Evdeki Rutinine Göre Sen Hangi Dünya Şehrine Aitsin?
Belki sen, her köşesi tarih kokan bir şehirde, huzurla kahveni yudumlayan bir Londralı'sın. Ya da düzeni, temizliği ve geleceği seven bir Tokyolu gibi yaşıyorsun. Peki ya o bitmek bilmeyen enerjinle New York'un çılgın ritmini mi yansıtıyorsun?
Hadi gel, çayını al ve koltuğuna yayıl. Günlük, sıradan alışkanlıklarına bakarak, senin için ideal olan o büyük dünya şehrini birlikte bulalım.
1. Sabah uyandığında ilk 30 dakikanı nasıl değerlendiriyorsun?
2. Kahvaltını genellikle nasıl yaparsın?
3. Sabah alarm çalmadan önce uyanıp, güne herkesten önce başlamayı seviyor musun?
4. Evdeki temizlik rutinine ne kadar zaman harcıyorsun?
5. Market alışverişi yaptığında, sepetinde en çok ne bulunur?
6. Evinin etrafındaki sokakların nasıl olmasını istersin?

7. Evinin dışında nasıl bir ulaşım aracını tercih edersin?

8. Yağmurlu bir günde evde ne yapmayı seversin?
Ah be, sen dur durak bilmiyorsun!

Senin ev rutinin bile inanılmaz dinamik. Sabah aceleyle kapıyorsun yulafını, kahveni ve koşarak güne başlıyorsun. Evde olmak senin için sadece bir üs, bir mola noktası. Sürekli dışarıdaki o devasa fırsat dünyasına odaklanmışsın.
Vakit senin için nakit! Evdeki eşyaların bile minimalist ve fonksiyonel; çünkü gereksiz hiçbir şey enerjini ve zamanını çalmamalı. Tamirle uğraşmak, sofra kurmak falan sana göre değil. Bir arıza mı çıktı? Hemen yenisini alırsın veya anında bir servis çağırırsın.
Kısacası, sen o büyük şehirlerin ışıklarını, 7/24 yaşayan temposunu seviyorsun. Eğer bir yere aitsen, orası gökdelenlerin arasında, her an her şeyin olabileceği, asla uyumayan New York'tur!
Senin için hayat bir sanat.

Senin rutinin asla aceleye gelmez, her anında bir zarafet, bir keyif var. Sabah yavaşça uyanıp o güzel kahveni ve taze kruvasanını yiyorsun; çünkü güne iyi başlamak bir zorunluluk değil, bir ritüel.
Evinin dekorasyonu bile özenli, sanatsal detaylarla, bol kitapla dolu. Bir eşya eskise bile atmak yerine onu estetik bir parçaya dönüştürüyorsun. Akşam yemeği senin için bir şölen, misafirlerini ağırlamak, onlara özenle hazırlanmış bir sofra sunmak en büyük zevkin.
Senin şehirde aradığın şey sadece tarih değil, ruh. Hayatın yavaş akışını, sokakların kokusunu ve şıklığı seviyorsun. Paris'in o romantik, estetik ve biraz da burnu havada ruhu, senin ev rutininde yaşıyor.
Sende bir düzen ve disiplin hayranlığı var!

Senin rutinin adeta bir saat gibi işliyor. Sabah meditasyonun, kusursuzca planlanmış dengeli kahvaltın... Evinde kaosun K'si bile olamaz. Eşyaların yerli yerinde, gereksiz her şey kapının dışında. Teknoloji senin hizmetkarın; robot süpürgeler, akıllı ev sistemleri senin verimliliğini destekliyor.
Gürültü ve düzensizlik senin en büyük düşmanın. Bir dil öğrenirken bile hemen pratik konuşmaya değil, kusursuzca detaylara odaklanıyorsun. Senin için en büyük konfor, her şeyin kontrol altında olması. Sakinliği, minimalist yaşamı ve yüksek teknolojiyi aynı anda sunabilen tek şehir sana yakışır: Tokyo.
Sen soğukkanlı, konforlu ve entelektüel bir ruha sahipsin!

Senin rutinin dengeli ve keyifli. Sabah çayını veya kahveni alır, haberleri dinlersin. Hava nasıl olursa olsun, sen dışarıya hep hazırsındır (çünkü o trençkotun her zaman elinin altındadır!).
Evde geçirilen yağmurlu günler senin için bir ödül; battaniyeye sarılır, kitap veya dizi maratonu yaparsın. Dekorasyonun klasik, kütüphanen zengin ve evin huzurlu bir sığınak. Senin için büyük olaylardan çok, o küçük rutin anların değeri önemlidir. Kalabalık seni yorar ama tarihi ve kültürel doku seni besler. Londra'nın o yağmurlu, tarihi ve sakin ruhu, senin evinde kendine yer bulmuş durumda.
Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!


Yorum Yazın