Görüş Bildir
190 Milyon Liralık Kayıp Meclis Gündeminde
CHP, 190 milyon liralık kaybı gündeme getirerek, Başbakan Yardımcısı Ali Babacan'a, 'Bu değişiklik, çeşitli suistimallere açık olduğu 17 Aralık süreciyle ortaya çıkan kamu bankalarının kârlılığını artırmak, kamu bankalarının daha fazla kredi verebilmesi ve kritik seviyedeki rasyolarını düzeltmeleri için mi yapıldı' diye sordu. İşsizlik Sigortası Fonu (İSF) ve Doğal Afet Sigortaları Kurumu'nun (DASK), Kamu Haznedarlığı Tebliği'ne dahil edilmesinden sonra, her iki kuruma mevduatlarını yalnızca kamu bankalarında tutma zorunluluğu getirilmesi soru önergesi oldu. CHP Genel Başkan Yardımcısı Umut Oran, Başbakan Yardımcısı Babacan'ın yanıtlaması istemiyle Meclis Başkanlığına yazılı soru önergesi verdi. Umut Oran, Babacan'a şu soruları yöneltti: *Hazine Müsteşarlığı ile Maliye Bakanlığı’nın Kamu Haznedarları Tebliği’nde değişiklik yaparak, İşsizlik Sigortası Fonu (İSF) ve Doğal Afet Sigortaları Kurumu (DASK) mevduatlarının üç kamu bankasında tutulması zorunluluğu mu getirildi? Bu değişikliği neden yaptınız?*Değişiklik talimatı Recep Tayyip Erdoğan’dan mı geldi? Siz de bu değişikliğe olumlu baktınız mı?*İSF’nin bugün itibariyle mevduat büyüklüğünün 7 milyar TL, DASK’ın ise 2,5 milyar TL olduğu doğru mudur?*İSF ve DASK’ın toplam 9,5 milyar TL’yi bulan mevduatlarının Türkiye'nin en büyük 10 bankası (İş Bankası, Ziraat Bankası, Garanti Bankası, Ak Bank, Yapı ve Kredi Bankası, Halk Bankası, Vakıflar Bankası, Finansbank, Denizbank, Türkiye Ekonomi Bankası)  içerisinden en yüksek faizi veren bankada tutulması uygulamasından neden vazgeçildi?*Bu müdahaleniz serbest piyasa ekonomisi kurallarına aykırı değil midir?*Mevduatın, en yüksek faizi veren banka yerine üç kamu bankasından birisine yatırılacak olması nedeniyle, İşsizlik Sigortası Fonu'nda yıllık 140 milyon, DASK'ta ise 50 milyon TL’lik kayıp yaşanacağı bilgisi doğru mudur? Yıllık olarak toplamda 190 milyon TL’lik kamu zararına yol açacak bu düzenlemenin sorumlusu kimdir? Doğacak bu kamu zararı kimden, nasıl karşılanacaktır?*Bankalar, toplamda 9,5 milyar TL’yi bulan bu iki büyük mevduatı kapmak için yarışıp, piyasa faizinin de 2 puan üzerinde, çıkılabilecek en yüksek faize çıkarak bu parayı bünyelerine katmaya çalışmasının sakıncası ne idi, eski sistemden neden vazgeçildi?*Bu değişiklik, çeşitli suistimallere açık olduğu 17 Aralık süreciyle ortaya çıkan kamu bankalarının kârlılığını artırmak, kamu bankalarının daha fazla kredi verebilmesi ve kritik seviyedeki rasyolarını düzeltmeleri için mi yapıldı?*İşsizlik Sigortası Fonu’nun, milyonlarca çalışandan kesilen primlerle oluşturulması karşısında, yıllık 140 milyon TL kaybı yol açacak bu değişiklik öncesinde herhangi bir işçi-işveren sendikası, konfederasyonundan görüş aldınız mı, aldıysanız hangi görüşler tarafınıza ulaştırıldı?
Samsung'un Uygulamaları Sevilmiyor
Samsung Electronics 'in en çok satan telefonları Çin malı benzer telefonlar ile sert bir rekabete girerken Güney Koreli teknoloji devinin önemli hedeflerinden birisi cihazlarına olan ilgiyi kendi yaptığı yazılım ve hizmetlere de çekmek. Ancak yayınlanan yeni bir araştırma şirketin hala kat etmesi gereken yolu olduğunu gösteriyor. Massachusetts merkezli araştırma şirketi Strategy Analytics yayınladığı raporda ABD'li kullanıcıların Samsung'un kendi mesaj, müzik ve sesli komut uygulamalarını az kullandıklarını belirtti. Bu uygulamalara Samsung'un WhatsApp, Line ve Viber benzeri uygulaması ChatON da dahil. Rapora göre Samsung'un Galaxy S3 ve S4 telefonlarını kullanan ABD'liler Facebook 'u ayda ortalama 11 saatten fazla, Instagram'ı ayda ortalama iki saat civarı kullanırken ChatON uygulamasına ayda yalnızca altı saniye ayırıyor. Strategy Analytics, Galaxy S3 ve S4 sahibi 250'den fazla ABD'linin geçen ayki uygulama kullanımlarını ölçerek bu sonuca vardı. Kullanıcıların Mart ayında Samsung'un tüm uygulamalarına ayırdıkları zaman ise ortalama yedi dakika oldu. Bu uygulamalar içerisinde ChatON, sesli komut uygulaması S Voice ve uygulama mağazası Samsung Hub da bulunuyor. Buna karşın yazılım ortağı Google' ın üç uygulamasına harcanan zaman ortalama 149 dakika. Bu uygulamalar: Uygulama mağazası Play Store, video izleme servisi YouTube ve arama motoru. Strategy Analytics'in AppOptix biriminin müdürü Bonny Joy konuyla ilgili yorumunda, 'Savaş alanı cihaz kullanımında pazar payı kapmaya doğru kayıyor.' dedi. Joy, her ne kadar Samsung cihazlarında 'uygulama paketleri' olsa da kullanıcıların genel olarak şirketin hazır olarak sunduğu bu uygulamaları görmezden geldiğini söyledi. Analistler bu durumun Samsung'un yazılım ve hizmetlerden oluşan bir ekosistem geliştirmesini zorladığını belirtiyor ki bu ekosistem Apple kullanıcılarının sadakatinin bir nedeni. Samsung'un sözcüsü ise ChatON uygulamasına kaç kişinin üye olduğu ve günlük kaç mesaj atıldığı konusunda bir bilgi vermedi. Şirket geçen yıl yaptığı açıklamada ChatON uygulamasını kullanan üye sayısının 100 milyonu aştığını belirtmişti. Bunun bir nedeni ChatON uygulamasının Samsung'un Galaxy S3 ve S4 cihazlarında önceden yüklü şekilde gelmesi ve cihazdan silinememesi. Samsung yaptığı açıklamada üçüncü partiler tarafından geliştirilmiş uygulamalar da dahil 'tüketiciler için çeşitli hizmetlerden ve içeriklerden oluşan geniş bir seçenek' sunduklarını belirtti. Şirket yeni amiral gemisi Galaxy S5 cihazında da bu ortaklığını genişletti. Bu uygulamalar içerisinde sağlık ve fitnes uygulaması Lark ile kontak paylaşım uygulaması Flick Dat da bulunuyor. Ancak Strategy Analytics tarafından yayınlanan rakamlar Samsung'un kendi uygulama ve hizmetlerini geliştirme çabalarının önünde hala zorluklar olduğunu gösteriyor. Samsung'un uygulama ve hizmet geliştirmeden sorumlu Medya Çözüm Merkezi Başkanı Wonpyo Hong bu ayın başında verdiği röportajda, yazılımı 'kritik' olarak nitelendirmiş ve şirketin yazılım üzerinde çalışan araştırma ve geliştirme mühendislerinin sayısının donanımdakilerden daha fazla olduğuna dikkat çekmişti. Aynı zamanda Hong, 'tüketiciler açısından bakıldığında eşsiz deneyimler sunmanın hala mevcut' olduğunu kabul etmiş ve bu alana daha fazla odaklanma sözü vermişti. Agresif ve yaratıcı pazarlama Galaxy cihazlarının dünyada en fazla satan akıllı telefonlar olmasını sağladı. Ancak şirket her ne kadar kendi uygulamalarını cihazlarına önceden yüklüyor olsa da bu durum şu ana kadar verdiği hizmetlere etkide bulunmuş değil. Dahası Samsung'un kendi ülkesi Güney Kore'de düzenleyici kurumlar bu yıl önceden yüklenmiş uygulamalar konusunda yeni kurallar getirdi. Bu nedenle Samsung yeni amiral gemisi Galaxy S5 cihazında kullanıcıların bu uygulamaları silebilmesi için daha fazla esneklik getirdi. Strategy Analytics verilerine göre Galaxy S4 kullanıcıları sektördeki ortalamadan yaklaşık 21 adet daha fazla uygulamaya sahip. Strategy Analytics başkan yardımcısı Barry Gilbert ise yaptığı açıklamada, 'Samsung'un pazardaki hakim konumu kendi içerik hizmetlerini geliştirmesi için ideal bir araç. Samsung kullanıcılar arasında ses getirecek farklı uygulama paketleri geliştirmeli' dedi. WSJ
Büyük Ekranlı Avea İnTouch 3 Large Satışta
Avea, kendi markasıyla satışa sunduğu üçüncü akıllı telefonu Avea inTouch 3′ün devamı olan Türkiye’deki ilk operatör markalı 5 inçlik akıllı telefon inTouch 3 Large’ı satışa sundu. Bugünden itibaren Avea İletişim Merkezleri’nde satışa sunulmaya başlanan Avea inTouch 3 Large, 5 inç ekranlı giriş seviyesi bir akıllı telefon. Çift çekirdekli 1,3 GHz’lik işlemci ve 1 GB bellek ile çalışan akıllı telefon, 5 inç ekrandan 480×854 piksel çözünürlük sunuyor. inTouch 3 Large’ın 5 MP’lik kamerası yüzleri ve gülümsemeleri tanıyabilir, panaromik ve HDR kalitesinde fotoğraflar çekebiliyor. Telefon kullanıcılarına ayrıca Türkiye’de ilk defa Avea tarafından sunulan Akıllı Yardım Teknolojisi ile Avea Müşteri Hizmetleri’ni arayarak cihazları ile ilgili tüm ayarları deneyimli uzmanlar eşliğinde çok kolayca yaptırabilme imkânı da sunuyor. Android 4.2.2 Jelly Bean işletim sistemi ile çalışan ve 4 GB dahili depolama alanına sahip olan akıllı telefon, 24 ay taahütlü olarak tarifeye ek 1 TL’den başlayan fiyatlarla ya da 649 TL peşin fiyatla satın alınabiliyor. Kampanya kapsamında Avea inTouch 3 Large’ı satın alanlara, Avea Bulut’tan 12 ay boyunca 4 GB depolama alanı ve 3 ay boyunca 50 Şarkı İndirme Paketi; cihazı satın alan faturasız abonelere ise 12 ay boyunca 1 GB internet hediye ediliyor.Stuff
Pazarınız Gerçekten Büyük mü? Yoksa Kendinizi mi Kandırıyorsunuz?
Her girişimci ürününün büyük bir pazar için yaratıldığına inanmak ister. Bazen de bu konuda kendimizi aldatır, moralsizliğin dibine vurduğumuzda rekabet ettiğimiz markaları düşünüp ayakta kalmaya çalışırız. Girişimcilerden sık sık, “rakibimiz Twitter, 7.2 milyon kullanıcı var Türkiye’de, pazar baya büyük!” veya gerçekten işe yarayan fonksiyonel bir ürünle çıkageldiklerinde; “herkes zaman kazanmak ister- kesinlikle virüs gibi yayılır bu, herkesin ihtiyacı var!” benzeri sözleri duymanız mümkündür. Hatta bazen daha kötüsü olur; pazar payı büyük iki marka ya da şirketi kendilerine model olarak seçip, ikisini bir serviste birleştirmek gibi fanteziler kurma eğilimleri yüksektir. Buna örnek; Facebook ile Gittigidiyor’u birleştirip, “sadece GG satıcıları için sosyal ağ kuralım, ikisi de çok büyük siteler, bizimki daha büyük olur!” gibi düşüncelerdir. Peki size soruyorum; bu kendi kendine gelin güvey olmak değil de nedir? Büyük pazarları hedeflemekte hiçbir sakınca yok, hatta küçük ve “yeni” pazarlara göre bu yaklaşımın daha kullanışlı olmasının bir nedeni var : mevcut talep. Mevcut büyük bir pazarı hedeflemek yeni bir şeyi kullanıcıya anlatmaya çalışmaktansa, bir an önce rekabetin ortasına zıplama şansı verir. Veya küçük bir pazarda spesifik müşterilerinizi bulmaya uğraşmak yerine, çabalarınızı ve maliyetlerinizi, büyüme üzerine odaklayarak, çok daha kolay şekilde ürününüzü ulaştırma olasılığı sağlar. Bu yaklaşımın olumsuz tarafı ise, direk olarak kendinizi rekabetin içinde bulmanız ve halihazırda pazarda bulunan oyunculardan iyi olmak zorunda olmanızdır. Ama girişimci karakterler, bunu sıkıntı vermekten çok eğlendirici bulacaktır. Sonuçta cıva gibi girişimleriniz, koca koca hantal firmalardan daha hızlı hareket edebiliyor değil mi? Müşterilerinize Sorun “Hangi marka X kullanıyorsun?” sorusunu formül olarak kullanırsanız, müşterinize kolaylıkla pazarınıza dair soru yöneltebilirsiniz. Büyük bir pazarın geçerliliğini test etmek için; hedef kitlenize mensup ve müşteriniz olabileceğini düşündüğünüz 20 kişiye “Hangi marka X kullanıyorsun?” diye sorduğunuzda, birçoğu sorunuzu direkt olarak cevaplayacak ve X’in ne olduğunu tanımlayacak kadar bilinçli olacaktır. Örneğin insanlara, “hangi marka araba kullanıyorsun?” diye sorduğunuzda hemen cevabını alırsınız. Ya da “hangi marka ayakkabı giyiyorsun?” sorusunu sorduğunuzda aynı şekilde cevabı saniyeler içinde verecektir potansiyel müşteri. Bu soruyu kendi pazarınızın geçerliliğini test etmek için sorduğunuzda; “O ne ki?” gibi bir tepkiyle karşılaşıyorsanız, muhtemelen hayali bir pazara hitap ediyorsunuz. Bu durumda da genelde kendinizi “yeni bir pazara” hitap ettiğinize inandırarak, ürününüz için mevcut bir pazar olmadığı gerçeğini es geçersiniz. Büyük bir pazarın bundan daha güçlü bir işareti ise, “araba” ve “ayakkabı” örneklerinde olduğu gibi, tüketicinin X’i, “sizi bir noktadan diğerine daha kısa zamanda götüren araç” ya da “ayaklarınız perişan olmadan yürüyüş ve koşu yapabileceğiniz giyecek” gibi tanımlamalardan ziyade, belirli bir ürün kategorisine sokabilmesidir. Bu anlamda, büyük bir pazarda oynamak istiyorsanız, ürününüzün bir kategoriye ait olduğundan emin olun. Kendinizi “benim pazarım çok yeni, ben ilkim” diye kandırmayı bırakın. Diğer bir konu ise, eğer müşteriniz ürün kategorinize aşinaysa, bir soru yöneltildiğinde, pazardaki diğer markalar ve ürünler hakkında da size bilgi verebilecek, hatta bu markaları karşılaştırabilecek düzeyde olacaktır. Örneğin onlara “kola” hakkında bir soru sorduğunuzda, tüketici bir sürü marka ismi söyleyecek ve Coca Cola ile Pepsi’nin rekabetinden ve diğer markaların eksiklerinden bahsedebilecektir. Bu da tüketicinin ürün kategorisindeki oyuncular hakkında ne düşündüğü konusunda size fikir verecek, genel geri bildirim kola’nın sağlıksız olduğu yönündeyse, belki de “sağlık açısından zararsız gazlı içecek” markanızı piyasaya sürebileceksiniz. Teknolojiyi Kullanın Pazarınızı doğrulamak hususunda, kullanabileceğiniz dijital yöntemler de mevcuttur. “Hangi marka X kullanıyorsun? ” sorusunun cevabı pek tabi Google Trends sorgusuyla alınabilir. Potansiyel müşterinizin sizin kategorinizde arama yapıp yapmadığını ve bu konuda neyi merak etmesi gerektiğini dahi bilmesi, ürünü geçerli kılma noktasında değerli verilerdir. Örneğin, “led TV” ile ilgili yüzbinlerce arama olduğunu ve milyonlarca insanın Led TV’nin ne olduğunu bildiğini görmeniz saniyelerinizi alır. Halihazırda ihtiyaç olduğunu bildiğiniz bir pazara girmek istemez misiniz? İlk telefonlara “konuşma telgrafı” ve ilk arabalara “atsız taşıtlar” dendiğini biliyor muydunuz? Önemli olan bu ürünlerin, daha sonradan ne kadar büyük icatlar olduğunu anlaşılması değil, iş anlamında, zamanın değerlerine bağlı kalarak, tüketicinin beklentilerini geleneksel düzeyde karşılamasıydı. Zaten mevcut olan bir pazarda sadece bir “yenilik” getirdiğini iddia eden mucitler, kendi ürün kategorilerini ve işin rekabet boyutunu ancak birkaç yıl geçtikten sonra belirleyebildiler. Yani deyim yerindeyse, köprüyü geçene kadar “ayıya dayı dediler.” Buna diğer harika bir örnek ise Apple’dır. Bir kategoriye yenilik getirmenin, en az yeni bir tanesini oluşturmak kadar önemli olduğunu tüm dünyaya göstermiş bir markadan bahsediyoruz. Dünyaya tamamen yeni bir icat kazandırmak harika bir fikir ve motivasyon kaynağı olsa da, Apple örneğinde açıkça gördüğümüz üzere, halihazırda mevcut laptop, mp3 player, cep telefonu, müzik yazılımı gibi ürünleri yeterince yenilikçi bir yaklaşımla ele alıp, farklı bir boyuta taşıdığınızda, insanlar için tamamen yeni bir kategori oluşturma şansını elinizde tutarsınız. Ve bunu insanların ağzını açık bırakacak şekilde gerçekleştirmeniz sadece vizyonunuzla doğru orantılıdır. 10 yıl öncesine dönelim, akıllı telefonun ne olduğunu biliyor muydunuz? Sonuç olarak, mevcut bir ürün kategorisinde çalışmayı, kopyalamak veya taklit etmekle eşdeğer tutan girişimciler, mevcut bir ürünü Apple’ın yaptığı gibi iyileştirmeyi denemeli ve nereye gideceğini görmelidir. Hedef kitlenizin anladığı bir pazara sahip olup olmadığınızı bilmek öncül görevinizdir. Kitleniz, ürününüzün ne olduğunu anlamazsa, ve bunun diğer mevcut olan ürünlerle karşılaştırmasını yapamıyorsa, kabul edin ki yeni bir pazardasınız. Bu da tamamen farklı strateji ve taktikler gerektiren zorlu bir yolda olduğunuz ve ürününüzü tanımak için çabalamanız gerektiği anlamına gelir. Her iki şartta da, işe tam olarak işin neresinde durduğunuzu çözerek başlayın, gerisi çorap söküğü gibi gelecektir.
Aeropalinoloji nedir?
Aeropalinoloji, havada sıklıkla rastlanan polen sporların ait olduğu cinsleri araştırır. Polen toplama sayma ve örnekleme teknikleri gibi işlemlerle uğraşır. Çalışılan istasyonun alerjen bitki ve mantar cinsleri tespit edilir. Meteorolojik kaynakları da kullanarak polenlerin ve sporların havadaki miktarının mevsimsel değişimi hakkında bilgi verir. Aeropalinolojinin temel amacı polen takvimleri oluşturmaktır. Polen ve sporların yanında havada bulunabilen alerjenik etkiye sahip birçok mantar cinsini (airborne fungi) ve özellikle iç ortamlarda bulunan akarları da (mikroskobik böcek türü) inceler. Birçok otorite tarafından Aerobiyoloji’nin başlangıcı Hipokrat’ın “ Havadaki tozların insanları etkilemesi” üzerine söylediği sözler olarak kabul görür. Bu bilim dalının gelişmesi ise 18. yüzyıl başlarında vuku bulur. Alman botanikçi Koelreuter rüzgarın polenleri taşıyabileceğini keşfederken, bir başka botanikçi olan Knight, rüzgarla taşınan bu polenlerin çok uzaklara götürülebileceğini dile getirmiştir.Charles Darwin’in Kuzey Afrika seyahati sırasında karadan çok uzakta olmasına rağmen havadaki polenleri saptayabilmiştir. Polenlerin alerjik hastalıklardaki rolü ise ilk olarak Riedlin’in araştırmasında güllerin astıma neden olabileceğini saptaması üzerine önem kazanmıştır. İlerleyen yıllarda Bostock’un yaptığı göz, burun ve deri testleri polenlerin astım ve saman nezlesine neden olabileceği yönündeki ilk kanıtları doğurmuştur. İlk aeropalinolojik çalışmanın ise İngiltere’de Charles Blackley tarafından yapılmıştır. Kendisinin de yakalandığı saman nezlesine neden olan polenlerin havadan geleceğini düşünerek vazelinle kapladığı lamı 24 saat boyunca havada bıraktı ve daha sonra ışık mikroskobu altında inceledi. Blackley tarafından belirlenen 1 cm2 lik alandaki polen sayım tekniği daha sonra geliştirilerek Durham tarafından benimsenmiş ve 1946 yılında Amerika Alerji Akademisi bunu standart sayım tekniği olarak kabul etmiştir.
Reklam
Pharrell Williams'ın Happy Klibi Kopya mı?
Brooklyn'de yaşayan 24 yaşındaki oyuncu ve dansçı Anne Marsen tarafından 2011 yılında hazırlanan video Pharrell Williams'ın Happy klibiyle benzerlikleri bulunuyor. Kopya olup olmadığına siz karar verin.
Reklam
Minik Okurlara: En Güzel Çocuk Kitapları
İstasyonda Valsİlk kitabı 'Çarpık Ev' ile çocuk edebiyatında dikkatleri üzerine çeken Burcu Aktaş, yeni romanı 'İstasyonda Vals'te küçük bir kasabanın ve kasaba insanlarının başından geçen bir macerayı konu ediniyor. Film Mehmet'i, pastanenin Nevin Hanım'ını, mobiletli Bebek Amca'yı, kadınları, erkekleri ve çocukları kısacası İstasyon Meydanı'nın insanlarını mutlu eden lunaparktır, İstasyon Sineması'dır ve bir de orkestradır. Günün birinde bunlardan biri eksilirse meydanda neler olur? Burcu Aktaş, okurlarına küçük bir dünyanın kapılarını aralarken alıştığımız ve benimsediğimiz şeylerin hayatımızdan eksilmesiyle neler yaşadığımızı etkileyici karakterlerle anlatıyor. Küçük - büyük bütün çocukların keyifle okuyacakları bir roman “İstasyonda Vals”. On Numara Çocuklar Çocuk ve Gençlik Yayınları Derneği'nin (ÇGYD) 2012 yılının 'En İyi Çocuk Öyküleri Kitabı Ödülü'nü alan Hacer Kılcıoğlu, çocukların severek okuduğu romanlarına bir yenisini daha ekledi. 'On Numara Çocuklar' adlı yeni romanı çocukların aile büyükleriyle bağlarını, yaşamlarını değiştiren dönemeçleri, çocukların gözünden duyarlı ve samimi bir üslupla aktarıyor. Çocukların gündelik yaşamını dolduran okul hikâyelerini, aile içi ilişkilerini ve dostluklarını özgün bir kurguda kucaklayan kitap, üç ana kahramanın ayrı ayrı maceralarının yer aldığı diğer kitapları seven çocuklar kadar, yazarla ilk defa buluşacak çocukları da zeka alıştırmalarıyla dolu bir okuma keyfine davet ediyor. Çocukların Hakları Var Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından 1990 yılında yürürlüğe giren Türkiye'de ise 1995'te kabul edilen Çocuk Hakları Sözleşmesi, her çocuğun kendi hakkını bilmesi açısından son derece önemli. Can Çocuk Yayınları, Çocuk Hakları Sözleşmesi'ni her çocuğun anlamasını ve öğrenmesini sağlayacak 5 kitaptan oluşan set ile öyküleştirdi. Sadece çocuklar için değil, öğretmenler, anneler ve babalar için de yol gösterici olacak bir kaynak kitap niteliğinde olan seri, çocuk haklarını öyküler eşliğinde ele alıyor. İlk kitap 'Anne Ben Yapabilirim”, sözleşmenin üçüncü maddesi olan çocuğun temel yararlarını ele alıyor. İkinci kitap 'İnsan Okur' ise eğitim haklarını hem eğlenceli hem de öğretici bir öyküyle anlatıyor. Üçüncü kitap 'Hey Küçük', çocuğun kendini ifade ve kendiyle ilgili konularda kararlara katılma hakkını ele alıyor. Dördüncü kitap 'Kardeşlik Çemberi'ndeki öykü, çocuklar arasında ayrımcılık yapılamayacağını belirten sözleşmenin ikinci maddesi üzerine kurul. Son kitap olan 'Sihirli Çaydanlık' ise sözleşmenin altıncı maddesindeki her çocuğun yaşama, yaşamını devam ettirme ve geliştirme hakkını mercek altına alıyor. Arkadaşlık Sihirlidir Amerika Birleşik Devletleri'nde ve yayınlandığı her ülkede en çok satılan çizgi romanlar arasında yerini alan 'My Little Pony' alışılmış anlamda bir çocuk çizgi romanı değil. Okuduğunuz zaman göreceğiniz gibi içindeki espriler son derece ince. Amerika Birleşik Devletleri’nde ciddi miktarda 14 yaş üstü erkek okuru var. Çizgi film daha ziyade 5 ila 7 yaş kız çocuklarını hedeflerken, MLP çizgi romanı yetişkinlere de hitap edebiliyor. Hem eğlenmek hem öğrenmek hem de çocuğuyla sıkılmadan kitap okumak isteyen anne- babalar için ideal. Küçük Filozof Dünya çocuklarına felsefeyi sevdiren dokuz kitaplık 'Filozof Çocuk' serisinin yazarı Fransız filozof Oscar Brenifier ’den, küçük çocukların düşünme eğitimi için sıra dışı bir başvuru dizisi: “Küçük Filozof”. Çocukların hayatı öğrenirken sorduğu basit sorulara cevap veremediğiniz oldu mu hiç? Yanıtlar içine sinene kadar sorgulamayı bırakmayan “küçük filozoflar” için harika bir seri olma özelliği taşıyor. Küçük Filozof kitapları, Filo ve Zof karakterlerinin yardımıyla, 3-6 yaş arasındaki çocukların kafalarını kurcalayan ilk büyük sorular üzerine yoğunlaşarak, minik okurlarını bu soruların peşinde masalsı bir gezintiye çıkarıyor. Çocukların, “Neden istediğimi yapamıyorum? ”, “Söyle anne, ben neden varım? ”, “Neden okula gitmek zorundayım?” veya “Söyle baba beni neden seviyorsun?” gibi sürpriz sorularıyla karşı karşıya kalan ebeveynler için vazgeçilmez bir başvuru kaynağı olan Küçük Filozof serisi, çocukların zihnini karıştıran ve hayata bakış açılarına yön veren bu sorulara verdiği yanıtlarla, çocukların eleştirel düşünme becerisi geliştirmelerine de katkı sağlıyor. Sherlock, Lüpen ve Ben - Siyahlı Kadın Polisiye edebiyatının efsanevi karakterlerinden Sherlock Holmes, gençlerin ve çocukların ilgisini çekecek bir kitapla karşımızda. 'Sherlock, Lüpen ve Ben - Siyahlı Kadın' çocuklar için zihin açıcı olmanın yanı sıra eğlenceli de. Küçük dedektifin maceralarının anlatıldığı romanın konusu ise şöyle; maceranın anlatıcısı Irene Adler, Sherlock Holmes’ün ilk ve tek kız arkadaşı. Ekibin üçüncü üyesi ise centilmen hırsız Arsen Lüpen. Henüz dünyaya nam saldıkları serüvenlere imza atmamışlar. Gençlik yılları yani. Örneğin Dr. Watson yok ortalıkta. Gençlerin babaları, anneleri çıkıyor sürekli olarak karşımıza. Bu üçlü ailelerinin zoruyla geldikleri Saint-Malo adlı kasabada, yaz tatilinde tanışıp bir araya gelirler. Bu sakin kasabanın sahilinde, bir gün bir ceset karaya vurur. Yapılan incelemeler sonucu buldukları ceset birkaç yerde farklı isimlerle kaydı olan bir adama aittir ve tabii ki gizemli katili veya katillerinin kim olduğunu bulmak afacan üçlüye düşer. Saftirik Greg'in Günlüğü Yazar ve illüstratör Jeff Kinney’in kahramanı Greg yazmak zorunda kalınca ortaya hem gençlerin hem de büyüklerin gülerek okuyacakları bir günlük çıkıyor. Çocuk olmak ne zordur değil mi? Gelişimini henüz tamamlamamış ufaklıklarla, her gün tıraş olmak zorunda olan azmanların aynı sıralarda oturmak zorunda kaldığı ortaokulda okuyan Saftirik Greg’in maceraları bir zamanlar benzer şikâyetlerle dolu olan yetişkin okuyucuları ve halen aynı sıkıntıları çeken gençleri oldukça eğlendirecek. Vatan Kitap 
Dikkat! BP Meksika Körfezi'ne Geri Dönüyor
Amerikan Çevre Koruma Ajansı, Meksika Körfezi’nde 2010′da yaşanan Deepwater Horizon çevre katliamından bu yana askıya aldığı BP’nin devlet ihalelerine katılma hakkını geri verdi. 20 Nisan 2010′da Londra merkezli petrol şirketi BP’nin ihmali yüzünden Meksika Körfezi’nde yaşanan patlamada 11 işçi yaşamını yitirmiş ve devam eden üç ayda Meksika Körfezi’ne yaklaşık 5 milyon varil petrol sızmıştı. Dünyanın en büyük petrol sızıntısına neden olan olaydan sonra BP körfezi temizlemekten sorumlu tutuldu ve temizlik çalışmalarına şimdiye dek 14 milyar dolar harcadı. Buna rağmen, körfezde hala temizlenmemiş milyonlarca galon ham petrol olduğu belirtiliyor. BP, ayrıca 4 yıl boyunca ABD’deki petrol ihalelerine katılamama cezası almıştı. ancak 13 Mart 2014′te sondaj hakları için Amerikan devletinin açacağı yıllık ihalelere bir hafta kala BP’ye uygulanan ambargonun kaldırıldığı ortaya çıktı. Tarihin en feci petrol sızıntısı olarak kayda geçen felaketten ihmali sebebiyle sorumlu olan ve maddi yaptırımın yanı sıra Meksika Körfezi’nden uzaklaştırılan BP, şimdi aynı körfeze 43 yeni sözleşme ile geri döndü. BP’nin sicili kalabalık Deepwater Horizon, BP’nin kusurlu bulunduğu ilk büyük felaket değil. BP, 2005′te Teksas kentinde 15 kişiyi öldüren rafineri patlamasında da suçlu bulunmuştu. Ardından 2006′da ABD Adalet Bakanlığı’nın bir raporunda BP’nin kuzey kutbundaki en büyük petrol sızıntısına sebep olan Alaska boru hattındaki çürüme kanıtlarını kasıtlı olarak görmezden geldiği bilgisi yer almıştı. (care2/Yeşil Gazete)
"Keşke O Filmde Oynamasaydım" Diyen 19 Ünlü Oyuncu
Kariyer basamaklarını tırmanırken pek çok projede çalıştılar. Ama bazı filmlerde rol almak onlara göre büyük hataydı. Brad Pitt, Nicole Kidman, Ben Affleck, Halle Berry, Will Smith ve daha birçok oyuncu, kariyerlerinin en kötü projelerini anlattı. İşte ünlülerin rol aldıkları filmlerle ilgili itirafları!
Reklam
Reklam
Apple İOS 7.1.1 Güncellemesini Yayınladı
Apple’ın mobil cihazlar için geliştirdiği iOS 7’nin son güncellemesi yayınlandı. ABD’li teknoloji devi bu güncelleme ile iPhone 5S için geliştirdiği Touch ID adlı parmak izi sönsürü ve sanal klaveyde bazı iyileştirmeler yapıyor ve hataları gideriyor. ABD’li teknoloji devi Apple’ın iPhone, iPod touch ve iPad gibi mobil cihazlar için geliştirdiği iOS 7’nin son güncellemesi olan iOS 7.1.1 yayınlandı. Özellikle iPhone 5S için geliştiriline Touch ID adı verilen parmak izi sensöründe iyileştirmeler getiren güncelleme Apple’ın bu teknolojiye ileriye dönük büyük bir önem verdiğini gösteriyor. Ayrıcı bluetooth bağlantılı bazı klavyelerde yaşanan sorun yeni güncellemeyle de ortadan kaldırılmış oldu. Böylelikle mobil cihazlarına bluetooth üzerinden klavye bağlamak isteyenlerin sürekli yaşadığı bağlantı kopukluğu sorunu da giderildi. Öte yandan söz konusu güncellemenin 2 Haziran’da tanıtılması beklenen iOS 8’e hazırlık olduğu da gelen haberler arasında. Apple Dünya Geliştiriciler Konferansı WWDC 2014’te muhtemelen bir sonraki iPhone modelinde kullanılmak üzere yeni mobil işletim sistemi olan iOS 8’i tanıtacak. ABD’nin San Francisco kentinde yapılacak olan konferansı biletleri satışa çıktıktan birkaç dakika içinde tükendi. Şimdi herkes, Apple’ın bu yıl tanıtacağı iPhone 6’nın ip uçlarını da bu konferansta görmeyi umuyor. ZAMAN-ONLINE.DE
Ölüm Tehlikesiyle Test Edilen 7 İnsan
Evet şifreyi buldular; bir çok felaketten kurtuldular, ölmediler. Ama gelin görün ki bu galeriye şanslı diye koyduğumuz insanların tamamı şu an ölü. Demek ki neymiş ölümden kaçış yokmuş. 'Her nefis ölümü tadacaktır' konulu galerimize hoşgeldiniz :) Dipnot:Bu dünyada şansın olacak hacı.
Reklam
İphone İçin Olmazsa Olmaz 13 Sosyal Medya Uygulaması
1 milyardan fazla tekil ziyaretçisi ile Youtube video siteleri arasında 2013 yılında liderliğini korumuş. 500 milyondan fazla kullanıcı sayısına sahip Pinterest, %69’luk bir oranla bayan üyelere sahip. Yine 2013 yılında toplam üyelerin içerisinde Facebook ile gelenlerin oranı ise sadece %6’ya denk geliyormuş. Pinterest rakamlarında en çok dikkat çeken ise paylaşılan pinlerin %80’i Repin edilmiş. Pinterest, Repin butonu ile farkı sağlamışa benziyor. Hali hazırda yüklenmiş 16 milyardan fazla fotoğraf ile sosyal medyanın gözbebeği olan Instagram’da her kullanıcıya ortalama 40 fotoğraf düşmüş. 2014 yılında bu rakam bakalım ne kadar olacak. 1 milyardan fazla kullanıcısı olan sosyal ağda her gün 5 milyondan fazla fotoğraf paylaşımı gerçekleşmiş. İş dünyasının değişmeyen sosyal medya mecrası Linkedin aylık 200 milyondan fazla kullanıcıya ev sahipliği yapmış. Grupları ile öne çıkan Linkedin’de, 1.5 milyon grup kayıt edilmiş. Linkedin kullanıcılarının %27’si ise siteye mobilden erişmişler. Google’ın büyük umutlarla pazara giriş yaptığı sosyal ağ Google+ aylık 343 milyon aktif kullanıcı sayısına ulaşmış. Pinterest’te yer alan bayan kullanıcı sayısı bu ağda erkek kullanıcılar ile yer değiştirmiş. Google Plus’ın öne çıkan özelliği +1 butonu günde ortalama 5 milyardan fazla kullanılmış. Sosyal ağ pazarında en büyük iki isme geldik. Liderliğini kaptırmayan Facebook rakamları ile göz doldurdu. Facebook’ta 2013 yılında 10 milyondan fazla uygulama kullanılmış. Günde 350 milyondan fazla fotoğraf paylaşımı gerçekleşmiş. Yapılan paylaşımlara ilk 5 saat içerisinde %75’lik oranla ilgi gösterilmiş. Facebook pazarlamacıların gözdesi olmaya devam ederken Twitter rakamlarından bahsedelim. USMED’in infografiğine göre 2013 yılını 500 milyondan fazla kullanıcı ile kapatan Twitter, %60’tan fazla mobil kullanıcıya sahip. Twitter seneyi günde ortalama 400 milyon Tweet paylaşımı ile kapatmış. Bu rakam her kullanıcıya ortalama 208 tweet düştüğünü gösteriyor. Twitter’da en ilginç veriler ise 20 milyondan fazla fake hesap olması ve tweetlerin %28’i “lütfen RT” içeriğinde olması.
Misak-ı Milli 94 Yıl Sonra Yayınlandı
Yıllardır kayıp olduğu sanılan Türkiye'nin kuruluş belgesi Misak-ı Milli'nin orjinal hali ilk kez yayımlandı.İstiklal Savaşı’nın ruhu, modern Türkiye’nin kuruluş ve varoluş belgesi olarak bilinen Misak-ı Milli’nin orijinal el yazması metni senelerden bu yana aranıyordu ama bir türlü bulunamamıştı.9 SAYFALIK GÖRÜNTÜLERİ 94 YIL SONRA YAYINLANDIMisak-ı Milli’nin Ankara’da ATASE Arşivi’nde saklanan orijinal nüshası geçen hafta Genelkurmay Askeri Tarih ve Stratejik Etüd Daire Başkanlığı tarafından, tarih yazılarıyla tanınan gazeteci – yazar Murat Bardakçı’ya hediye edildi. Kuruluş belgesinin dokuz sayfalık görüntüleri, metnin Osmanlı Meclis-i Mebusanı’nda kabulünün ve ilanının üzerinden 94 sene geçtikten sonra bugün ilk defa Habertürk’te yayımlandı.'ÇAĞDAŞ TÜRKİYE'NİN KURULUŞ SENEDİ''Türkiye’de neredeyse bütün tarihi tartışmalarda ve ilkokullardan başlayarak üniversitelerdeki inkılâp tarihi derslerine kadar eğitimin hemen her seviyesinde hep bir belgeden bahsedilir; çağdaş Türkiye’nin kuruluş senedi olduğu, İstiklâl Savaşı’nın bu belgenin verdiği ruh ile kazanıldığı ve devletin varoluş beyannâmesi olma kimliği taşıdığı söylenir. Misak-ı Milli'den söz ediyorum…6 MADDELİK BİLDİRİMisak-ı Milli, Osmanlı İmparatorluğu’nun son Meclis- i Mebusanı’nın 28 Ocak 1920’de kabul ettiği altı maddelik bir bildiri idi. Birinci Dünya Savaşı’ndan yenik olarak çıkmamızın ardından, 1918’in 30 Ekim’inde imzaladığımız Mondoros Mütarekesi ile vatan toprakları henüz resmen olmasa da fiilen işgale uğramış ve İstanbul’da toplanan Meclis, ülkenin toprak bütünlüğü ile gelecekte uygulanacak dış politikanın esaslarını belirleyerek altı maddelik bir belge haline getirmişti.121 MİLLETVEKİLİNİN İMZASI VARMisak-ı Milli adı verilen bu belgenin altında, toplantıya katılan ve kararı oybirliği ile kabul eden 121 milletvekilinin imzaları vardı. 'Çağdaş Türkiye’nin kuruluş belgesi', 'varoluş senedi' ve 'Türkiye’nin Magna Carta’sı' diye nitelenen Misak-ı Milli'nin metni sonraki senelerde defalarca yayınlandı ama dokuz sayfalık belgenin orijinalinin görüntüleri şimdiye kadar hiçbir yerde çıkmadı.Habere Dikkat
Anıtkabir'e 3 Boyutlu Sanal Ziyaret
Anıtkabir internet üzerinden 3 boyutlu sanal ziyarete açıldı. 23 Nisan'a özel 'Anıtkabir'e 3 boyutlu sanal ziyaret' 4 başlık altında gerçekleştiriliyor. Anıtkabir'in girişi, Aslanlıyol, Mozole ve Tören alanı bölümleri ziyaret edilebilen alanlar arasında. Google Earth üzerinden açılan uygulamaya, 3dkonut.com internet adresinden de ulaşılabiliyor. CNN TÜRK
23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı Doodle oldu
23 Nisan 1920′ de TBMM'nin açılmasıyla kutlanmaya başlanan 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı her yıl 23 Nisan tarihinde ülkemizde büyük bir coşkuyla kutlanıyor.23 Nisan nedir? 23 Nisan’da ne oldu? 23 Nisan’ın önem ve geçmişi…23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı, Türkiye Cumhuriyeti‘nin ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti‘nin resmî tatil günlerinden ve ulusal bayramlarından biridir. Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu ve ilk cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk tarafından dünya çocuklarına armağan edilmiştir. Neden 23 Nisan?Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk, savaş yıllarında öksüz ve yetim kalan çocuklara moral vermek, öksüz ve yetim çocukların sevinmelerini sağlamak için 23 Nisan tarihinde bahar şenliği havasında kutlamalar düzenleyerek bu önemli güne ?Çocuk Bayramı? ismi vermiştir. Bununla beraber Ulusal Egemenlik bayramı ise Türkiye Cumhuriyeti? nin kurulmasını sağlayan TBMM? nin açılışını kutlamak için düzenenlenen milli bir bayramdır. Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramının aynı tarihe denk gelmesi dolayısıyla, bayramın adı ? 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı? olarak belirlenmiştir. 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı, Türkiye Cumhuriyeti’nin ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin resmî tatil günlerinden ve ulusal bayramlarından biridir. Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu ve ilk cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk tarafından dünya çocuklarına armağan edilmiştir. Bu bayram, TBMM’nin açılışının birinci yılında kutlanmaya başlanan 23 Nisan Millî Bayramı ve 1 Kasım 1922′de saltanatın kaldırılmasıyla, önce 1 Kasım olarak kabul edilen, sonra 1935′te 23 Nisan Millî Bayramı’yla birleştirilen Hâkimiyet-i Milliye Bayramı ile Himaye-i Etfal Cemiyeti’nin 1927′de ilan ettiği ve ilki Atatürk’ün himayesinde düzenlenen 23 Nisan Çocuk Bayramı’nın kendiliğinden birleşmesiyle oluştu. 1980 darbesi döneminde Milli Güvenlik Konseyi, bu bayrama resmî olarak “23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı” adını verdi. Hakimiyet-i Milliye Bayramı (önceleri 1 Kasım, sonra 23 Nisan), saltanatın kaldırılışının ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunu gerçekleştiren TBMM’nin açılışının egemenliği padişahtan alıp halka vermesini kutlamak amacını taşırken, Çocuk Bayramı savaş sırasında yetim ve öksüz kalan yoksul çocukların bir bahar şenliği ortamında sevindirmek amacını taşımaktaydı. Türkiye Radyo Televizyon Kurumu, UNESCO’nun 1979′u Çocuk Yılı olarak duyurmasının ardından, TRT Uluslararası 23 Nisan Çocuk Şenliği’ni başlatarak, bayramı uluslararası düzeye taşımıştır.Günümüzde bayrama birçok ülkeden çocuklar katılmakta, çeşitli gösteriler hazırlanmakta, okullarda törenler ve çeşitli etkinlikler düzenlenmektedir. Ayrıca 1933′te Atatürk’le başlayan çocukları makama kabul etme geleneği günümüzde çocukların kısa süreliğine devlet kurumlarının başındaki memurların yerine geçmesi şeklinde devam etmektedir. 23 Nisan’ın Bayram olmasıTBMM’nin açılışından 2000′li yıllara kadar Türkiye Cumhuriyeti’ne ait bu ulusal bayram konusunda eksik bilgilenme ve yanlış tarihlendirmeye çokça rastlanmıştır.Hatta bazı tarihçilerce böyle bir günün tarihinin genişçe araştırılmamış olması büyük bir eksiklikti. Yrd. Doç. Dr. Veysi Akın 1997′de yayımlanan bir makalesiyle bu eksikliği gidermeye çalışmıştır. 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nın ortaya çıkışında 3 ayrı bayramın payı vardır. Çocuk Bayramı tamamen ayrı bir kavram olarak gelişirken, Ulusal Egemenlik ve 23 Nisan Bayramları baştan ayrı bayramlarken, birleşmişler; en son da onlara Çocuk Bayramı katılmıştır. 23 Nisan, Türkiye Cumhuriyeti’nde 23 Nisan 1921′de resmî bayram olarak kabul edilmesinden bu yana, değişik adlarla da olsa resmî törenlerle kutlanmıştır. En yalın haliyle bu törenlerde İstiklâl Marşı okunur ve saygı duruşunda bulunulur. Yeni uygulamaya konulan yönetmeliğe göre, önceki yıllarda uygulanan koltuk devri uygulamasına son verildi. Ulusal ve Resmi Bayramlarda Yapılacak Törenler Yönetmeliği’nde yapılan değişiklikle, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nda çocuklara koltuk devretme uygulaması kaldırıldı. 23 Nisan’ın Çocuk Bayramı olarak kutlanışı 23 Nisan 1927′de Atatürk’ün himayesinde başlamış,Cumhurbaşkanlığı Bandosu çocuklar için konser vermiş ve Ankara’da çocuk balosu düzenlenmiştir. 1928′de Dr. Fuat (Umay) Bey’in teklifiyle daha geniş içerikli bir program hazırlanmış, ilanlar verilmiş, halk davet edilmiş, çocuk alayları oluşturulmuş, yarışmalar ve geziler düzenlenmiştir. 1929′daki 23 Nisan’dan önce HEC 23-30 Nisan haftasını çocuk haftası olarak duyurmuş, etkinlikler çoğaltılarak bir haftaya yayılmıştır. Asıl bayram yine 23 Nisan’da kutlanmış, çocuk balosu yine Atatürk tarafından himaye edilmiştir. Yine de HEC ve Türk Ocağı’nın bütün çabalarına rağmen ülke çapına yayılmada sorunlar yaşanmıştır. Birkaç yıl böyle gitmesi üzerine,Kırklareli milletvekili Dr. Fuat Umay’ın teklifiyle 20-30 Nisan arasında tüm telgraf ve mektuplara Himaye-i Etfal Şefkat Pulu yapıştırılması mecliste onaylandı. Yasa, 14 Nisan 1932′de yürürlüğe girdi. 1933 23 Nisan’ında Atatürk yeni bir gelenek başlattı. O Sabah çocukları makamında kabul etti ve onlarla sohbet etti. Aynı yıl stadyumlarda beden hareketi gösterileri yapılmaya başlandı. O bayram, Milli eğitim Bakanı Reşit Galip Bey’in kaleme aldığı Andımız çocuklar tarafından ilk kez okundu. 1933′te artık Çocuk Bayramı devlete de mal olmuştu. Yine de 1935′teki yasa değişikliğinde çocuk bayramında hiç söz edilmedi. Yalnız resmî ismi konmamış olsa da, Milli Hâkimiyet Bayramı’nın yanında “23 Nisan Çocuk Bayramı”, devlet ve toplum örgütlerinin ortaklaşa hazırladığı programlarla kutlanmaya devam edildi. 1970′lerde artık 23 Nisan Çocuk Bayramı tüm ulustan katılım alan bir bayram halini almıştı. 1975′ten itibaren TRT de programlarıyla destek vermiş, 1979′da resmî Millî Hakimiyet Bayramı törenlerine çocukların da katılmasına karar verilmiş, 1980′de de “Çocuk Parlamentosu” oluşturulmuştur. Böylece 23 Nisan Çocuk Bayramı, Millî Hakimiyet Bayramı’yla tamamen aynı etkinliklerde kutlanmış oluyordu. Nitekim 1981′de birleştirilecekti. Günümüzde 23 Nisan günlerinde bayram Türkiye Cumhuriyeti devleti erkanının başta Anıtkabir olmak üzere çeşitli Atatürk anıtlarında yaptıkları resmî törenlerle başlamakta, stadyumlarda ilköğretim öğrencilerinin hazırladığı gösterilerin sergilenmesi ve resmî geçit töreniyle devam etmektedir. Akşamları da büyük şehirlerde fener alayı düzenlenir. Resmî törenlerden sonra bayram yeri olarak nitelendirilen çayırlarda güreşler, koşular ve başka çeşit yarışmalar düzenlenir. Çeşitli sivil toplum örgütleri veya kuruluşlar tarafından düzenlenen etkinlikler yer alır. Önceden belirlenmiş öğrenciler kısa bir süreliğine kurumlardaki devlet memurlarının makamlarına oturur, onlarla orada sohbet edilir. Ayrıca 23 Nisan günü Türkiye’de resmî tatil günüdür. İlköğretim öğrencilerine 24 Nisan günü de tatildir.
Reklam