Türkiye’nin İlk Çok Partili Seçiminde Neler Yaşandı? Öncesi ve Sonrasıyla 1946 Genel Seçimleri
Türkiye, çok partili sisteme geçmek için uzun yıllar büyük sancılar çekti. Cumhuriyet kurulduktan 23 yıl sonra, nihayet 1946 yılında ilk çok partili genel seçim yapıldı. Ancak bu seçime hile iddiaları damga vurdu. CHP, bugün bile hala 1946 seçimi yüzünden suçlanıyor. Peki bu iddialar gerçekten doğru mu?
Ülkemizin çok partili sisteme geçişini ve yapılan ilk genel seçimi anlatan kısa bir tarih yolculuğuna çıkıyoruz...
Hepimizin bildiği gibi, çok partili sistemin ilk denemeleri başarısız olmuştu.
1. Demokrat Parti 7 Ocak 1946'da kuruldu.
2. 10 Mayıs 1946'da İnönü, çok partili seçim kararını açıkladı.
3. İlk çok partili genel seçim, 21 Temmuz 1946 yılında yapılacaktı.
4. İlk gelen haberlere göre, Demokrat Parti öndeydi.
5. Adnan Menderes, memleketi Aydın'da seçimi kaybetmişti.
6. Bazı Demokrat Partililere göre seçim zaten kaybedilecekti.
7. Demokrat Parti seçimleri kaybetse de halkın desteğini kazanmıştı.
8. 10 Ocak 1947'de Demokrat Parti 1. Kongresi'ni gerçekleştirdi.
Seçimlerin üzerinden 7 ay geçtikten sonra, Demokrat Parti ilk kongresini gerçekleştirdi. Kongrede 'Hürriyet Misakı' kabul edildi. Bu raporda; yeni seçim yasası hazırlanması ve cumhurbaşkanlığı ile parti genel başkanlığının birbirinden ayrılması gibi istekler yer alıyordu.
9. İnönü bu dönemde çok daha tarafsız bir görüntü sergiledi.
İki parti arasında siyasi gerilim hızla yükselirken, İnönü tarafsız kalmaya özen gösteriyordu. Gittiği tüm gezilerde hem DP'lileri hem de CHP'lileri ziyaret ediyordu. Valiliklere, komutanlıklara yaptığı ziyaretlerde de her iki siyasi partiye eşit mesafede yaklaşılmasını öğütlüyordu.
1947 Temmuz'unda '12 Temmuz Beyannamesi' yayınlandı.Bu bildiri ile İnönü,
iktidar ve muhalefete eşit mesafede duracağını ve aralarında uzlaşma sağlamayı hedeflediğini açıkladı.
10. Hem İnönü hem de Bayar, partilerindeki sertlik yanlısı isimleri tasfiye etti.
12 Temmuz Beyannamesi, muhalefete karşı sert tutumları olan Başbakan Recep Peker'in eleştirisi gibiydi. Bu yüzden, 10 Eylül 1947'de Başbakan görevinden istifa etmek zorunda kaldı. Yerine CHP içindeki ılımlılardan Hasan Saka getirildi.
Demokrat Parti içindeki bir grup da, daha sert ve daha hırçın bir muhalefeti savunuyordu. Hatta Bayar'ı uzlaşmacılıkla suçluyorlardı.Bayar da İnönü gibi kendi partisindeki sertlik yanlılarını tasfiye etti. Ayrılanlar, Mareşal Fevzi Çakmak önderliğinde Millet Partisi'ni kurdular.
İnönü ve Bayar'ın gayretleriyle ülke 1950 seçimlerine daha yumuşak bir havada girecekti. Ayrıca 1950 seçimlerinde 'açık oy gizli tasnif' sistemi uygulanmayacaktı. Böylelikle Türkiye'yi 1950 yılında daha adil bir seçim bekliyordu.
Not: Bu içeriği yaparken 32. Gün Arşivi'nden yararlanılmıştır.
Yorum Yazın
Bu kadar yazmanıza gerek yoktu arkadaslar dün gördük zaten chp ile demokrasi kelimelerinin yanyana gelemeyeceğini. Adam tek başına seçime girip genel başkan ... Devamını Gör
Ak parti de durum farklı mı? Kendi CB olduğu zaman bile dediği kişiyi parti lideri yaptılar.
Demokrat partiye oy veren halkın chp tarafından cezalandırıldığı gerçeğini buraya taşıyan mangal yürekli arkadaşı tebrik ederim, seçimi kaybetti ama desteği... Devamını Gör