onedio
Görüş Bildir
Uzmanlara Göre ABD-Çin Rekabeti Myanmar'daki Darbeyi Tetikledi
İSTANBUL (AA) - GÜLSÜM İNCEKAYA - Uzmanlar, ABD ve Çin'in küresel ve okyanus siyaseti açısından çok kritik bir bölgede yer alan Myanmar'da, dış müdahaleler nedeniyle demokrasinin konsolide edilemediğini ve ülkenin darbelere açık hale geldiğini belirtti. Seçim sonuçlarıyla tansiyonun yükseldiği Myanmar'da iktidardaki Ulusal Demokrasi Birliği (NLD) Partisi Sözcüsü Myo Nyunt, Devlet Konseyi Başkanı ve Dışişleri Bakanı Aung San Suu Çii ile partinin diğer yöneticilerinin gözaltına alınmasından birkaç saat sonra ordunun ülke yönetimine el koyduğunu duyurdu.Uzmanlar, Myanmar'da gerçekleştirilen askeri darbeyi ve ülkedeki olası gelişmeleri AA muhabirine değerlendirdi.Ankara Kriz ve Siyaset Araştırmaları Merkezi (ANKASAM) Başkanı Prof. Dr. Mehmet Seyfettin Erol, Myanmar'da yapılan darbenin Asya-Pasifik bağlamında ABD-Çin arasındaki güç mücadelesine bağlı olarak gerçekleştiğini söyledi.Myanmar'da gerçekleştirilen darbenin Çin'in Myanmar ve bölgedeki gücünü ortaya koyması açısından son derece dikkat çekici olduğunu belirten Erol, 'Darbe ile ABD'ye ve bazı Batılı ülkelere bir güç gösterisi gerçekleştirilmiştir. Beyaz Saray'ın yaptığı çağrı ve ortaya koyduğu tepki, Myanmar'daki sürece yönelik demokratik ve insan hakları kaygılarından ziyade, Çin karşısında önemli bir mevziyi kaybetme durumuyla yakından ilgilidir.' değerlendirmesinde bulundu.Myanmar'ın Asya-Pasifik merkezli yeni güç mücadelesinde sahip olduğu jeopolitik-stratejik önemin darbenin asıl nedeni olarak görülmesi gerektiğinin altını çizen Erol, şöyle devam etti:'Myanmar, ABD'nin Malakka Boğazı üzerinden Çin'i boğma stratejisine karşı Pekin'in uyguladığı başarılı bir yakın çevre projesidir. Çin, Myanmar üzerinden bu ülkede inşa ettiği limanlar ve boru hatları ile Malakka'yı önemli ölçüde 'transit güvenliği' bağlamında bypass ederken, aynı zamanda 'enerji güvenliği' bağlamında da bu ülkenin ve komşusu Bangladeş'in doğal gaz kaynaklarını ithal etmek suretiyle de bu sorununu çözmede önemli bir inisiyatif yakalamış görünmektedir.'Erol, 'Çin, Myanmar üzerinden Hint Okyanusu'na açılmaktadır ve Hint-Pasifik merkezli rekabette izlediği bu yumuşak güç politikasıyla nüfuz alanını genişletmekte, güçlendirmekte, kısacası elini kuvvetlendirmektedir.' şeklinde konuştu.Ayrıca Erol, Çin'in Myanmar üzerinden sadece ABD karşısında değil, Hindistan karşısında da konumunu güçlendirdiğini kaydetti. Myanmar'ın, Çin'in Hindistan'ı çevreleme politikasında önemli bir yere sahip olduğunu belirten Erol, 'Çin bir taraftan kendisine yönelik çevreleme politikasını akamete uğratmaya çalışırken, diğer taraftan da bizzat kendisi bir çevreleme politikası izlemektedir.' ifadesini kullandı.Erol, Myanmar'daki mevzunun demokrasi ve insan hakları üzerinden yürütülen bir güç mücadelesi olduğuna dikkati çekerek, başta Rohingya Müslümanları olmak üzere, bölgedeki insanların yaşadığı trajediyle Türkiye ve birkaç ülke dışında kimsenin ilgilenmediğini söyledi. Darbe sonrası Myanmar'daki dini, etnik azınlıklar üzerinden güç mücadelesinin daha da derinleşebileceğine işaret eden Erol, 'Başta Rohingya Müslümanları olmak üzere bu ülkedeki dini-etnik azınlıklar/sorunlar darbeci yönetime ve Çin'e karşı etkili bir araç olarak kullanılmaya çalışılabilir. Bu da bu gruplar, halklar üzerindeki baskının daha da artması ile eşdeğer olacaktır.' dedi.'Myanmar, Çin'in küresel ve okyanus siyaseti açısından kritik bir bölge'Güney Asya Stratejik Araştırmalar Merkezinden (GASAM) Güney Asya Uzmanı Dr. Hayati Ünlü, Myanmar'ın uzun yıllardır askeri vesayet altında kaldığını, 2015 seçimlerinden sonra ise ülkenin demokratikleşmesi için bir umut doğduğunu söyledi.Dışarıdan ABD'nin müdahale etmesi içeride Çin'in orduya destek vermesiyle oluşan rekabet nedeniyle Myanmar'ın demokratikleşmesini konsolide edemediğini belirten Ünlü, '2008 anayasası askeri vesayeti devam ettiriyordu. 2020 Kasım ayındaki seçimlerde güçlü bir muhalefet olmadığı için iktidar partisi büyük bir galibiyet elde etti. Ordunun partisi ise beklenen başarıyı gösteremedi. Bu sefer 2008 anayasasını değiştirip değiştirmeme tartışması ortaya çıktı. Çünkü 2008 anayasası askeri vesayeti konsolide eden, askerin gücünü koruyan bir anayasa.' değerlendirmesinde bulundu. Ünlü, son bir haftadır darbe tartışmalarının devam ettiğini hatırlatarak şöyle devam etti:'Ordunun 2008 anayasasını kabul ettiğine ilişkin açıklaması darbe olmayacağına dair bir izlenim ortaya çıkarmıştı. İktidardaki Aung San Suu Çii ve ekibi de yeni bir anayasa ve sivil bir yönetimle askerin gücünü bir şekilde kırmayı hedefliyordu. Fakat hafta sonu bitmeden internet erişimi engellendi, siyasiler gözaltına alındı. Şu anda darbe sonrası ne olacak sorusu konuşuluyor. Dolayısıyla bir belirsizlik var. Çünkü darbeyi yapanlar tam bir açıklama yapmadı henüz.'Darbe sonrası gelişmelerle ilgili iki ihtimalin göz önünde bulundurulduğuna dikkati çeken Ünlü, Aung San Suu Çii ve ekibi hedef alınacak ve askeri iktidar tamamen gücünü artıracak. Ama kaçınılmaz olarak sivil iradeye karşı bir darbe yapıldığı için uluslararası bir tepki de tetiklenecektir.' dedi.Ünlü, 2015 seçimlerinde ABD'nin Aung San Suu Çii'yi desteklediğini, seçimin ABD'nin zaferi olarak nitelendiğini hatırlatarak, darbenin Çin-ABD rekabeti bağlamında da değerlendirilmesi gerektiğine dikkati çekti.Myanmar'ın Çin'in küresel ve okyanus siyaseti açısından çok kritik bir bölge olduğuna işaret eden Ünlü, İpek Yolu projesinde Myanmar'ın, Çin için çok önemli bir koridor olduğunu hatırlattı.Ünlü, askeri darbe sonrası ülkedeki Müslümanların durumuna ilişkin ise şu değerlendirmede bulundu:'Müslümanlar zaten orada azınlık konumunda. Bugüne kadar ülkedeki askeri vesayetten en fazla zarar gören hep Müslümanlar oldu. Nitekim seçimlerin olduğu bölgelerde oy kullandırılmadı. Müslümanlara oy kullanma hakkı bile tanınmadı. Müslümanlar ülkede hem demokratik hem de siyasi anlamda her türlü şiddete maruz kalıyor. Dolayısıyla bu süreçte de Müslümanlara yönelik şiddetin devam edeceği tahmin ediliyor.''Darbe, Rohingya Müslümanları için çözüm sürecini uzatır'Boğaziçi Asya Araştırmalar Merkezi (BAAM) ve Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Kıdemli Araştırmacısı Nazmul İslam da Aung San Suu Çii'nin ikinci kez yapılan demokratik seçimlerde oyların yüzde 83'ünü kazandığını fakat askeri destekli muhalefet partisinin seçimlerde hile yapıldığını iddia ettiğini söyledi.Asker destekli muhalefet partisinin iddialarının temelsiz olduğunu kaydeden İslam, 'Seçim sürecinde bazı eksiklikler olsa da genel olarak seçim sonuçları güvenilirdi ve çoğunlukla seçmenlerinin iradesini yansıtıyordu. Darbeden sonra ordu, anayasaya uyacaklarını ve koruyacaklarını söyledi ama daha önce olduğu gibi yine ülkedeki sivil siyaset, demokrasi ve Rohingya Müslüman azınlık üzerinde şiddet eylemlerini devam ettirecektir.' diye konuştu. İslam, darbe ile ülkede gelişmenin, ekonominin ve demokrasinin belirsiz bir sürece gireceğini belirterek, 'Bu darbe, son yıllarda görülen darbelerin aksine çok daha ağır olacak ve kanaatimce çok fazla kan dökülecek.' dedi.Darbenin Arakanlı Müslümanlar için çözüm sürecini uzatacağına, çatışmaları artıracağına dikkati çeken İslam, şunları kaydetti:'Arakanlı Müslümanlar için askeri veya sivil hükümet çok fark etmiyor. Her rejim aynıdır. Darbe ile Rohingya Müslümanları yine ana vatanlarına geri dönme umudunu kaybetti. Bu darbe Myanmar demokrasisi için ciddi bir kayıp. Ordu, itibarını ve popülaritesini korumak için ülkedeki tüm azınlıklara baskı uygulayacaktır.'
Reklam
Uganda'da Muhalif Lider Seçimlerin İptali İçin Mahkemeye Başvurdu
İSTANBUL (AA ) - Uganda'da başkanlık seçimlerini kaybeden muhalif lider Robert Kyagulanyi, seçimlerde hile yapıldığını ileri sürerek Yüksek Mahkeme'ye başvuruda bulundu. 'Bobi Wine' adıyla tanınan ünlü şarkıcı Kyagulanyi'nin avukatları, basına yaptığı açıklamada, seçimlerin iptal edilmesi ve Devlet Başkanı Yoweri Kaguta Museveni'nin gelecek seçimlere katılmasına müsaade edilmemesi gerektiğini söyledi. Askerlerin seçim günü oy verme yerlerini işgal ettiğini ve kutuları daha önceden mühür vurulmuş pusulalarla doldurduğunu ileri süren avukat Medard Sseggona, 'Seçimlerin iptal olmasını istiyoruz. Museveni'nin gelecek hiçbir seçime de katılmasını istemiyoruz.' diye konuştu. Yüksek Mahkeme'nin başvurudan sonra 45 gün içinde kararını açıklaması gerekiyor. 38 yaşındaki Kyagulanyi, 14 Ocak'ta yapılan seçimlerin ardından günlerce keyfi şekilde ev hapsinde tutulmuş, mahkeme emriyle salıverilmişti. Uganda Devlet Başkanı Museveni, seçimde oyların yüzde 58,64'ünü, rakibi Kyagulanyi ise yüzde 34,83'ünü almıştı. 1986'da iktidarı ele geçiren Museveni, 1996, 2001, 2006, 2011 ve 2016'daki seçimleri de kazanmıştı.
İtalya'da 16 Bölgede Kovid-19 Risk Seviyesi Orta Riskli "Sarı Kategoriye" Çekildi
ROMA (AA) - İtalya'da yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınında yayılma eğilimindeki düşüş sebebiyle 21 idari bölgenin 16'sı orta riskli 'sarı kategoriye' alındı.Salgının ikinci dalgasının görüldüğü Kasım 2020'de, topyekun kapanma yerine bölgesel tedbir stratejisini uygulamaya koyan İtalyan hükümeti, yılbaşı tatil döneminin ardından yüksek riskli kapsama aldığı ülkenin büyük kısmında virüs bulaşma katsayısının (Rt endeksi) düşmesi nedeniyle bölgelerin risk seviyesini güncelledi.Buna göre, bugünden itibaren 21 idari bölgeden 16'sı orta riskli 'sarı' kategoriye geçerken, Puglia, Sardinya, Sicilya, Umbria ve Bolzano Özerk Yönetimi'nin olduğu 5 bölge ise yüksek riskli 'turuncu kategoride' yer aldı.Roma'nın da içinde bulunduğu Lazio bölgesinin bugünden itibaren sarı kategoriye alınmasıyla başkentin önde gelen müzeleri uzun bir aranın ardından kapılarını ziyaretçilerine açtı.Panthoen Bazilikası, Kolezyum, Antik Roma Şehri, Borghese Galerisi, Capitolini Müzesi'nin yanı sıra Roma'ya komşu Vatikan Şehir Devleti'nin müzeleri de açıldı. 88 gün kapalı kalan Vatikan Müzeleri, İkinci Dünya Savaşı döneminden beri ilk kez bu denli kapalı kaldı.Müzelerin yanı sıra ülke genelinde sarı kategoriye geçirilen bölgelerde restoran, bar-kafeler saat 05.00’ten 18.00’e kadar açık kalabilecek, akşam 18.00'den sonra ise evlere servis yapabilecek.Başkent Roma sokaklarında ve ünlü Pantheon Bazilikası çevresindeki pek çok restoranın açıldığı ancak büyük kısmının boş olduğu gözlendi.Ülke genelinde gece 22.00 ile 05.00 arasında sokağa çıkma yasağı ve maske takma zorunluğu devam ediyor.Yetkililer tedbirlere uyulmaya devam edilmesi çağrısında bulunuyorYetkililer, özellikle hafta sonu Roma, Milano ve Napoli gibi kentlerde görülen yoğun kalabalıklar sonrasında halkı, sosyal mesafe ve kalabalıklar oluşturmamaları konusunda uyardı.Sağlık Bakanı Roberto Speranza, risk seviyesinin düşürülmesiyle bölge renginin değişmesinin 'tehlikenin geçtiği' anlamına gelmediğini vurguladı.Salgının gidişatını en yakından takip eden kurum olan İtalya Yüksek Sağlık Enstitüsü (ISS), 6-19 Ocak dönemine ilişkin 29 Ocak'taki değerlendirme raporunda, ülke genelinde Rt endeksinin 1'in altına gerileyerek, 0,84 olduğunu açıklamıştı.İlk yerleşik vakanın 21 Şubat 2020'de görüldüğü İtalya'da, o tarihten bugüne kadar 2 milyon 553 bin 32 Kovid-19 vakası kaydedilirken, virüs nedeniyle toplamda 88 bin 516 kişi hayatını kaybetti.
Reklam
Reklam
Herkesin "Kesin Oscar'ı Vardır" Dediği Ama Ödül Töreninden Eli Boş Dönen 15 Muhteşem Film
Bir filmin uluslararası başarısının göstergesi olan Akademi Ödülleri, yani en bilinen adıyla Oscar, film sektöründeki en nitelikli ödül olarak görülüyor. Her yıl düzenlenen ihtişamlı seremonisi ile yıldız geçidine dönüşen bu törende, Oscar heykelciğini kapmak çok da kolay bir iş değil!Gelelim Akademi ödülü kazanamayan ama tam anlamıyla Oscarlık olan filmlere! Listedeki filmleri seyrederken 'Bu film kesin Oscar almıştır!' dediğinizi duyar gibiyiz. Maalesef Oscar ödülünden eli boş dönen listemiz sizleri tam anlamıyla şaşırtacak!
Erzurum'da Çalıştay Sırasında Keşfedilen Donmuş Şelalelere "Dokuz" Ve "Eylül" İsimleri Verildi
İZMİR (AA) - Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) sahipliğinde düzenlenen 7. Emrah Özbay Uluslararası Buz ve Kaya Tırmanış Çalıştayı buz etabının son gününde, Erzurum'da 2 bin 600 metre rakımda yeni keşfedilen iki donmuş şelaleye 'Dokuz' ve 'Eylül' isimleri verildi. DEÜ'den yapılan açıklamaya göre, Erzurum'un Uzundere ilçesi Cevizli köyünde yeni keşfedilen iki şelaleye, ünlü dağcılar Fransa'dan Jeff Mercier ve William Dammy, Rusya'dan Roman Abildaev ile Romanya'dan Alexandru Grigorescu ve Alexandru Baran tırmandı. Dağcılar şelalelere, tırmanış çalıştayına katkısı nedeniyle DEÜ'nün adını vermek istedi. Dağcıların isteği üzerine yan yana duran ve zorluk derecesi 'çok zor' olarak belirlenen donmuş şelalelere 'Dokuz' ve 'Eylül' isimleri verildi. Keşfedilen şelalelere verilen isimler, faaliyet raporunda yer almasının ardından Dünya Dağcılık Literatüründe yer alacak.Açıklamada görüşlerine yer verilen DEÜ Rektörü Prof. Dr. Nükhet Hotar, çalıştayda keşfedilen şelalelerin uluslararası dağcılık camiasında büyük heyecan yarattığını ifade etti. Dünyaca ünlü dağcıların şelalelere DEÜ ismini vermesinden duydukları mutluluğu dile getiren Hotar, şunları kaydetti:'Programımıza katılan dünyaca ünlü sporcular, olağanüstü bir gayret ve performans göstererek tırmandıkları şelalelere üniversitemizin ismini vermek istediklerini beyan ettiler. Hazırlanacak raporun ardından bu iki şelalemiz, 'Dokuz' ve 'Eylül' olarak anılmaya başlanacak.'Rektör Hotar, çalıştayın ikinci programının 4 Şubat'ta İzmir'de kaya tırmanışı olarak devam edeceğini aktardı.
Aysu Melis Bağlan Yazio: Clubhouse'da Bir Hafta Sonu
etiket
'Android'e ne zaman gelecek?' 'Fazla davetiyesi olan var mı?' mesajlarının çoğaldığı bir haftadan merhaba. Tam da cuma günü Clubhouse'a giriş yaptım. 'aysumelis' hesabı oluşturuldu. Elbette beni de biri davet etmişti.
Reklam
Muhteşem Sesiyle Zamanı Keyifli Geçirmemizi Sağlayan Merve Özbey’in YouTube Kanalını Mutlaka Keşfetmelisiniz!
etiket
Konserlere gidip deliler gibi eğlenmeyi, çok sevdiğimiz şarkıcıların güzel seslerine bağırarak eşlik etmeyi çok özledik. Bizim kadar onların da bizi özlediğini çok iyi biliyoruz, çünkü müzik dünyası da YouTube'dan ya da sosyal medyadan dinleyicilerine ulaşmaya çalışıyor ve canlı performanslar paylaşıyorlar. Bu şekilde bir nebze özlem giderebiliyor, kendimizi daha iyi hissedebiliyoruz. Merve Özbey de Türkçe müziğin en iyi, en sevdiğimiz isimlerinden biri. YouTube kanalında sevenleriyle canlı performanslar paylaşarak günlük dertlerimizden biraz uzaklaşmamızı sağlıyor.
Reklam
Unkapanı Plakçılar Çarşısı Koltuğunu Dijitalleşmeye Kaptırdı
İSTANBUL (AA) - HİKMET FARUK BAŞER - Geçmişte müzik endüstrisinin en önemli merkezi ve kalbi olan Unkapanı Plakçılar Çarşısı, koltuğunu dijitalleşmeye kaptırdı.Unkapanı Plakçılar Çarşısı, bir zamanlar Türkiye'de müziğin buluşma noktasıydı. Anadolu'nun çeşitli yerlerinden şarkıcı olma hayaliyle tutuşanlar evini, toprağını sattıktan sonra sazıyla birlikte İstanbul'a gelip çarşının yolunu tutuyordu. Öyle ki Türk müziğinde akıllara gelen ilk sanatçıların ilk durağı ve meşhur olduğu yer, Unkapanı Plakçılar Çarşısı'ydı. Müslüm Gürses, Orhan Gencebay, İbrahim Tatlıses, Ferdi Tayfur, Gülden Karaböcek, Müzeyyen Senar, Ajda Pekkan gibi birçok sanatçının yolu Unkapanı Plakçılar Çarşısı'ndan geçti. Hepsi müzik kariyerlerine bu çarşının basamaklarında adım attı. Sanatçılar için aynı zamanda 'okul' görevi gören Unkapanı Plakçılar Çarşısı'nda eskiden boş dükkan bulmak da zordu. Teknolojinin gelişmesiyle Unkapanı Plakçılar Çarşısı da görkemli günlerini yitirmeye başladı. Son günlerde çarşının gürültülü kalabalığı da azaldı. Çarşı esnafı eskiden olduğu gibi her sabah dükkanlarını açıyor ancak artık daha ziyade günübirlik ve anında satılacak ürünleri satmaya çalışıyor. Geçmişte kaset, plak kuyruklarının oluştuğu çarşıya artık ünlü olmak isteyenler sazıyla gelmiyor. Sanatçı adayları, çarşıya gelmek yerine sosyal medya gibi dijital platformların üzerinden ünlü olmanın peşine düşüyor. Unkapanı esnafı, sanatçı adaylarının bu durumundan oldukça rahatsız. Esnaf, dijital platformlardan ünlü olan kişilerin eserlerinin ancak kısa süre dillerde kaldığını belirterek, bu durumun müzikteki kaliteyi azaltmasından şikayetçi.Buna rağmen çarşıda hala Türk müziğine kalıcı ve kaliteli eserler hazırlanıp, beğeniye sunuluyor. Unkapanı esnafı, eskiden olduğu gibi hala güzel eserleri gelecek nesillerin dillerinde bırakabilmek için mücadele ediyor. Dijitalleşmeye rağmen hala Unkapanı Plakçılar Çarşısı'nda şansını denemeyi düşünen sanatçı adayları da yok değil. Öyle ki bazı sanatçı adayları eserlerini çarşıda çıkarmak istiyor. Umutlarını çarşıya bağlayan sanatçı adayları, geçmişten bugüne kalan stüdyolarda hocalarının eşliğinde türkü ve şarkılarını heyecanla dillendiriyor. 'Eski günlerin kalabalık ve neşesini görmüyor olmak üzüyor' Sektörde 50 yıldır hizmet veren Uzelli Kaset Sanayi ve Ticaret AŞ Yöneticisi Metin Uzelli, AA muhabirine yaptığı açıklamada, geçmiş yıllarda müziğe bir şekilde bulaşan kişilerin kitlelere ulaşmak ve ünlü olmak için birtakım safhalardan geçmesi gerektiğini anlattı.Bunun içinde de eserin profesyonel bir kayda alınması, bunun da üretilip kaset, plak gibi formlara basılıp dağıtılması gerektiğini belirten Uzelli, 'Geçmişte o insanların bunu yapması mümkün olmadığı için bu alanda uzmanlaşmış Unkapanı Plakçılar Çarşısı'na gelir ve burada o insanları kendilerince kabul ettirmeye çalışırlardı.' diye konuştu.Uzelli, ünlü olmak isteyen kişilerin mektuplar, fotoğraflar, ses kayıtları göndererek şirketlerin dikkatini çekmeye çalıştığını anlatarak, şöyle devam etti:'Bunu yıllar boyunca denediler. Günümüzde ise insanların geçmişte kitlelere ulaşmak için yol aldığı süreçler, bugün daha farklı bir noktada. Artık bu insanların eskisi gibi büyük yatırımlara ihtiyacı yok. Bunu kendileri de evlerinde yapmayı deniyorlar. Artık ünlü olmak isteyenler profesyonel destek almak yerine YouTube gibi sosyal mecralardan kitlelere ulaşmaya çalışıyor. Ama burada ne kadar başarılı oldukları şüpheli. Sonuçta profesyonel bir iş, profesyonelce yapılmadıkça sonuçları iyi olmuyor. Bu kişilerin çok azının başarılı olduğunu görüyoruz. Bu piyasada uzman kişilerle hareket edilmesi önemli.'Teknolojinin ardından dijitalleşmeyle birlikte Unkapanı Plakçılar Çarşısı'na ilginin azaldığını aktaran Uzelli, her şeye rağmen firmaların gelişmelere ayak uydurduğunu söyledi. Metin Uzelli, Unkapanı Plakçılar Çarşısı'nda eski kalabalığı özlediğini dile getirerek, 'Eskiden çarşıda fiziken ürün vardı. Burada koli taşırdık. Ürünler buraya kamyonlarla gelirdi ve buradan her yere yollanırdı. Çarşıdaki insan hareketliği bütün sektörün bir arada olması neşeliydi. Burada acıyla tatlıyı paylaşırdık. O eski günlerin kalabalık ve neşesini görmüyor olmak üzüyor beni.' ifadelerini kullandı. 'Ünlü olmak isteyenler artık Unkapanı Plakçılar Çarşısı'nı solumuyor'Mega Müzik'in sahibi Ethem Zeytinkaya da ikinci kuşak olarak mesleğini çarşıda sürdürdüğünü söyledi. Geçmişte Anadolu'dan Unkapanı Plakçılar Çarşısı'na bir göçün yaşandığını hatırlatan Zeytinkaya, 'Bu gelen kişilerden bazıları sanatçı oldu. Burada 80'li yıllarda çocuk sanatçılar furyası oldu. Çarşıya bir akın vardı. Şimdi dijital çağdayız ve o günden bugüne pek çok şey değişti.' diye konuştu.Zeytinkaya, son yıllarda ünlü olmak isteyen kişilerin sosyal platformlara yöneldiğini vurgulayarak, sözlerini şöyle sürdürdü:'Önceden insanlar sanatçı olmak için plakçılar çarşısına geliyordu. Ama zamanla bu durum YouTube'a kaydı. Sosyal medyada, YouTube'da meşhur olmak çok sağlıklı bir şey değil. İnsanlar internete bir şarkı atıp bir anda ünlü oluyor. Ama bu ünlü olma durumu kısa sürüyor. Bir müddet sonra bu ünlü olanlar unutuluyor. 1970 yılında yapılan bir şarkı, türkü hala dillerde ve severek dinleniyor. 50 yıl daha geçse yine dinlenecek. YouTube'da patlayan şarkılar eski şarkıların tadını vermiyor. 20 yıl önceki şarkılar hala akıllarda, dillerde. Eskiler, insanın kalbine dokunan şarkılar. Ünlü olmak isteyenler artık Unkapanı Plakçılar Çarşısı'nı solumuyor. Buranın havasının solumak çok farklı.' 'Sosyal platformlardaki işler bir Müslüm Gürses etkisi bırakmıyor'Bamy Müzik'in sahibi Bülent Ateş ise 40 yıldır çarşıda bulunduğunu ve müzik işinin mutfağında olduğunu vurguladı. Eski yıllarda köyünden sazını alanın çarşıya ünlü olmaya geldiğini belirten Ateş, 'Saz çalamayan da sesiyle buraya gelirdi. Buraya gelen insanların sesine bakılır, iyi olanlara albüm yapılırdı firmalar tarafından.' dedi.Ateş, Unkapanı Plakçılar Çarşısı'nda eskiden bir hareketlilik yaşandığını dile getirerek, 'Eskiden çarşı cıvıl cıvıldı. Kaset çıktığında firmaların kapısında kuyruklar oluşurdu. Şimdi burası biraz boş. Bunun nedeni günümüzde şöhret olmak isteyenlerin YouTube gibi platformlara yönelmesi. Orada da bir seviyeye geliyorlar ama bu şöhret ömürleri uzun sürmüyor. Sosyal platformlardaki işler bir Müslüm Gürses etkisi bırakmıyor. Müslüm Gürses'in etkisi halen sürüyor. YouTube'daki eserler geçici, birkaç aylık. Ama Unkapanı Plakçılar Çarşısı'nda yapılan plak ve kasetler hala dillerde.'MP3 sitelerinin sektöre büyük zarar verdiğini anlatan Ateş, yakında bu sitelerle ilgili yasanın çıkacağını ve bu durumun kendilerine büyük fayda sağlayacağını kaydetti. 'Dijital sistem gelince buradaki yoğunluk azaldı'Kadir Şeker Recording'in sahibi Kadir Şeker, 1976'da Unkapanı Plakçılar Çarşısı'na geldiğini belirtti.Eskiden bağını, bahçesini satan insanların ünlü olmak için çarşıya geldiğini vurgulayan Şeker, 'Unkapanı Plakçılar Çarşısı eskiden çok hareketliydi. Bütün firmalar buradaydı. Burada hareketlilik olurdu. Satışlarda büyük rakamlara ulaşılıyordu.' dedi. Şeker, dijitalleşmeyle birlikte çarşıdaki hareketliliğin azaldığını aktararak, şunları kaydetti:'Dijital sistem gelince buradaki yoğunluk azaldı. Artık herkes bir türkü yapıp, klip çekiyor ve YouTube'a atıyor. Çarşının yerini YouTube aldı. Bizde artık bu yönde işler yapıyoruz. Bize yurt içi ve yurt dışından kayıt atıyorlar ve biz onların işlerini yapıyoruz.'
Michelin Yıldızlı Restoranın Sahibi Dede'den, Nusret Tepkisi: 'Et Tokatlayarak Türk Mutfağını Tanıtamazsın'
etiket
2018 yılında ilk Michelin yıldızını alan başarılı Türk şef Ahmet Dede, İrlanda’daki Restoranı, Dede’de yaptığı yemeklerle ikinci Michelin yıldızını aldı. Ünlü Şef Ahmet Dede, Nusret hakkında 'Saygı duyulması gereken bir yemek kültürümüz var. Öyle sadece et tokatlayarak, ünlülerin ağızlarına bıçakla et gezdirerek olmaz' ifadelerini kullandı. 
Reklam