Merhaba! Batı Amerikanın en çok dinlenen radyo kanalından bol kahveli az güneşli ve artık aramızdan ayrılan yazın ikramı hafif sıcak bir güne günaydınlar efendim.
Sizler için geliyor sıradaki şarkı uykuyu hala üzerinden atamamış olanlar için..
Her zamanki açılış mesajıyla ilk şarkısını yayına sürmüştü sekiz aydır bu radyoda sabah programı yapıyordu. Onun hayatı olmuştu artık. Her sabah 6.30 da uyanıp radyoya gelir ve yolda duymak istediği her kelimeyi programında kullanırdı.
-Günaydın Natalie
-Sana da günaydın Jack bugün çok enerjiksin.
-Sabah kahveyi biraz abartmış olmalıyım.
Kayıt odasına heyecanla girip üzerindeki ceketi sandalyeye bıraktı. Her şey bıraktığı gibiydi mikrofonu açtı ve sandalyesini hafifçe çekerek oturdu. Kulaklığını boynundan geçirirken gözlerinde uykudan eser yoktu.
Aynı anda Katie de arabasına binmişti soğuktan kurtulmak için sürekli ellerini birbirine sürtüyor ve yeşil ışığın yanmasını bekliyordu. Jack'in programını dinliyordu, ondan daha etkili bir uyandırma servisi yok diyordu. Etrafına baktı ve ilerledi yolda. Kafesinin arka bahçesine gelişigüzel park etti arabasını ve hızlı hızlı girdi arka kapıdan. Jude ondan önce gelip kahve makinesini hazırlamış hatta yol üzerinden iki tane de poğaça almıştı. Gülüşü birden içini ısıttı Katie' nin
-Günaydın Jude sıcak bir kahve içmek için sabırsızlanıyorum, hazır mı makine?
-Çoktan hazırlandı kahven, al bakalım.
İkili çocukluk yıllarından beri birlikte takılırlardı, yedikleri içtikleri ayrı gitmemişti. Hatta bir ara aynı erkeğe aşık oldular fakat ikisinin de bundan hiç haberi olmadı.
Yılın soğuk dönemi başlamak üzere ve siz dinleyiciler Jack Nolde ile ısınmaya devam edeceksiniz ama Jack bir süre buralarda olmayacak yeniden görüşünceye dek kendinize iyi bakın.
“Pekala bugün havanın neden bu kadar soğuk olduğunu öğrenebilen var mı ? Hava durumlarında her şey mevsim normallerinde olarak görünüyordu yoksa hasta mı oluyorum tek sorun bende mi?”
Gidip ilaç al evlat dedi eski Jo ailesinin kökeni kızıl derililere dayandığı için bu ismi takmışlardı ona hoşuna da gidiyordu ayrıca zaten yaşı 64'e varmak üzereydi eski olduğunu kabul ediyor ve bundan keyif alıyordu.
Ve hava gerçekten de güzeldi aslında sadece biraz sonbaharın serin esintisi vardı fakat Jack ve Katie’nin bu kadar üşümesinin sebebi esinti değildi. İkisi de biliyordu aslında herkes biliyordu ama kimse hatırlamıyordu. Herkes yaşıyor herkes üşüyor fakat kimse
nedenini hatırlamadan öylece duruyorlardı. Bazen ise kaybolup uzun süre dönmüyorlar sonra birden bir olayın ortasında kendilerini buluyorlardı. Bu sefer sıra Jack ve Katie deydi daha önce hiç yaşamadıkları için bu hissi bilmiyorlardı ve üşüyorlardı.
Jack eve gitmeden önce yol üzerindeki kafeye uğrayıp bir fincan kahve içmeye karar verdi bu sayede biraz olsun ısınırım diye düşündü delirmek üzereydi neden bu kadar üşüyordu ne olmuş olabilirdi daha kötüsü ise ne olacak olabilirdi?
Kafeye girip hemen ısıtıcının yanına oturdu ısıtıcının neden açık olduğunu merak etti ama bu durumdan o kadar çok memnundu ki kahve sipariş vermeyi bile unutmuştu. Gülümseyerek yanına gelen
Katie
-Merhaba ne alırdınız ?
-Sade kahve olsun lütfen
Katie kahveyi getirdiğinde Jack merakına daha fazla dayanamayıp sordu.
-Afedersiniz ama bugün hava o kadar soğuk olmamasına rağmen ısıtıcının neden çalıştığını merak ediyordum ?
Katie gülümseyerek arkadaşım Jude sabah üşüyerek uyanmış biraz soğuk algınlığına yakalanmış sanırım bütün gün üşüdü bende az önce hastaneye uğraması için onu yolladım.
Jack birden meraklandı ve hastaneye gitmeye karar verdi. Yalnız değildi belki de bir çeşit virüs bulaşmış olabilirdi bilmiyordu hızla çıktı ve birden hastanenin önünde buldu. Kendisini etrafına baktı kimseyi tanımıyordu hastanenin yan tarafına doğru ilerledi ve döndü ileride zar zor seçilen karaltı şeklindeki kapıdan girdi bütün sesler yükseldi bir partiydi herkes bağırıyor dans ediyor ve içiyorlardı aralarından geçti eğleniyor gibiydi birkaç şarkıya bağıra bağıra eşlik etmeye çalışıyordu.
Sonra... sonra mı?
Katie kahveyi içince biraz içinin ısındığını fark etti ama soğuktan kurtulamıyor gibi hissediyordu yavaş yavaş kendisini hissettiren bir soğuk. Durdu ve eline kalemi aldı birkaç yazı yazmak istedi ama kağıda boş boş bakıyordu yazamadı vazgeçti düşünmek yerine Jude ile sohbet etmeye başladılar Jude ailesini kaybettikten sonra onların
yanına taşınmış ve yıllarca birlikte aynı evin kızları olarak büyümüşlerdi. Tam sohbete daldıkları sırada kapıdan orta yaşlarda bir adam içeri girdi ısıtıcının yanına oturdu.
Merhaba bir kahve alabilir miyim? Diye seslendi oturduğu yerden ve Katie tabi ki ifadesine gelen o gülümsemesi ile karşılık verdi ona.
Kahveyi yanına götürdüğünde ısıtıcıyı açmamı istermisiniz diye sordu adama teşekkür ederim havanın o kadar soğuk olduğunu düşünmüyorum diye cevap geldi. Sizi bir yerden tanıyorum dimi ?
Evet dedi Katie eskiden birlikte çalışmıştık aynı bölümde değil tabi ki sadece aynı binadaydık arada karşılaşmış olmalıyız bana da çok tanıdık geldiniz.
Gülümsemelerden sonra Katie adamın isminin Jack olduğunu öğrendi. Bir yerlerden onu çok iyi tanıyormuş hissi vardı sürekli içinde diğer taraftansa ilk defa görmüş gibi hissediyordu. Tam çıkartamadı sohbet etmeye devam ettiler bir süre Katie mutfağa döndüğünde kapının önünde bir kedi duruyordu kovalamak için peşinden gitti kapıdan çıktığında bir kalabalığın ortasındaydı yeniden üşüyordu çok üşüyordu ne olur bu bir rüya olsun diye gözlerini kapadığında ise dileği gerçek olmuş ve yataktan gözlerini açarak hızla uyanmıştı. Tek sorun hala üşümekte olmasıydı kalkıp buzdolabını açtı sütü çıkardı, üşüyordu ama sanki hissetmiyordu farklı bir kavramdaymışçasına yaşıyordu umursamadan sütü içmeye devam etti..
Yorum Yazın