Görüş Bildir
Türkiye'yi Instagram’la Tanıtma Hamlesi: ComeSeeTurkey
Twitter ve Youtube yasaklarının tartışıldığı Türkiye'de, Cumhurbaşkanlığı'nın himayesinde önemli bir sosyal medya projesinin startı verildi. Türkiye'nin instagram üzerinden tanıtımını amaçlayan 'ComeSeeTurkey' projesi ile 26 Mayıs tarihine kadar dünya genelinde 26 milyon kişiye ulaşılması planlanıyor. 26 Mayıs'tan sonraki ikinci etapta bu rakamın 100 milyon kişiyi geçmesi hedefleniyor. 800 bin liradan fazla bütçe ayrılan projenin amacı ise fotoğrafın ve sosyal medyanın gücünden faydalanarak turizmin canlandırılması. Milyonlarca üyesi bulunan fotoğraf paylaşım sitesi İnstagram'da en çok takipçisi bulunan 20 fotoğrafçı, Türkiye'de 24 günde 24 şehri gezerek sosyal medya üzerinden tanıtım yapacak. 'ComeSeeTurkey' adı verilen proje için İstanbul'da biraraya gelen dünyaca ünlü fotoğrafçılar, düzenlenledikleri basın toplantısında Türk kamuoyunu bilgilendirdi. 13 farklı ülkeden gelen 20 tanınmış fotoğrafçı 'ComeSeeTurkey' projesi kapsamında iki ayrı seyahat rotası takip edecek. Proje ile birlikte fotoğraf sanatçıları, çektikleri kareleri sosyal medya üzerinden paylaşarak bir anlamda Türkiye'nin kültür elçisi görevini üstlenecekler. 'ComeSeeTurkey' projesi ile milyonlarca İnstagram kullanıcısının Türkiye'ye olan ilgisinin arttırılması ve turizmin canlandırılması hedefleniyor. Cumhurbaşkanlığı'nın himayesinde gerçekleştirilen projeye, Kültür ve Turizm Bakanlığı ve Türkiye Foto Muhabirleri Derneği destek verirken, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ise sponsorluğunu üstleniyor. 24 günde 7 bin kilometre yol katedecek fotoğrafçılara seyahatleri sırasında Türkiye’nin en fazla takip edilen fotoğrafçılarından biri olan ve dünyanın sayılı Instagram fotoğrafçıları arasında gösterilen Mustafa Seven'in eşlik edeceği belirtildi. Seyahatler sırasında çekilen fotoğraf ve videolar ise kişisel instagram hesapları ile kampanyanın resmi instagram, Facebook, Twitter, Pinterest, Youtube, Vine hesapları ve bloğundan izlenebilecek. ComeSeeTurkey seyahatleri ile ortaya çıkacak Türkiye fotoğraflarının gezici sergiler ile dünyayı dolaşması ve kitaplaştırılması planlanırken, TRT ise proje kapsamında fotoğrafçıları izleyerek bir belgesel hazırlayacak. İşte o fotoğrafçılar: A rotası @aditzt Aditya Zulizar (Indonesia) 317K @cucinadigitale Nicolee Drake (Italy)469K @dariszcahyadi Darisz Cahyadi (Indonesia) 395K @felecool Fedja Salihbasic (Denmark) 284K @grether Morgan Stone Grethet (USA) 606K @puanindya Putri Anindya (Indonesia) 394K @samhorine Sam Horine (USA) 302K @sezyilmaz Sezgin Yılmaz (Turkey) 761K @thomas_k Thomas Kakareko(Germany) 516K @wisslaren Christopher Collin (Sweden) 583K B rotası @croyable Eelco Roos (Hollanda) 372K @finn Finn Brales (İngiltere) 300K @goldie_berlin Sylvia Matzkowiak (Almanya) 189K @moonlightice Masaya Suzuki (Tokyo) 485K @paulyvella Pauly Vella (Avustralya) 285K @pketron Pei Ketron (Amerika) 701K @punkodelish Kael Rebick (Kanada) 264K @sezyilmaz Sezgin Yılmaz (Türkiye) 761KVATAN
"Erdoğan, Davutoğlu ve Fidan Hakkında Soykırıma İştirak Gerekçeli Suç Duyurusu"
CHP Tunceli Milletvekili, Meclis İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Üyesi Hüseyin Aygün, Amerikalı gazeteci Seymour Hersh’ün Suriye’de Sarin gazının Türkiye ile ilişkilendirdiği yazısından hareket ederek Başbakan Tayyip Erdoğan, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ve MİT Müsteşarı Hakan Fidan hakkında, “İnsanlığa karşı suç, soykırım, bu amaçla örgüt kurma” gerekçeleriyle suç duyurusunda bulundu.Hatay Cumhuriyet Başsavcılığına yapılan suç duyurusunda, “Ülkemizde yaşanan olayları da bu iddialarla birlikte değerlendirdiğimizde kuvvetli şüpheler doğmaktadır. Nitekim Adana’da yapılan operasyon ile Terör örgütlerinin bir kısım üyesi yakalanmış ve sarin gazı ürettikleri ortaya çıkmış olmasına rağmen her nasılsa kısa süre içinde serbest bırakılmışlardır” dendi. CHP’li Hüseyin Aygün adına Hatay Cumhuriyet Başsavcılığına avukatı İnan Yılmaz tarafından yapılan suç duyurusunda, Erdoğan, Davutoğlu ve Fidan’la ilgili 5237 sayılı TCK’nın 76. maddesinde tanımlanan ‘soykırım’; 77 . maddesinde tanımlanan ‘insanlığa karşı suçlar’ fiillerini işlediklerine dikkat çekildi. 12 maddelik suç duyurusu gerekçesi şöyle: “Tüm dünyanın bildiği gibi komşumuz olan Suriye’de 2011 yılından beri silahlı terörist gruplar ile ülkenin yasal güçleri arasında bir iç savaş devam etmektedir. Bu iç savaş sırasında silahlı terörist unsurlara ilişkin olarak ülkemizin destek sağladığı, silahlı terörist unsurların ülkemizden silah temin ettikleri, ülkemizi üs olarak kullanarak Suriye’ye sızdıkları, terör eylemleri gerçekleştirdikleri, bu eylemleri sırasında gerek asker gerekse de sivil çok sayıda kişileri acımasızca öldürdükleri artık tüm dünya tarafından bilinmektedir. Ne yazık ki bugün itibarı ile 100.000 masum insanın ölümüne sebep olan bu kanlı iç savaşın en büyük destekçilerinden birisi de ülkemizin hükümeti ve onun başbakanı olan Recep Tayyip Erdoğan’dır. Bu kanlı iç savaşın başladığı tarihten bu yana Erdoğan’ın tek hedefi Suriye’nin yasal hükümetini devirmek ve onun yerine silahlı terörist unsurların yönetime geçmesini sağlamaktır. Nitekim bu terörist unsurlar bu iç savaş sırasında çok sayıda kanlı eylem gerçekleştirmiş olup, bu eylemlerden biri de 2013 yazında gerçekleşen sarin gazı saldırısıdır. Bazı çevrelerce saldırının sorumluluğu Suriye Hükümeti’ne yüklenmek istenmiş, böylece Suriye’ye yönelik Uluslararası müdahalenin yolu açılmak istenmiştir. Ancak Suriye hükümetinin kimyasal silah kullanmadığını beyan edip bu konuda BM ile işbirliği yapması sonucunda bu plan bozulmuştur. Uzun süre bu eylemin failinin kim olduğu tartışılmış ise de bizce son dönemlerde yabancı basının güvenilir kalemlerinin yazdığı haberlerden failin kimliği açığa çıkmıştır. “Suriye Muhalefeti”nden silahlı terörist unsurlar: El Nusra ve IŞİD. Ancak bu haberlerde ülkemiz adına üzücü olan bir başka detay daha dikkat çekmektedir. Haberlerde verilen bilgilere göre Sarin gazı saldırısı şüphelilerden Recep Tayyip ERDOĞAN’ın bilgisi dahilinde MİT ve JANDARMA tarafından temin edilen sarin gazı ile yapılmıştır. Amerika’nın ünlü ve saygın gazetecilerinden Seymour HERSH bunu bizzat haber yapmıştır. Habere ilişkin çıktılar ve Seymour HERSH’ün verdiği röportaj çıktıları ekte sunulmuştur. Üstelik bu kanıda olan tek kişi kendisi de değildir. Eski ABD Hazine Müsteşarı Paul Craig Roberts da aynı düşüncededir. Yine Deneyimli Ortadoğu muhabiri Robert FISK’de bu görüşü tekrarlamaktadır. Ülkemizde yaşanan olayları da bu iddialarla birlikte değerlendirdiğimizde kuvvetli şüpheler doğmaktadır. Nitekim Adana’da yapılan operasyon ile Terör örgütlerinin bir kısım üyesi yakalanmış ve sarin gazı ürettikleri ortaya çıkmış olmasına rağmen her nasılsa kısa süre içinde serbest bırakılmışlardır. Yine Adana ilinde çok sayıda TIR ihbar üzerine durdurulmuş ve aranmak istenmiş ancak her nedense aranmalarına izin verilmemiş ve üstüne üstlük soruşturmayı yürüten kolluk güçleri ve savcı sürgün üstüne sürgün yemiş son olarak bazı polis ve Jandarma görevlileri tutuklanmışlardır. Youtube’da yayınlanan ve kapatılmasına neden olan bir ses kaydında ise şüpheliler Ahmet DAVUTOĞLU ile Hakan FİDAN arasında Suriye’ye yönelik konuşmalar geçmekte ve içeriğine göre “Suriye’ye üç beş adam gönderilip Türk Toprağı sayılan Süleyman ŞAH türbesine saldırı düzenlenerek müdahale imkanının sağlanmasından” bahsedilmektedir. Hatırlatmak isteriz ki bu kaydın içeriği de yalanlanmamıştır. Tüm bu bilgi ve belgelerin içeriğinden şüphelilerin Suriye’de süren iç savaşta terörist unsurlara silah ve lojistik desteği sağladıkları, terörist unsurların bu destek sayesinde masum sivilleri katlettikleri ortaya çıkmaktadır. Üstelik bu terörist unsurların Alevileri katlettikleri, hedeflerinin özellikle alevi köyleri olduğu görülmektedir. Bu terörist unsurlar 5237 sayılı TCK’nın 76. maddesinde tanımlanan “soykırım”; 77 . maddesinde tanımlanan “insanlığa karşı suçlar” fiillerini işlemektedirler. Şüpheliler de bu terörist unsurlara destek vererek bu suça iştirak etmektedirler.” (Ankara- ZETE)
Kıvanç Tatlıtuğ'dan Ahmet Kaya Sürprizi
Başarılı oyuncu Kıvanç Tatlıtuğ'un organize ettiği sürpriz partiye Wesley Sneijder-Yolanthe Cabau, Kıvanç Kasabalı-Sedef Avcı ve Tanem Sivar gibi birçok ünlü katıldı. SEVGİLİSİ İÇİN AHMET KAYA ŞARKILARI SÖYLEDİ Hürriyet'te yer alan habere göre, Tatlıtuğ'un ikinci sürprizi ise gecenin ilerleyen saatlerinde geldi. Ünlü oyuncu hayranı olduğu Ahmet Kaya'nın sevilen şarkılarını Başak Dizer için seslendirdi.'HER ŞEY GÜZELDİ' Kıvanç Tatlıtuğ'dan sevgilisi Başak Dizer'e sürpriz parti 01.30 sıralarında mekandan çıkan Tatlıtuğ ve Dizer çifti ise, özel hayatlarına ilişkin soruları yanıtlamaktan kaçındı, 'Her şey güzeldi, ilginiz için teşekkürler' deyip mekandan uzaklaştı.vatan
Orlando Bloom Suriyeli Çocukları Unutmadı
Ürdün'de, Suriyelilere kapısını açan, dünyanın en büyük mülteci kampı Za'atari, bu defa ünlü aktör Orlando Bloom'u ağırladı. UNICEF'in iyi niyet elçisi Bloom, Suriyeli çocukların İngilizce dersine katıldı, çocuklardan da Arapça öğrenmeye çalıştı. Orlando Bloom, ülkelerindeki iç savaşa şahit olan Suriyeli çocukların, yaşlarının çok üstünde, ağır tecrübeler yaşadığına dikkat çekti. Ünlü aktör,'Buradaki mülteci çocuklar, sıradan bir çocuğun görüp yaşadıklarından çok daha fazlasını yaşadı. Yaşıtlarına göre çok daha ağır deneyimlere sahipler ama onların da bütün diğer çocuklar gibi hayallerinin, özlemlerinin olduğunu unutmamak lazım'dedi. Za'atari mülteci kampında Suriyeli çocukların oyunlarına katılan, onların hayatına dahil olmaya çalışan Bloom, bu çocukların eğitimine ayrı bir önem gösterilmesi gerektiğine dikkat çekti.trthaber
Evsiz Adamın Gününü Gün Etmek
Ünlü Rus youtuber Vitaly, internette yaptığı şaka videolarından kazandığı paranın bir kısmı ile sokakta ki bir evsize yardım ediyor. Yayınlanması ne kadar doğru tartışılsada adamın yüzündeki mutluluk ve minnet duygusu izlmeye değer.
İbrahimovic, Kardeşini Son Yolculuğuna Uğurladı
Dünyaca ünlü yıldız Zlatan Ibrahimovic, kardeşini kaybetmenin üzüntüsünü yaşıyor. Yıldız golcü, kardeşinin cenaze namazına katıldı ve bir hayli üzgün olduğu görüldü.Paris Saint-Germain'de forma giyen Bosna Hersek asıllı İsveç'li yıldız futbolcu Zlatan Ibrahimovic, erkek kardeşini kaybetti. Paris'ten ayrılarak ailesinin yaşadığı İsveç'e giden Ibrahimovic, burada kardeşinin cenazesine katıldı.Zlatan Ibrahimoviç'in babası Şefik İbrahimoviç 1977 yılında Bosna-Hersek'ten İsveç'e göç etmiş ve Hırvat Jurka Graviç ile tanışıp evlenmişti. (Futbol Arena)
Reklam
Acun, Adriana Lima İçin Hazırlıklara Başladı
Ünlü televizyoncu Acun Ilıcalı, Adriana Lima projesi için çalışmalara başladı. Geçen hafta bir markasının reklam çekimleri için İstanbul'a gelen Adriana Lima, daha önceden de yakın bir dostluk kurduğu Acun Ilıcalı'yla buluşup, satın aldığı tv8'de program yapma teklifine 'Evet' demişti. Fark yaratan programlar ve diziler yapmak için çok geniş bir bütçe ayıran Ilıcalı, Lima için hazırlıklarını şimdiden yapmaya başladı. LİMA'NIN ÖZEL ASİSTAN VE ŞOFÖRÜ OLACAK Türkiye'de yaptığı açıklamalarda hep Türkçe öğrenmek istediğini vurgulayan Lima için özel bir eğitmen aranmaya şimdiden başlandı. Lima'nın yanına sürekli kendisiyle beraber olacak tercüman niteliğinde bir asistan, ve her daim ona eşlik edecek özel bir şöförle tahsis araç olacak. Başarılı model, Türkiye'de bulunduğu zaman dilimi içerisinde Acun Ilıcalı'nın kendisi için hazırladığı gezme programıyla tarihi yerleri de keşfedecek.medyaradar
Belediyelerden Ronaldo Sansürü
Ünlü futbolcu Cristiano Ronaldo'nun kendi adını taşıyan iç giyim ürünlerinin reklamına Türkiye'de belediyelerden izin çıkmadı Real Madrid’in dünyaca ünlü yıldızı Cristiano Ronaldo ’nun iç giyim ürünlerinin dünya üretimini ve yurtiçi satışını gerçekleştiren Selga Tekstil, ilginç bir sansürle karşı karşıya kaldı. Ronaldo’nun kendi adını taşıyan iç çamaşırlı reklamlarına 'müstehcen' gerekçesiyle Türkiye’de birçok belediye tarafından izin verilmedi. Hürriyet'ten Ceyhun Kuburlu 'nun haberine göre, Ronaldo’nun iç giyim ürünlerinin dünya üretimini ve yurtiçi satışını gerçekleştiren Selga Tekstil, billboard ve reklam panolarını kullanmak isteyince birçok belediye “Fotoğraflar müstehcen” diye onay vermedi. Ronaldo'nun lisansı bizde Cristiano Ronaldo’nun, Türkiye distribütörlüğünü üstlenen Selga Tekstil Yönetim Kurulu Başkanı Aykut Uğurlu, “Ronaldo’nun iç giyim fotoğraflarını Türkiye’de kullanmak için lisansa sahibiz. Birçok reklamda da kullanabiliyoruz. Billboard ve reklam panolarında da yer almak istedik. Türkiye’deki bazı belediyeler buna izin vermiyor. Reklamı çok açık bulduklarını belirtiyorlar. Ancak, Türkiye’de de milyonlarca hayranı bulunan Ronaldo’nun iç giyim ürünlerine ilgi çok fazla” dedi. T24
Reklam
Forbes ‘Gisele'i Yaktı Vergi Sorgusu Başladı
Dünyanın en ünlü süpermodellerinden Brezilyalı Gisele Bundchen’in başı Amerikalı vergi memurlarıyla dertte... ABD’li ekonomi dergisi Forbes, Bundchen’i ‘En Zengin Süpermodeller’ listesinde birinci sıraya oturtunca, ABD’nin vergi otoritesi IRS hemen harekete geçti. Forbes, Gisele Bundchen’in Reklam anlaşmaları sayesinde Haziran 2012 - Haziran 2013 arasında 42 milyon dolar kazandığını ve servetinin 250 milyon doları bulduğunu yazdı. New York’ta Amerikan futbolu oyuncusu eşi Tom Brady ve 2 çocuğu ile birlikte yaşayan 33 yaşındaki Bundchen, geçen dönemde aralarında Pantene, Oral-B ve H&M’in bulunduğu reklam kampanyalarında boy gösterdi. 35 milyon $ fark attı Ülkesi Brezilya’da bir dergiye açıklamalarda bulunan Bundchen, Forbes’un yayınladığı rakamların yanlış olduğu iddia ederek, haber sonrası IRS tarafından hesaplarının inceleme altına alındığını söyledi. MilliyetBundchen, “O listeyi yazanlar benim banka hesaplarımı görmedi. İyi kazanıyorum ama söylendiği gibi değil. Forbes listesi yüzünden IRS beni incelemeye aldı. Listede olmak umurumda değil. Her kadın gibi çocuklarımı iyi yetiştirmek, iyi bir eş olmak ve çalışmak istiyorum” dedi. Forbes’un listesinde Gisele Bundchen’in ardından yaklaşık 7 milyon dolarlık geliriyle Victoria’s Secret meleklerinden Miranda Kerr geliyor.Milliyet
Dünyaca Ünlü Keman Virtüözü İstanbul'a Geliyor!
Dünyanın en önemli müzik otoritelerince 20. ve 21. yüzyılın en üstün keman virtüözü kabul edilen Itzhak Perlman, bu sene 70. yılını kutlayan Yapı Kredi ana sponsorluğunda Map İletişim ve Piu Music organizasyonuyla 29 Nisan 2014 tarihinde İstanbul Kongre Merkezi’nde vereceği konser için tekrar Türkiye’ye geliyor. Her gittiği ülkede müzikseverlerin yoğun ilgisiyle karşılaşarak konser biletleri aylar öncesinden tükenen, “Schindler'in Listesi” filminden de tanınan ve geçtiğimiz aylarda İstanbul’da müthiş bir konsere imza atan Itzhak Perlman’ın konser biletleri, Biletix.com üzerinden satılıyor. 20 milyon dolarlık Soil Stradivarius geri geliyor! Geçtiğimiz aylarda da Yapı Kredi sponsorluğunda İstanbul’da konser veren Perlman, bu yıl yine geçmişte Yehudi Menuhin’e ait Stradivari’nin altın çağında yapılmış en iyi kemanı olduğu düşünülen 1714 yapımı antik Soil Stradivarius ile katılacak. Perlman konsere, geçmişte Yehudi Menuhin’e ait Stradivari’nin altın çağında yapılmış en iyi kemanı olduğu düşünülen 1714 yılı yapım tarihli, 300 yıllık Soil Stradivarius ile katılacak. Perlman’ın kullandığı enstrümanın değerinin 20 milyon dolar olduğu tahmin ediliyor. 5 ayrı dalda Grammy sahibi... En İyi Oda Müziği ve En İyi Enstrümantal Solist Performansı gibi toplamda 5 ayrı dalda Grammy Ödülü’ne sahip olan Perlman’ın, Harvard, Yale, Brandeis, Roosevelt, Yeshiva ve Hebrew Üniversitelerindefahri ve onursal doktoraları bulunuyor. Schindler’in Listesi filminden de tanınan Perlman, 1945 yılında Birleşik Krallık Filistin Mandası altında bulunan Tel Aviv’de doğdu. Çocukluk yıllarında radyodan dinlediği klasik müziklerle kemana olan ilgisi başladı. İlk eğitimini Shulamit Konservatuarı’ndaveTel-Aviv MüzikAkademisi’ndeRivka Goldgart’tan aldı. Sonrasında Juilliard Okulu’nda büyük keman eğitmeni Ivan Galamian ve onun asistanı Deraothy DeLay ile çalışmak için Amerika Birleşik Devletleri’ne gitti. Perlman dört yaşında çocuk felci geçirmiştir.Zaman içinde iyileşerek koltuk değnekleri ileyürümeyi öğrenen Pearlman, hızlı hareket edebilmek ve otururken keman çalmak için elektrikli amigo scooter kullanıyor. 20- ve 21. yüzyılın en üstün kemancılarından biri olarak görülen Perlman, halen eşiyle birlikte New York’ta yaşıyor. 2009 yılındaki Barack Obama’nın göreve başlama merasiminde, John Williams’ın Air and Simple Gifts adlı eserinde Yo-Yo Ma (çello), Gabriela Montero (piyano) ve Anthony McGill (klarnet) ile birlikte sahne aldı. Son yıllarda, orkestra yönetmeye başlayan Perlman, Detroit Senfoni Orkestrası’nın başmisafir orkestra şefliği görevini de yürütüyor. 2002-2004 yılları arasında Saint Louis Senfoni Orkestrası’nda müzik danışmanı olarak hizmet verdikten sonra, Kasım 2007’de Westchester Senfoni Orkestrası Perlman’ın sanat yönetmenliğine ve baş orkestra şefliğine atandığını duyurdu. Bu çerçevede 11 Ekim 2008 tarihinde, Beethoven’ın 5.Piyano Konçertosu’nun çalındığı, Leon Fleisher’ın da yer aldığı Beethoven programında ilk konserini verdi. Leventritt Yarışması – Galibiyet En İyi Oda Müziği Performansı En İyi Enstrümental Solocu Performansı (orkestra ile) En İyi Enstrümental Solocu Performansı (orkestra olmadan) En İyi Klasik AlbümEn İyi Tasarlanmış Albüm, Klasik Newsweek Magazine, Perlman’ı baş makalede yayınladı A.B.D Başkanı Ronald Reagan tarafından “özgürlük madalyası” (Medal of Liberty) ile ödüllendirildi. A.B.D Başkanı Bill Clinton tarafından “sanatlar ulusal madalyası” (National Medal of Arts) ile ödüllendirildi Kennedy Merkezi Ödülleri (2003) Fahri / Onursal derecelerde Harvard, Yale, Brandeis, Roosevelt, Yeshiva and Hebrew üniversiteleri tarafından ödüllendirildi. milliyet
Reklam
Ünlü Oyuncu Hastaneye Kaldırıldı
Kanal D'de yayınlanan 'Ankara'nın Dikmen'i' dizisinin başrol oyuncusu Bülent Emrah Parlak, çekimler sırasında köpek saldırısına uğradı. Senaryo gereği bir grup köpeği dolaştırması gereken oyuncu, 5-6 köpek tarafından sol bacağının arkasından ısırıldı. Olay üzerine çekimler bir günlüğüne tatil edilirken, Parlak ise tedavi için İtalyan Hastanesi'ne kaldırıldı. Cumhuriyet
Fazıl Say, 21 Nisan Gecesi BKM Sahnesi’nde
Dünyaca ünlü piyanist ve besteci Fazıl Say, 21 Nisan akşamı müzik tutkunlarına, BKM Sahnesi’nde klasik müzik bestecilerinden eserler seslendireceği bir resital verecek.Eserleri, günümüzün en tanınmış yayıncılarından, Schott of Mainz  tarafından tüm dünyaya dağıtılan Fazıl Say, BKM Sahnesi’nde konser verecek. 1997 yılında KaraToprak adlı eseriyle uluslararası arenada dikkat çeken Say, PatriciaKopatchinskaja tarafından seslendirilen “Harem'de 1001 Gece adlı Keman Konçertosu dahil olmak üzere tüm eserleri ve verdiği konserlerle dünyanın merakla izlediği sanatçılardan biri oldu. Sanatçı birinci senfoni eseri olan “İstanbul Senfonisi”nin ardından, ikinci ve üçüncü senfonileri “Mezopotamya” ve “Universe” eserlerini tamamlayarak kayıtlarını yayınlayan sanatçıyla ilgili dünyanın en prestijli yayınlarından Le Figaro: “O, sadece dahi bir piyanist değil; şüphesiz kendisi 21. yüzyılın en büyük sanatçılarından birisi olacak” yorumunu yaptı.Klasik müzik eserlerinden seçtiği eserlerle bir resital sergileyeceği 21 Nisan gecesi BKM Sahnesi’nde gerçekleştirilecek konseriyle müzik tutkunlarına enfes bir gece yaşatacak.cumhuriyet
Kim Yedi Bu Kavurmayı?
Yalova'nın eski Belediye Başkanı Yakup Koçal, CHP'li yeni başkan Vefa Salman'ın, '964 bin TL'lik seçim yemeği belediyeye fatura edildi' iddiasının doğru olmadığını; yemeklerin, yurtlarda kalan, 'çoğu Hizmet grubuna mensup öğrencilere' dağıtıldığını ve bunların da 'seçim günü CHPye çalıştığını' iddia etti. YALOVA – Yalova eski Belediye Başkanı AK Partili Yakup Koçal, yeni Belediye Başkanı CHP ’li Vefa Salman'ın seçim kampanyası süresince 964 bin TL’lik yemeğin belediyeye fatura edildiği iddiasının doğru olmadığını söyledi. Koçal, yıllardır her gün, 3 öğün 250 aileye ve Yalova Üniversitesi’nde okuyan 250 öğrenciye sıcak yemek verdiklerini belirterek, 'Ayrıca Yalova Belediyesi’nin çalışmalarını paylaştığı sivil toplum örgütlerine verilen yemekler var. Belediye meclisinden de oy birliğiyle geçer bunlar. Belediye meclisinde CHP’li üyeler de bunu bilmektedir' yanıtını verdi. Yalova Belediye Başkanı Vefa Salman, Koçal’ın seçim kampanyası süresinde verdiği yemeklerle ilgili iki firmadan 964 bin liralık fatura geldiğini söyledi. Salman, mazbataları aldıktan sonra faturaların gelmeye başladığını söyledi. İki farklı firmadan 964 bin liralık fatura geldiğini kaydeden Salman şöyle devam etti: ”Faturanın içeriğine baktığımızda yemek yazıyor. Bursa firmasından gelen faturaların 400 bin liralık kısmında ise Yalova’daki TİGEM 2’nci Kapı’da verilen yemeklerin fatura dökümü var. Döküm içerisinde de açıklama kısmında 'Protokol yemeği', 'Sabah kahvaltısı', 'Kokteyl yemeği' ve 'Pilav üstü kavurma' yazıyor. Bunlar son derece yanlış şeyler.' Yakın zamanda belediyenin borçlarını açıklayacağını da kaydeden Yalova'nın yeni Belediye Başkanı Vefa Salman, 'Şu ana kadar ulaşabildiğimiz borç stoku 109 milyon lira. Yalova Belediyesi’nin yıllık bütçesi 90 milyon lira. Bu, burada kalmayacak zaten. Her gün üstüne çıkıyor. Hiçbir şey Yalova Belediyesi’nde gizli kalmayacak. Her şey şeffaf olacak. Yalova’daki her vatandaşa bu bilgiler paylaşılacak ve her Yalovalı birey belediyeden adil, hakkaniyetli ve eşit mesafede muamele görecek. Asla zengin-fakir, yaşlı-genç, kadın-erkek ayrımı olmadan… Bunu önemle bilmenizi istiyorum' dedi. Salman, değişik tarihlerde 3 kez belediye kaynaklarının seçimde kullanıldığını, yemeklerin yanı sıra belediye ışıklarının gece 02.00'ye kadar yandığını, personel, doküman, araçların kullanıldığını anlattığını seçimi kazanınca haklılığının net biçimde ortaya çıktığını söyledi. ‘İHALESİZ BİR ŞEY YAPILMASI MÜMKÜN DEĞİL’ Belediye Salman’ın iddiaları üzerine bugün açıklama yapan Yalova Belediyesi eski Başkanı AK Partili Yakup Koçal da, belediyelerin yemek verdiğini ifade ederek şunları söyledi: “Bizim verdiğimiz yemeklerde üç çeşit yemek vardır. Biri; uzun yıllardır her gün 3 öğün 250 aileye yemek veririz. Uzun bir süreden beri Yalova Üniversitesi’nde okuyan 250 öğrenciye de aynı şekilde sıcak yemek veririz. Ayrıca Yalova Belediyesi’nin çalışmalarını paylaştığı sivil toplum örgütlerine verilen yemekler var. Bunların hepsi bizim seçim kampanyasını başlattığımız 15 Şubat tarihinden evvel verilen yemeklerdir. Şurada çelişki var; Yalova Üniversitesi’nde değişik yurtlarda kalan 250'ye yakın öğrenci Yalova’da değişik yurtlarda kalıyor. Bunların önemli bir kısmı da 'Hizmet’ dediğimiz gruba mensup öğrencilerdir. Bunların çoğunu da bir tevafuktur ki biz seçim günü CHP rozetleriyle sandığın abluka altına alındığına şahit olduk. Bu bundan ibarettir.' Eski Başkan Yakup Koçal, belediyelerin yaptığı harcamalarının yasal çerçeve içerisinde olduğunu vurgulayarak, şöyle devam etti: 'Stratejik Planımızda bizim belli bir oranda yemek ve ikramlarla ilgili bütçemiz vardır. Bunlar, her yıl yapılan bütçede oylanır ve belediye meclisinden de oybirliğiyle geçer. Belediye meclisinde CHP’li üyeler de bunu bilmektedir. Bu bütçedeki var olan bu harcamalar tabii ki ihaleye göre yapılır. İhalesiz bir şey yapılması mümkün değildir. Bu sadece şimdi; 1, 3 ay evvel yapılan değil. Yıllardır, aylardır aynı prosedür içerisinde yapılır. İhaleleri hangi firma alırsa bu hizmeti verir. Bunun faturası tabii ki olacaktır. Faturasız olur mu? Mühim olan bu faturalarla yenilen yemeklerin ihalede yapıldığı gibi fakire, öğrenciye ve belediyenin hizmetlerinin paylaşıldığı istişari toplantılarda verilebilir.' Yakup Koçal, 15 Şubat’ta başlattıkları seçim kampanyasından sonra bu anlamdaki istişari toplantılardaki yemekleri yapmadıklarını ancak, fakir ve üniversite öğrencilerine verilen yemeklerin devam ettiğini söyledi. Koçal, şöyle devam etti: 'Bunlar; fakirlere, üniversite öğrencilerine yemek verilmesini uygun görmüyorlarsa mecliste karar almayaca veya bütçeye koymayacaklardı. Bu tamamen bir çelişkidir. Varsa bir hukuksuzluk, ihalede yanlışlık varsa bunun mercii farklıdır. Bunlar öyle suçlama yapmıyorlar. 'Sen yemek verdin' diyorlar. Evet verdim. Fakire de verdim, öğrenciye de verdim, istişare toplantılarında Yalova halkına da verdim. Ben yemedim bu yemeği. Bu ihalelerin de kimin tarafından alındığı tamamen ihale kriterleri ile alakalı bir şey. Sadece bir karalama, dedikodu, çirkeflik, ahlaksızlık, bunların en baş meziyeti haline geldi. Alnımız ak, bunları yapmalarının nedeni yenilenecek olan seçimle ilgili kamuoyu oluşturmak ve bir algı oluşturmak. Bu tip ahlaksızlıkları Muharrem İnce ve ortağı çok iyi bilmektedir. Konumunu da kullanarak ulusal medyayı kullanarak bunları kamuoyuyla paylaşmaktadır. Hakkın adaleti yerini bulur.' Koçal, belediyeyi 5 yıl önce aldıklarında borcun bütçe oranının yüzde 210 olmasına karşılık bunun günümüzde yüzde 65 civarına kadar düşürüldüğünü söyledi. Yakup Koçal, '100 trilyon falan da değil. 65-70 trilyon arasında. Bunlar gelecekte yapılacak olan işleri 2014 planına harcamaları da kattılarsa, bunlar sadece hizmet etmemenin, iş yapmamanın mazeretini üretmek olarak tanımlanabilir. İş yapmayacakları belli zaten. Biz kara propagandaya girmedik. Seçim yenilenirse anlaşılıyor ki bunların anlayacağı dil bu. O zaman biz de bunlara bu anlamda ayağı yere basan, seçim kampanyasını hangi dolandırıcıların paralarıyla yaptıklarını, hangi vaatlerle yaptıklarını paylaşacağız. Bu şık değil, halk bunu beklememekte. Halk hizmet beklemektedir. Tek yaptıkları şey karalama, iftira ve çamur' diye konuştu (Süheyla GÖZDERELİLER / DHA)
Reklam
Kesin Bilgi: Banksy Döndü!
Dünyanın en önemli sokak sanatçılarından Banksy ‘nin uzun bir aranın ardından geri döndüğü iddia edilmişti; bu kez, İngiliz sanatçının web sitesinin yeni bir çalışmayla güncellenmesiyle ‘ efsane ‘nin dönüşü teyit edildi. İngiltere’deki Cheltenham şehrindeki ‘telekulak‘ çalışmasının Banksy’ye ait olduğu iddia edilmesinin ardından, ünlü sanatçı bugün de sitesine yeni bir çalışmanın iki görselini koydu. Herhangi bir açıklama yapılmadan konulan görselin ismi, ‘Mobil sevgililer’. Sokak sanatı siteleri, bu çalışmayla diğerinin birbiriyle bağlantılı olabileceğini ve Banksy’nin mobil dünyayla ilgili yeni bir seri başlatabileceğini yazdı.Diken
Deniz Seki: 'AYM'ye Başvuracağım'
Ünlü sanatçı Deniz Seki, uyuşturucu satmak suçundan yargılandığı davada hapis cezasına çarptırıldı. Kararın hukuka uygun olmayan delillerle verildiğini savunan Seki, ' Cezaevine girmek istemiyorum. Çünkü suçsuzum. Kimseye uyuşturucu satmadım. Evet, bir hata yaptım ve uyuşturucu kullandım. Ama her insan hata yapabilir. Bu hatanın bedelini de fazlasıyla ödedim' diyor. Hakkında verilen karara itiraz edeceğini belirten Seki, 'Anayasa Mahkemesi’ne de, olmazsa Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne de. Sonunda suçsuzluğumu ispat edeceğim' diye ekliyor. Hürriyet'ten Ayşe Arman'a konuşan Deniz Seki'nin açıklamalarından satırbaşları şöyle: Deniz, bir taraftan hayatının çok iyi bir dönemindesin. 22 kilo verdin, inanılmaz güzelleştin, yeni albümün çıkıyor; ama bir taraftan da tepende bir bela var. Hapse girme ihtimalin var! N’oluyor? Neler yaşıyorsun? -İsterdim ki, “Harika bir albüm yaptım, içimde kelebeler uçuyor, 12 tane müthiş şarkım var” diyebileyim. Ama diyemiyorum ne yazık ki. Duygularımı mı anlatmamı istiyorsun? Evet… Korkuyor musun? -Korkmuyorum. Zaten albümdeki şarkıların birinin nakaratında da bağıra bağıra söylüyorum: “Korkmuyorum! Hayat senden artık hiç korkmuyorum”. Ama cezaevine girmek de istemiyorum. Çünkü suçsuzum. Evet, bir hata yaptım. Ama her insan hata yapabilir. Bu hatanın bedelini de fazlasıyla ödedim. 8 ay 10 metrekare bir yerde yaşadım. Ama beni, “Bu işin ticaretini yapıyor” diye yaftaladılar. Oysa ben kendimden başka kimseye zarar vermedim… Sen uyuşturucu kullandığını hiç inkâr ettin mi? -Hayır. Hiçbir zaman etmedim. Zaten ne geldiyse başıma dürüstlüğümden geldi. Ben bazıları gibi yalan ifadeler de vermedim. O yalan ifadeleri verenler kenara çekildi. Onların çolukları, çocukları var. Herkes pirüpak, sütten çıkmış ak kaşık ya! Tek ben, tu kaka kirliyim ya! Ben kirli değil, tertemizim! Bana linç politikası uygulanıyor. Buraya kadar da getirdiler ama yeter, bundan daha fazlası beni canlı canlı gömmeye çalışmak! Bu işin ticaretini yapmak ne demek ya? Ben kendi duygularımla yazdığım şarkının ticaretini yapamıyorum! Kullandığın dönem, hayatının nasıl bir dönemiydi? -Hayatımın yanlış bir dönemiydi. Her açıdan yanlış seçimler yaptığım bir dönemdi. Zaten çok çaresiz kaldığında bu illete, bu pisliğe bulaşıyorsun. 6 seneme mal oldu! 6 senedir sırtımda taşıyorum. Yeter artık! Ne tür bedeller ödedin? -Madden manen aklına gelebilecek her bedeli ödedim. İki tane ev satmak zorunda kaldım. İşlerim, konserlerim iptal oldu. Hayatım kaydı, daha ne diyeyim? Cezaevi ne tür izler bıraktı sende? -Topraksız Zincirlikuyu orası! Canlı canlı mezara girmek yani. Orayı bilerek gitmek daha da koyuyor… (Ağlıyor) Valla, oraya gitmeyi hak edecek hiçbir şey yapmadım! Yapmış olsam söylerim. Ben erkek gibi bir kadınım. Neyin ticareti, neyin yaftası! Nasıl bir yakıştırma bu! İki buçuk sene daha yatmak ne demek… Cezaevine dair aklına gelen ilk şey ne? -(Ağlıyor) Kokusu! Kokusu bile hala burnumda. Tarif etmesi zor bir koku. Hala rüyalarıma giriyor orası. Ancak kendimi toparlayabildim, ancak kendime geldim. Diyorsun ya zayıflamışsın, güzelleşmişsin. Anca yani! Orayı bilip de geri gitmek kadar kötü bir şey yok! Sen uyuşturucudan nasıl kurtuldun? Kurtulmanın yolu ne? -Gidip tedavi oluyorsun. Ama bende böyle bir şeye gerek yoktu, çünkü hiçbir zaman müptelası olmadım. O yüzden o iş çoktan bitti gitti. O illetin adını bile anmak istemiyorum… Bu davada ne kadar mağdursun? -Çok mağdurum! Sonsuz, derin, dip! “Satmadım” diyorsun, peki neden suçlanıyorsun? -O zaman ben sana en başından anlatayım da, neden mağdur olduğum anlaşılsın: Biri beni ihbar ediyor. Ama nedense sadece beni. Bir sürü insan kullanıyorken… Ve nedense bir tek ben cezaevine giriyorum. İhbardan sonra n’oluyor? -Ben Kuruçeşme’de oturuyorum. Orası jandarma bölgesi değil. Ama nedense evi aramaya jandarma geliyor. Ben o sırada evde değilim, oteldeyim. Arama emri ev için geçerli, otel için değil. Oysa onlar otele geliyorlar ve beni oradan alıyorlar. Arama yapılırken, başlarında savcı olması gerekiyor ama savcı yok. Beni bir güzel paketleyip götürüyorlar. Şoktaydım tabii, ne dedilerse yaptım. Bir de tape meselesi var… O nedir? -Telefon tapelerinde ben, ‘Bayan X’ olarak adlandırılıyorum. Meğer ilk dinlemede, sesimden beni tanımışlar. Ama Deniz Seki olarak adım geçmiyor. Ve beni dinlemeye devam ediyorlar. Bu hukuka uygun bir işlem değil… Neden? -E çünkü kim olduğumu anlamışlarsa, davaya yeni bir şahıs eklendiği için, savcılıktan yeni bir karar çıkartmaları gerekirdi. Böyle bir karar olmadan bu dinlemenin benim aleyhime kullanılmaması gerekiyordu. Ama kullandılar. Yani şunu demek istiyorum: Benim hakkımda bir karar var ve dinleniyorum mesela; o arada bir başkasının da olaya dâhil olduğu yönünde bir şüphe ortaya çıkıyorsa; bu, tesadüfen elde edilen bir delildir. Ve o yeni kişi hakkında, savcılıktan yeni bir dinleme kararı çıkarılması gerekir. Bende böyle bir şey olmadı. Apar topar götürdüler. Peki senin iddian ne? Sana ön yargılı mı davrandılar? Sen kurban mı seçildin? Kafadan suçlu mu ilan ettiler seni? -Aynen öyle. Her şey göstermelikti. Onlar çoktan beni içeri atmayı kafaya koymuşlardı. Ben ‘günah keçisi’ ilan edildim... Neden sen? Biri sana kafayı mı taktı? -Hiçbir fikrim yok. Belki de güçsüz olduğum için. Belki de herkese emsal olsun diyedir, bilemiyorum ki. Ben içerideyken görüşme kabinine gelip, “Bir milyon dolar verirsen, seni buradan çıkarırız” diyen 3-4 avukat oldu. Yemin ediyorum. Bu kadar tüyler ürpertici şeyler yaşadım. Peki itirazlarınızı dinleyen olmadı mı? -Hayır, hiçbirini! Madem sen uyuşturucu satıyordun, ortada senin uyuşturucu temin ettiğine dair delil olması lazım… Öyle değil mi? -Evet öyle. Ama yok. Üstümden çıkan herhangi bir şey yok. Sattığımı iddia ediyorlar ama benden satın aldığını söyleyen herhangi biri de yok… Bu nasıl olabiliyor? -İşte ben de onu anlatıyorum. Delirmek üzereyim. Avukatım, “Tanık olarak birilerini getirin o zaman dinleyelim!” diyor. Iıııh, yok. Tanık olarak dava dosyasına delil istiyoruz. O da yok. Neden özel yetkili mahkemede yargılandım? Şimdi Deniz, durumu iyice anlayalım: İddianamede “Sattın” lafı yok, “Verdin” deniyor. Ama satmış gibi ceza alıyorsun. Nasıl oluyor? -İkisi de doğru değil. Ne verdim ne sattım! Gerçekten ben anlamam bu işlerden… Sen n’apıyordun? Telefonda istiyordun, eve mi geliyordu? -Bunu anlatmak bile çirkin. Zararı kendime verdim. Bunun da bedelini ödedim, bitti. Senin uyuşturucu satmaya ihtiyacın var mı? Bu kadar zor durumda mısın? -Tabii ki değilim. Hiçbir şekilde böyle bir şeye ihtiyacım yok. Ben bir sanatçıyım. Ben şarkı söylemekten, yazmaktan anlarım. Benim davamda bir sürü tuhaflık var. Neden özel yetkili mahkemede yargılandım? Bu mahkemeler DGM’lerin (Devlet Güvenlik Mahkemesi) devamı. Türkiye’nin güvenliğine karşı bir suç mu işledim ki beni orada yargılandılar? İki, bu özel yetkili mahkemeler sonradan kaldırıldı ama benim hakkımda verdikleri karar onandı, bu nasıl bir çelişki? O mahkemeler yanlışsa, kararları nasıl doğru olabilir? Kararları doğruysa, o mahkemeler niye kapatıldı? Benim anlayamadığım, uyuşturucu verdiğin insanlardan söz ediliyorsa, onların niye ifadeleri alınmıyor, niye mahkemeye çıkmıyorlar? -Ben de avukatım da aynı şeyi merak ediyoruz. Ama bu sorunun bir cevabı yok. Çünkü yok öyle bir şey. Tape deniyor. Altı tape deniyor, beşi nerede? Niye dosyada değil… Avukatım, “Madem bu kadın insanlara uyuşturucu verdi diyorsunuz, o zaman getirin tanıkları, çıkarın tapeleri önümüze” diyor. Tık yok. Göz göre göre beni gömecekler! Bir de işin şu yönü var: Ben bir sanatçıyım, benim bir orkestram var, konserlerim var. Benim bir kariyerim var ve ben bir kadınım. Aileme bakıyorum. Geçimimi sahneden kazanıyorum. Ama cezamın onandığı haberi çıktığından beri, konserlerim küt diye iptal ediliyor. Sanıyorlar ki, sahneye çıktığım anda, gelecek, beni “Hoop” diye alıp, içeri tıkacaklar. On konser gelmişti, hepsi iptal. Bana törende ödül verecekler, ödüllerini çekiyorlar. Böyle bir memleket burası. Ne istiyorlar? Ölmemi mi? İnancını mı yitirdin? -Yok, adalete hala güveniyorum en azından ilahi adalete. Allah’ın adaletine. İçimdeki yangın yerini ancak o söndürebilir. Ola ki aldılar seni, nasıl bir hayat kuracaksın kendine? -Düşünmek bile istemiyorum. Geceleri uyuyamıyorum. Bu haberi duyduğumdan beri, yarı ölüyüm zaten. Yapmadığın bir şeyin acısını sırtında taşımak, ne kadar zor, ne kadar ağır bilemezsin… Bu davayı burada bırakacak mısın, yoksa Anayasa Mahkemesi’ne gidecek misin? -Tabi ki gideceğim. Anayasa Mahkemesi’ne de, olmazsa Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne de. Sonunda suçsuzluğumu ispat edeceğim. Bir mucize mi bekliyorsun? -Allah’ın mucizelerine sığınmak zorundayım şu anda. Her gece de bunun için dua ediyorum… Kilolarının sebebi sıkıntı ve stres miydi? -Hayatın tozunu toprağını üzerimde bagaj gibi taşıyordum. Bir de insanların arkamdan, “Gördün mü, ne feci olmuş, ne çok kilo almış” diye konuşmaları… Bütün bunların yazılıp çizilmesi. İçimi de şişirdi! Nasıl verdin bu 22 kiloyu? -İrademle, isteğimle… Daha önce bir sürü şey denedin, bu sefer nasıl oldu? -Yaşam koçum Seda’mı buldum! Daha önce Şeyda Coşkun’un ekibindeydi, ayrıldı, şimdi kendi başına çalışıyor. Enerjimiz de tuttu. Demek ki, benim bir diyetisyene gidip diyet listesi değil de, benimle ilgilenecek birine ihtiyacım varmış. Her gün birlikte 6 kilometre yürüdük, evime yemekler yolladı.. Ne kadar sürede verdin? -4 ayda ve çok sağlıklı bir şekilde. Bir sürü ödem de attım. Mayalı şeyleri kesti Seda. Protein ağırlıklı beslendim ama çok dengeli verdi her şeyi. Bir de yürüyüşle gitti tabii. Hala vermek istiyor musun? -Şu anda istediğim kilodayım. Artık korumaya geçtim. Ama diyet yemeğim hep yanımda. Ne mutlu ki sarkmadan, buruşmadan, kırışmadan verdim. Kendimi iyi hissederek… Bir de bu olaylar olmasa daha iyi olacaktı…İnternet Haber
Reklam
Johnny Depp Cinayet Davasında Tanık Oldu!
Ünlü oyuncu Johnny Depp bir cinayet davasında zanlının akli dengesinin yerinde olmadığına dair tanıklık yapmak üzere mahkemeye çağrıldı. Katil zanlısı Nancy Lekon 2009 yılında 25 yaşında bir kadını Cadillac marka bir limuzinle ezerek öldürmüş ve polise, “Olay yerine erkek arkadaşı Johnny Depp ile buluşmak için geldiğini” söylemişti. Medyatava---
Reklam