesi geldi' dedi. Haber - Kamera: Felat BOZARSLAN-Bayram BULUT/ERBİL,(DHA)
Kök Hücre Bekleyenlere Müjde!
Geçtiğimiz günlerde Sağlık Bakanlığı ile Kızılay arasında imzalanan ‘Türk Kök Hücre Projesi’ hayata geçiyor.Üzümlü Belediyesi tarafından Kızılay Erzincan Şubesi’ne bağışlanan kan bağış otobüsünün teslim törenine katılan TÜRK Kızılayı Genel Başkanı Ahmet Lütfi Akar, kök hücre bekleyenlere umut olacak müjdeyi verdi. Törende konuşan Akar, 'Artık lösemili çocuk ve hastalarımızın ümitsiz bekleyişleri yerine kendi kanından olan insanların bağışlamış olduğu kök hücrelerle dertlerine deva bulunacaktır' dedi. Sağlık Bakanlığı ile ’Türk Kök Hücre Projesi’nin uygulanmaya başlanacağını ifade eden Akar, 'Artık Türkiye’de lösemili çocuklarımızın lösemili hastalarımızın ümitsiz bekleyişleri yerine kendi kanından olan insanların bağışlamış olduğu kök hücrelerle dertlerine deva bulunacaktır. Kan ihtiyacının yüzde 85’ini Türk Kızılayı karşılıyor. 2005 yılında 305 bin ünite kan toplanırken geçtiğimiz yıl 1 milyon 680 bin ünite kan toplayarak önemli bir başarıya imza attık. Bu yıl sonunda 1 milyon 900 bin, 2015’te ise 2 milyon 200 bin üniteyle Türkiye’nin kan ihtiyacının tamamını karşılamayı planlıyoruz” dedi. Öte yandan; Türk Kızılayı ve Sağlık Bakanlığı işbirliğiyle gerçekleştirilen ‘Türk Kök Hücre Projesi’ kapsamında, Kızılay'ın kan bağışçılarından elde edilecek 4,5 milyon donörlük veri tabanının, kök hücre bekleyenlere umut olması bekleniyor.TRTTurk