Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!
Hrant Dink Cinayetine İlişkin 76 Sanığın Yargılanmasına Devam Edildi
Hrant Dink Cinayetine İlişkin 76 Sanığın Yargılanmasına Devam Edildi
İSTANBUL (AA) - Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink'in öldürülmesine ilişkin 76 sanığın yargılanmasına devam edildi.
İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada, mütalaaya karşı savunma yapan dönemin İstihbarat Daire Başkanlığı (İDB) görevlisi Hamdi Egbatan, dairede görevliyken C2 büroda görev almadığını savunarak, 'F4 raporlarını görmedim. ByLock programı kullanmadım. Bu, davada yargılandığım için yapılan bir yakıştırma. FETÖ'cü değilim ve suçlamalarla hiçbir ilgim yoktur. Beraatimi talep ediyorum.' dedi.
- 'Cinayetten 20 gün sonra göreve başladım'
Cinayetin işlendiği dönemde Trabzon Emniyet Müdürlüğünde komiser yardımcısı olarak çalışan sanıklardan Özkan Mumcu ise, Dink cinayetinden 6 ay önce askere gittiğini ve cinayetin işlendiği tarihte de askerde olduğunu belirterek, 'Cinayetten yaklaşık 20 gün sonra göreve başladım. Dolayısıyla görevde bulunmayan, yetki ve sorumluluğu olmayan biri olarak toplam 37 ay tutuklu kaldım. Benim askerde olduğum gerçeği çok açık ve net şekilde ortadadır.' dedi.
Yargılama sürecindeki bütün kararlarda askerde olduğu hususunun göz ardı edildiğini ve 'suç tarihinde komiser olarak görev yapan' denilerek hakkında suçlamalar yapıldığını kaydeden Mumcu, '5 yıl süren duruşmalarda, 5 yıl sonunda mütalaa okunduğunda ben tekrar şoke oldum. Maalesef gene orada görev yaptığım iddia edildi. Askerde olduğumu belirtmeme rağmen askerde olduğumla ilgili en ufak bir cümle yer almıyor 5 yıl sonra bile.' diye konuştu.
Cinayetten bir yıl önce komiser yardımcısı olarak görev yaparken birlikte çalıştığı polis memuru Muhittin Zenit'in, haber elemanı Erhan Tuncel ile bir buluşma gerçekleştirdiğini anlatan Mumcu, şu ifadeleri kullandı:
'Bu buluşmada Erhan Tuncel, Zenit'e, 'Yasin Hayal'in, Hrant Dink'i öldürmeyi düşündüğünü' söylemiştir. Zenit'in bu bilgiyi bana sunması sonrası bilginin yer aldığı rapor, şube müdürlerine sunulmuştur. Rapor dosyada mevcuttur. F4 haber raporu olarak da şube müdürüne imzalatıldıktan sonra İstihbarat Daire Başkanlığına (İDB) resmi yazıyla gönderilmiştir. Alınan istihbari bilgiler resmi yazıyla İDB'ye bildirilmiştir. F3 -F4 raporları normal şartlarda haber elemanın gizliliği nedeniyle normal şartlarda illere gönderilmez. İl emniyet müdürü Ramazan Akyürek'e de iletilmiş. Konunun önemine binaen ayrıca resmi yazıyla 17 Şubat 2006'da İstanbul emniyetine de iletilmiştir. Olaydan bir yıl önce...'
Suçlanmasına konu olduğu için F4 yazısını okuyan Mumcu, İstanbul'daki görevlilerin bu yazıyı 'öldürme olarak anlamadık' iddiasının kendisine suçlama olarak döndüğünü öne sürdü.
Alınan bilginin hızlı bir şekilde, konunu önemine binaen hem İDB hem de İstanbul'a, istihbarata tamamen resmi yazıyla bildirildiğini ve bu resmi yazının İstanbul'da olduğuna dair bilginin bütün raporlarda mevcut bulunduğunu aktaran Mumcu, şöyle devam etti:
'Biz bu yazıda Hrant Dink'in öldürüleceğini anlamadık' savunması hakkımızda suçlamaya dönüşmüştür. Ben o dönem komiser yardımcısıyım. Bu yazıdan sonra Engin Dinç, 'ayrıca Ahmet İlhan Güler'in istihbarat şube müdürünü sözlü olarak arayıp konunun önemine binaen konuyu aktardığını' söylemiştir. Volkan Altunbulak beni 2 gün sonra aramıştır. Şube müdürünün kendisiyle görüştüğünü ve telefonla görüşmek istediğini beyan etmiştir. Bize de durumu, resmi yazıyı sormuştur. Bütün bilgileri aynı şekilde aktarmışımdır. 'Kendi düşüncen ne?' diye sorduğunda, 'Yasin Hayal'in dengesiz bir kişi olduğunu, eylem yapmayı düşündüğünü ve kapasitesinin olduğunu' sözlü olarak da söyledim. Zaten resmi yazıda olan bilginin aktarılmaması mümkün değildir.
Trabzon şubede en az 10 kişinin bildiği, İDB'de 10 kişinin bildiği, İstanbul'da 10 kişinin bildiği, yani en az 50 kişinin bildiği bilgiyi benim gizlemem nasıl mümkün olabilir? İhtimali bile söz konusu değildir. Bilgiyi saklayan birisi bu bilgiyi resmi yazıya dökebilir mi? Askere gittiğim 3-4 aylık süreçte de çalışmalar yapıldı. Ağustos 2006 yılında Yasin Hayal, Ogün Samast ile buluşup onu azmettiriyor. Ben o tarihte askerdeyim ve görev yapmıyorum. Sonraki süreçte de askerdeyim. Cinayet tarihi 19 Ocak 2007'de ben gene askerdeyim. Cinayetten 20 gün sonra gelip göreve başladım.'
Özkan Mumcu, FETÖ ile ilgili suçlamaları da reddederek beraatini istedi.
- Celepoğlu'nun avukatının reddi hakim talebi reddedildi
Duruşmanın öğleden sonraki oturumunda söz alan başka suçtan tutuklu sanıklardan Hamza Celepoğlu'nun avukatı Vural Ergül ile mahkeme heyeti başkanı arasında bir tartışma yaşandı. Bir önceki duruşmada savunmasının tamamlanmasına izin verilmediğini öne süren Ergül, heyetin taraflı davrandığı iddiasıyla reddi hakim talebinde bulundu. Bu talep heyetçe reddedildi.
Savunması alınan sanıklardan eski İDB görevlisi Tamer Bülent Demirel ise suçlamaları reddederek beraatini istedi.
Cinayet döneminde Samsun Emniyet Müdürlüğü'nde görevli olan Yakup Kurtaran, Samsun emniyetinde zanlı Ogün Samast'ın ismini Muammer Ay'dan ilk öğrenen kişinin kendisi olmadığını savunarak, 'İstihbarat şube müdürünün benden önce haberi vardı. Ogün Samast'ın Türk bayrağıyla fotoğraf çektirilmesi olayına müdahale edemedim. Tetikçiye, 'şimdi de bayrağını çıkar' denildi. 10-15 saniyede oldu bunlar. Bunda benim iradem yoktur. Garajda yapılan üst aramasında bu bayrak nasıl alınmadı? Onu da sizin takdirinize bırakıyorum.' dedi.
Herhangi bir yasadışı iş yapmadığını ve ByLock kullanmadığını aktaran Kurtaran, 'Kaldı ki bu olsa bile hukuksuz delil teşkil eder. Ölmekten korkmuyorum ama hastalıklarımla mücadele etmek istiyorum. Ailece mağduruz. 15 aydır adli kontrol altındayım. Beraatimi talep ediyorum.' şeklinde konuştu.
- Bir tahliye ve ev hapsi
Dönemin İDB C Şube görevlisi Osman Gülbel ise, Trabzon'dan gelen yazı dışında başka evrak görmediğini anlatarak, 'Koruma ve operasyon ise bizim görevimiz değil. ByLock kullandığımı kabul etmiyorum. Telefon ve bilgisayarımda bu program yoktu. Beraatimi talep ediyorum.' dedi.
- Mahkeme ara kararını açıkladı
Ara kararını açıklayan mahkeme heyeti, 6 Ocak'ta tutuklanmasına karar verilen ve tutuklanan sanıklardan, dönemin Trabzon jandarma görevlisi Volkan Şahin'in, mevcut delil durumu, dosya kapsamı, tanık ve sanık beyanlarının örtüşmesi, lehine değişen delil durumu ve dosyanın geldiği aşamayı dikkate alarak tahliyesine hükmetti.
Bu kişi hakkında, 'konutu terk etmeme' şeklinde adli kontrol tedbiri uygulanmasını da kararlaştıran heyet, sanıklardan Ali Öz hakkında ise dosya kapsamında dinlenen sanık ve tanık beyanlarının örtüşmesi ve aleyhine değişen delil durumunu göre, yaşı da dikkate alınarak, 'konutu terk etmeme' şeklinde adli kontrol tedbiri uygulanması kararı aldı.
Tutuklu sanıklar Ali Fuat Yılmazer, Ercan Gün, Ramazan Akyürek ve Muhammer Demirkale ile tutuksuz sanıklar Yavuz Karakaya ve Yüksel Avan'ın mütalaaya karşı savunmalarının bir sonraki duruşmada alınmasını hükme bağlayan heyet, duruşmayı 27 Ocak'a erteledi.
Yorum Yazın