Swoboda'dan Sert Sözler
Swoboda'dan Sert Sözler
Avrupa Parlamentosu’nun (AP) en büyük ikinci grubu Sosyalistlerin lideri Hannes Swoboda, 17 Aralık yolsuzluk ve rüşvet operasyonu sonrasında yargı bağımsızlığına ve ifade özgürlüğüne darbe vuran adımlar konusunda hükümete sert eleştiriler yöneltti.
Hukukun üstünlüğü, kuvvetler ayrılığı ve yargı bağımsızlığı konusunda çok endişeli olduğunu belirten Swoboda, “Her gün Türk halkının hürriyetlerini kısıtlayan yeni bir hamle ve kanunî düzenlemeyle karşılaşıyoruz.” dedi. Sosyalist lider, AB’nin de desteklediği 2010 referandumuyla yapısı değiştirilen Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun (HSYK) 17 Aralık’tan sonra tekrar değiştirilmesi sebebiyle, “Kendimi aldatılmış hissediyorum.” ifadesini kullandı. Swoboda, “Referandum sürecinde hükümeti destekledim. Hükümet bize diyor ki HSYK çok bağımsız olmuş şimdi tekrar değiştirmemiz gerekiyor. Bu hiç iyi bir işaret değil. Devlet sistemiyle ilgili farklı argümanlara sahip olabilirsiniz ancak bu kurumlarla böyle oynayamazsınız.” değerlendirmesini yaptı.
Swoboda, “Beni asıl derinden ve gerçekten üzen, Erdoğan’ın karakterindeki değişiklik. Erdoğan başbakanlığa başladığında reformcu, ülkesini Avrupa ve dünyayla entegre etmeye çabalayan bir liderdi. Şu an ise tam tersini yapıyor, ülkesini geriye götürüyor.” ifadelerini kullandı.
Sosyalistler ve Demokratlar İlerici İttifakı (S&D) lideri Hannes Swoboda, hukukun üstünlüğü, kuvvetler ayrılığı, yargı bağımsızlığı, Twitter ve YouTube gibi yasaklarla ilgili hükümete yönelik eleştirilerinin “paralel yapınının işi” olduğu iddialarını kesin bir dille reddetti. “Siz ‘paralel yapı’nın talepleri çerçevesinde mi konuşuyorsunuz?” sorusuna, “Tabii ki hayır. Öncelikle ben Türkiye’yi değil, icraatları dolayısıyla hükümeti eleştiriyorum… Bir hükümet Meclis’te çoğunluğa sahip olsa bile yaptığı her şeyin mazur görüleceği manasına gelmez. Hiç kimse benim ne söyleyeceğime müdahale edemez. Gayet bağımsız bir çizgim olduğu bilinir… Eğer eleştiri kaldıramıyorsanız her zaman bir bahane bulursunuz. Ya eleştiri adil değildir, ya eleştiriyi yapanlar düşmanınızdır ya da eleştiriler yanlış bilgilere dayanıyordur. Evet maalesef bu, bir süredir gözlemlediğimiz bir durum.” diye konuştu.
Avusturyalı tecrübeli siyasetçi, Başbakan Erdoğan’ın son Brüksel ziyareti sırasında 17 Aralık’tan sonraki icraatları konusunda kendisini ‘hiç mi hiç’ ikna edemediğini ifade ederken, “Bir taraftan temel hak ve hürriyetleri savunduğunu iddia edip, diğer taraftan Twitter ve YouTube’u yasaklayamazsınız. Erdoğan’ın verdiği sözler ve konuşmaları ile icraatları arasında ciddi çelişkiler olduğu kanaatindeyim.” dedi.
ORTADOĞU’DA ARTIK TÜRKİYE DEĞİL TUNUS MODELİ KONUŞULUYOR
“Türkiye her geçen gün kendisini dünyadan daha fazla izole ediyor.” diyen Swoboda, Türkiye’nin Avrupa Birliği ve Kopenhag Kriterleri’nden de uzaklaştığını vurguladı. Erdoğan’ın Türkiye’yi ‘hâlâ seçimlerle işbaşına geliyor olmakla birlikte otoriter bir sisteme doğru’ götürdüğünü kaydetti. Türkiye’nin Ortadoğu ülkelerine model olma hususiyetinin çok büyük oranda azaldığını, artık anayasa konusunda kendi uzlaşmasını bulan Tunus modelinden söz edildiğini aktardı. Swoboda, “Avrupa kriterleri, ilkeleri ve değerleri ihlal ediliyor. Böyle bir Türkiye, Avrupa’dan uzaklaşıyor tabii ki. Tam da bu sebepten sık sık gündeme getirdiğim teklifimi tekrarlamak istiyorum. Yargı, adalet, temel hürriyetler ve hukukun üstünlüğüne ilişkin 23 ve 24. fasıllar açılmalıdır. Bu iki fasıl Türkiye ile AB arasındaki müzakerelerin merkezinde olmalıdır.” çağrısı yaptı. Sosyalist lider, YouTube ve Twitter yasağını eleştirirken de, “Vatandaşların telefon ya da özel görüşmelerinin mahremiyetinin korunmasını talep etmesi son derece tabiidir ve zaten temel haklarıdır. Ancak siyasetin şeffaflaşmasını Twitter ve YouTube’u yasaklayarak temin edemezsiniz. Bu kabul edilemez.” diye konuştu.
ERDOĞAN’IN HİZMET’İ KULLANDIĞINA DAHA FAZLA İKNA OLDUM
Zaman'ın haberine göre Swoboda, AK Parti’nin yerel seçimleri kazanmasına ise şaşırmadığını dile getirirken, sandıktan istediği sonucu alamayan CHP için, “Farklı toplum kesimlerine daha çok açılması gerekiyor… Benim gördüğüm, parti hâlâ yükselen orta sınıfa daha fazla açılma ihtiyacı içinde.” yorumunu yaptı.
Erdoğan’ın seçim sonrası yaptığı balkon konuşmasındaki kutuplaştırıcı dili de eleştiren Swoboda şöyle konuştu: “Bu dil Avrupalı değil ama demokrat hiç değil. Böyle bir dil ülkeyi ileriye taşımaz. Hele bir de bu kişi cumhurbaşkanı olmak istiyorsa. Bir cumhurbaşkanı adayı halkını kucaklamalı, sorunları çözmeye talip olmalı, ülkesini ileriye götürmeye çaba göstermeli, siyasetçilere örnek olmalı ve ülkesinin temel meselelerine ilişkin mutabakatlar inşa etmek için çalışmalı. Bu yüzden çok şaşırıyorum, daha önce muhalefeti eleştirdiği konularda Erdoğan şimdi sanki aynı çizgiyi takip ediyor. Bu, büyük bir çelişki. Bunun nasıl neticeleneceğini göreceğiz, tabii ki kararı Türk halkı verecek… Başbakan’ın demokratik bir sistemde kullandığı dil ve araçlar demokratik sistemin kuyusunu kazıyor. Erdoğan’ın ‘terör örgütü’ ilan ettiği Hizmet’e yönelik seçimler sonrası operasyon sözü için de, “Grupların üzerine gidip, ‘siz teröristsiniz, çetesiniz’ demek hükümetin işi olmamalı. Bu işlere ülkenin adlî makamları bakmalı. Ya da Meclis’e gidip, iddiaların araştırılması için bütün siyasi partilerden müteşekkil bir araştırma komisyonu kurarsınız. Avrupa’da bu tür iddiaların üzerine böyle gidiliyor.” dedi.
Swoboda, “Erdoğan’la 21 Ocak’ta Brüksel’de görüştüğünüzde yüzüne, reformlardan geri adım atmak için Hizmet’i kullandığını söylediniz. Hâlâ böyle mi düşünüyorsunuz?” sorusuna da, “Kesinlikle hâlâ böyle düşünüyorum. Hatta bu inancım geçtiğimiz aylara göre daha da kuvvetlendi.” karşılığını verdi.