Görüş Bildir
Haberler
'Dağdakiler İnsinler, Ovada Siyaset Yapsınlar'

'Dağdakiler İnsinler, Ovada Siyaset Yapsınlar'

adem kara
06.06.2014 - 12:55 Son Güncelleme: 06.06.2014 - 16:51

Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, son günlerde bölgede yaşanan yol kesme başta olmak üzere olaylara değinerek, 'Çözüm süreciyle ilgili yeni adımlar atılacak daha somut yol haritası üzerinde çalışılıyor diye duyulduğunda bölgede de hareketlilik başladı. Yol kesmeler vesaire, bunları anlamakta zorlanıyoruz. Güvenlik birimlerimiz çözüm sürecinin hassasiyeti nedeniyle çok temkinli dikkatli .Çünkü bizim talimatımızdır o ama bölgede de bu hassasiyetin çok fazla dikkate alınması gerekiyor. Bu sabrın istismar edilmemesi gerekir' dedi.

Ak Parti'nin Diyarbakır'da 'Yeni Türkiye'nin Açılan Kilidi: Çözüm Süreci Çalıştayı' Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, İçişleri Bakanı Efkan Ala, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker, Ak Parti Genel Başkan Yardımcısı Ekrem Erdem, Ak Parti Grup Başkan Vekili Ahmet Aydın. eski PKK'lı ve DTK Genel Sekreteri Seydi Fırat'ın yanı sıra yazar, gazeteci, akademisyen, siyasetçiler, akil adamlar, sivil toplum örgütü temsilcilerinin katılımıyla gerçekleşti. Çalıştaya, HDP, BDP'den katılım olmadı. Çalıştayda, Kamu Güvenliği Müsteşarlığı tarafından hazırlanan Türkçe, Kürtçe ve Arapça basılan' Sessiz devrim' adlı kitap davetlilere dağıtıldı.

ALA: YENİ TÜRKİYE

İçişleri Bakanı Efkan Ala, yeni Türkiye'nin inşasıyla ilgili yapılan çalışmaları anlattığı konuşmasında

eski Türkiye'yi iliklerine kadar yaşamış Diyarbakır'da çalıştayın yapılmasının Ak Parti'nin meseleyi ne kadar önemli olduğunu göstermesi bakımından olumlu bulduğunu belirtti. Ala, şöyle dedi:'Yeni Türkiye. Çünkü biliyoruz ki, eski Türkiye'nin paradigmalarıyla alışkanlıklarıyla, refleksleriyle bırakınız böyle köklü bir sorunu hiç bir sorunu köklü bir biçimde çözmemiz mümkün değil. Türkiye, sorun çözen bir sisteme Ak Parti hükümetleri döneminde evrilmeye çalışmaktadır. Eski Türkiye'nin sistemi sorun çözüyordu, sorundan besleniyordu. Sorundan beslenen kapalı sistemlerin toplumlara milletlere hangi bedelleri ödettiğini, Türkiye en iyi yakından bilenlerdendir. Biliyoruz ki, eski Türkiye'nin kodlarıyla ve bu bölgede yaşayan insanlarla pratikte yaşarak öğrendiler ki, biz sorunlarımızı artık çoğalttık, büyüttük erteledik. öteledik. Neden böyle yapılıyordu, burada siyaset bilimci yani eski Türkiye'nin kodları herkesi belirli zamanlarda ihtiyaç duyduğunda öteki olarak tanımlamış, düşman olarak tanımlamış kendi varlığını onun üzerinde idame ettirmiştir. Hepimiz bir yönüyle bu sistemin mağduru olmuşuz. Öyleyse bu ismi, başlığı önemsemeliyiz. Çünkü yeni Türkiye'yi inşa etmezsek yeni kodlar paradigmalar üzerinden meselelere yaklaşmazsak sorunlarımızı çözemeyiz. Sadece milli irade denir gider. Meseleyi samimi olarak gerçekten çözme istediğimizin en iyi kanıtıdır. Bu bakımdan umutluyum. Benim umudumda karlar altında değil. İki temel sorun var. Bunlardan birisi Türkiye'de sistemin kapalı sistemin beslendiği iki temel sorun var. Bunlar biri din ve vicdan sorunu biri de etnik kimlik. 1980 sonrası ortaya çıkan hadise bu iki temel sorunu ve sistemin bunlara yaklaşımını çok açık biçimde ortaya koydu ve bu dönemde 1980 de 2000'lere kadar birlikte yaşadık.'

'YENİ BİR DİL OLUŞTURALIM'

Ak Parti'nin 2002'den sonra siyasa alanda reformları gerçekleştirici iradeyi ortaya koyduğunu, bu süreci baltalamak için, darbe girişimi ve muhtıralarla karşılaştığını anlatan Ala, 'Ama artık bilinmelidir ki Türkiye artık karar verdi kendi meselelerini halkıyla çözecek' dedi. Ak Parti'nin eski Türkiye sisteminin en önemli besin kaynaklarından biri olan bu Kürt sorununda da inisiyatif almaya başladığını söyleyen Ala, 'Madem yeni Türkiye inşa ediyoruz. Düşüncenin her kurgudan azat olan bir Türkiye'yi inşa ediyoruz. Yani insanlar siyaseti bir çözüm aracı olarak, sorun çözme aracı olarak siyaset tanımlayacaklar. Ne hazindir ki şu görüşmeyi yaptığımız sabahın haberlerinde, halen daha siyaset üstü siyaset dışı Cumhurbaşkanı arayışları sürüyor. Eski Türkiye'yi yaşayan muhalefet partilerine de çağrım var. Artık bırakın bunları. Yeni bir dil oluşturalım. Siyaset üstü siyaset dışı ne demektir. Siyaset sorunların en güzel ve en düşük maliyetiyle çözme mekanizmasının adıdır. Siyaseti devre dışı bırakarak, siyaset üstü diyerek hangi sorunu çözebilirsiniz. Bu yeni Türkiye'nin kabul edebileceği bir şey değildir' dedi.

'ÖNÜMÜZDE GÜZEL GÜNLER BİZİ BEKLİYOR'

Türkiye'de artık vicdanların aynı dilden konuştuğunu söyleyen Ala, 'Sonra meseleyi ileriye götürünce anneler devreye girdi, o zaman da gördük ki analar aynı dilde ağlıyor. Biz önemli bir şeyi keşfediyoruz. Burada bize düşen pozitif bir dil kullanmak. Bu meselede Diyarbakırlı arkadaşlarımıza düşen meselesinin sabote edilmesini engellemektir. Her şey olabilir, uluslararası hesaplar, değişik çözüm çabaları değişik aktörler. Bizim görevimizi yaptığımız sürece bunların hiç bir kıymeti yoktur. Bu süreçte biz önümüze yol haritamızı koyuyor ve sürekli üzerinde çalışıyoruz. Kararlı biçimde bu meselenin çözülmesini sadece arzu etmiyoruz, gerçekleşmesi için irade ortaya koyuyoruz. Bu meselede önümüzde daha güzel günler bizi bekliyor. Milletin bize desteği sürdükçe biz biliyoruz ki, bu sorunu biz çözeceğiz. Bireyin doğuştan gelen anasının ak sütü gibi ak olan bireysel haklarını vererek çözeceğiz bunu bir lutüf olarak ta görmeyiz' dedi.

EKER: UYUŞTURUCU EKİLEN BÖLGEDE YOL KESİLİYOR

Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakan Mehdi Eker, Diyarbakır'da farklılıkların bir arada hep barış içinde yaşadığını belirterek, sorunun sadece Türkiye'ye yaşayan Türk ve Kürtleri değil, bütün Ortadoğu'yu ilgilendirdiğini söyledi. Eker, şöyle dedi:'Diyarbakır'ın sokaklarının, bölgenin barışın lezzetini tattığını söyleyen Eker, 'Bu bölgede yaşayan hemşehrilerimiz Kürtler, onlar bu süreci umutla karşıladı, destekledi ve yeni gelişmelerin olmasını bekliyor. Ama, siyasal aktörlerde var. Sorunun hem bir parçası olan hem de bu zaman içinde maalesef bir takım farklı ideolojik yaklaşımlarla meseleye farklı bir boyutta yaklaşanlarda var. Eğer biz Kürt sorunun çözümünde Kürt kimliği etrafında tartışmalar yapıyorsak, Kürt kimliği meselesini sadece bir soy bağına düzeye indirgersek bunu yanlış yaparız. Bu bize, Türkiye'nin daha önceden yaşadığı ve insanlarının da sonucundan çok mutlu olmadığı gelişmeleri çağrıştırıyor. Kemalizm'in başka bir versiyonunu getirir aklımıza. Onun için dikkat etmemiz lazım. Ve bu tür yaklaşımlara katılmıyor, kültür, dil ve diğer insanlarla birlikte etnik yapı ve kimliğin anlamı var. Yoksa yeni problemlerle karşı karşıya getirir. Özerklik tartışılıyor. Bunlar bu süre içinde Türkiye'deki siyasi aktörlerin tartıştığı dile getirdiği anlatılan konuşulan konular. Bir başka husus şu. Burada şiddeti yöntem olarak besleyen ve bunu bir hak arama aracı olarak meşru gören bir takım anlayışların da bu barış sürecini zaman zaman zehirleme teşebbüsünde bulunmalarına şahit oluyoruz. Yollar kesiliyor. Hangi bölgede, uyuşturucu ekildiği bilinen bölgede. Burada bir takım komplikasyonlar var. Eğer biz dağdakiler insinler, ovadakiler siyaset yapsınlar diyoruz ama bu ortamda 15 yaşındaki kız çocuklarını dağa kaçırmak bu da bununla açık bir çelişki içindedir. Süreci zehirleme ve sürece zarar verme teşebbüsüdür. Bunu da halk ibretle izliyor.'

ATALAY: YENİ BİR YOL HARİTASI ÜZERİNDEYİZ

Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, 'Değişimden çok, normalleşme kavramını çok sevdim' diyerek, hükümetin yaptığı çalışmaları anlatarak, büyük riskler aldıklarını söyledi. Hükümet olarak Türkiye'de büyük bir dönüşümü sağlama mücadelesi verdiklerini belirten Atalay, terörün, şiddetin kullandığı yolları yok etme çabası gösterdiklerini ifade etti. 'Büyük sorunlar daima zor çözülür' diyen Atalay, şöyle konuştu:'Çözüm sürecinde bu son 1,5 yılda belki en önemli aktör toplumdur ve halen öyle olacaktır. Toplumu daima bu sürecin içinde tuttuk ve tutacağız. Bu süreç şeffaf olacak ve toplum destekli gittiğinde sürecin daha iyi yürüdüğünü gördük ve görüyoruz. Özellikle bu bölgede sürece ne kadar büyük bir destek ve katkı olduğunu biliyoruz. Burada aktör toplumdur. Tabii yine, sabote edici, provoke edici pek çok gelişme var. Bunun bir kısmı biliniyor, bir kısmı bilinmiyor. Türkiye'nin bu projeyi kendi kendine yürütüyor olması dış dünyada önemli bir konu olmuştur. Uluslararası aktörler kullanmadığı için. Yeni bir yol haritası üzerindeyiz. Sürece yeni bir ivme kazandırma çalışması içindeyiz. Yeni bir yol haritası üzerinde çalışma kararı çıktı ve biz şu anda bu çalışmayı yapıyoruz. Diyaloglarımız tabi ki sürüyor. Ama son zamanlarda siyaset kurumunu, siyaset kesimini daha ön planda tutma yönünde de çabalarımız var başarabilirsek. Doğrusu biz siyaset kurumu daima en önemli ayak olarak görüyoruz. Nihai hedefimiz bütün bu sorunlar siyaset kurumu içinde tartışılsın, demokratik siyaset içinde çözülsün. Bu çalıştay vesilesiyle bu sorunlar bir kez daha masaya yatırılıyor. Tabii sizlerin desteğini istiyoruz. Pozitif katkı verici destekler istiyoruz. Biz gerçekçilikten hiç uzak olmayız. Gerçekleri ve gerçekleri göz ardı ettiğinizde hedeflerinize ulaşmakta zorlanırsınız. Bütün görüşmeleri yaparken bütün somut adımlar üzerinde çalışırken siyasetin gerçeğini asla göz ardı etmemeliyiz ve bölgedeki vatandaşlarımızın desteğine çok ihtiyacımız var. Temel aktör bu defa toplum. Toplumda büyük destek var. Toplum artık özellikle bu bölgede terörle varılacak şiddet varılacak bir yerin olmadığını görüyor.'

Başbakan Yardımcısı Atalay, PKK'nın çocuklarını dağa kaçırdığı gerekçesiyle Diyarbakır'da eylem yapan annelere de değinerek, 'Bu tabii, anneler olayı tesadüf değil. Gecikmiş toplumsal tepkilerdir. Aynı düşünce ikliminin içinden bu tepkiler geliyor artık. Şiddet istemiyoruz artık diyor. Sorunlarımızı demokratik siyaset içinde çözeceğiz diyor' dedi.

'YENİ YOL HARİTASI DUYULDU, BÖLGEDE HAREKET BAŞLADI'

Atalay, parti olarak çözüm sürecinde kararlılıklarını hep ortaya koyduklarını anlatarak, sabırlı, dikkatli yürütülmesi gerektiğini de bildiklerini söyledi. Atalay, şöyle dedi.'Samimiyet güven tesisi olmadan mesafe almakta zorlanırsınız. Şimdi tam bugünlerde yani iki hafta öncesini ifade ediyorum. Çözüm süreciyle ilgili yeni adımlar atılacak daha somut yol haritası üzerinde çalışılıyor diye duyulduğunda bölgede de hareketlilik başladı. Yol kesmeler vesaire, bunları anlamakta zorlanıyoruz. Güvenlik birimlerimiz çözüm sürecinin hassasiyeti nedeniyle çok temkinli dikkatli .Çünkü bizim talimatımızdır o ama bölgede de bu hassasiyetin çok fazla dikkate alınması gerekiyor. Bu sabrın istismar edilmemesi gerekir. Bunları Diyarbakır'da sizlerle paylaşma ihtiyacı duyuyorum. Bazen Diyarbakır'da ve şu günlerde bu analara değinmeden bir konuşma yapılamaz. Öğleden sonrada ziyaret edeceğim. Niçin bir toplumsal tepki olduğu için. Sivil toplumsal bir inisiyatif olduğu için. Çok değerli görüyorum. Ama bazen bir olay masum samimi bir olay çok fazla tespitleri de getiriyor. Bir defa şunu ifade edeyim. Siyaseti, heyetinin adadan dönüşünden sonra açıklamalarını önemli ve doğru buluyoruz. Bunlar bizimde düşüncelerimiz ve ifade ettiğim gibi yeni yol haritası sonuca götürücü olacaktır. Yasal düzenlemelerde yapılacak Meclise de gidilecek. Bütün boyutlarıyla çalışmalarımızı sürdürüyoruz.'

'BU BİR DEVRİMDİR'

Atalay, sürece zarar verici gelişmelere çok dikkat edilmesi gerektiğini belirterek, şöyle dedi: Yani şimdi sizler hepiniz biliyorsunuz. Olumsuzluğa işaret etmek için bir cümle söylemek istemiyorum. Bugünlerde herkesten istirham ediyoruz. Pozitif katkı verici cümlelere ihtiyacımız var. Ama sadece bir uyarı olarak dikkat olarak ve bu katılımcılara hatırlatma babında şu anneler oyalıyla ilgili BDP, HDP'nin siyaset kesimin üslubunu bakışını dikkatinize sunuyoruz. Yani çözüm sürecini yürütenler samimiyet sınavından geçiyor bunlar çok önemlidir ve bu doğrusu şaşkına çevirdi, ezberler bozuldu. Kendi içlerinden anneler diyor ki, çocuklarımıza sahip çıkacağız çocuklarımız bizim. Bu bir devrimdir. Ben öyle görüyorum. Ama çok rahatsız oldular çok. Ben oysa gecikmiş bir anne feryadı olarak görüyorum. On binler hayatını kaybetti, bu şiddet ortamlarında ve siyaset eksemine bakın. Belediye eş başkan bir bayan meydanları dar ediyorlar bu analara. Bu olamaz, yanlış yapıyorlar. Bir eş başkan anneler para aldığı için ordalar diyor. Başka birisi örgüte katılmışlar daha ne istiyorsunuz diyorlar. Başka biri zorla götürülmedi kendileri gitti diyor. Bunun hiç birini örgüt söylemiyor. Bunun hepsini siyaset kesimi söylüyor. Ve ben bunu değerli önemli görüyorum. Yani bunu değerlendirmek lazım. Çözüm sürecini yürütenler bunları söyleyemez. Çözüm sürecini yürütenler Çok daha dikkatli olmak durumunda. Bu benim için sürpriz. Bu yapıları bilmiyordum anlamında da söylemiyorum. Bir defa daha bunu dikkatinize sunuyorum. Diyarbakır'dan analara yakın bir yerden bunu bir kez daha hatırlatıyorum.'

'ÖRGÜTTEN DAHA ÇOK ÖRGÜTÇÜLER'

Atalay, kendilerinin çözüm süreci yürüttüğünü belirterek, 'Çözüm süreci dürüstlüğü, samimiyeti gerektirir adaletli bakmayı gerektirir. Adaletli olacaksın. Doğruya doğru yanlışa yanlış dileceksin başka türlü çözemezsiniz. Aklımıza vicdanımızı kullanacağız ve kafamızı gönlümüzü yeniden gözden geçireceğiz. Çözüm süreci ancak böyle gider. Empati yapmayanlar çözüm süreci yapamazlar. Anlayamazlar çünkü.

Örgütten daha örgütçü olarak çözüm süreci yapamazsın, biz bugüne kadar kolay gelmedik. Biz hesaplaşmalarla geldik, meydan okumalarla geldik ve nice risklerle geldik. Öyle mesafe almak ülkeli normalleştirmek kolay değil. Adaletle vicdanla empatiyle biz bunu yürütmek zorundayız, yürüteceğiz Allah'ın izniyle biz siyaset kurumu yürütsün diyoruz. 3 çocuk geldi işte 2'si lise öğrencisi. bunlarda simimi olacağız. Biz kararlıyız. Bu süreç bu konular olgunlaşmıştır artık Türkiye'de. Çözüme en yakınız. Biz başaracağız Allah'ın izniyle ve mecburuz. İnsanımız için çözmek sorumluluğumuz var. Tarihimize ve geleceğimize karşı çözme sorumluluğumuz, eve dönüşler, siyasete hayata dönüşler hepsi var' dedi.

Ramazan YAVUZ-Felat BOZARSLAN-Bayram BULUT/DİYARBAKIR,(DHA)

Kaynak: http://www.dha.com.tr/dagdakiler-insi...
İçeriğin Devamı Aşağıda
Reklam
BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER!
0
0
0
0
0
0
0
Yorumlar Aşağıda
Reklam