Görüş Bildir
Haberler
Gizlenen Hakasya Raporu: Altın Boynuz

Gizlenen Hakasya Raporu: Altın Boynuz

Oğuz Doğan
05.08.2015 - 16:33

1. Hakasya Abakan...

Türklerin tarihte boy gösterdiği en eski yurtlardan 'Hakasya Abakan'. Hakasya ismi sonradan anılan bir ad, asıl bilinen ismi MİNUSİNSK. Öz Türkçede anlamı; “bin tane suyun toplandığı, birleştiği kutsal yer.” Abakan'ın başkent tarihini incelersek sayfalar yetmez. Coğrafyanın yakın tarihine SSCB hakimiyetinde kaldığı yıllara gidiyoruz...

İçeriğin Devamı Aşağıda

2. Manyetik Anomaliler...

Stalin’in

son yılları.

Yıl

1952, Sovyet uçakları Abakan’ın üzerinden geçerken manyetik fırtınaya maruz

kaldıklarını, radarlarının bozulduğunu rapor ediyorlar. 2 uçak düşüyor, araştırmalar o günün

teknolojisiyle sonuç vermiyor.

Nikolay Şvernik dönemi.

Yıl

1959 Abakan’ın

üstünde 2 uçak daha düşüyor. Bazı

koordinatlarda uçuş yasağı geliyor. Araştırma sonuçları bilinmiyor. Brejnev dönemine kadar yasağın sürdüğü sanılıyor. Bu

dönemde de yine uçaklar düşüyor. Bu sefer 3 askeri

uçak ve bir de küçük sivil uçak aynı bölge üzerinde düşüyor. Araştırma

sonuçları bilinmiyor…

Soğuk Savaş döneminde, bir demir perde

ülkesi olan SSCB oldukça ketum davranıyordu.

3. ABD Uyduları Tespit Ediyor...

Daha sonraki

yıllarda uydular Abakan üstünde değişik sinyaller belirliyor.

Bölge üzerinde

alınan sinyallerin ABD uyduları tarafından da tespit edildiği sonradan

anlaşılıyor.

Vasili Kuznetsov 1984’te başa geliyor en kapsamlı

şekilde bu konuyu araştırıyor ama bir kaç ay

sonra Kuznetsov'un devlet başkanlığı sona eriyor.

4. Vatikan'ın İlgisi Ne?

1988’de Mihail Gorbaçov Yüksek Sovyet Başkanı seçilir. 1991’de malum SSCB dağılır, birçok sırlar da tarihe karışır.

Daha sonraki yıllarda anılarını anlatırken bir yakınına Gorbaçov şöyle

diyecektir:

“Tuhaftır ki SSCB ekonomik

dağılım aşamasındayken Vatikan bir mezara 2 MİLYAR DOLAR teklif etti.”

Bu mezar hangi

mezardı?

5. Sovyet Belgeleri Pazalara Düşüyor...

SSCB dağılınca

birçok gizli belge yurt dışına çıkarılmış,  pazarlarda; madalyalara,

tanklara varıncaya dek, her şey satılığa çıkarılmıştı. Hatta eski

silahlar, nükleer uranyum tüpleri dahi satılmıştı. CIA başta olmak üzere,

birçok batılı istihbarat kurumları bu belgeleri koleksiyoner vasıtası veya

başka yollarla elde etmişti. Bu bit pazarlarında hayret verici belgelere

rastlamak mümkündü. Türkiye’de de Rus pazarları bir dönem çok meşhur

olmuştu.

6. Bir Belge...

1960 ya da 70’li yıllara ait belge bir rapordan bahsediliyordu: Bir çoban, Hakasya’nın

bugünkü başkenti Abakan yakınlarında çok eski olarak bilinen,

adına   “delikli

kaya veya kutsal kaya” denilen kayalık bir yere rastlar.

İçeriğin Devamı Aşağıda

Binlerce Yıllık Bir Mezar...

Binlerce Yıllık Bir Mezar...

Buranın daha önce ziyaret edildiği oradaki işaretlerden bellidir; zira oraya

çaputlar bağlanmıştır. Ama ne zaman bağlanmış, zamanı  bilinmez.

Çoban meraklanır, orayı kurcalar  ve yakınları ile

define bulmak umuduyla kazarlar. Ama başarısız olurlar, bir müddet sonra

hastalanarak ölürler.  Çoban ve yakınları ölünce  aile durumu

yetkililere bildirir.

Yetkililerin yaptıkları bu incelemeler neticesinde,

buranın  binlerce yıllık bir lahit -anıt mezar- kalıntısı olduğu tespit

edilir. Burayı araştıran SSCB yetkililerinden de kısa süre sonra ölenler olur.

Hal böyle olunca olaya KGB ve askerler de dahil olurlar. Yapılan tetkikler

neticesinde  bu anıt mezarda  yoğun radyasyon olduğu, ölümlerin

sebebinin radyasyona bağlı olduğu rapor edilir.

Mezar'da Ne Vardı?

Yetkililer uzun uğraşlar sonunda ve bilim adamları eşliğinde mezara inerler. Kat kat olan

mezar, çok ilginçtir; iki iskelet, çeşitli kova benzeri yarı toprak, yarı maden

yapımı küpler, iki katlı şömineye benzer yapı vardır. Duvarlarda ilginç

çizimler, tabi silinmemiş olanlar.

Fakat asıl hayret

ve heyecan verici unsur ise; yuvarlak bir kaide üzerinde, bir insan boyunda,

altına benzer bir boynuz bulunmaktadır.

Duvardaki Çizimler...

Duvarlardaki çizimlerde boynuz ve boynuz miğferli elinde boynuz asa tutan birisi. ayrıca

yıldız haritaları, gezegen üzerinde boynuz miğferli bir adam, deniz altında bir

boynuz, dünya üzerinde de toplamda üç boynuz resmedilmişti.

Boynuzlar İrtibat Halindeler..

En ilginci boynuzların titreşim çizgileriyle sanki birbirleriyle sinyal göndererek

irtibat kurar şekilde çizilmiş olmalarıydı.

Yasak Bölge...

Burası derhal askeri ve yasak bölge ilan edilir.

İçeriğin Devamı Aşağıda

İskeletler...

Buradaki iskeletler de tuhaftır.

İskeletlerin insan iskeletine ait olduğu rapor edilmiştir.

Ancak daha sonra şekilleri itibari ile uzaylı olduklarına dair dedikodular

yayılmıştır. Yapılan ileri incelemeler neticesinde bu iskeletlerin 

kesinlikle insan iskeleti olduğu ortaya çıkmıştır.

ALTIN BOYNUZ...

Asıl önemli olan

ise “Altın rengindeki

boynuz.” Boynuzu araştırmak ve deney yapmak için  bir

parçasını koparmak isterler. Ancak boynuzdan küçük bir parça bile kopartılamaz!

SSCB bilim

adamları boynuzun altın ve

bilinmeyen bir alaşımdan yapıldığını__ rapor ederler. Mezardaki diğer materyaller

ise en az 30 bin yıllıktır.

Mezarda bulunan

iskeletler de acaba mezar hırsızları mıydı? Hayır. İskeletlerden alınan örnekler de aynı tarihi

veriyordu; en az 30 bin

yıllıktılar.

“Altın Boynuz” ise yerinden oynatılamadı.

Carter & Brejnev Yakınlaşması...

1979 yılında Jimmy Carter

ve Leonid

Brejnev yakınlaşması vesilesi ile ABD’den bu konuda bilim adamları

talep edildi. 

 Bu gizli mezar, ABD’li bilim

adamları tarafından da incelendi.

Sonuçlar aynıydı. Boynuzun alaşımının dünya teknolojisiyle

yapılamayacağı kanaati rapor edildi. Altın boynuz ismi verilen

bu materyal yerinden sökülemedi. Sökülemediği gibi bu boynuzu inceleyen ekipte

de  bazı değişiklikler olduğu gözlenmişti. İnceleme ekibinde halüsinasyon

ve değişik hastalık belirtileri baş göstermişti. Boynuzu yerinden oynatmak için

her yol denendi, ama nafileydi.

Kam...

Son çare olarak SSCB ekibinin içinde bulunan Kazak Türkü bir

bilim adamının teklifi kabul edildi. 

Kazak Türkü, Şaman yani

Kaman getirmeyi teklif etmişti...

Abakanlı yaşlı

bilge bir gimin yani kaman Tunguzca’da şaman olarak bilinen bir zat getirildi.

Tüm gizlilik kuralları uygulanarak, şaman mezara indi ve şöyle dedi:

“Atalarımızın

kemikleri sızlıyor, duymuyor musunuz, bunu buradan çıkarırsanız, gökyüzünden de

görülecek büyük felaketle karşılaşacaksınız, bizim de dirilişimiz olacak!”

Şaman Bilge

kendine göre uyguladığı formülle altın boynuzu yerinden çıkartma bilgisini

verdi. Sonuç inanılmazdı; uzun uğraşlar sonucu “Altın Boynuz” 

binlerce yıllık yerinden çıkarılmıştı…

Nakliye Sorunları...

Özel planlamalarla ve büyük bir

gizlilik içerisinde boynuz kamyona nakledildi. En yakın askeri hava alanına

götürülüp, uçakla nükleer araştırma merkezine götürülmesi planlandı.

 Altın Boynuz, uçağa yüklendi ve

tuhaflıklar başladı: 

Uçağın bütün cihazları bozuldu,

havalanmak şöyle dursun yerinden kımıldamadı. Başka bir askeri uçak getirildi

ama sonuç aynıydı.

 İlginç olan, kara aracına bir

etkisi yoktu. Çok çeşitli ölçümler ve çalışmalar sonucunda kurşun bir

muhafazalıkta Sibirya üzerinden Moskova yakınlarındaki askeri bir tesise

getirildi.

İçeriğin Devamı Aşağıda

Boynuz'un Peşinde...

Bu nakil olayından ABD haberdar olunca, Vatikan ve bazı güçler de bu altın boynuzun peşine

düştüler.

Mezar incelenmiş,

Türklerin atalarına ait olduğu kesinlik kazanmıştı. Kayı tamgasına benzer

silik bir işaret işi farklı boyutlara da taşıyordu, bundan sonrası

kesik…

Çernobil Reaktör Patlaması!

Bir kaç yıl sonra  askeri üssün yetersizliği SSCB

yetkililerini altın boynuzu Ukrayna'daki en gelişmiş nükleer araştırma ve

tesislerine nakletmeye itti.

Çernobil’in yolunu tuttu Altın Boynuz. Çernobil’de ne kadar

kaldı bilinmiyor ancak üzerindeki deney sonucu 26 Nisan 1986’da Çernobil patladı bu radyasyon uzaydan bile gözüktü.

Şaman'ın Söyledikleri Gerçekleşti...

Tıpkı

şamanın dediği gibi felaket başladı ve SSCB dağılma sürecine

girdi, Türk yurtları bağımsızlığa kavuştu ve dirildi.

Daha sonra

Gorbaçov bunu Kırım’daki evinde “Türklerin

kadim medeniyeti boyunduruk altında tutulamazdı. Bu kader” diyecekti.

Mezara Tekrar Giriş...

SSCB dağılınca o kaosta her şey unutuldu.

Yıllar sonra Abakan müze yetkilileri mezarda araştırma

yaptı; mezar talan edilmiş, çökmüştü, küp materyaller yoktu. Bazı kemik

parçaları ve altın boynuzun kaidesi ordaydı.

Sergilemek için kaideyi müzeye götürdüler. Duvarlarda kalan

resimler tahrip olmuştu ama yine de insanlık tarihini değiştirecek bulgular

vardı.

Çizimler Diğer Boynuzların Yerlerini Mi Gösteriyor?

Yıldız haritaları

aylarca incelendi; Dünya ve

üzerindeki üç boynuz çizimi hesaplamalara göre Türkiye’de İstanbul’u

işaret ediyordu. 

Diğeri de Okyanusu

Acaba Haliç’in

eski ismi; “Altın Boynuz” buradan mı geliyordu, bilinmez.

İçeriğin Devamı Aşağıda

Bilim Adamı'nın Açıklamaları...

SSCB döneminde çalışmalara katılan ABD’li bilim adamı NASA

adına daha sonraki yıllarda (yaşlılığında) bir makale yazdı ama 

yayınlanmadan ölmüştü.

 Makalesi şöyleydi:

“O mezar ya Stalin’in tıpkı

Naziler gibi psişik deney yaptığı bir yerdi ya da geçmişte gezegenler arası

iletişim telsizi veya bir harp silahıydı…'

Mezarın Sırrı...

Mezardaki şeyler neydi bilemiyoruz, ancak şu kesin ki

Türklerin ataları sıradan bir kavim değildi.

Sümen altı edilmesi iyi oldu. Dünya aşağılık kompleksine

gireceği gibi tüm bilinenler, sistemler değişebilirdi.

...

Yorumlar ve Emojiler Aşağıda
BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER!
0
0
0
0
0
0
0