Uğur Kurt'u Vuran Polis Gaz Bombası Yerine Silahını Kullanmış...
Kurt’u öldüren atışı yaptığı balistik raporu ile ortaya çıkan S.K.’nın ifadesi, Kurt’un ölümünden 3 ay sonra alındı S.K., amirlerinin kendisine ‘Sıkma’ diye bağırdıklarını gösteren görüntülere rağmen ‘Bana kimse seslenmedi’ dedi...
İstanbul Okmeydanı cemevi’nde bir cenazeye katılan Uğur Kurt’u ateş ederek öldüren polis memuru S.K.’nın savcılıkta verdiği ifade, S.K.’nın olaylar sırasında Akrep (shortland) diye tabir edilen aracın arkasında elinde gaz bombası silahı ile beklediğini, buna rağmen araca molotof isabet ettikten sonra gaz bombası atmak yerine tabanca ile ateş ettiğini ortaya çıkardı.
S.K., etrafta başka polis olup olmadığı sorusuna, ifadesinin ilk bölümlerinde söylediği “Kağıthane Emniyeti’ne ait shortlandla arka arkaya gittikleri” yönündeki cümleleriyle çelişir biçimde “Ben o aracı fark etmemiştim” yanıtını verdi.
Milliyet'ten Kemal Göktaş'ın haberine göre, amirlerinin S.K.’ya “Sıkma” diye bağırdıklarını gösteren görüntülere rağmen “Bana kimse seslenmedi” diyen S.K., cemevinde birinin vurulduğunu söyleyenlere ise “terör örgütünün taktiği” sanıp inanmadıklarını anlattı.
Uğur Kurt’u öldüren atışı yaptığı balistik raporu ile ortaya çıkan S.K.’nın ifadesi, Kurt’un öldürülmesinden tam 3 ay sonra, 21 Ağustos’ta alındı. Savcı Hasan Yılmaz tarafından sorgulanan S.K., 2014 yılı ocak ayında Terörle Mücadele Şubesi’nde çalışmaya başladığını belirterek “Boyalı gaz silahı olan FN silahını kullanmak için kurs aldım. Daha öncesinde Terörle Mücadele Şubesi görevlerine ilişkin tecrübem yoktu” dedi. Son 3 ayda toplumsal olaya müdahalede bulunan ekipler içinde yer aldığını ve kamera kaydı yaparak FN cihazını kullandığını anlatan S.K., 22 Mayıs günü de İTO Ticaret Meslek Lisesi’nde Liseli Dev-Genç’in boykot ve protesto eylemi nedeniyle görevlendirildiğini söyledi.
Eylemcilerin alt cadde ve sokaklara kaçması üzerine sokaklarda eylemcileri Kağıthane İlçe Emniyet Müdürlüğü’ne ait bir Akrep’le takibe başladıklarını söyleyen S.K., normalde civarı iyi bilen Kağıthane ekibinin önde olması gerekirken sokaklarda manevra yaparken birden önde kaldıklarını belirtti. Çok dar, manevra ve dönüş olanağı olmayan Barçın sokakta ilerlediklerini anlatırken “Ben de olası bir duruma karşı FN silahı ile arkada hazır olarak beklemekteydim” diyen S.K., Piyale Paşa caddesine çıkacakları sırada aracın ön tarafında FN silahını kullanmak için açık bırakılan mazgaldan motolofun içeriye düştüğünü ve yanmaya başladığını anlattı. Arkadaşları V.A ve Ş.A’nın yanmaya başladığını ve alevlerin arkaya sıçraması yüzünden bulaşan sıvı nedeniyle alnının ve kolunun yandığını söyleyen S.K., eli yandığı için aracın kapısını açamayan V.K.’ya yardım ederek kendisinin arkaya uzanıp kapıyı açtığını da anlattı.
‘Molotof geliyor’
Araçtan indikten sonra, caddenin aşağısında yüzleri kapalı bir grubun molotof ile kendilerine doğru geldiğini ileri süren S.K., “Ş.A.’nın silah çektiğini görünce hemen aracın arkasına uzanıp sol taraftaki silahımı aldım. Ş.A. grubu önlemek için silah çekmek istiyordu. Ancak elinin yanık olması nedeniyle namluyu çekemediğini fark ettim. Benim vücudumda yanık çok fazla etki yapmadığından silahımı kurdum. Ş.A.’yı ‘molotof geliyor’ diyerek uyardım. Molotofla gelen şahıs araç içerisinde sıkışık vaziyette kalmış olan bizlere atmakta olduğunu görünce molotof atan şahsa ayak hizasını hedef alarak etkisiz hale getirmek amacıyla bir el ateş ettim” dedi.
‘Psikolojim bozuldu’
Uğur Kurt’un öldüğünü haberlerden öğrendiğini ve çok üzüldüğünü söyleyen S.K., “Olaylala hiçbir ilgisi olmayan maktülün ölmesi nedeniyle psikolojim bozuldu” diye konuştu.
Meşru müdafaa savunması
S.K.’nın avukatı Tolga Yurdakul ise müvekkilinin molotoflu saldırıyı bertaraf edecek başka etkin savunma aracı olmadığı için molotof atan şahsı hedef alarak ateş ettiğini savunarak “Talihsiz bir durum olarak olayla ilgisi olmayan kişinin öngöremeyeceği şekilde yaralanıp ölmesine sebebiyet vermiştir. Yani olayda meşru müdafaa koşullarının oluştuğunu düşünüyoruz. Hakkında dava açılmamasını, açılsa bile tutuksuz yargılanmasını talep ediyoruz” dedi.
‘Etkisiz hale getirmek istedim’
S.K., ifadesinde şöyle devam etti: “O an hissettiğimi şu cümlelerle izah edebilirim: Terörle mücadele ekibinde çok fazla tecrübem yok, aracımız molotoflu saldırıya uğramış, içerisi yanmaya başlamıştı. Arkamızda da diğer şortland aracı vardı. Aracın yanması nedeniyle ileri gidemediğimiz gibi arka tarafımız da kapalıydı. Bir nevi sokak arasına sıkışmış vaziyetteyken çok uzak olmayan bir noktadan molotof geldiğini görünce bana ya da arkadaşlarıma isabet edebileceğini, yanıp ölebileceğimizi düşündüğümden kendimizi savunacak başka bir silah ve mühimmat olmadığını, silahımı ateş ederek molotof kokteyli atan şahsı etkisiz hale getirmek istedim. Gerek olayın şoku ile içinde bulunduğumuz psikolojik durum, gerekse şüphelinin bulunduğu nokta ve kaçmakta olması nedeniyle şüpheliyi etkisiz hale getiremedim. Bu şahsın attığı molotof kolumu sıyırarak Ş.A. ile arama düştü.”
‘Akrep’i fark etmemiş’
S.K, savcının “Ateş ettiğin noktada başka ekip yok muydu?” sorusuna, ifadesinin başından itibaren Kağıthane Emniyeti’ne ait bir ‘Akrep’ araçla arka arkaya gittiklerini söylemesine rağmen “Arkamızda şortland aracı vardı ancak ben o aracı fark etmemiştim. Ve ateş ettiğim noktada Kağıthane Emniyet Müdürlüğü zırhlı aracında görev yapan polisleri fark etmemiştim. Yani bu görevliler henüz sıcak olaya müdahil olmamıştı” yanıtını verdi.
‘Taktik sandık’
Soru üzerine “Ayakta tek sağ elimle meyilli olan caddede saldırıda bulunan şüphelinin bel altı bölgesini hedef alarak ateş etmiştim” diyen S.K. “Caddenin aşağısında cemevi olduğunu dahi bilmiyordum” dedi. Olaydan sonra Cemevi’nde vurulan biri olduğunu söyleyenlerin olmasına rağmen neden ilk yardım için harekete geçmediklerine “İnanmadık, terör örgütü üyelerinin olay mahaline çekip saldırıda bulunmaları bilenen eylem ve taktiklerden olduğu için vurulan olduğuna ihtimal vermemiştik” diye yanıt verdi.
S.K., olay yeri görüntülerinde ateş etmeye başlamadan önce birden çok polisin kendisine ‘sıkma’ diye bağırdığının görülmesine rağmen savcının sorusu üzerine ‘Bana seslenen kimse olmadı’ dedi.
Kemal Göktaş | Milliyet
Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!