onedio
Görüş Bildir

Kağıthane Haberleri

Kağıthane ile ilgili tüm haberler, içerikler, galeriler, testler ve videolar Onedio’da. Kağıthane ile ilgili son dakika haberleri ve gelişmelerini, yeni içerikleri de bu sayfa üzerinden takip edebilirsiniz.

trend-arrow

Popüler İçerikler

Tarife Değişti: İstanbul'da Suya Her Ay Zam Yapılacak!
İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Meclisi, su fiyatlarına %17,5 zam yapılmasını kararlaştırdı. Yeni tarifeyle, konutlarda kullanım miktarına göre su fiyatları 37,92 TL'den 83,55 TL'ye kadar değişecek. İBB Meclisi, su fiyatlarının her ay TÜFE ve Yİ-ÜFE ortalaması baz alınarak güncellenmesine karar verdi. Bu fiyat düzenlemeleri, TÜİK verileri açıklandıktan sonraki 3 iş günü içerisinde uygulanacak.
Erdoğan: 'Cumhurbaşkanı Gül'ü de Dinlemişler'
Hatay'da vatandaşlara seslenen Erdoğan, dinleme iddialarıyla ilgili 'Cumhurbaşkanı'nı da dinlemişler. Vakti saati gelince ortaya çıkaracaklar' dedi. Partisinin yerel seçim çalışmaları kapsamında Hatay'da vatandaşlara seslenen Başbakan Erdoğan'ın gündeminde yine muhalefet var. Kılıçdaroğlu ve Bahçeli'ye yönelik sert eleştirilerde bulunan Erdoğan, dinleme iddialarına ilişkin de açıklamalarda bulundu. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün de dinlendiğini belirten Erdoğan 'Mahkeme kararı dahi olsa başbakanı, bakanları dinleyemezsiniz. Cumhurbaşkanı'ndan söz etmiyorlar şimdi. Başbakanla uğraşıyoruz Cumhurbaşkanı ile neden uğraşalım diyorlar. Onu da dinlemişler. Vakti saati gelince ortaya çıkaracaklar. Bunlar haşhaşi, bunlar montajcı' dedi. İşte Erdoğan'ın açıklamalarından satırbaşları; Ya bu Kılıçdaroğlu geçen seçimlerde İstanbul'da belediye başkan adayı oldu. İkametini Kağıthane'ye aldı. Sordular 'Nerede oturuyorsun?' diye, 'Kağıttepe'de' dedi. Seçim günü kendine bile oy veremedi. Bunlara 3 tane koyun verin onu da kaybederler. İyi takiye yapar, iyi yapan söyler, iyi iftira atar. 'BATI'DA DÜRÜST SİYASETÇİ SEÇİM KAYBEDERSE BIRAKIR' Eğer Ak Parti bu seçimden birinci olarak çıkmazsa genel başkanlığı bırakacağım, partime hizmetkar olarak çalışacağım. Peki sen var mısın çekilmeye Kılıçdaroğlu? Çekil ki partin lsenden kurtulsun. Ya Bahçeli 15 yıldır genel başkansın. Çekilmeye var mısın? Bak Batı'da dürüst siyasetçi seçimi kaybederse durmuyor partinin başında. Ama bunlarda böyle bir şey yok. Sandıkları Ak Parti'nin ampülüyle aydınlatalım. 'İLK SALDIRI REYHANLI'DA OLDU' Camı çerçeveyi kırıp, huzuru bozup Türkiye'nin kutlu yürüyüşünü durdurmak isteyenler var. Türkiye'nin büyümesini hazmedeyenler, içerden ve dışardan ahlaksızca saldırılar başlattılar. Bu saldırıların ilkini Reyhanlı'da yaptılar. Reyhanlı'da 53 kardeşimizi şehit verdik. CHP'ye bir çağrıda bulunduk. CHP'li vekillerin bu elim olaya karıştıklarını söyledi. Bu millet bunların üsluplarına asla inanmayacak. Türkiye'yi karıştırmak isteyenlere şimdi de Pensilvanya katıldı.Karanlığa o kadar alışmışsınız ki yıldızlar bile sizi korkutuyor. Hatay için, 81 il için çalışacağız.Yoksullar için varız, mağdurlar için varız. Bir kimse havada uçacak kadar keramet gösterse dahi buna aldanmayın . Allah'ın onun emir ve yasaklarını nasıl koruduğuna dikkat edin. En yakın arkadaşının Pensilvanya'daki zat için söylediklerini dinledinizMeğer telefonlarımızı dinliyormuş. 'ONU DA DİNLEMİŞLER' Yahu insanların özel hayatlarını dinleyenlerden alim olur mu? İnsanların yatak odalarını izleyenlerden alim olmaz. Mahkeme kararı dahi olsa başbakanı, bakanları dinleyemezsiniz. Cumhurbaşkanı'ndan söz etmiyorlar şimdi. Başbakanla uğraşıyoruz Cumhurbaşkanı ile neden uğraşalım diyorlar. Onu da dinlemişler. Vakti saati gelince ortaya çıkaracaklar. Bunlar haşhaşi, bunlar montajcı. Bunlar çete, örgüt. Bunların terör örgütünden hiçbir farkı yok. Bunlar CHP'nin de mahremini izleyip yayınladılar. Ne yaptılar hiç… 'MHP DUT YEMİŞ BÜLBÜLE DÖNDÜ' MHP'yi de izleyip kaydettiler, yayınladılar. Şimdi MHP, CHP çıkmış Pensilvanya'nın kuyruğunda siyaset yapıyorlar. CHP'li vekiller Pensilvanya için çok ağır hakaret ettiler şimdi ittifak halindeler. Hiç sesleri çıkmıyor, konuşmuyorlar merak ediyorum. MHP dut yemiş bülbüle döndü. 'POLİS ARACINA SU VERMİYORLAR' MHP demek baskı demektir, zulüm demektir. CHP demek başörtüsü yasağı demektir, Kuran'ın öğretilmesine engel çıkarmak demektir. CHP demek çöp, din istismarı, karmaşa ve kaos demektir. CHP genel müdürü Hakkari'ye gidiyor bayrağından utanıyor, Elazığ'a gidiyor başörtülü aday gösteriyor, Çorum'a gidiyor ülkücüden aday yapıyor. Bunların Hatay'da teşkilatları yok mu? Bir tane aday yapacak adam bulamadılar mı? Bizim memnun kalmayıp aday yapmadığımızı aday yapıyorlar. Hatay'da düzenlenen eylemlerde polis aracına itfaiye su vermiyor. Sen kimsin ya? Sen neyin belediye başkanısın? Polise su vermiyorsun. Sen CHP'nin adayı olabilirsin ama devletin belediye başkanısın. Hatay'da bu kirli oyunu bozun. Ben İstanbul'u CHP'den aldım Yolsuzlukların belediyesiydi. İSKİ yolsuzluğu tescillidir, herkes bilir. 'HATAY'IN ÇILGIN PROJESİ...' Hava kirliliğini, susuzluğunu giderdik. Evlerdeki küvetler taşıma suyuyla dolduruluyordu. 2 yılda İstanbul'u temizledik. Dağı kaldırmak mümkün değil ama dağları deldik tünel yaptık. 122 tünel yaptık. Aşılmaz denen o gavur dağlarını aşmak için koları sıvadık Hatay'ın çılgın projesi Amanos Tüneli olacak. haberler.com
"Tweet Mweet Anlamam Ben Bu İşlerden"
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan,ın Konuşmasından satır başları İstanbul Türkiye’nin özetidir. Bu ne manzara? Bugün Türkiye bizi izliyor. Tüm dünya İstanbul’u izliyor. Tüm mazlumları, mağdurları, yolda kalmışları, garipleri, öksüzleri sizi izliyor. Kahire’de oyları çalınmış kardeşlerim sizi izliyor. Şam’da kurşunların bombaların altında yaşayan açlıkla sefaletle imtihan edilen, belki de yavrusunun başında ağıtlar yakan ciğeri parçalanmış anneler sizi izliyor. Bağdat’ta barışa susayan gönüller İstanbul’u izliyor. Karabağ’da toprakları çiğnenen Azeri kardeşlerim sizleri izliyor. Mogadişu bugün İstanbul’u izliyor. 'KILIÇDAROĞLU BAK BU MONTAJI NASIL YAPTIK' Varsın birileri montaj desin. Kılıçdaroğlu bak bu montajı nasıl yaptık? Güzel mi, beğendin mi? Bir montaj da sen yap böyle. Varsın birileri montaj desin, taşıma desin. Bu muhteşem coşkuyu küçümsesin. Ama bilesin ki İstanbul, Gazze’nin yetimleri Ramallah’ın öksüzleri sizi izliyor. Kabe’nin etrafında tavafta olanlar size dua ediyor. Diyorlar ki 30’unun akşamında müjde bekliyoruz. 'ONLAR AHLAKİ OLMAYAN ŞEYLERİ İZLİYOR' Telefon, sürekli soruyorlar İstanbul nasıl. Gelirken aynı şeye muhatap oldum. İstanbul sen her an dildesin, kulaktasın, gözlerdesin. İzleniyorsun İstanbul. Ama Pensilvanya’nın izlediği gibi değil. Onlar mahremleri izliyor. Ahlaki olmayan şeyleri izliyor. Ama burası güzellikleri izliyor. Ülkemin aydınlık yarınlarını izliyor. Mahzun, boynu bükük Kudüs bugün sizleri izliyor. “Biz, kısık sesleriz minareleri, Sen ezansız bırakma Allah'ım. Ya çağır şurada bal yapanlarını, Ya kovansız bırakma Allahım. Mahyasızdır minareler göğü de, Kehkeşansız bırakma Allahım. Müslümanlıkla yoğrulan yurdu, Müslümansız bırakma Allahım. Bize güç ver... Cihad meydanını, Pehlivansız bırakma Allah'ım. Kahraman bekleyen yığınlarını, Kahramansız bırakma Allah'ım. Bilelim hasma karşı koymasını, Bizi cansız bırakma Allah'ım. Yarının yollarında yılları da, Ramazansız bırakma Allah'ım. Ya dağıt kimsesiz kalan sürünü, Ya çobansız bırakma Allah'ım. Bizi sen sevgisiz,susuz,havasız, Ve vatansız bırakma Allah'ım. Müslümanlıkla yoğrulan yurdu, Müslümansız bırakma Allah'ım.” Amin sonsuz kere amin. Bugün bir kez daha tarih yazıyorsun İstanbul. Bugün bir kez daha tuzakları oyunları bozuyorsun İstanbul. 'RAHŞAN AFFIYLA KURTARDIN' Millet oynanan oyunu görüyor. Millet sınırsız basiretiyle Türkiye üzerindeki kirli oyunu, tuzağı görüyor. 94’te İstanbul’a aday olduğumda, kimse kazanacağımıza ihtimal vermiyordu. Kimden aldık belediyeyi CHP’den. Yolsuzlukların belediyesi CHP. Kılıçdaroğlu sen bu işleri anlamazsın. Seni zaten SSK’dan tanıyoruz. SSK’daki yolsuzluklarınla tanıyoruz. Rahşan affıyla kurtardın işi yırttın. SSK hastanelerinde çektiğimiz çileleri biz biliriz. Az önce Kocaeli’nde yaşlı bir amca illa sahneye sahneye dedi. Getirin dedim, geldi. Ne dedi biliyor musunuz? İki kere beni hastanede rehin tuttular beni dedi rehin. Nice rehin tutulanlar oldu. Geldiğimde ilk verdiğim talimat şuydu. Bundan böyle hastanelerin kapısından kimseyi döndürmeyeceksiniz ve asla rehin tutmak gibi bir şey duymayacağım. Duyduğum zaman başhekimlere kesin ikazımdır, kesinlikle ilişkilerini keseriz. İstanbul’un seçkinleri kaymak takımı böyle bir sonuç beklemiyordu. İstanbul susuzdu, çöp dağları vardı. Çünkü CHP demek kirlilik demektir. Yolsuzluk demektir, çöp demektir. CHP demek susuzluk demektir. Ey İstanbul o zaman Ümraniye’nin belediyesi de CHP’liydi. Ümraniye çöplüğünde vahşi depolama vardı, o çöplük patladı 39 kişiye maalesef mezar oldu. gençler bunu bilmeyebilir, geziciler bunu bilmeyebilir. Ah ah, çevreci ha, ne çevrecisi ya? 39 kişi orada maalesef öldü. CHP’li belediye vardı. Bunun hesabını soran oldu mu? Nerde o medya? Yandaş medya nerede? sordular mı bunun hesabını? Sormazlar, işlerine gelmez. Niye? Paslaşıyorlardı, dayanışma içerisindeydiler. Onları onlar getirdiler. Ama tarih hesap soruyor şimdi. Diyor ki ey CHP o 39 vatandaşımızın hesabını ver. Kılıçdaroğlu sen bunların hesabını ver. Ama bunlarda o yüz yok. Geldi İstanbul’a büyükşehir başkan adayı oldu Kılıçdaroğlu. Ben de merak ettim nerede oturuyor diye. Dediler ki Kağıthane’de. Nerede oturuyorsunuz diye, Kağıttepe’de oturuyorum demiş. Ve seçim günü geldi oyunu kullanamadı. Yahu bunun eline üç koyun verin kaybedip gelir. İnanın bundan bir şey olmaz. Şimdi biliyorsunuz pozlar veriyordu, klasör. Yolsuzluk klasörü. Tabi böyle şeylerin olacağını da zannetmiyordu. Baykal genel başkan o da yanında. Klasörün sırtında ne yazıyor yolsuzluk. Kimin klasörü bu? Şu anda büyükşehir adayı olarak gösterdiler zatın. Ne yaptılar onu? Partiden ihraç ettiler hırsız ya. O ihraç ettikleri kişiyi şimdi getirdiler büyükşehir adayı yaptılar. Peki bu nasıl iş? Ben söylemiyorum klasörü sen hazırladın, şimdi de kalkıyorsun o adamı aday yapıyorsun. Niye? Malzeme yok ellerinde malzeme. Kimi koysunlar? Bunlar felç olmuş felç. Ama biz gümbür gümbür geldik, yine gümbür gümbür geliyoruz. Biz İstanbul’a, ülkemize, milletimize efendi olmaya değil, hizmetkar olmaya geldik. Yine hizmetkar olarak yolumuza devam edeceğiz. İstanbul’daki seçkinler elitler, Recep Tayyip Erdoğan’ın başkan seçileceğine inanmıyorlardı. Milleti dahi kontrol ettiklerini, milletin aklını çeldiklerini zannediyorlardı. Milletim onlara ağır bir ders verdi. şimdi ne diyorum biliyor musun? 30 Mart’ta sadece onlara değil, hani bu telefonları dinleyenler var ya, Pensilvanya var ya, en önemli dersi ona vereceğiz. 'BUNLAR BİZİM HELALİMİZİ YEDİLER' Bunların dershanelerine gidenler varsa yavrularımızı lütfen oralardan alın. Milli Eğitim Bakanlığı olarak hafta sonlarında takviye kurslarını biz ücretsiz olarak vereceğiz. Yıllarca bunlar bizi sömürdüler ya. Sülük gibi sömürdüler. Ama sülük faziletli, sülük zararlı kanı emer. Bunlar bizim helalimizi yediler ya. Sadaka dediler yediler, zekat dediler yediler, kurbanlık koyun dediler yediler, adak dediler yediler. Ah kardeşlerim ha, benim sevgili peygamberime, kendi televizyonunda miraçtan iniyor kamyonete bindiriyor. Ve bu senaryoları da o onaylıyor biliyor musun? Yahu sen hoca mısın senarist misin? Nesin? İyi niyetimizin kurbanı olduk. Başörtülü kızlarımızın, yahu üniversiteye giderken başlarını açmaları noktasında fetva veriyor beyefendi. Niye? Çünkü 28 Şubatçı generaller onu istediler. Ya sen nasıl hocasın be. Ama 28 şubat öncesi öyle demiyor. Akşam başka sabah başka. Şu andaki yandaş medya var ya muhtar bile olamaz dediler. Muhtar bile olamaz dedikleri kişi 11 yıldır aralıksız Türkiye’de başbakan oldu. Bu milletin iradesini çalamazsınız. Biz önce halkın sonra hakkın iradesine boyun eğdik. Benim meselem milletimin hak meselesidir. Benim meselem milletimin hukuk meselesidir. Biz hukuku çiğnemeye karşı dik duruyoruz. Yargı darbesi yapmak isteyenlere karşı dik duruyoruz. Milli iradenin çalınmasına karşı dimdik duruyoruz. Müslüman olmayanlara da hizmet etmek bizim görevimiz. İster Müslüman olsun, ister Hıristiyan olsun, ister ateist olsun. Bizim görevimiz alanında hepsi var. Bizim iktidarımız ayrımcılığın iktidarı olmayacaktır. Epey zamandır bir şarkı tutturdular. Demokrasi sandıktan ibaret değildir. Sevsinler sizi. Nereden ibaret? Doğru bunlar öyle alıştılar. Ama böyle değil. Biz sandıksız bir demokrasiyi asla kabul etmedik ve etmiyoruz. Sen Şişli’de ne yaptın ya? İstanbul’a ne yapacaksın. Bunların böyle bir imkanı gücü yok. Geçenlerde bizim Taksim Yenikapı hattındaki, yeni yapılan köprü var ya, o köprüyü yıkacakmış. Ya bu CHP yıkmakla mükellef, yapmakla değil. İstanbul’da ulaşım sıkıntısı var. İkinci tüp geçidi yapacağız. Kılıçdaroğlu onu da yıkarsınız olur mu? Ama iktidara gelemeyeceğine göre sen artık aracınla gezersin. 'TENCERE TAVA HEP AYNI HAVA' Bak Kanal İstanbul dedik, adam Kanal İstanbul’dan rahatsız. Biraz kendinize gelin. Şu ülkede bir dikili ağacınız yok. Sadece yakarsınız yıkarsınız başka işiniz yok. Ondan sonra da tencere tava hep aynı hava. Adı da ne? Demokrasi özgürlük. Tencere tavayla özgürlük olur mu? Ancak huzursuzluk olur. Bakıyorsunuz şimdi bazı bu zihniyette olan, sokaklarda yollarda çirkin hareketler yapma… 12 yıl boyunca hırsızların art niyetlilerin farklı hesaplar içinde olanların bu davaya sızmaması için hep hassasiyet içinde olduk. 'UYDURMA BİR PASAPORTLA KAÇTIN GİTTİN' Pensilvanya beddua seansları yapıyor. Varsınlar etsinler ya. Hiç önemli değil. Bumerang gibi onları vurur. Kötü söz sahibinindir. Bitmedi. Şimdi geçenlerde baktım bir şey daha düşmüş. Ne diyor? O uzun bize çok hainlik etti diyor. Şu hale bak, ya sen ne biçim hocaefendisin ya. Ya sen bu noktada eğer dürüstsen 99’da bu ülkeden niye kaçıp gittin? 15 yıldır kaçaksın. Uydurma bir pasaportla kaçtın gittin. İlkokul mezunu ve öbür taraftan da maalesef hak etmediği halde bir pasaportla kaçış. Şimdi soruyorum diyorlar ki inzivaya çekiliyor. TWEET MWEET ANLAMAM BEN BU İŞLERDEN Ya şu medya. Açık söylüyorum. Başta Doğan Grubu olmak üzere, açık söylüyorum, Ciner grubu olmak üzere, buna benzerler. İsimlerini diğerlerinin vermeyeceğim. Utanmadan sıkılmadan kalkıp şu anda bu olaylarda bize karşı yapılan haksızlıkları savunur durumdalar hala. Ya bu ülkenin başbakanına bu hakaretler yapılırken, siz nasıl oluyor da bunları savunuyorsunuz? Ha söyleyeyim, çünkü Pensilvanya’nın onlarla ilgili kasetleri de var. Şantaj var onlarla ilgili şantaj. Yeri geldiğinde onu da açıklarız diyorlar. Geçenlerde bir tane açıklandı, diğeriyle de ilgili açıklandı. Şimdi korkuyorlar. Şimdi batmışlar, bataklığa batmışlar. Bunlardan çekiniyorlar. Kendi devletine güvenmiyor, onlara güveniyor. Biz de kusura bakmasınlar, gereken neyse bunu yaparız. Öyle tweet mweet anlamam ben bu işlerden. Evet, Twitter dürüst davranacaksa her türlü desteği veririz. Youtube her türlü desteği veririz. Facebook ahlaksızlıklarından vazgeçerse destek alır. Ama aileleri bozacaksa karşısında Türkiye Cumhuriyeti hükümetini bulur. Bunlarda neler var neler. Şimdi ne diyorlar, 25 Mart’ta şu çıkacak, 30 Mart’ta şu çıkacak. Hangi iftirayı atarsanız atın. Bu montajların bu ahlaksızlığınızın altında ezilip gideceksiniz. Daha şimdiden 30 Mart akşamı hangi yalanları söyleyeceklerini konuşuyorla “CUMHURBAŞKANIMIZIN KANAATİ FARKLI OLABİLİR” Şimdi ne diyorlar? Özgürlük elden gidiyor. Kusura bakmasınlar, bak şu Tayyip Erdoğan, kim ne derse desin bizim mahremimizi, görüşmelerimizi, konuşmalarımızı dinleyen ve dinletenlere karşı sonuna kadar mücadelesini verecektir. Özgürlük adı altında kimse bizim mahremimize giremez. Kim olursa olsun. Cumhurbaşkanımızın kanaati farklı olabilir. Beni dinleyecek, bakanları dinleyecek. Yahu bırakın tüm insanları dinleyecek. Beni dinleyemezsin, yok böyle bir şey. Ben artık evimde bile rahat rahat konuşamıyorsam, telefonla konuşamıyorsam, ailemle konuşamıyorsam, bu montaj, dublaj, uydurma şeylere itibar etmek suretiyle bu ülkede başbakanını yargılayamaz. Böyle bir hakları olmadığı halde bunlar bizi dinliyorlar. Ya şu medya. Açık söylüyorum. Başta Doğan Grubu olmak üzere, açık söylüyorum, Ciner grubu olmak üzere, buna benzerler. İsimlerini diğerlerinin vermeyeceğim. Utanmadan sıkılmadan kalkıp şu anda bu olaylarda bize karşı yapılan haksızlıkları savunur durumdalar hala. Ya bu ülkenin başbakanına bu hakaretler yapılırken, siz nasıl oluyor da bunları savunuyorsunuz? Ha söyleyeyim, çünkü Pensilvanya’nın onlarla ilgili kasetleri de var. Şantaj var onlarla ilgili şantaj. Yeri geldiğinde onu da açıkları diyorlar. Geçenlerde bir tane açıklandı, diğeriyle de ilgili açıklandı. Şimdi korkuyorlar. Şimdi batmışlar, bataklığa batmışlar. Bunlardan çekiniyorlar. Kendi devletine güvenmiyor, onlara güveniyor. Biz de kusura bakmasınlar, gereken neyse bunu yaparız. Öyle tweet mweet anlamam ben bu işlerden. Evet, Twitter dürüst davranacaksa her türlü desteği veririz. Youtube her türlü desteği veririz. Facebook ahlaksızlıklarından vazgeçerse destek alır. Ama aileleri bozacaksa karşısında Türkiye Cumhuriyeti hükümetini bulur. Bunlarda neler var neler. Şimdi ne diyorlar, 25 Mart’ta şu çıkacak, 30 Mart’ta şu çıkacak. Hangi iftirayı atarsanız atın. Bu montajların bu ahlaksızlığınızın altında ezilip gideceksiniz. Daha şimdiden 30 Mart akşamı hangi yalanları söyleyeceklerini konuşuyorlar. MİT müsteşarımı tutuklayıp süreci bozmak istediler. Benim Anadolu’daki Trakya'daki kardeşimin gözünden bile sakındığı 20 yaşındaki evladı o dağlarda şehit olmuş bunların umurunda mı? Yozgat'taki kardeşimin Samsun'daki Kastamonu'daki kardeşimin ocağına ateş düşmüş bunların umurunda mı? Babaların ciğeri dağlanmış bu Pensilvanya'nın umurunda mı? Ya Mavi Marmara vuruluyor Pensilvanya'nın gözünde yaş yok. Tam aksine o başkalarının yanında yer alıyor. Bu Aydın Doğan'ın bu Pensilvanya'nın onların medyasının umurunda mı? ‘NE KOMADA ÖLEN ÇOCUK, NE DE BURAK YAVRUMUZ’ Ne İstanbul'da, ne komada ölen çocuk, ne de sokakta vurulan gencecik Burak yavrumuz bunların asla umurunda değil. Bunlar nebbaş nebbaş. Bunlar mezarlık soyguncusu. Cumhuriyet
'Topbaş Kamuyu 250 Milyon TL Zarara Uğrattı, Fark TÜRGEV'e Yatırıldı' İddiası
CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu, Başbakan Yardımcısı Arınç’a “Mecidiyeköy-Mahmutbey (Şişli-Kağıthane-Eyüp-Gaziosmanpaşa-Esenler-Bağcılar) metro hattının 250 milyon TL daha pahalıya ihale edildiği ve bu farkın TÜRGEV’e yatırıldığı” iddialarını sordu.Tanrıkulu, Başbakan Yardımcısı Arınç’ın yazılı olarak yanıtlaması istemiyle sorduğu soru önergesi şöyle: “1-Mecidiyeköy-Mahmutbey (Şişli-Kağıthane-Eyüp-Gaziosmanpaşa-Esenler-Bağcılar) metro hattı ihalesini 849 milyon 440 bin lira ile Gülermak Ağır Sanayi İnşaat, Kolin İnşaat ve Kalyon İnşaat’ın oluşturduğu konsorsiyumun kazandığı iddiası doğru mudur? 2-İhale kapalı zarf usulü ile mi düzenlenmiştir? Kapalı zarf usulü ile düzenlenmişse, düzenlenen ihaleye kaç firma katılmıştır? 3-5 Ekim 2013 günü yani ihale tarihinden 3 gün önce AKP İBB Başkan Adayı Kadir Topbaş’ın Gülermak Ağır Sanayi İnşaat, Kolin İnşaat ve Kalyon İnşaat temsilcileri ile gizli bir görüşme yaptığı iddiası doğru mudur? 4-Bu görüşmede Kadir Topbaş’ın kamu ödeneklerinden karşılanacak miktarın artırılmasına dair bir taahhütte bulunduğu iddiası doğru mudur? 5-İhale bedelinin aşağı inmemesi için, ihaleye teklif veren birçok şirketin AKP Hükümetine yakın şirketler olduğu ve kendi aralarında bir anlaşma yaptıkları iddiası doğru mudur? 6-5 Ekim 2013 tarihinde gizli toplantıda ihalenin hangi rakamla hangi konsorsiyumda kalması için karar alındığı iddiası doğru mudur? 7-Mecidiyeköy-Mahmutbey (Şişli-Kağıthane-Eyüp-Gaziosmanpaşa-Esenler-Bağcılar) metro hattı ihalesi için bilimsel tahmini maliyet çalışması yapılmış mıdır? Yapılmamışsa, sebebi nedir? 8-600 Milyon TL. maksimum maliyetle tamamlanabilecek ihale neden 849 Milyon 440 bin TL. bedelle sonuçlandırılmıştır? 9-Kamunun yaklaşık 250 Milyon TL. zarara uğratılmasının başlıca sorumlusu Kadir Topbaş mıdır? 10-Kadir Topbaş’ın, ihalenin 849 milyon 440 bin lira bedelle Gülermak Ağır Sanayi İnşaat, Kolin İnşaat ve Kalyon İnşaat’ın oluşturduğu konsorsiyuma verilmesi için Recep Tayyip Erdoğan’ın talimatını uyguladığı iddiası doğru mudur? 11-İhalenin kazandırıldığı konsorsiyumu oluşturan şirketlerin TÜRGEV’e bağış yaptıkları iddiası doğru mudur? 12-Kamu zararına oluşan 250 milyon TL, TÜRGEV’e mi aktarılmıştır?”Zete
HDP İstanbul Adayı Sırrı Süreyya Önder Oyunu Ankara'da Kullandı
HDP İstanbul Büyükşehir Belediyesi Eş Başkan adayı Sırrı Süreyya Önder, oyunu Ankara'da kullandığını açıkladı Halkların Demokratik Partisi (HDP) İstanbul Büyükşehir Belediyesi Eş Başkan adayı Pınar Aydınlar yerel seçimler sebebiyle oyunu kullandı. Basına Pınar Aydınlar ile birlikte poz veren diğer Eş Başkan adayı Sırrı Süreyya Önder ise Ankara Dikmen’de oyunu kullandığını söyledi. HDP’nin İstanbul Büyükşehir Belediyesi Eş Başkan adayı Pınar Aydınlar Kağıthane Nurtepe’deki Aşık Veysel İlkokulu'nda oyunu kullandı. Diğer eş başkan adayı Sırrı Süreyya Önder ise İstanbul’da oy kullanmadı. Pınar Aydınlar oy verme işlemini gerçekleştirdikten sonra oy pusulasını Sırrı Süreya Önder ile birlikte seçim sandığına attı ve basına bu şekilde poz verdiler. Önder, sabah saatlerinde Ankara Dikmen’de Öğretmen Necla Kızılbağ İlköğretim Okulu’nda oy kullandığını söyledi. Seçimlerin sonuçlarının hayırlı olmasını dilediğini ifade eden Önder, “En büyük hakem halktır. Akşam sonucu göreceğiz.” dedi.t24.com.tr
Sarıgül Görevini Halefine Bıraktı
Cumhuriyet Halk Partisi’nden (CHP) İstanbul Büyükşehir Belediyesi başkanı adayı olan Mustafa Sarıgül, seçimi kaybetmesinin ardından Şişli Belediyesi Başkanlığı’ndaki görevini halefine devretti. Sarıgül'ün belediyeden ayrılması sırasında duygu dolu anlar yaşandı. İstanbul’da oyların yeniden sayılmasını isteyen Sarıgül, iki kitap yazacağını belirtti. Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül düzenlenen törenle halefi Hayri İnönü’ye makamı devretti. Devirden önce Sarıgül, mesai arkadaşlarına ve partililere hitaben bir açıklama yaptı. Çalışma arkadaşlarına teşekkür eden Sarıgül, “Yerel yönetimlerde Şişli bir model olduysa bütün çalışma arkadaşlarımın payı büyüktür. Bu başarı bana ait değil, bütün çalışma arkadaşlarıma ait olan bir başarıdır.” dedi. İstanbul’da oylarını bir milyon arttırdıklarını dile getiren Sarıgül, 'AK Parti’nin oyu İstanbul’da 100 bin artarken, bizim oyumuz 1 milyon arttı. İsterdim ki daha büyük bir başarı olsun. Ama isterdim ki sandıklar bir kez daha sayılsın. Bir örnek vermek isterim. Kağıthane’de 117 biz, 107 oy Ak Parti almış. 117 oyumuz 17 yazılmış. Diğer 100 oy da AK Parti’ye yazılmış. Buradaki oy oranı farkımız yüzde 2’dir. Seçim sonuçlarının içimize sindirilmesi için AK Partili yöneticilerimizden de ricam, madem bu kadar büyük bir farkla seçimi aldığınızı söylüyorsunuz. O zaman CHP’nin itirazı dikkate alın ve bir kere daha sayınız. Seçimlerin üzerindeki şaibe kalksın. Cumhuriyet tarihinde sosyal demokratların aldığı en yüksek oyu aldık. Oyumuz yüzde 40.” diye konuştu. ‘SÖZLERİMİN TAKİPÇİSİ OLACAĞIM’ Pazartesi günü sabahtan itibaren İstanbul’un her ilçesinde çalışmalara aynı ölçüler içerisinde başlayacağını kaydeden Sarıgül, “Sözlerimin takipçisi olacağım. Sayın Topbaş, Twitter yasağını ve sosyal medyayı umarım ki iyi bir şekilde planlar. İstanbul’da 5 yıl içerisinde 200 kilometre metro yolunun takipçisi olacağım.” ifadelerini kullandı. ‘İKİ KİTAP YAZACAĞIM’ Önümüzdeki günlerde iki kitap yazacağını aktaran Sarıgül, “Kitaplardan birincisi ‘Yerel yönetimlerde Şişli modeli’ olacak. Diğeri ise ‘Nasıl bir mücadele verdim? Yol haritamız ne olacak?’ bunların anlatıldığı kitap olacak.” şeklinde konuştu. Açıklamanın ardından Sarıgül makamına geçerek belediyenin mührünü Hayri İnönü’ye teslim etti. Hayri İnönü de Sarıgül’e bir plaket hediye etti. Sarıgül’ün ayrılmasıyla birlikte, belediyenin çalışanları gözyaşlarına hakim olamayarak duygulu anlar yaşandı.Finans Gündem
İstanbul'da Canlı Bomba Yakalandı
İstanbul Kağıthane'de polis ekipleri taksiye binen bir kadını gözaltına aldı. Çarşaflı olduğu belirtilen kadının çantasında yapılan aramada, el yapımı parça tesirli uzaktan kumandalı bomba bulundu. Edinilen bilgiye göre olay, dün Kağıthane Sadabat Caddesi üzerinde Sadabat Polis Merkezi Amirliği'nin karşısında meydana geldi. Cadde üzerinde bulunan 34 TJB 35 plakalı taksiye binen çarşaflı bir kadın, polisler tarafından etkisiz hale getirilerek gözaltına alındı. Kadının çantasında yapılan aramada, el yapımı parça tesirli uzaktan kumandalı bomba bulunduğu öğrenildi. DHKP-C üyesi olduğu iddia edilen şüpheli kadının, polisin takibinde olduğu ileri sürüldü. Olay Yeri İnceleme ekipleri taksi ve çevresine güvenlik şeridi çekerek inceleme yaptı. Vatan Caddesi'nde bulunan İstanbul Emniyet Müdürlüğü Terörle Şube Müdürlüğü'ne götürülen şüphelinin, sorgusu devam ediyor. 'Kadın genç ve çarşaflıydı' Olayı anlatan görgü tanığı Sadabat Taksi Durağı'nda görevli taksici Tamer İnce, 'Arabaya binmeye kalktı. Tam o sırada kadını polis ekipleri gözaltına aldı. Sanırım bomba ihbarı var. Araçta da çanta bulundu. Çantada da bomba olduğu zannedilerek ekipler geldi. Kadın genç ve çarşaflıydı' diye konuştu. Gözaltına alınan zanlının emniyet müdürlüğündeki sorgusu devam ediyor. CNN Türk
Türk Polis Teşkilatı'nın Kuruluşunun 169. Yılı
Emniyet Genel Müdürlüğü , rütbeleri polis memurluğundan başlayıp emniyet genel müdürlüğüne kadar uzanan, tüm il ve ilçelerde örgütlenmiş, kırsalda görevini askeri polis olan jandarmaya bırakmış, kentte ise görevi kendisi yöneten iç güvenlikten sorumlu devlet teşkilatıdır. 1845 tarihinde temeli atılmıştır.Merkez teşkilatı bünyesinde Ana Komuta Kontrol, Strateji Geliştirme, Arşiv, Asayiş, Bilgi İşlem, Dış İlişkiler, Eğitim, Güvenlik, Haberleşme, Havacılık, İdari ve Mali işler, İkmal-Bakım, İnşaat-Emlak, İnterpol, İstihbarat, Kaçakçılık ve Organize suçlarla mücadele, Koruma, Kriminal, Özel Harekat, Personel, Sağlık İşleri, Sivil Savunma, Sosyal Hizmetler, Teftiş Kurulu, Terörle Mücadele Harekat, Trafik Eğitim ve Araştırma, Trafik ve Denetleme, Yabancılar Hudut İltica Daireleri vardır. Taşra teşkilatını ise, il emniyet müdürlükleri ve ilçe emniyet amirlikleri oluşturur. Genel müdürlük, üst kurum ve yönetim bakımından İçişleri Bakanlığı'na bağlıdır. Kurumun yapılanması iki şekilde olmuştur. Birincisi Merkez Teşkilatı ve ikincisi ise Taşra Teşkilatı'dır.Merkez Teşkilatı,Daire Başkanlıkları şeklinde yapılanmıştır.Taşra Teşkilatı ise 81 ilde İl Emniyet Müdürlükleri olarak faaliyet yürütmektedir. Merkez Teşkilatı'ndaki daire başkanlıklarının bazıları direkt olarak emniyet genel müdürüne bağlı olmak ile birlikte diğerleri ise 5 adet emniyet genel müdür yardımcısına bağlı olarak hizmet vermektedir. Taşra teşkilatında ise illerin başında il emniyet müdürü bulunmakta ve ildeki bütün birimler il emniyet müdürüne bağlı olmaktadır. Türkiye Cumhuriyeti sınırları içerisinde, belediye teşkilatlanması tamamlanmış olan il, ilçe ve beldelerde güvenlik, Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından sağlanmakta; daha küçük birimlerin ve yapılaşmaya açılmamış alanların güvenliği ise Jandarma Genel Komutanlığı tarafından sağlanmaktadır. Emniyet Genel Müdürlüğü Merkez ve 81 ilde teşkilatlanmış olup konularına göre uzmanlaşmış alt birimlere ayrılmıştır. Suç türlerinin değişken olması neticesi polis teşkilatında da bu değişen suç ile mücadele edebilmek için her geçen gün yeni uzmanlık birimleri oluşturulmaktadır. Türk Polisinin Hizmetiçi Eğitimleri Emniyet Genel Müdürlüğü Eğitim Dairesi Başkanlığı tarafından, Hizmetöncesi eğitimi ise Polis Koleji, Polis Akademisi, Polis Meslek Eğitim Merkezleri (POMEM) ve Polis Meslek Yüksek Okulları tarafından verilmektedir. Polis Akademisinde eğitim lisans seviyesinde olup mezunlar komiser yardımcısı rütbesi ile göreve başlar. Polis Koleji ise lise seviyesinde bir eğitim kurumu olup, Polis Akademisi Güvenlik Bilimleri Fakültesi'ne öğrenci yetiştirmekten mesuldür. Polis Meslek Eğitim Merkezlerinde çeşitli alanlarda lisans eğitimi almış olanlar 6 aylık mesleki eğitim ile polis memuru olarak göreve başlarlar. Polis Meslek Yüksek Okullarında ise eğitim 2 yıllık önlisans seviyesinde olup mezunlar polis memuru rütbesiyle göreve başlamaktadırlar. İnsanların hak ve özgürlüklerinin güven altında bulundurulması gereklidir. Günümüzde devletler, toplumda huzuru ve düzeni sağlama, insanların can ve mal güvenliğini koruma, yasa hakimiyetini sağlamak istemektedirler. Bunun için yasalara ve yasaları uygulayacak bir kuvvete gerek vardır. Türkiye sınırları içerisinde bu görevi yürüten teşkilatlardan biri, Polis Teşkilatıdır. Kulluk Neferi Karakol Bekleyen Yeniçeri Keçeli Yeniçeri Neferi Odabaşı Yeniçeri Kışlası Amiri Kulluk Bayrakdarı Emniyet Amiri Baş Falakacı Sadaret Ceza Amiri Vezir Baş Tebdili Sarıazamın Hususi Ziyaretlerinde Maiyet Amiri Kuloğlu Baş Cuhadarı Belediye Tahsildarları Amiri Baş Kılavuz Alaylarda Yol Açan Çavuşların Amiri Cellât İdam Hükümlerini İnfaza Memur Cellât başı Cellâtların Amiri Subaşı Şehrin İnzibat Amiri Asesbaşı Yeniçeri Ocağı İnzibat Amiri Böcek Başı Gizli Polis Amiri Polis tarihi Türk tarihi ile başlamıştır. Tarih boyunca çeşitli devlet kurmuş olan Türkler kamu düzeni ve güvenliğini ulusal savunma ile birlikte yürütmüşlerdir. Eski Türkler'de kamu düzen ve güvenliği işleri Subaşı'lar tarafından belli yasalara uygun olarak yürütülmüştür. Oğuz Han'ın Oğuz Türesi, Cengiz Han'ın Uluğ Yasası, Timur'un Tüzükkatı o devirlerin belli başlı hukuk kuralları örnek olarak gösterilebilir. Bu yasalarda, suçların önlenmesi kadar işlenen suçlarda suçluların yakalanmasına da önem verilmiştir. Eski Türklerde Polis Teşkilatı bu açıklamalardan da anlaşılacağı üzere askeri teşkilat içinde yer almış ve Askeri özellikler göstermiştir. Osman Bey Karahisarı ele geçirdiği zaman, kentin yönetimini oğlu Orhan Bey'e vermiş ve onun yanına arkadaşı olan Gündüz Alp'i de Subaşı olarak tayin etmiştir. Bu kişi bugünkü anlamda ilk Polis Amiridir. Subaşılar barış döneminde savaş için gerekli olan askerleri disipline etmek ve eğitmekle birlikte, kentin dirlik ve düzenini de sağlamışlardır. Savaş zamanında ise yetiştirdikleri kıtalara komuta etmişlerdir. Osmanlı'da Polis Teşkilatı, Askeri Teşkilat kadrosu içinde yer almış, askeri amirler aynı zamanda Polis Amiri olarak da görev yapmışlardır. Devlet ve ordu teşkilatı zamanla büyümüş Padişahlar bütün yönetsel, askeri ve bunlarla birlikte ülkede kamu düzen ve güvenliğinin sağlanması işlerini, devlet ricali ve halk karşısında kendilerini temsil eden sadrazamlar vasıtasıyla yürütmüşlerdir. Bu nedenle sadrazamlar, bu görevler için özel memurlar, tebdil çuhadarlar kullanmışlardır. Emniyet makamları; Sadrazam, Yeniçeri ağası, Falakacı, Cebecibaşı ve Cebeciler, Kaptanpaşa, Topçubaşı ve Topçular, Bostancıbaşılar, Kadı ve Böcekcibaşından oluşmuştur. En büyük sorumlu olan Yeniçeri Ağası, suç işleyenleri Falakacılara dövdürmüş ve hapsettirmiştir. Falakacılar, Yeniçeri Ağasının emri altında, falaka taşıyan acemi oğlanlardan oluşmuştur. Cebecibaşı ve Cebeciler; Ayasofya, Kocapaşa ve Ahırkapı taraflarının, Kaptanpaşa; ve Galata semtinin, Topçubaşı ve Topçular; Tophane semti ile Beyoğlu'nun, Bostancıbaşı ve Bostancılar; Üsküdür, Eyüp, Kağıthane, Boğaziçi, Kadıköy, Adalar ve Kağıthane, Boğaziçi, Kadıköy, Adalar ve Ayastebanos'un, kamu düzen ve güvenliğini sağlamışlardır. Böcekçibaşılar ise, suçluları izleme ve yakalama işleriyle uğraşmışlardır. Ayrıca Başkent'de sadrazamın, illerde de valilerin emrinde 'Baştebdil' adı verilen İstihbarat Şefi çalışmıştır. Bu dönemde 'Kadı'lar da polis görevi yapmaya devam etmiş, Sadrazam ve Yeniçeri Ağası'ndan sonra, Adli, İdari ve Yerel Yönetim işleri yanında, İstanbul, Galata, Üsküdar ve Eyüp Kadılıkları, polisiyle işleri, özellikle ahlak zabıtasına ait işlerin yürütülmesinde polis amiri olarak görev yapmışlardır. Taşrada ise, Kapıkulu ve Eyalet Askerleri iç düzen ve güvenliğin sağlanmasından sorumlu tutulmuş, şehir ve kasabalarda Kollukçular, Yasakçılar, Bekçiler, Edirne Şehri ve çevresinde Bostancı Ocağı, Halep ve çevresinde Çöl Beyleri polis hizmeti görmüşlerdir. İkinci Meşrutiyet ilanı ile 1908 yılında Fransız ve Alman Polis Teşkilatları esas alınarak Polis Teşkilatının yeniden organize edilmesi kararlaştırılmış ve 1909 yılında çıkarılan 'İstanbul Vilayeti ve Emniyeti Umumiye Müdüriyeti Teşkilatına Dair Kanun' ile sonra artık yaşaması imkânsız olan Zaptiye Nezareti kaldırılarak, yerine Dahiliye Nezaretine bağlı ve memlekete şamil polis işlerinin yürütülmesiyle görevli 'Emniyet Umumiye Müdürlüğü' ve İstanbul Vilayetine bağlı bir polis müdüriyeti kurulmuştur. General Ali Galip Pasiner, Emniyet Umumiye Müdürlüğü'ne 12 Ağustos 1909 tarihinde tayin edilmiştir. Aynı yıl içinde Avrupa memleketlerinin polis işlerine dair bir inceleme seyahati yapmış ve polisin teşkilatının bu günkü esasını oluşturmuştur 1913 tarihli Polis Nizamnamesi, İkinci Meşrutiyet devrinin koşullarına ve zamanın ihtiyaçlarına göre hazırlanmış ve bu Nizamname ile polisin örgütlenmesi, görev ve yetkileri, personelin dereceleri, sınıfları, mesleğe giriş, yükselme ve diğer tüm özlük işleri, soruşturma, yargılama, istifa, tayin, izin cezalandırma işleri, levazım işleri, polis karakolları ve görevleri, polisin kıyafeti ve davranış biçimleri yeniden düzenlenmiştir. Mondros Mütarekesi'nin yapıldığı 1918 tarihinden, Mili Polis Teşkilatının kurulduğu 1920 tarihine kadar, bütün yurtta Osmanlı Devletinin Polisi olarak hizmet etmiştir. 24 Haziran 1920 tarihinden, İstanbul Polis Müdüriyeti Umumiyesi'nin kaldırıldığı 24 şubat 1923 tarihine kadar geçen sürede ise polis teşkilatı ikilemiş, birisi merkezi İstanbul'da ve Osmanlı Devletine tabi olarak Kurtuluş Savaşı boyunca ve gittikçe daralmışolan bir bölgede ve yalnızca İstanbul'da, diğeri ise, merkezi Ankara'da hızla genişlemiş olan bir bölgede, İstanbul hariç Misak-ı Milli ile çizilen sınırlar içinde faaliyet göstermiştir. 24 Haziran 1920 de Milli Hükümetin Emniyeti Umumiye Müdürlüğü kurulmuş, 1 genel müdür, 1 genel müdür yardımcısı ile emniyet, seyrisefer, memurin şubelerinden ve 6 kişilik Teftiş Kurulundan oluşan küçük bir kadro ile çalışmaya başlamıştır. Ankara'da Milli Hükümetin Emniye-i Umumiyesi Erzurum Milletvekili Durak Bey tarafından 1920 de teşkilatlandırılmaya başlanmış, aynı yıl içinde A. Naci Bey, 1923 yılında Halit Bey Emniyet Genel Müdürü olarak görev almışlardır. AKKM Dairesi Başkanlığı Arşiv Dairesi Başkanlığı Asayiş Dairesi Başkanlığı Bilgi Teknolojileri Dairesi Başkanlığı Dış İlişkiler Dairesi Başkanlığı Eğitim Dairesi Başkanlığı Güvenlik Dairesi Başkanlığı Haberleşme Dairesi Başkanlığı Havacılık Dairesi Başkanlığı Hukuk Müşavirliği İdari Mali İşler Dairesi Başkanlığı İkmal ve Bakım Dairesi Başkanlığı İnşaat Emlak Dairesi Başkanlığı İnterpol Dairesi Başkanlığı İstihbarat Dairesi Başkanlığı Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Dairesi Başkanlığı Koruma Dairesi Başkanlığı Kriminal Polis Labaratuvarları Dairesi Başkanlığı Özel Harekat Dairesi Başkanlığı Özel Güvenlik Dairesi Başkanlığı Personel Dairesi Başkanlığı Saglık İşleri Dairesi Başkanlığı Sivil Savunma Uzmanlığı Sosyal Hizmetler Dairesi Başkanlığı Strateji Geliştirme Dairesi Başkanlığı Tanık Koruma Dairesi Başkanlığı Teftiş Kurulu Başkanlığı Terörle Mücadele Harekat Dairesi Başkanlığı Trafik Eğitim ve Araştırma Dairesi Başkanlığı Trafik Planlama ve Destek Dairesi Başkanlığı Trafik Uygulama ve Denetleme Dairesi Başkanlığı Yabancılar Hudut İltica Dairesi Başkanlığı Trafik Araştırma Merkezi Müdürlüğü Basın ve Halkla İlişkiler Müdürlüğü Siber Suçlarla Mücadele Dairesi Başkanlığı Cumhurbaşkanlığı Koruma Dairesi Başkanlığı Başbakanlık Koruma Dairesi Başkanlığı Türkiye Büyük Millet Meclisi Koruma Dairesi Başkanlığı Genel emniyet ve asayişin sağlanmasına yönelik hizmetlerin ilgili mevzuata uygun olarak yürütülmesini sağlamak, Asayiş suçundan toplumun nasıl korunacağı hakkında halkın bilgilendirilmesi, çocukların ve gençlerin suça yönelmelerini ve suçta kullanılmalarını önleyici tedbirlerin alınması hizmetlerini yürütmek, Asayiş suçları hakkındaki bilgi ve istatistikleri değerlendirmek, suç analizi yapmak veya yaptırmak ve bunları değerlendirerek asayiş suçlarının önlenmesi için suçla mücadele yöntemlerini belirlemek, taşra teşkilatının çalışmalarına yön vermek ve toplumun her zaman için Türk polisine güvenmesini sağlamaktır. Bu görevlerin uygulama sahası, ilgili yönetmelik uyarınca il ve ilçe belediye sınırlarının içidir.Deniz Polisi Liman sahalarında, körfezlerde ve iç sularda görevli polis gücüdür. Denizlerdeki adli ve idari işlerden emniyet adına sorumlu birimdir. Aynı zamanda Polis Kurbağa Adamlarda bu birime bağlıdır. Polis Kurbağa Adamlar denizlerde, göllerde nehirlerdeki arama kurtarma faaliyetlerini yürütür. İki çeşittir: Yunuslar ve Şahinler. Yunuslar daha çok asayişle ilgili konulara müdahil olmakla birlikte, genelde toplu gezerler ve bir motosiklete iki kişi binerler. Öndeki öncü, arkada oturan artçı diye adlandırılır. Artçı elinde silah taşır. Kıyafetleri kırmızı siyah ve beyaz renklerden oluşmaktadır. Armalarında başında kep bulunan bir yunus balığı figürü yer alır. Şahinler ise Yunusların aksine motosiklete genelde tek binerler ve tek motor halinde devriye gezerler. Bölgelerindeki trafik aksamalarına ve yoğunluklarına ayrıca trafik kazalarına bakarlar. Bu görevlerinin yanı sıra normal polislik görevlerini de (asayiş) sağlamakla yükümlüdürler. Şahinler genelde eskort ve yol açma hizmetlerinde kullanılmakla birlikte olaylara hızlı müdahaleleri ve sempatik polis tavırlarıyla insanlara daha yakın görünmektedirler. Şahinlerin kıyafeti fosforlu sarıdan yeşile dönmüş ayrıca lacivert ve beyaz da bulunmaktadır. Armalarında bir pençesinde şimşek gagasında da zeytin dalı bulunan şahin figürü yer almaktadır. Emniyet Genel Müdürlüğü Havacılık Dairesi Başkanlığı 19 Ekim 1981 tarihinde, Fransız yapımı 18 adet SA-318C Alouette marka, keşif ve gözetleme helikopterleriyle kurulmuştur. Havacılık Daire Başkanlığının görevleri asayiş ve kaçakçılıkla mücadele hizmetlerinde yardımcı olmanın dışında, terör örgütlerinin ve bölücü eşkıyanın yakalanması için özel harekat timlerinin ve malzemelerinin havadan nakli ve bu amaçla da özel hareket timleriyle müşterek eğitim yapılması, ayrıca karayolları üzerinde trafik kontrolü, V.I.P.'nin havadan taşınması, hasta ve yaralıların havadan nakli, belli noktalar arası kurye hizmeti gibi hizmetleri yapmakla birlikte, personelinin uçuş ve bakım konularında eğitimi ve tabii afetlerde de halkımıza havadan yardım malzemesi taşınmasıdır. Havacılık Dairesi Başkanlığı kuruluşundan bu yana geçen zaman içinde birçok konuda önemli mesafe kaydetmiştir. Kuruluş yıllarında bünyesinde emniyet hizmetleri sınıfı uçucu pilot yok iken, günümüzde emniyet hizmetleri sınıfı pilot sayısı 43, Emniyet hizmetleri sınıfı bakım yöneticisi ve uçuş ekibi sayısı 49'a ulaşmıştır. 18 adet SA-318C Alouette marka helikopteri ile kurulan Havacılık Dairesi Başkanlığı, 1989 yılında Fransa'dan satın alınan 4 adet 1981 model Puma ve 1991 yılında ABD'den satın alınan biri V.I.P. dizaynlı 5 adet UH-60 Blackhawk helikopterleri ile mevcut helikopter filosunu güçlendirerek, Başbakanlık V.I.P. ile Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinde teşkilatımızın hizmetlerinin daha aktif olmasını sağlamıştır. Polisin çocuklara yönelik olarak yürüteceği hizmetler konusunda ve ayrıca 0-18 yaş grubu çocukların gelişim özellikleri, davranış bilimleri, mülakat teknikleri, iletişim becerisi ve en önemlisi topluma kazandırma gibi konularda özel eğitim almış bir polis birimidir. 1924 yılında Emniyet Umumiye Müdür Muavinliğine bağlı olarak devletin genel güvenliğine yönelen her türlü tehdit ve yıkıcı faaliyetlerle mücadeleyi yürütmek üzere kurulmuş olan 1.Şube ile başlamıştır. Birinci Şube, 04.06.1937 tarihinde yürürlüğe giren 3201 Sayılı Emniyet Teşkilatı Kanunu’nun 9’uncu maddesiyle Güvenlik Dairesi Başkanlığı bünyesinde Yıkıcı Faaliyetler Şubesine dönüştürülmüştür. Ülke güvenliğini tehdit eden yıkıcı faaliyetlerin 1971’li yıllardan itibaren silahlı eylemlere dönüşmesi ve terörün yoğunlaşması üzerine, terörle mücadelenin etkili şekilde sürdürülebilmesi ve koordine edilmesi amacıyla, Güvenlik Dairesi Başkanlığı bünyesinde bulunan Yıkıcı Faaliyetler Şubesi, 1986 yılında “Terörle Mücadele ve Harekat Dairesi Başkanlığı” adıyla yeni bir yapıya kavuşturulur. Küreselleşen sorunlar sadece bir ulus-devletin sınırları içinde güvenlik sağlamayı imkânsız hale getirmiştir. Suçlular sınır aşan suçlar işlemekte, bir ülkede suç işleyip, diğer ülkelere kaçmaktadırlar. Bazen de suçun kaynağı başka bir ülke olabilmektedir. Suçun uluslararasılaşması polisliğin de uluslararasılaşmasını kaçınılmaz hale getirmektedir. İstenilen düzeyde olmasa da İnterpol ve Europol uluslararası polislikte işbirliğine iyi birer örnektir. Dünya polisliği ile karıştırılmamalıdır. Dünya polisliği ulusları aşan bir yapılanma idealini ifade eder. Çevik Kuvvet , kanunlar çerçevesinde yapılan toplantı, gösteri ve yürüyüşlerde düzeni sağlaması, katılımcıları koruması ve gerektiğinde toplumsal olaylara müdahale etmesi amacıyla Emniyet Teşkilatı bünyesinde oluşturulan polis birimidir. 1965'te Toplum Polisi olarak Adana, İstanbul, Ankara, Zonguldak ve İzmir'de teşkil edilmiş ve halk arasında (giydikleri yeşil kıyafet ve beyaz miğferden ötürü) 'Fruko' olarak tanınmıştır.1982'de Toplum Polisi yerine Çevik Kuvvet kuruldu ve giydikleri korunma giysileri sebebiyle kamuoyunda daha çok robokop ( ingilizce: robocop ) adıyla tanınırlar. Özel Harekat , terorizm ve kaçakçılık gibi yasadışı olayların yerleşkelerine yapılan ani baskın görevlerinde yer alır.Olağanüstü durumlara hazırlıklıdırlar.Üstün eğitim ve tehçizata sahiptirler.. Emniyet Genel Müdürlüğü'nde bulunan rütbe dereceleri ve işaretleri Askeri statüyle görevli kolluk kuvvetleri Kolluk Yetkisini Kullanan Kamu Görevlileri Türkiye Cumhuriyeti Emniyet Genel Müdürleri