Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!
Dizilerdeki Gibi Değil! 19 Şaşırtıcı Maddede Gerçek Osmanlı Torunları
Popüler tarih okumalarında karşılaştığımız tezviratlardan bir tanesi Osmanoğlu ailesinin adeta birer IŞİD militanı gibi yaşadığı varsayımı. Gerçeklikten tamamen kopmuş bu mitolojik anlatıya göre Osmanlı Padişahları ve aileleri her türlü dünya nimetinden uzak bir şekilde yaşıyor, cinselliğe kata bulaşmıyor, içki içmiyor, seküler yaşam biçimlerinin tümünden alabildiğine kaçıyor. İşte 19 maddede gerçek Osmanlı torunları.
1. Sultan Vahdettin'in 3. eşi Müveddet Kadınefendi
2. Halife Abdülmecid kızı Prenses Dürrüşehvar Sultan ve damadı Prens Nawab Azam Şah ile birlikte
3. Sultan Vahdettin'in El Yazısı Notaları
4. Halife Abdülmecid'in "Haremde Goethe" çalışması
5. Ömer Faruk Efendi ile Sabiha Sultan ilk evlatları Neslişah Sultan ile birlikte.
6. Ulviye Sultan ve kocası İsmail Hakkı Bey Göksu Kasrının bahçesinde eğleniyorlar.
7. Sultan Vahdettin'in kızı Sabiha Sultan
8. Ömer Faruk Efendi ve Sabiha Sultan
9. Hanzade Sultan ve kızı Prenses Fazile
10. Neslişah Sultan
11. Ali Vasıb Efendi eşleri Mukbile Sultan'la
12. Hanedan üyeleri Fransa'da.
13. Sultan V. Murad ve Sultan II. Abdülhamid'in torunları bir arada.
14. Mihrimah Sultan
15. Osman Osmanoğlu kızı Ayşe ve torunlarıyla
16. Sultan Reşad'ın torunlarından Lütfiye Sultan ve Nazım efendi
17. Osman Osmanoğlu ve Ailesi
18. Son jenerasyon Osmanlılar
19. Osmanlı torunları Bodrum'da.
Son Söz
20. yüzyılın başında da, daha öncesinde de Osmanlı Hanedanı anlatıldığı gibi adeta Selefi bir İslam inancıyla yaşayan bir aile hiç olmadı. Son Halife Abdülmecid'in dediği gibi içki içenler olduğu gibi, Osmanlı ailesi içinde sanatın her dalıyla ilgili, tarih ve kültürel zevkleri gelişkin bir çok kişi bulunmaktaydı. Fatih Sultan Mehmet 19 yaşında 4 dil biliyordu. Yunanca, Arapça, Farsça ve Sırpçayı kusursuz şekilde konuşuyordu. 'Ağlasa derd-i derûnum çeşm-i giryânım sana / Âşikâr olurdu gâlib râz-ı pinhânım sana' (Sevgili!) İçimdeki dertler ile, yaş dolu gözlerim senin için ağlayacak olsa, (gönlümdeki) gizli sırlarım (gözyaşlarıma) gâlip gelir ve (sırlar) sana aşikâr olurdu) dizelerinde ifade ettiği gibi romantik bir gönlü de vardı. Avni mahlasıyla bir çok şiir yazdı. Kanuni 'Muhibbi' lakabı ile aşk şiirleri kaleme alırken, Dördüncü Murad'ın lakabı 'Muradi' idi. Şah Murad mahlasıyla 15'e yakın saz ve söz bestesi bulunmaktadır. Üçüncü Selim Türk musikisinin en büyük bestekârlarından birisiydi. Ney üfleyip, tambur çalan bir padişahtı. Sultan Abdülaziz ney ve lavta çalardı, son Osmanlı Padişahı Vahdettin piyanistti, Sultan 3. Mehmet kaşık ustasıydı, 2. Abdülhamid kakma ve süsleme sanatıyla ilgiliydi.
Bugün bu niteliklere sahip olmak 'monşerlik' diye aşağılanırken, bir çoğu hiçbir komplekse kapılmadan batı dillerini öğrendiler, sanatla ve zanaatın değişik kollarıyla haşır neşir oldular. Sherlock Holmes çevirileri yaptıran 2. Abdülhamid, Fatih Sultan Mehmet'in bir Rönesans aydını gibi bir çok eseri bir çok farklı dilde okumasından çok uzak değildir. Hanedanın sürgündeki üyeleri de bu gelenekleri devam ettirmeye çalıştılar. Çelebiliği bırakıp kabadayı, nezaketi bırakıp küfürbaz, zarafeti bırakıp hodbin olmadılar. Basbayağı değersizleşmeye karşı çıkmak için çok sebebimiz var.
Yorum Yazın