Görüş Bildir
20 Günde 8 Kilo; Tarkan Diyeti !
Ünlü popçu Tarkan, 20 günde 8 kilo vererek 78'den 70'e düştü. Peki bunu nasıl başardı? Megastar Tarkan, 20 günde 8 kilo vermeyi başardı. Her gün 2 saat aletli spor yapan Tarkan'ın mucize diyeti.UN, ŞEKER, TATLI YOKUn, şeker, margarin ve tatlıdan uzak durdu, bol su içti. Sonunda, 20 günde 8 kilo vermeyi başaran Tarkan, 78 kilodan 70 kiloya düştü.Kahvaltı :1 kibrit kutusu büyüklüğündeyağsız, tuzu alınmış beyaz peynir.İnce bir dilim kepek ekmeğiŞekersiz çay ve kahve1 tatlı kaşığı pekmez, reçel, bal ya da marmelatÖğle : 3 Adet ızgara köfte ya da 90 gram tavuk eti veya yağsız buğulama balık (Kesinlikle yağda kızartılmayacak.)1 tabak salata1 çay bardağı yoğurt2 adet kepekli ekmekMevsim meyvesiAkşam :Mevsim meyvesiAz etli, çok az yağlı ıspanak, taze fasulye, bamya, karnıbahar, patlıcan, vs. sebzelerden herhangi biriMevsim salatası1 adet kepekli ekmekKaynak http://www.sag-lik.net/beslenme-ve-diyet-20-gunde-8-kilo-tarkan-diyeti-4658.html
Diziler Yurt Dışına Açıldı, Turistler Türkiye'ye Aktı!
Turizmde, 2023 yılında 50 milyon turist ve 50 milyar dolarlık gelir hedefleyen Türkiye'de, dizi sektörünün, yurt dışı pazarlarına açılması, bu hedefe ulaşmada, önemli katkı sağladı. Yaşar Üniversitesi Turizm İşletmeciliği Bölüm Başkanı Doç. Dr. Gökçe Özdemir, televizyon dizisi sektörünün turizme yansımalarına ilişkin yaptığı değerlendirmede, film ve dizilerin, çekildiği yerin doğal ve tarihi yapısını yansıtarak, o bölgeye ilgiyi artırdığını ifade etti. Türkiye dizilerinin turizme olan etkisinin, ilk kez 2002 yılında 'Asmalı Konak' yapımıyla başladığını ve bu dizinin yayınıyla birlikte Kapadokya ve Ürgüp'e ilginin büyük oranda artarak, bölgede yerli turist akını yaşandığını hatırlatan Özdemir, 'Bütün tur firmaları programlarına dizinin çekildiği konağı da ekledi. 'Asmalı Konak' biteli 10 yılı geçmesine karşın turlar talep azalsa da halen sürüyor. Çeşitli diziler sayesinde özellikle Mardin, Gaziantep gibi şehirlerimiz de turların gözdesi oldu' dedi. İhraç diziler yurt dışından turist çekiyor Özdemir, son dönemde Türkiye dizi sektörünün yurt dışına ihraç edilmeye başlanmasının, gelen turist sayısı ve yeni destinasyonlar oluşmasına katkı sağladığını dile getirerek, şunları kaydetti: 'Türk dizi sektörü, 102 ülkeye binlerce saatlik dizi satıyor. Özellikle 'Muhteşem Yüzyıl' gibi diziler, Balkanlar ve Arap ülkelerinden ülkemize olan turizm talebini olumlu etkiledi. Türk dizilerinin satıldığı ülkelerden Türkiye'ye yüzde 15 civarında turist artışı yaşandı. Örneğin 2 yıl önce yaklaşık 35 bin Arap turistin ziyaret ettiği Doğu Karadeniz'i 2013 yılı itibariyle 170 bin Arap turist gezdi. Bosna Hersek, Hırvatistan, Kosova, Makedonya ve Sırbistan gibi Balkan ülkelerinden Türkiye'ye yapılan uçak bileti aramalarının neredeyse 2 katına çıktığı gözleniyor. Bir tur firması, Lübnan'daki turizm fuarına katıldığında, dizi turu isteğiyle karşılaşabiliyor. Bu nedenle 3 günlük İstanbul turları düzenleniyor ve dizilerin çekildiği mekanlar gezdiriliyor. Hava yolu şirketleri de benzer açıklamalarla 'dizi turlarının doluluk oranlarını artırdığını' söylüyor.' Türkiye'de çekilen Holywood filmleri yeni umut Turizmin gelişmesinde, uluslararası film sektörünün de büyük fırsat olduğunu ve özelikle Holywood filmlerine platoluk yapan ülkelerin turizminin bir anda geliştiğine işaret etti. Filmlerin, bir ülkenin turizmdeki küresel imajını etkileme gücüne sahip olduğunu ifade eden Özdemir, şunları söyledi: 'Çok sayıda yerel hükümet ve turizm otoritesi, yabancı ve yerli yapımcıları, dizilerle filmleri kendi bölgelerinde çekmek için ikna etmeye çalışıyor. Filmlerin ve televizyon dizilerinin turizm ve ekonomik açıdan sağladıkları kazanç çok büyük rakamlara ulaştı. 'Yüzüklerin Efendisi' filminin Yeni Zelanda'da yarattığı ekonomik değer 2 milyar dolar. Bu film sayesinde Yeni Zelanda'ya gelen ziyaretçi sayısı yüzde 50'lik bir artışla 2,4 milyona ulaştı. 'Cesur Yürek' filminin ardından İskoçya'daki Wallace Anıtı'nın ziyaretçi sayısı yüzde 300 arttı. Yine, 'Görevimiz Tehlike 2' filminin ardından 2000 yılında Sydney'deki milli parkların ziyaretinde yüzde 200 artış yaşandı. İngiltere'deki bir araştırmaya göre, İngilizlerin yüzde 80'i sinemada gördükleri destinasyonlara gitme eğiliminde. Türkiye için de burada çekilmese de Brad Pitt'in başrolünde oynadığı 'Truva' filminin ve heykelin kente getirilmesinin etkisiyle o dönemde Çanakkale'nin turist sayısı yüzde 73 arttı. Bu rakamlar film ve dizilerin turizm için ne kadar önemli bir fırsat olduğunu ortaya koyuyor.' Özdemir, Tüirkiye'nin bu alanda özellikle son dönemde önemli bir fırsatı yakaladığını ve kültür zenginlikleri, tarihi, doğasıyla dev bütçeli, ünlü isimlerin rol aldığı Hollywood filmlerinin platosu haline geldiğini belirtti. Türkiye'nin 2011 yılından itibaren gişe hasılatı 1 milyar dolar gişe hasılatını geçen 'Skyfall', en iyi film Oscar'ını alan 'Argo' ve 'Taken 2' ile son olarak Russell Crowe'un başrolünü ve yönetmenliğini üstlendiği 'The Water Diviner' filminin de yer aldığı toplam 18 yabancı filmin çekimlerine ev sahipliği yaptığına dikkati çeken Özdemir, 'Bu,Türkiye'nin tanıtımı için büyük önem taşıyor. İmaj, turizm endüstrisinde hayati öneme sahip kavram. Ülke olarak bu gibi fırsatları iyi değerlendirip doğru imaj ve tanıtım stratejileri ile sinemayı aynı Yeni Zelanda'nın yaptığı gibi lehimize bir turizm fırsatına çevirebiliriz' dedi. AA---
Lady Gaga İstanbul'a Geliyor
Lady Gaga, 4Mayıs’ta başlayacak dördüncü dünya turnesi kapsamında 16 Eylül’de İstanbul’da olacak İlginç sahne kostümleri ve sıra dışı sahne şovlarıyla tanınan ABD’li pop yıldızı Lady Gaga, “ArtRave: The Artpop Ball” adını verdiği dördüncü dünya turnesine 4 Mayıs’ta başlıyor. Ünlü şarkıcı, 10 Kasım’da tamamlamayı planladığı turnenin Avrupa ayağında toplam 25 konser verecek. Gaga’nın turnesinin Avrupa ayağı, İstanbul’da başlayacak. Sinem Vural ’ın Hürriyet’te yer alan haberine göre, milyonlarca hayranı bulunan popçu, Pozitif’in organizasyonuyla 16 Eylül’de İstanbul’da sahneye çıkacak. Konsere İTÜ Stadyumu ev sahipliği yapacak. Şarkıcı, İstanbul konserinin ardından soluğu Yunanistan’da alacak ve 19 Eylül’de Atina’da sevenleriyle buluşacak. T24
Reklam
Nejat İşler Neden Eldiven Takıyor?
Nejat İşler’in parmaklarının kesileceği iddiası ile ilgili olarak İşler'in menejeri 'Yaşanan septik şok nedeniyle emboli atımı olduğundan Nejat’ın parmakları tedavi sürecinde ve bandaj kullanılıyor' dedi 17 Ocak’tan bu yana hastanede tedavi gören Nejat İşler ’in ne zaman taburcu edileceği belli oldu. Solunum yetmezliği şikayetiyle hastaneye kaldırılan ve septik şok teşhisiyle yoğun bakımda tedavi altına alınan İşler’in doktoru, ünlü oyuncudan üç hafta daha hastanede kalmasını istedi. İşler, mayıs ayının başında taburcu olacak ve Bodrum-Gümüşlük’teki evine dönecek. Nejat İşler’in parmaklarının kesileceği iddiasına da oyuncunun menajeri Ayşe Barım ’dan yanıt geldi. Barım, “Yaşanan septik şok nedeniyle emboli atımı olduğundan Nejat’ın parmakları tedavi sürecinde ve bandaj kullanılıyor. Parmakları kesilmesin diye tedavisi yapılıyor. Umarız tedaviye cevap verir ve parmakları kesilmek zorunda kalmaz” dedi.T24
‘Metin Göktepe Gazetecilik Ödülleri’ Sahiplerini Buldu
Bu yıl 17’ncisi düzenlenen Metin Göktepe Gazetecilik Ödülleri Yarışması’nda kazananlara ödülleri bugün verildi. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Burhan Felek salonunda düzenlenen etkinlikle ödüller sahiplerine verildi.Jürisini, Ahu Özyurt, Belma Akçura, Celal Başlangıç, Elif Ilgaz, Elif Yılmaz, Fikret İlkiz, Göksel Göksu, Hüseyin Aykol, Kanat Atkaya, Mehmet Güç, Mete Çubukçu, Murat İnceoğlu, Muzaffer Özkurt, Nazım Alpman ve Neşe Düzel’in oluşturduğu Metin Göktepe Gazetecilik Ödülleri, bu sene geçen senelerden farklı olarak iki ‘Jüri Özel Ödülü’ verdi.Metin Göktepe’nin doğum günü olan 10 Nisan tarihinde verilen ödüller öncesinde Gazeteci Ragıp Duran, Akademisyen Esra Arsan ve Hürriyet Gazetesi Ankara Temsilcisi Deniz Zeyrek’in konuşmacı olarak katıldığı ‘İktidar kıskacında medya’ isimli bir panel düzenlendi. MEDYA ÜZERİNDEKİ BASKI DEĞİŞMEDİPanelde ilk olarak konuşan Hürriyet Gazetesi Ankara Temsilcisi Deniz Zeyrek, Metin Göktepe’nin öldürüldüğü zaman ile bugün arasında aslında çok büyük fark olmadığını belirtti. Basın üzerindeki baskıların hala devam ettiğini ifade eden Zeyrek; “Baskı araçları sadece iktidar ile sınırlı değil. Onların ulaşabildiği her yerden geliyor. Bir mahkeme kararını yazdığınızda yargı kararını etkileme suçlaması ile yargılanabiliyorsunuz. 301.maddenin gazeteciler üzerindeki baskıları olduğu gibi duruyor” şeklinde konuştu. Gazetecilerin ‘gizliliği ihlal’ suçlaması ile oldukça fazla karşılaştığını hatırlatan Zeyrek, “Bizim görevimiz halkın haber alma hakkını yerine getirmek. Halkın haberinin olmadığı olayların çoğunluğu ise zaten gizli kapılar ardından gerçekleşiyor. Bizim bunları bulup ortaya çıkarmamız hala büyük baskılar ve davalar ile karşılaşmamıza neden oluyor” dedi. Bu baskıların devletin kıskaçları olduğunu aktaran Zeyrek bir de bunların dışında iktidardan iktidara dozu değişen baskılar olduğunu ve bunun bazen bir telefon ile bazen de medya sahiplerinin değiştirilerek gerçekleştirildiğini belirtti. Zeyrek son olarak ise yeni dönemde ortaya yeni ‘gazetecilerin’ çıktığını ve bunların meslektaşlarını baskı altına almaya çalıştığını vurguladı.HER ÜLKE LAİK OLDUĞU GAZETEYİ ÇIKARIRGazeteci Ragıp Duran ise konuşmasına ünlü Fransız gazetesi Le Monde’nin kurucusu Hubert Beuve-Méry'nin ‘her ülke layık olduğu gazeteyi çıkarır’ sözüne atıfta bulunarak başladı. Star Yeni Akit ve Sabah gibi gazetelerin ancak bu ülkede çıkabileceğini aktaran Duran aynı şeyin gazeteciler içinde geçerli olduğunu söyledi. Kendisinin Hürriyet’te çalışırken önemli bir köşe yazarının yazısını İngilizceye çevirerek Times gazetesine okur mektubu olarak gönderdiğini aktaran Duran o yazının mektup olarak bile yayınlanmadığını belirtti. Ortaya çıkan tapeler ile birlikte ‘gazeteciler’in gerçek yüzlerini gördüklerini ifade eden Duran, Başbakan ve patron önünde eğilip bükülen gazetecilerin Avrupa’da Gazeteciler Cemiyetinde bile ihraç edileceğini söyledi. Tüm olumsuzluklara rağmen Türkiye tarihinde bir direniş ve mücadele geleneği olduğuna dikkat çeken Duran, Yunus Emre’den, Metin Göktepe’ye oradan Gezi’ye, umutlarının bu direniş geleneğinde olduğunu söyledi. KAMUDA BİR İKTİDARA İNANMA SÖZ KONUSUAkademisyen Esra Arsan ise özellikle Gezi Direnişi ve 17 Aralık sonrası gazeteciliğe dair ortaya çıkanların, gazeteci olmak isteyen gençleri olumsuz etkilediğine dikkat çekerek gençlerin kendisine ‘hocam biz neden gazeteci oluyoruz? Baksanıza zaten gazetecilik yapılmıyormuş’ dediğini aktardı. Medya İktidar ilişkisinin yapısında önemli değişikler olduğunu söyleyen Arsan “Gücün nasıl algılandığına dair kavram farkları var. Kamu ve halkta bir iktidar sevicilik mevcut durumda. Kamu gerçeği öğrenme ile iktidara güvenme arasındaki karşıtlıkta iktidarı seçiyor. Bir tarafta ülkeyi 5 yıl yönetecek olan ‘patrona’ hiçbir şey denmemesi gerektiğini düşünen bir kitle ve halk var diğer tarafta ise Gezi’de ve Berkin Elvan’ın cenazesinde sokağa çıkan bir halk var” dedi. Arsan bu ikilemde basının rolü olduğuna da vurgu yaptı.Yapılan panelin ardından ise Metin Göktepe Gazetecilik ödülleri 17. kez sahiplerini buldu. Ödül töreninde kısa bir konuşma yapan Evrensel Kültür Dergisi Yayın Yönetmeni Aydın Çubukçu ödül alan gazetecilerin Metin Göktepe gazetecilik ödüllerine değer kattığını, Metin Göktepe Ödüllerinin de gazetecilere değer katacağını dile getirdi. HABER DALINDA ÖDÜLÜ İDRİS EMEN ALDIBu sene ‘yazılı haber’ dalında ödül 29 ve 30 Eylül 2013 tarihlerinde Radikal gazetesinde yayımlanan ‘Çocuklarımızı kurtarın/Artık çok geç dönemem’ başlıklı haberiyle İdris Emen, Gazeteci Deniz Zeyrek’in elinden aldı. GÖRÜNTÜLÜ HABER DALINDA ÖDÜLÜ EZGİ CANKURTARAN ALDI‘Görüntülü haber’ dalında ise ödülü CNN Türk’te 28 Şubat 2014 tarihinde yayımlanan ‘Dilan Alp marjinal değilmiş’ adlı haberiyle Ezgi Cankurtaran Evrensel Kültür Yayın Yönetmeni Aydın Çubukçu’dan aldı. FOTOĞRAF ÖDÜLÜ SERKAN OCAK’A‘Ben sizdenim amirim’ adlı fotoğrafıyla Serkan Ocak’ın kazandığı Fotoğraf Ödülü’nü ise Gazeteci Ragıp Duran verdi. KIRMIZILI KADIN FOTOĞRAFI İLE OSMAN ÖRSAL’A ÖDÜLBu sene iki tane verilen Jüri özel ödülü’nün ilkini ise Gezi Parkı direnişinin simge fotoğraflarından olan ‘Kırmızılı Kadın’ fotoğrafı kazandı. Reuters muhabiri Osman Örsal’ın ödülünü ise Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Yönetim Kurulu Üyesi Göksel Göksu verdi. İKİNCİ ÖZEL ÖDÜL MELDA ONUR’Aİkinci Juri Özel Ödülü ise 18 Mart tarihinde mecliste dört bakan hakkında görülen fezlekeleri canlı yayın ile halka duyuran Melda Onur’un oldu. Melda Onur ise ödülünü Metin Göktepe’nin annesi Fadime Göktepe’den aldı. YEREL GAZETECİLİK ÖDÜLÜ VEDAT GÖKÇAY’INBu yılın yerel gazetecilik ödülü ise Büyük Torbalı gazetesinde 7 Ocak 2014 günü yayımlanan ‘Arşiv evrakları yakacak oldu’ başlıklı haberiyle Vedat Gökçay’a gitti. Gökçay ödülünü Metin Göktepe’nin ablası Meryem Göktepe’den aldı. Evrensel
Reklam
Ünlü Şovmen Letterman'ın Koltuğuna Oturacak İsim Belli Oldu
Uzun yıllar David Letterman sunduğu 'Late Nİght' adlı şov programının yeni yüzü belli oldu. Letterman geçen hafta 22 yıldır sunduğu show'u önümüzdeki yıl bırakacağını açıklamıştı. CBS'de yayınlanan 'Late Nİght' adlı şov programında Letterman'in yerine gelecek ismi belirli oldu. O isim ünlü Amerikalı komedyen Stephen Colbert olacak.Medyatava
En İlginç Futbolcu Lakapları
Eski savunma oyuncusu, Athletic Bilbao'da oynadığı dönemlerde Diego Maradona'ya yaptığı sert müdahele sonrası Arjantinli yıldızı sakatladıktan sonra 'Bilbao Kasabı' olarak anılmaya başlamıştı.
Ali Nesin: 'AKP Türk Halkını Anladı'
Abbas Güçlü ile Genç Bakış’a konuk olan, Türkiye’nin yaşayan en ünlü matematikçisi Prof. Dr. Ali Nesin, AK Parti’den, babası Aziz Nesin’e, seçimlerden, matematiğe birçok konuda gençlerin sorularını yanıtladı, çok çarpıcı açıklamalar yaptı. VATANDAŞ ESKİ REJİMİN GERİ DÖNMESİNDEN KORKUYOR, HAKARETE UĞRAMAK İSTEMİYOR Bu seçimlerden çıkan sonuç şu ki; Türk halkının yolsuzluk gibi bir sorunu yok. Birileri yolsuzluk yapmış filan, Türk halkının umurunda değil. İkincisi Türk halkı eski rejimden çok şikayetçi. Eski rejim geri dönecek diye çok korkuyor ve o dönmesin de ne olursa olsun diyor. Eski rejim dediğim Kemalist rejim. Tek parti döneminden 2000’li yılllara kadar devam eden, çoğunlukla beyaz Türk’e hizmet eden ve belirli bir kalıba girmiş vatandaş isteyen rejim. Vatandaş hakarete uğramaktan, türbanlıların üniversiteye girememesinden çok korkuyor ve artık jandarmadan, devletten korkmak istemiyor. İKTİDAR MATEMATİĞİ DİĞERLERİNDEN DAHA İYİ BİLİYOR Belli ki iktidar matematiği diğerlerinden daha iyi biliyor. Siyasette bazı şeylerin içindeyim. Binde bir oy alan sol partiler ben kimden oy alacağım, en fazla oyu hangi kesimden çıkaracağım, benim amacım nedir, neyi hedefliyorum diye düşünmüyor. Siyasi partilerin çoğu herkesten oy almak istiyor. Bu olmuyor. AKP belli bir kesimden oy aldı, yavaş yavaş çapını genişletti. Bu da herhalde bir mantık ve matematik. AKP TÜRK HALKINI ANLADI Eskiden araba yoktu, buzdolabı yoktu, köylerde elektrik yoktu. Bugün köylere bakın apartmanlar var, oralarda benim zamanımda buzdolabı olmayan köylüler oturuyor. Paralandılar. Artık hakaret görmek istemiyoruz diyorlar. Artık iktidarda, hükümette payımız olsun diyorlar. Sevin ya da sevmeyin gerçek budur. Ve istenecek oy da onlardan alınacaktır. Ya darbe yaparsın, ya da oyla gelirsin. Oyla gelmek istiyorsan eğer, oy istediğin halka hakaret etme hakkın yoktur. Yapılan şey budur. Zamanında Alevilere hakaret edilmiştir, Müslümanlara hakaret edilmiştir, solculara, Kürtlere hakaret edilmiştir. Demokraside bunları yapamazsın. Bunu anlayacaksın. AKP bunu anladı ve başa geldiler. Gördüğünüz gibi Türk halkı da her şeye rağmen bir defa daha onları seçti. BABAM BU HALK İÇİN ÇOK ÇEKTİ AZARLAMAYA HAKKI VAR Babamın meşhur yüzde 60 sözünün aslı aslında yüzde 92.5. O da Evren anayasasına evet diyenlerin yüzdesi. Ama Türk halkını sevdiği için indirim yapmıştı. Babam Türk halkı için çok çekmişti. O yüzden böyle bir azara hakkı vardı. Bu sözü söylediği için babama çok davalar açıldı o dönem. O da yahu dava açmayın, olur da kazanırsam eğer Türk halkının aptallığı mahkemelerce tescil edilmiş olacak diyordu. BABAM BANA DA APTAL DEDİ Babam bu sözü söylediği sıralar bizim de Sevan Nişan ile birlikte Konya’da orduyu isyana teşvikten davamız vardı, ben de Ankara’dan bu dava için Konya’ya gidecektim. Babam da gelecekti. Beni aradı ve evden bir çanta getirmemi istedi, aman sakın unutma ve kaybetme dedi. Merak etme baba dedim. Kalacağımız oteli de söyledi, sözleştik. Ben çantayı aldım, Konya’ya gittim. Otelin adını unutmuştum. Başka bir otelde kaldım. Sabah babamla mahkemede buluştuk. Otelin adını unuttum başka bir otelde kaldım dedim. Çanta nerede dedi? Otelde unuttum dedim. Hangi otelde kalıyorsun dedi, otelin adını unuttum dedim. Ah benim aptal oğlum dedi. Babam nasıl en sevdiği oğluna aptal dediyse Türk halkına da aptalsınız demiştir. DERSHANELERİN KALDIRILMASI FİKRİ BAŞARILI OLAMAZ Ben sınavlara da dershanelere de karşıyım ancak demokrasinin d’si olan bir ülkede arz ve talep olan bir şeyi yasaklayamazsın. Başka türlü yaptığın zaman diktatör olursun. Her ne kadar dershanelere karşı olsam da böyle bir kararı doğru bulmuyorum ve başarılı olacağına inanmıyorum. BUGÜN HÜKÜMETİN DEDİĞİ HERŞEYE HAYIR DERİM O zamanki koşullar olsa bugün de yetmez ama evet derim. Ama bugün için herhalde hükümetin dediği her şeye hayır derim. Çünkü hükümet değişti. SOSYAL MEDYA YASAKLARI REZALET Sosyal medyayı seviyorum. Son dönemdeki sosyal medya yasakları rezalet. HÜKÜMETLERİN GENÇLERİ BİÇİMLENDİRMEYE HAKKI YOK İçki yasağı olacak iş değil. Doğru değil. 18 yaşını geçmiş biri istediği gibi yaşayabilir. Bu ülkede bütün hükümetler kendilerini, gençleri biçimlendirmekle yükümlü zannediyorlar. Okullarda, kitaplarla, öğretmenlerle onları dindar, Kemalist, ülkesini seven vatandaş yetiştirecek. Hakkı yok buna. TÜRKİYE ZENGİNLEŞTİ Türkiye eski Türkiye değil, benim çocukluğumdaki Türkiye değil. En azından bugün insanlar açlıktan kırılmıyorlar. Türkiye zenginleşti. Sosyal bir problem var tabii ki; bu zenginlik paylaşılamıyor. Ama Türkiye benim çocukluğuma nazaran yüz kat daha zengin bir ülke. SINAVLARA KARŞIYIM Ben bu yapılan sınavlara karşıyım. Sınavlar hiç olmasın. Rezalet bunlar. Ama eğitim sistemi merkezi olduğu sürece, devlet kendinden başka kimseye güvenmediği sürece bunlar yapılmak zorunda. Bir yandan da bakıyorum Türkçe, matematik sorularına filan, çok akıl çalıştıran, olağanüstü sınavlar. Ama maalesef bu güzel sınavlara bile dershaneler ezberle hazırlıyorlar çocukları. Ben bu kadar deneyimime rağmen bir problemi 15 dakikada yaparken 1 dakikada çözüyor çocuklar. ARTIK HİÇ OLMAZSA ÖLDÜRMÜYORLAR HAPSE ATIYORLAR Bazı devrimlerde ilk birkaç yıl demokratik olmayan kararlar alabilirsin ama bu 10 yıl 20 yıl sürerse daha sonra toplumda hastalıklı bir hal alır. Bedeli ne olursa olsun, önce insan hakları. Türkiye’nin şu anki insan hakları notu bence zayıf. Öte yandan da pek faili meçhuller olmuyor artık bu da pozitif bir şey. Hiç olmazsa hapse atıyorlar öldürmüyorlar artık. TÜRBANLI KIZLAR GELEBİLSİN DİYE DERSLERİ EVİMDE YAPTIM Hiç kimsenin giyimine kuşamına karışamazsın. Nokta. Üstelik sen aydınlanmacısın ama türbanla üniversiteye girmeyi yasaklıyorsun. Ne hakkın var ki? İnsan haklarına aykırı. Ayıptır ve bunun ayıp olduğunu anlamadı insanlar. Ben bunu söylediğimde binlerce mesaj küfürler, hakaretler, tehditler geldi. Babasını Sivas’ta yakmaya çalıştılar bak o ne diyor diye üzerime geldiler. Bana ne o yakmaya çalışanlardan ben o türbanlı kızlara bakıyorum. Ben Bilgi Üniversitesi’ndeki derslerimi bazen evimde yapardım, türbanlı kızlar derse girebilsin diye. Müfettişler gelirdi okula. HERKES KÜÇÜK AZİZ NESİN OLMUŞ BANA AKIL VERİYOR Aziz Nesin’i Aziz Nesin yapan öngörülemezliğiydi. Ama şimdi Türkiye’de herkes küçük Aziz Nesin benden başka herkes babamın ne yapacağını biliyor bir ben bilmiyorum. Bana akıl veriyorlar. Gezi Parkı’nda matematik dersleri vermek çok hoşuma gitti. Başbakan çapulcu dedi ya, gerçekten de birkaç çapulcu vardı orada, uyuşturucu kullanan filan, gözlerimle gördüm. Ama zehir gibi çocuklar vardı. HALK BABAMI SEVMEZDİ HALA DA SEVMİYOR Bizim yaşamımız 68’de değişti. O yıllarda babam para kazanmaya başladı. Daha önce çok zor geçinirdik. Kanepeler, perdeler yırtık pırtıktı. Babam günlük gazeteleri biriktirirdi onlardan masa, kanepe filan yapardık. Polisler sabahın köründe evi basar, babamı alıp götürürlerdi. Halk sevmezdi o zamanlar babamı, yaşlandıkça sevmeye başladılar ki yine de hala çoğu insan sevmez. Bana vatan haininin, komünistin, satılmışın oğlu derlerdi. AZİZ NESİN’DEN ÜÇ KEZ DAYAK YEDİM Çok şefkat dolu, bir babaydı. Ama üç kez dayak yedim. Bir defasında hak etmiştim, bir tanesini hatırlamıyorum, bir tanesini hak etmemiştim. BABAMA DÖRT KEZ KURŞUN SIKILDI Ben birkaç kez sormama rağmen babam bize Madımak ile ilgili şöyle oldu, böyle oldu diye hiçbir şey anlatmadı. Anlattığı şey bunun arkasında başka bir şey olduğu, bunun ortaya çıkması gerektiğiydi. Babama dört kez kurşun sıkıldı. Kimse bilmez. Kimseye söylememiştir. Evimize de kurşun sıkıldı. Birkaç kez linç tehlikesi geçirdi. Kendi kişisel sorunlarını hiç konu etmezdi. EĞİTİM SİSTEMİMİZ MİLİTARİST Hemen hemen her eğitim sistemi başarıya çok odaklı. Öğrenciler illa başaracak. Başarmak üzerine, ana, baba, mahalle baskısı var. Çocukların başarısızlıktan ödü patlıyor. Özgürlüğün olmadığı bir ülkede yaratıcılık da olmaz ve Türk eğitim sistemi hiçbir şekilde özgür değil. Militarist bir eğitim sistemimiz var. Okul binalarına bak, resmen hapishane. Demokratik bir ülkede eğitim bakanlığı, milli eğitim bakanlığı bile değil, hükümetlerden, ideolojilerden bağımsız olmalı. ÖĞRETMENLER KENDİLERİNİ GELİŞTİRMİYOR Öğretmenler maalesef üniversiteden mezun olduktan sonra kendilerini hiç geliştirmiyorlar. Çünkü kendisini geliştirmesine gerek yok. Bence öğretmenlere her yıl sınav yapılmalı. TÜBİTAK DESTEĞİ KESTİ TÜBİTAK 2008’e kadar Matematik Köyü’nü destekledi. 2008’de TÜBİTAK’ın Bilim ve Teknik Dergisi’nde hazırlanan Darwin özel sayısının son anda engellenmesinden dolayı ben Matematik Dünyası Dergisi’ne bunu protesto eden bir karikatür koyduk. Sonra TÜBİTAK bize düşman kesildi ve bütün desteği kestiler. TÜBİTAK’IN TEK AMACI ELEKTRİKLİ ARABA YAPMAK Bir üniversitede matematik, felsefe, sanat mutlaka olmalı. Çünkü bunlar meslek değildir. Bir varoluş ve düşünme biçimidir. Belli bir işe yaramaz. Hiçbir işe yaramadığı için her şeye yarayan dallardır bunlar. Ama toplumda prim yapmazlar, para kazandırmazlar, bunlar meslek değillerdir. Bunların desteklenmesi gerekir. Temel bilim olmadan teknolojik gelişme olmaz. Türkiye bir mühendisler ülkesi. TÜBİTAK’ı da maalesef mühendisler ele geçirmiş. Bilimsel gelişmeyi teknolojik gelişme olarak algılıyorlar. Tek amaçları elektrikli araba yapmak. En sonunda yapacağım bir tane elektrikli araba önlerine koyacağım. TÜRKİYE’DE MÜCADELE ETMEYİ SEVİYORUM Yurtdışında birçok ülkede bulundum ama Türkiye’yi hiçbirine değişmem. Burada bir şeyler yapabilme, insanların hayatını değiştirebilme şansınız var: Diğer ülkelerde bu hiç yok. Ben mücadele etmeyi seviyorum. Amerika’da mesela düzen o kadar kuvvetli ki hiçbir şeyi değiştiremezsin. MATEMATİKTE GELİŞMEK İÇİN SPOR YAPIN, OKUYUN, YALNIZ KALIN Toplum çok değişti. Sürekli internet, televizyon, cep telefonu… Hep bir dış etken var. Çocuklar hiç yalnız kalamıyor. Oysa düşünmek demek yalnız kalmak demektir. Temel bilimlerde iyi olmak için zeki doğman gerekmiyor, yoğunlaşabilmen gerekiyor. Temel bilimlerde, mantıkta, matematikte iyi olmak bu konuda çalışmaktan değil yazmaktan ve okumaktan geçer. Bana anne babalar ne yapalım çocuğun matematikte gelişmesi için dediklerinde; bol bol kitap okusun, spor yapsın, sıkılıncaya kadar tek başına kalsın derim. İnsanın kendi zihninden zevk almayı öğrenmesi lazım. MATEMATİK KÖYÜ NASIL KURULDU? Bilgi Üniverstesi’nde matematik bölümü kurdum. Ve araştırmacı yetiştirmek üzere, en üst düzeyde bir eğitim kurmak istedim. 30 yıl yaşasam, her yıl 20 öğrenci yetiştirsem, 600 matematikçi yapar. Onların da öğrencileri olacak. Böylece yaklaşık 2 bin bilim adamı yetiştirmiş olurum ve bu Türkiye’yi değiştirir dedim. Yaptım ama ne yazık ki evdeki hesap çarşıya uymadı. Öğrenciler o kapasitede değildi. Böyle olunca önce çocuklara fazla mesai yaptırdım, evime aldım akşamları ders yaptık. Olmadı hafta sonları vakıfta ders yaptık, olmadı her yıl değişik bir yerde yaz okulu yaptık. Çok başarılı geçti. Sonra Matamatik Köyü kurmaya karar verdik, Sevan Nişanyan ile birlikte. O Matematik Medresesi diyelim diyordu ama ben laikler bize kızar diye korktum. Ve böylece Matematik Köyü’nü kurduk. Benim amacım matematik Köyü’nün bulunduğu bütün o vadiyi bir korsan eğitim vadisine dönüştürmek. Tiyatrosu, felsefesi sanatıyla sıra dışı bir eğitim merkezi. DHA
Reklam
Gorbaçov İçin Suç Duyurusu: SSCB'yi Yıktı, Yargılansın
Rusya'da beş milletvekili, Sovyetler Sosyalist Cumhuriyetler Birliği'nin (SSCB) son lideri Mihail Gorbaçov hakkında suç duyurusunda bulundu. BBC Moskova muhabiri Daniel Sandford'un haberine göre başsavcıya bir mektup gönderen milletvekilleri Gorbaçov'un, Sovyetler Birliği'nin dağılmasına neden olduğu gerekçesi ile yargılanmasını istedi. Parlametonun alt kanadı Duma'nın beş üyesi mektuplarında, dönemin Sovyetler Birliği vatandaşlarının referandumda ülkenin bütünlüğünün korunması yönünde oy kullandıklarına dikkat çekti. Milletvekilleri, Gorbaçov'un ise bu duruma karşın Sovyetler Birliği'nin dağılmasına izin verdiğini vurguladı. Başsavcı'ya suç duyurusunda bulunan milletvekillerinden ikisi, ülkenin lideri Vladimir Putin'in Birleşik Rusya Partisi'nden. Diğer milletvekillerinin ise ikisi Komünist Parti, diğer de milliyetçi Liberal Demokrat Parti üyesi. Milletvekillerinin atıfta bulundukları referandum 1991'de Sovyetler Birliği'nin oluşturan 15 cumhuriyetten dokuzunda yapılmıştı. Cumhuriyetlerden altısı referandumu boykot etmişti. Mihail Gorbaçov ise hakkındaki suç duyurusunun 'tamamen saçmalık' olduğunu söyledi. Yargılanmasının tarihi açıdan hiçbir şekilde makul olmadığını vurgulayan Gorbaçov, beş milletvekilinin sadece ünlü olmaya çalıştıklarını belirtti. Sovyetler Birliği Soğuk Savaş'ın son bulmasının ardından 1991'de dağılmıştı. Bu gelişme üzerine aralarında Ukrayna'nın da bulunduğu 14 ülke bağımsızlıklarını ilan etmişlerdi.bbctürkçe
Aslında Nasıl Bir İnsansın?
etiket
Ünlü fantastik seri Dungeons & Dragons'un yazarı Gary Gygax'ın 1970'lerde yaptığı kategorizasyon hemen hemen tüm insanlar için geçerlidir. Bu kategorizasyon çok tartışmalı olsa da, çoğu insan için hala geçerliliğini korumaktadır. Peki, buna göre sen nasıl bir insansın! Bu testi yap ve aslında hangi tür insan olduğunu anında öğren! Kaynak burası
İngiltere'de Tarihi Barış Yemeği
Kraliçe 2. Elizabeth, 2005'te son bulan Kuzey İrlanda çatışmasından sonra ilk kez İrlanda heyetini ağırladı. Yemeğe eski IRA Komutanı da katıldı. İngiltere Kraliçesi 2'nci Elizabeth, Windsor Şatosu'nda ilk kez bir resmi ziyaret için İrlanda Devlet Başkanı ve heyetini ağırladı. İrlanda Devlet Başkanı Michael D. Higgins ve heyeti, Windsor Şatosu'nda verilen yemeğe gelişleri sırasında İrlanda Milli Marşı'yla karşılandılar. Yemek Kuzey İrlanda'da savaşan tarafları ilk kez İngiltere'de düzenlenen resmi bir yemekte buluşturdu. Resepsiyona IRA'nın eski komutanı de smokinli katıldı. İrlanda Cumhurbaşkanı Michael D. Higgins ve eski bir İrlanda Kurtuluş Ordusu (IRA) Belfast Komutanı olan Kuzey İrlanda Başbakan Yardımcısı Londra'daki Windsor Kalesi'nde Kraliçe Elizabeth'in düzenlediği resmi bir yemeğe katılarak iki millet arasında devam eden barış süreci açısından önemli bir adım attı. Higgins'in İrlanda Devlet Başkanı sıfatıyla, ülkesinin bağımsızlığını kazanmasından yaklaşık 100 sene sonra Londra'ya yaptığı ziyaret, başkent sokaklarının IRA (İrlanda Cumhuriyet Ordusu) bombalarıyla sarsıldığı günlerin artık tamamen geride kaldığının sembolü oldu. İNGİLTERE'YE RESMİ GEZİ DÜZENLEYEN İLK İRLANDA LİDERİ İngiltere'ye resmi bir gezi düzenleyen ilk İrlanda lideri olan Higgins'i Londra'daki İrlanda Büyükelçiliğinde Prens Charles ve eşi Camilla karşıladı. McGuinnes, kraliyet arabası ile Windsor Kalesi'ne götürüldü. Higgins ve eşi kaleye girdiği sırada Kraliyet Birlikleri resmi bir karşılama töreni de düzenledi ve top atışları yapıldı. Ancak İrlandalı liderlerin yanı sıra Başbakan David Cameron ve Daniel Day Lewis ile Judi Dench gibi ünlü sanatçıların da katıldığı görkemli yemeğe Kuzey İrlanda Başbakan Yardımcısı McGuiness'e yöneltilen bir protesto gösterisi damgasını vurdu. 'SMOKİNLİ TERÖRİST' McGuiness limuzinle Windsor Kalesi'ne ulaştığında, kapıda beklemekte olan protestocu Victor Barker, davetlilere 'Smokinli bir terörist hâlâ teröristtir. McGuinness doğruyu söylemenin vakti geldi' yazılı bir pankart açtı. Protestosunu takım elbiseyle gerçekleştiren Barker, McGuiness'in kaleye girmesinin ardından yaptığı basın açıklamasında 12 yaşındaki oğlunu 1998 yılında İrlanda Cumhuriyetçi Ordusu'nun (IRA) Omagh'da yaptığı bombalı saldırıda kaybettiğini söyledi ve 'Bir teröristin Kraliçe'nin yemek masasında işi yoktur. Ben buradayım çünkü insanların McGuiness'in geçmişini hatırlaması ve tarihi baştan yazmaktan vazgeçmesi gerektiğine inanıyorum' dedi. McGuiness'in Windsor Sarayı'na davet edilmesi bazı kesimlerden tepki çekse de, uzmanlar Kraliçe ile İrlandalı liderlerin bu şekilde bir araya gelmesinin barış sürecinde 'önemli ve tarihi bir adım' olduğunu söyledi. TARİHİ ESPRİ Kraliçe, Windsor Şatosu'nda verdiği yemekte İrlandalı konuklarına seslenirken 'İrlanda ve İngiltere'nin daha iyi komşular haline gelmesi memnuniyet verici' ifadelerini kullandı. Kraliçenin, nadir sayılabilecek bir espri de yaparak '2012 Londra Olimpiyatları sırasında helikopterden atlamak için beni alan kişi de İrlanda kökenli yönetmen Danny Boyle'dı' demesi herkesi güldürdü. Britanya Kraliçesi konuşmasında İngiltere ve İrlanda'nın birbirlerinin bağımsızlığına saygı duyarak yapacakları işbirliğinin her iki tarafın da yararına olacağını vurguladı. KRALİÇE: 'YÜZYILLAR BOYUNCA ÖZGÜR İRLANDA DEVLETİ'NİN YANINDA OLACAĞIZ'Kraliçe 'Ailem ve hükümetim adına şunu bilmenizi istiyorum. Yüzyıllar boyunca Özgür İrlanda Devleti'nin yanında olmaya devam edeceğiz' dedi. İngiltere'nin Windsor Şatosu tarihi bir barış yemeğine sahne oldu. Kraliçe 2'nci Elizabeth, 2005'teki anlaşmayla son bulan Kuzey İrlanda çatışmasının ardından ilk kez İrlanda heyetini ağırladı. Yemeğe eski IRA Komutanı McGuinness de katıldı. Tarihi ziyafet 'barışın başarısı' olarak yorumlandı 53 METRELİK MASA 48 SAATTE KURULDU Windsor Şatosu'ndaki tarihi yemeğin istatistikleri de İngiliz basınında geniş yer buldu. Kraliçe 2'nci Elizabeth'in İrlanda Devlet Başkanı Higgins onuruna verdiği yemekten yola çıkan İngiliz Daily Mail Gazetesi, Kraliçe'nin daveti için yapılan hazırlıkları okurlarıyla paylaştı. Kraliçe, 53.4 metre boyundaki masada 200 kişiyi ağırladı. Masanın kurulması tam iki gün sürdü. Yemek için Kraliçe'nin yaşadığı Buckingham Sarayı'nın mutfağıyla koordineli çalışıldı. 'KİMSENİN AKLINA GELMEZ'BBC, Windsor Şatosu'ndan canlı yayın yaparken 'Yıllar önce böyle bir ziyafet olacağı kimsenin aklına gelmezdi' yorumu yaptı. İLK ADIM 2011'DE ATILDI Kraliçe 2'nci Elizabeth ilk kez 2011 yılında İrlanda Cumhuriyeti'ne resmi bir gezi düzenlemişti. 2012'de de Belfast'a resmi bir ziyarette bulunan Kraliçe, buradaki bir toplum merkezinde, Avam Kamarası'nda yer almayı 'Kraliçe'ye bağlılık yemini etmek istemediği için reddeden' McGuiness'in elini sıkarak İrlandalılar ve Kraliyet arasında barışın ilk adımını atmıştı. 35 yıl önce Kraliçe'nin kuzeni ve ikiz torunları, IRA saldırısında ölmüştü. Kaynak: haberler.com
Reklam
One Love Müzik Festivali'nin Resmi Sponsoru H&M Oldu
etiket
Ünlü moda markası H&M, Türkiye’nin en popüler müzik festivallerinden One Love Festival’in bu sene düzenlenecek organizasyonunun resmi sponsoru oldu. H&M, bu yaza özel alt markası olan Divided bünyesinde yepyeni bir koleksiyon yarattı. Festivaller için özel olarak dizayn edilen bu koleksiyon, H&M Loves Music adını taşıyor. H&M’in One Love Festival 13 için hazırladığı tüm sürprizleri hmonelove.com mikro sitesinden ve #HMonelove hashtag’inden takip edebilirsiniz. haber kaynağı: herseymoda.org/moda haberleri
Birinci Dünya Savaşı Arşivlerinde Ünlü Casuslar
Birinci Dünya Savaşı döneminde faaliyet gösteren İngiliz ajanlarının sorgu tutanakları, rapor ve fotoğraflarının bulunduğu arşivler ilk kez kamuoyuna açıldı. Birinci Dünya Savaşı'nın yüzüncü yıldönümü dolayısıyla Britanya Ulusal Arşivi'ne ait 150'den fazla dosya dijital forma alınarak açıldı. Belgeler arasında Bolşevik Parti, Britanya Komünist Partisi ve İzci Dernekleri gibi kuruluşlar hakkındaki izleme raporları da bulunuyor. Raporlarda adı geçen uluslararası siyasi şahsiyetler arasında Leon Troçki ve Vladimir İliç Lenin gibi Rus liderler de var. Dosyalarda Amerikalı şair ve yazar Ezra Pound ve Alman işgali altındaki Belçika'da askerlerin hayatını kurtaran İngiliz hemşire Edith Cavell ile ilgili bilgiler de bulunuyor. İngiltere istihbarat örgütü MI5'ın kamuoyuna açılan dosyalarında adı geçen casuslar arasında yazar Arthur Ransome ve Almanlar için çalıştığı suçlamasıyla kurşuna dizilen Hollandalı ajan Mata Hari de var. Arşiv sorumlusu Dr. Stephen Twigge 'Açılan dosyalar Birinci Dünya Savaşı sırasında istihbarat servislerinin ülkenin güvenliğini sağlamakta ne kadar hayati bir rol oynadığını gösteriyor' diye konuştu.BBC Türkçe
Reklam
23 Nisan'da Kaçırılmayacak Konser
Ankara Devlet Opera ve Balesi, Doğuş Çocuk Senfoni Orkestrası ve TRT Çocuk Korosu Yılın En Büyük Çocuk Etkinliğinde Buluşuyor… Ankara Devlet Opera ve Balesi Çocuk Balesi Bölümü, Doğuş Çocuk Senfoni Orkestrası ve TRT Ankara Çocuk Korosu 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı etkinlikleri kapsamında bir araya geliyor. 23 Nisan Çarşamba günü Ankara Arena Spor Salonu’nda, ücretsiz olarak gerçekleştirilecek konserde müzikseverler unutulmaz bir müzik ziyafeti ve görsel şölene şahit olacaklar. Ankara Devlet Opera ve Balesi, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı etkinlikleri kapsamında Türkiye’nin iki çok kıymetli kurumuyla, Ankara ‘da çok özel bir etkinliğe hazırlanıyor. 2006 yılında Doğuş Grubu bünyesinde kurulan ve Türkiye’deki çeşitli konservatuvarların 11-18 yaş grubu öğrencilerinden oluşan Türkiye’nin ilk ve tek ulusal çocuk senfoni orkestrası Doğuş Çocuk Senfoni Orkestrası (DÇSO) ve TRT Ankara Çocuk Korosu, Ankara Devlet Opera ve Balesi Çocuk Balesi Bölümü’nün performanslarıyla, 23 Nisan Çarşamba günü Ankara Arena Spor Salonu’nda uzun süre dillerden düşmeyecek bir etkinliğe imza atacak. Şefliğini ve Genel Müzik Direktörlüğünü Prof. Rengim Gökmen’in üstlendiği ve yaklaşık 90 öğrenciden oluşan DÇSO, 120 kişilik TRT Ankara Çocuk Korosu ile 40 kişiden oluşan ve ünlü baletimiz Tan Sağtürk’le birlikte sahne alacak olan Ankara Devlet Opera ve Balesi Çocuk Balesi Bölümü’ne eşlik edecek. Barış Manço’nun “Bugün Bayram”ından, Ayten Alpman’ın sesinden zihinlere kazınan “Memleketim” şarkısına uzanan geniş bir repertuvar ile popüler çocuk eserlerinin koro ve orkestra uyarlamalarına yer verilecek konserde, birbirinden özel bale gösterilerine de ev sahipliği yapacak. 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı etkinlikleri kapsamında sahnelenecek yılın en büyük çocuk konseri, saat 19.30’da Ankara Arena Spor Salonu’nda izleyiciyle buluşacak. Yaklaşık 12.000 kişiyi ağırlama kapasitesine sahip salonda, etkinlik ÜCRETSİZ olarak gerçekleşecektir. Konsere giriş için temin edilmesi gereken ücretsiz biletler MyBilet’te, Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası Konser Salonu ve Devlet Opera ve Balesi gişelerinde… Konser Programı
Game Of Thrones'un 5. ve 6. Sezonları da Kesinlik Kazandı
Dünyaca ünlü Game of Thrones dizisini izlememiş olsanız bile internet sayesinde elbet duymuşsunuzdur. Artık efsaneler arasına ismini rahatlıkla yazabileceğimiz dizinin yeni sezonu geçtiğimiz günlerde resmen başlamış oldu. Onca bekleyişin ardından dördüncü sezonuyla geri dönen diziyle alakalı yeni bir gelişme daha yaşandı. Dizinin yapımcı şirketi olan HBO'nun programlama başkanı Michael Lombardo geçtiğimiz günlerde, Game of Thrones'un 5 . ve 6. sezonlarının da onaylarını aldıklarını ve bu sezonların da kesin olarak yayınlanacağını duyurdu. Bu haber tabii ki tüm dünyadaki Game of Thrones hayranlarını bir hayli sevindirdi. Ancak belirtelim bu dizinin sadece 6 sezonla sınırlı kalacağı anlamını taşıyor. Hatta çok büyük bir ihtimalle Game of Thrones , 6 sezondan sonra da devam edecektir.teknokulis
Marquez Taburcu Edildi
'Büyülü gerçekçilik' akımının en önemli isimlerinden kabul edilen Kolombiyalı ünlü yazar Gabriel Garcia Marquez, hastaneden taburcu edildi.Meksika'nın başkentindeki Ulusal Tıp Bilimleri ve Beslenme Enstitüsü Sözcüsü Jaqueline Pineda, 87 yaşındaki yazarın sekiz günlük tedavinin ardından taburcu edildiğini açıkladı.Pineda, 'Ünlü yazar, ilerleyen yaşı nedeniyle biraz güçsüz. Tedavisine evde devam edilecek' dedi.Nobel ödüllü Marquez, 31 Mart'ta Meksika'da hastaneye kaldırılmıştı. Ünlü yazara aşırı su kaybının yanı sıra akciğer ve idrar yolları iltihabı teşhisi konulmuş, antibiyotik tedavisi başlatılmıştı. Son zamanlarda sevenlerinin karşısına nadiren çıkan Marquez'in kardeşi Jaime Garcia Marquez, bunama teşhisi konulan ağabeyinin yazmayı bıraktığını açıklamıştı.1927'de Kolombiya'nın Aracataca kentinde doğan Marquez, başkent Bogota'daki Kolombiya Ulusal Üniversitesinde başladığı hukuk ve gazetecilik öğrenimini yarım bıraktı. Uzun yıllar gazetecilik yapan Marquez, öykü yazmaya 1940'ların sonlarında başladı.İspanyol dilinin en önemli yazarlarından biri kabul edilen Marquez, dünya çapında ün kazanmasını sağlayan 'Yüzyıllık Yalnızlık' adlı romanını 1967'de tamamladı. Büyülü gerçekçilik akımının başyapıtlarından biri sayılan eser, 25'ten fazla dile çevrildi ve dünya genelinde 30 milyondan fazla sattı.'Kolera Günlerinde Aşk', 'Kırmızı Pazartesi', 'Albaya Mektup Yazan Kimse Yok', 'Labirentteki General', 'Aşk ve Öbür Cinler' ve 'Bir Kayıp Denizci' gibi unutulmaz eserlere imza atan Marquez, 1982'de Nobel Edebiyat Ödülü'ne layık görüldü.Yaklaşık 30 yıldır Meksika'da yaşayan Marquez, yaşam öyküsünü anlattığı 'Anlatmak için Yaşamak' adlı son eserini 2002'de yayımladı.cumhuriyet
Reklam