onedio
Görüş Bildir
Burak Öge Yazio: Salgın Tükenmişliği
Kitlesel olarak gün geçtikçe salgının etkileri daha artmaktadır. Bunlardan bir tanesi de “SALGIN TÜKENMİŞLİĞİ”. Akademik olarak ele aldığımızda daha çok “durumsal depresyon” adı verilmektedir. Bu tarz da yaşanan durumdalar genellikle kısa süreli bulanıklaşmalar gibidir. Duygularınızı çürümeye başladığını, enerjinizin azaldığını hissetmeye başlarısınız ama bunlar çoğunlukla geçicidir.
Kahraman Güler Yazio: Kusurlu Hissettirenlerin İlginizi Çekmesinin Nedenleri
Öncelikle neden sizi kusurlu hissettiren insanlara yöneldiğinizi anlamanız gerekir. Bunun nedenlerinden biri çocuklukta sürekli yargılayan, eleştiren ebeveyn tutumlarıdır. Sürekli eleştirilen çocuk, kusurlu olduğuna inanır. Ben kusurluyum inancı, erişkin hayatında da devam eder. Kusurlu olduğuna inanan yetişkin de kendini kusurlu hissettirecek insanlarla ilişki içinde olur.
Şeyda Betül Kılıç Yazio: Sürekli Öpüşüp Sarılmadan da Oluyormuş
etiket
Beş yüz kişi tarafından öpülmek ister miydiniz? Yanaklarınızda makyajdan eser kalmayana kadar. Size sarılan kişinin kim olduğunu bilmediğiniz halde… Pandemi öncesi gelin olmak işte böyle bir şeydi. Sadece gelinler mi, hepimiz gerekli gereksiz, bazen de samimiyetsiz herkesi öpme, sarma sarmalama töreninden kurtulduk.  Son aylarda normal gribin bile çok çok azaldığını göz önünde bulundurursak, mesafeli yakınlık çok güzel oldu. İnsanın gerçekten özlediklerine, güvendiklerine yani istediklerine sarılabilme seçimi yapabilmesi mümkün olsa kaç kişi kaç kişiye sarılırdı çok merak ediyorum.
Reklam
Özge Selçuk Bozkurt Yazio: Regl Ritüel mi Olmalı, Normalleşmeli mi?
etiket
Bu konuda görüşünüz her ne olursa olsun bu bir kadının regl endişesini değiştiremiyor maalesef. Gün yaklaştıkça acaba bugün mü şimdi mi? Ya sınavda/toplantıda/tatilde olursa...  Düzenli bir periyodunuz varsa da oluyor bu endişe; düzensiz ise zaten alıyor sizi karışık bir ruh hali... Erken -geç olması, az ya da yoğun kanama yaşamanızdan çok, şu hormona değişim tahammül sınırınızı zorluyor çoğu zaman. Onca işin arasında bile olsanız bir de bu endişe ekleniyor.
Reklam
Kahraman Güler Yazio: 2020 Bir İnsan Olsaydı 2021 de Tokat Olur muydu?
etiket
Demode konular yazmaya bayılırım, yılı geç değerlendirmeye böyle almış oldum. Öbür taraftan şu zaman parçasına suç atmamak için emin olmak istedim. Önce 2020 nasıl gördüm sonra 2021 nasıl anladım öyle yazacam. Eğer 2020 bir insan olsaydı yaprak dökümündeki Ali Rıza karakteri olurdu, bizde ağzımın tadı bozulmasın diye susmayı isteyen karısı gibiyiz. Hatırlayın filmde adamın başına gelmeyen kalmadı, dayandı dayandı en son tükendi. Umarım tabloyu hayal ettiniz. ZİRA HAYAL GÜCÜ İYİDİR. HEPİMİZ SÜREKLİ 2020 BİZİ MAHVETTİ DEDİK, ÖYLE YORDU BÖYLE ÜZDÜ DEDİK AMA BİR DE EMPATİ YAPIN. 2020’nin başına neler gelmedi ki ama o ne yapsın netice bir zaman parçası kendiliğinden akıyor. Belki düz belki de eğri ama diğer tüm zamanların devamı-öncesi-sonrası... Biz bu zaman parçasına 2020 dedik. Oysa o akmakla yükümlü, biz yaşamakla. O akıyor biz yaşıyor sanıyoruz. Aslında bize öğrettiği çok şey var bu zaman parçasının.
Reklam
Özge Selçuk Bozkurt Yazio: Senin Ruh Aşın Hangi Şarkı?
etiket
Pandemi dönemi başladığından beri akıllarda tek soru “aşı ne zamana bulunacak” tı. Bedenen bu virüsü yenmenin çaresiydi çünkü. Çünkü aşıdan sonra hayat normale dönecekti, “kesssin”di.  Hayatın normale dönmesi demek, sağlıklıvücuttan ziyade, eskisi gibi sosyal ilişkilerin olabilmesiydi kimine göre, çünkü en çok mustarip olunan konuydu bu. İnsan neyi kaybederse onun özlemini duyuyordu…İşte o özlem duyduğumuz anılar neyse (çünkü şu an onlar “anı” oldu) onları hatırlamak da mutluluk vermekteydi.
Serdar Vatansever Yazio: Bir Çocuğu Şiddete Yatkın Yetiştirmek
etiket
Çocuk yetiştirirken göz yumduğunuz davranışların ilerideki psikolojik etkilerini görsek şok olurduk herhalde. Bir çocuğu şiddete yatkın büyütmek için evde şiddetli güreş müsabakalarına şahit olmasına gerek yok. Farkında olmadan yaptığımız davranışlarda çocuğu bu konuma yavaş yavaş itebilir. Şiddet bir ifade bozukluğudur. Yani kendini ifade edemeyen insanlarda daha sık görülür. Gücün yıpratıcı özelliğini kuvvetli hissetmek için uygulamaktadırlar. Burada haklı olmaya değil, kuvvetli olmaya odaklanırlar. Şimdinin şiddete yatkın insanları geçmişte nasıl yetişmiş olabilirler? Bir örnekle başlayalım:
Reklam
Şeyda Betül Kılıç Yazio: Kısıtlamalarda Kayıplar; Cinsel Çekicilik ve Nezaket
etiket
Kısıtlamalı günlerde görmekten bıktığınız kişiyle heyecanlı zamanlar geçirmek sizce de çok ütopik bir beklenti değil mi? “Eşimi görmekten çok sıkıldım, ne yapsa gözüme batıyor” diyenleri bir adım öne alalım. Yan yana kelimesi ayrı yazılır, boşuna değil. Yan yana kalmak ince bir mesafeden besleniyor. Cinsel çekim için de konu çok farklı değil. Arzu ve istek duymak için de biraz mesafe ve isteği besleyen aralıklı özlem gerekli. Bıkmakla istemek aynı çatıda yaşayamaz.
Reklam
Serdar Vatansever Yazio: Pandemi sonrası olası salgın ‘Psikolojik Hastalıklar’  Versiyon-2021
etiket
Salgın sonrası hiçbir şey olmamış gibi devam edebilecek miyiz? Sadece virüs değil insan psikolojisi de mutasyona uğramış durumda. İnsanlar varlığı gereği kendi güvenli alanlarına ihtiyaç duyarlar. Bu alanları değiştirme süreci ise maalesef o kadar kolay değil. Pandemi sürecinde çoğu insan güvenli alanlarını tekrar şekillendirip çalışma alanlarını yaşam yerlerini, şartlarını değiştirmiş durumdalar. Maskeleri attığımız zaman tedirginliklerimiz de çöpe gidecek mi? Maalesef bir süre hayır! Pandeminin bir çok insanın hayatındaki travma etkisinden bahsedebiliriz. Travmaların en yaygın özelliği de psikolojik sonuçlarının sonradan belirginleşmesidir.Pandemi sonrası azması beklenen 5 psikolojik hastalık.
Şeyda Betül Kılıç Yazio: 2020'ye Dokunmayın Onun Bir Suçu Yok
etiket
Sayılara, günlere, gezegenlere ceza kesmek ve uğursuz saymak kolaycılığı insanoğlunun sorumsuzluğuyla aynı yaşta olsa gerek. Oysa 2020’de diğer bütün yıllar gibi depremsiz bir yıl vadetmemişti. Jeolojik hazır oluş zaten belliyken, sorumsuz müteahhitlere yetki veren de hasarlı binaları yıkmayan da 2020 değildi. Tıpkı grizu patlamasıyla maden ocağında yanarak ölen 263 kişiden ve aynı yıl içindeki 6,6 şiddetindeki Erzincan depreminden 1992 yılının sorumlu olmaması gibi.    Zaten beklenen depremlerin, küresel salgının, iklim değişikliğinin, Amazon ormanlarında çıkan 100 bin yangının, George Floyd’nin ensesine basıp Siyahileri yeniden sokaklara döken ırkçılığın sorumlusu 2020 mi? Hadi hepimiz bu dört sayıya nefret kusalım ve 2021 seviciliği hepimize şifa olsun, gerçekçi mi bu?
Reklam