Kim Çağırsa Koşup Gidersin?
Bir düşün, belki de bir telefon çaldığında, bir mesaj geldiğinde ya da bir davet alındığında, kimin adı göründüğünde hemen koşup gidersin? Belki ailendir, belki sevgilin, belki çocukların, belki de dostların... Her kim olursa olsun, onun için her şeyi bir kenara bırakman, onunla olmayı her şeyden çok istemen, onunla geçirdiğiniz zamanın sana huzur vermesi ve onunla olmanın sana mutluluk vermesi... İşte bu, gerçek sevginin, dostluğun ve bağlılığın en güzel ifadesidir.
Kim çağırsa koşup gidersin?
Haydiiii!
1. Cinsiyetini seçer misin?
2. Yaşını da seçer misin?
3. Hangi durumu daha çok seviyorsun?
4. Biri seni zorda bıraktığında, nasıl tepki verirsin?
5. Sevdiğin biri seni kırarsa, nasıl davranırsın?
6. Hangi türdeki insanlardan daha çok etkilenirsin?
7. Hangi durumlarda güvenli hissedersin?
8. o an hissettiğim şeylere göre mi adım atarsın?
9. Birine ihtiyaç duyduğunda, ne kadar cesur olabilirsin?
10. Son olarak risk alabilir misin?
Eski sevgilin...
Arkadaşın...
Arkadaşın seni çağırsa, hiçbir şeyin önemi yokmuş gibi, hemen koşup gidersin. Zamanın ne kadar geçtiğini, ne kadar yorulduğunu ya da başka bir şeyle meşgul olduğunu düşünmeden, sadece o sesin seni beklediği yerin yolunu tutarsın. Çünkü arkadaşlık, bazen bir yerden başka bir yere gitmekten çok daha fazla şey ifade eder. O an, arkadaşın yalnızca bir telefonla seni değil, belki de bir güven, bir dostluk sözüyle seni çağırıyor gibi hissedersin. Aradaki mesafe, geçen zaman ya da yaşanan değişiklikler bir anda silinir. Çünkü gerçek dostluklar, ne zaman ihtiyacın olsa yanındadır ve sen de onlara her zaman ulaşabileceğini bilirsin. Belki de birlikte geçen zamanın kıymeti, sadece o anki gülüşte, o eski muhabbeti yakalamakta gizlidir. Ne kadar mesafe koysanız da, ne kadar farklı hayatlar yaşasanız da, bir arkadaşın seni çağırması, her şeyin bir araya geldiği, samimi ve sımsıkı bir anı yaratır. O an, dünya sadece o dostla paylaşılacak bir sır gibi, başka hiçbir şeyin anlamı yokmuş gibi hissedersin. Çünkü gerçek dostluk, bazen bir adım bile atmaya gerek kalmadan, birbirini anlayan kalplerde saklanır.
Ailen...
Ailen seni çağırsa, hiçbir şey düşünmeden, hiçbir engel tanımadan koşup gidersin. Çünkü o çağrı, sadece bir kelime değil, yılların, anıların ve kalbinde taşıdığın duyguların yankısıdır. Aile, senin kim olduğunun temeli, sana şekil veren, seni anlayan ve en zor anlarında bile seni terk etmeyen bir limandır. Ne kadar uzak olursan ol, ne kadar yol alsan da, o sesin yankısı her zaman kulaklarında çınlar. Ailenden gelen bir çağrı, adeta bir içsel kuvvet gibidir; ne zaman bu sese kulak versen, geçmişin seni sarar, tüm o çocukluk hatıraları, o sıcak yuva, o samimi sohbetler bir anda aklında canlanır. O an, dışarıdaki dünya ne kadar karmaşık ve uzak olursa olsun, her şeyin anlamı, ailenin yanında olur. Yüzlerce insanla tanışmış olabilirsin, ama o bir tek 'ev' kelimesi, seni her zaman daha derinden saran bir anlam taşır. Ve sen, onların seni çağırmasıyla sadece fiziksel değil, duygusal olarak da onlara doğru adım atarsın. O an, ne kadar farklı bir hayatın olsa da, kalbinin derinliklerinde ailenin sıcaklığını, güvenini ve sevgisini her zaman arzuladığını fark edersin.
Kendine itiraf edemediğin o kişi...
Kendine itiraf edemediğin o kişi seni çağırsa, tıpkı içinde sakladığın, ama bir türlü dışa vuramadığın duyguların seni yönlendiriyormuş gibi, hiç düşünmeden koşup gidersin. O kişi, senin içindeki en derin, en gizli duyguları uyandıran kişidir. Belki de yıllardır o kişinin varlığı, her an aklında bir yerlerde, seni bir şekilde etkiliyor ama sen bunu kabul etmekten korkuyorsun. Çünkü bu duygular, kalbinin derinliklerinde büyürken, onları dışarıya vurmak seni zayıf, savunmasız hissettirebilir. Oysa o kişi seni çağırdığında, tüm o korkuları, çekinceleri bir kenara bırakıp, kalbinin sesini dinlersin. O an, ne kadar mantıklı ya da doğru bir adım atıp atmadığını düşünmeden, yalnızca bir şey hissedersin: Bir tür içsel zorunluluk, bir çekim. O kişinin çağrısı, belki de senin duygularına dair fark etmediğin bir şeyleri gözler önüne serer. Belki o kişi seni sadece arkadaşça çağırıyordur, ama senin için bu çağrı, farklı bir anlam taşır. İçinde karışık bir arzu, bir umut, belki de daha önce hiç cesaret edemediğin bir duygusal keşif vardır. Bu çağrı, seni geçmişin yüklerinden sıyıran, yeniden başlangıç yapmaya dair bir fırsat gibidir. Ama aynı zamanda, korkuyla yoğrulmuş bir belirsizliğin içindesindir; çünkü bu çağrı, seni kendine en yakın olan ama bir o kadar da uzak hissettiren bir dünya ile yüzleştirir.
Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!
Yorum Yazın
Eski sevgilin...