II. Dünya Savaşında Türkiye'nin Durumu ve Tartışmalı ''Varlık Vergisi'' Meselesi
1939-45 yılları arasında Avrupa başta olmak üzere bütün dünyayı etkileyen II. Dünya Savaşı, yakın tarihe derin izler bırakan son kanlı mücadele olarak gözükmektedir. Peki bu cihan harbinde Türkiye nasıl bir politika izlemişti ve ülkenin durumu neydi?
Atatürk'ün hayata veda edişinden bir gün sonra 11 Kasım 1938'deki meclis toplantısında İsmet İnönü oy birliğiyle yeni Reisicumhur seçildi.
Yeni yıl beraberinde yeni bir siyasi ortamı da getirdi. 25 Ocak 1939'da Refik Saydam Başvekil oldu.
Devletin başındaki kadro savaşın ne demek olduğunu çok iyi bilen ve eski mesleği subaylık olan insanlardan oluşuyordu.
Türkiye 1940 yılı başında çıkarılan Milli Korunma Kanunu ile seferberlik durumuna geçti. Bu yasa bir çeşit olağanüstü hal kanunnamesi gibiydi.
Almanya'nın atağı hızla ilerledi ve sadece birkaç ay içerisinde Fransa düştü. 1940 yazında Alman kuvvetleri müttefik ordusunu Dunkirk sahiline sıkıştırmıştı. Askerler İngiliz halkının da yardımlarıyla oradan tahliye edildi.
Türkiye tarafsızlığını korumakla birlikte, savaşta ön plana çıkan devlete yakınlaşmak gibi stratejik bir taktik uyguluyordu. Nitekim bu durum karşısında 1941 yazının başlarında Almanya ile bir saldırmazlık anlaşması imzalandı. Fakat yıl sonunda gerçekleştirilen Pearl Harbor baskınıyla Amerika da Almanya'nın karşısında yer alacaktır. Türkiye de bu tarihten itibaren strateji gereği müttefiklere yakınlaşacaktır.
1942 yılı Ekmek Karnesi uygulamasının başlatıldığı tarihti. Zira stoklar tükenmek üzereydi, iaşeyi kontrollü sağlamak için bu yönteme başvuruldu.
Ekmek karnesi meselesi bugün dahi sürekli dile getirilen fakat eksik olarak ele alınan bir konudur. Zira tarih bilimi olarak değil, çoğunlukla ideolojik bir malzeme olarak ele alınmaktadır. Karne uygulaması I. Dünya Savaşı sırasında da uygulanmıştı. II. Dünya Savaşı sırasında Almanya'da da uygulanıyordu. Karne meselesi savaş gibi olağanüstü bir hadisenin içerisinde, ahaliye eşit miktarda besin dağıtarak eldeki ürünü planlı bir şekilde yönetmek amacıyla uygulanıyordu.
8 Temmuz 1942'de Başvekil Refik Saydam hayata veda etti. Onun yerine Şükrü Saraçoğlu yeni Başvekil seçildi.
Gerçekten de karaborsa yoluyla haksız kazanç elde edenlerin sayısı hiç de az değildi. Birinci Dünya Savaşında da aynı tablo yaşanmıştı. 1974 Kıbrıs Harekatı sonrasında da yaşanacaktı.
1943 yılında Varlık Vergisinin bir benzeri de bu sefer köylü ahaliye uygulandı. Toprak Mahsülleri Vergisi denilen bu mükellefiyette, genellikle vergi köylüden ürün olarak tahsil ediliyordu.
1943'te Stalingrad Savaşında bozguna uğrayan Almanya giderek düşüşe geçmişti. Müttefikler Türkiye'yi savaşa dahil etmeye uğraşsalar da hükumet hala temkinli davranıyordu.
Türkiye Cumhuriyeti II. Dünya Savaşında düşmanla değil ama kıtlık ve yoksullukla savaşmıştır.
Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!
Yorum Yazın
Savaş döneminde çıkan Varlık Vergisi'ni söz konusu edip İsmet Paşa'ya hakaret eden değişiklerin Ekonomik olarak büyüyen günümüz Türkiye'sindeki vergiler hakk... Devamını Gör
İsmet İnönü ve arkadaşlarına dil uzatan vatan hainidir,net.
Varlık vergisinin asıl amacı bu değildi.Burada yazıldığı kadar masum bir durum ortada yok. Bu düzenleme ile gayrimüslimlerin, Cumhuriyet’in kuruluşunda vaat ... Devamını Gör
evet savaş kapıdayken kesin bunu düşünmüşlerdir, ne yapsak da azınlıkları dışlasak; dur bi vergi koyalım bari...