Görüş Bildir
Aşırı Kahve Tüketiminin Zararları
Kahvenin dikkat dağınıklığı, yorgunluk gibi sorunlara geçici çözüm olduğu doğrudur ama fazlası zarara dönüşebilir. İşte aşırı kahve tüketiminin zararları… Kalbe büyük zararları var Aşırı kahve tüketimi kalbin ritmini olumsuz yönde etkiliyor. Kahvenin içerdiği kafein fazla tüketildiğinde, kalpte ritim bozuklukları meydana gelebiliyor. Düzensiz kalp atışları kalp çarpıntısına ya da taşikardi gibi rahatsızlıklara neden olabiliyor. Doktorlar özellikle kalp hastalarının sınırlı miktarda kahve içmelerini tavsiye ediyor. Tansiyonunuzu yükseltebilir Düzenli olarak günde dört beş bardak kahve içenler üzerinde Edinburgh Üniversitesinin yaptığı araştırmalarda kandaki basınç, yani tansiyon hızla yükseldi. Yapılan testlerde, yüksek miktarda kahve tüketiminin tansiyonu hızla yükselttiği görüldü. Ülseriniz varsa dikkat edin Kahve, ülser gibi mide rahatsızlıklarına neden olmasa da, bu hastalıkların varlığında kötüleşmesini tetikliyor. Kahve, midenin asit salgılamasını uyarıyor. Şeker hastaları dikkat Bu sene açıklanan iki raporda; kafeinin Tip 2 şeker hastalığı üzerindeki etkileriyle ilgili olarak farklı görüşlere yer verildi. Amerika’da yapılan araştırmalarda, yemek zamanlarında yükselen kan şekeriyle birlikte tüketilen kahvenin şeker hastalığını olumsuz yönde etkilediği ortaya çıktı. İngiltere ise, yapılan bu araştırmanın yetersiz olduğunu ve Tip 2 şeker hastalığının kahveden olumsuz yönde etkilenmediğini açıkladı. Uzmanlar kahvenin içindeki kafeinin değil, minerallerin şeker hastalığına karşı koruyucu bir etkisi olduğunu savunuyorlar. Vücutta su kaybına yol açıyor Uzmanların bir kısmı kahvenin vücutta sıvı kaybına neden olduğunu savunurken, bir kısmı da bu kaybın önemsiz derecede az olduğunu savunuyorlar.
Mesut Özil de Tito'yu Andı!
Henüz 45 yaşında vefat ederek futbol dünyasını yasa boğan Tito hakkında Mesut Özil de başsağlığı mesajı yayınladı.Kanser sebebi ile 45 yaşında vefat eden Barcelona'nın eski teknik direktörü Tito, futbol dünyasını derinden sarstı. Dünyanın her yerinden gelen başsağlığı mesajlarından biri de Barcelona'nın ezeli rakibi Real Madrid'in eski 10 numarası Mesut Özil'den geldi. Twitter'dan 'huzur içinde uyu Tito Villanova' açıklaması yapan Türk asıllı Arsenal'in oyuncusu üzüntüsünü paylaşmış oldu.Eurosport
Barcelona Eski Teknik Direktörü Tito Vilanova Hayatını Kaybetti
İspanya'nın en önemli spor gazetelerinden Marca'nın haberine göre Barcelona eski teknik direktörü Tito Vilanova hayatını kaybetti. İspanya'nın en öenmli spor gazetelerinden Marca'nın haberine göre Barcelona eski teknik direktörü Tito Vilanova hayatını kaybetti. Barcelona'da yardımcı antrenörlük görevinden sonra 2012 yılında takımın başına getirilen Tito Vilanova hayata gözlerini yumdu. Uzun zamandır kanser hastalığı ile mücadele eden Tito yoğun bakımda tedavi görüyordu. Eurosport
Yaz Aylarında Güneşe Dikkat
İngiltere’de ölüme neden olabilecek cilt kanserine yakalanma oranının 1970′lere göre 5 kat arttığı ifade edildi. İngiltere Kanser Araştırma kurumu artışı, ucuz paket tatiller ile solaryuma bağlıyor. İngiltere Kanser Araştırma kurumunun verilerine göre her yıl 13 binden fazla kişi malin melanoma yakalanıyor. Bu oran 1970′lı yılların ortasında 1,800 kişi yakınında idi. Kurum sayıdaki artışı, Avrupa’daki paket tatillere ilginin 1960′lardan itibaren artmasına bağlıyor. Solaryuma giren insan sayısındaki yükseliş da kanser vakalarındaki artışın nedenleri arasında sayılıyor. Malin melanom şu anda en sık görülen beşinci kanser türü. Her yıl iki binden fazla insan bu nedenden yaşamını kaybediyor. İngiltere’de her yıl, her 100 bin kişiden 17′sine malin melanom teşhisi konuluyor. Bu rakam 1970′lerde sadece üç olarak tespit edilmişti. Uzmanlara göre, açık renk tenliler, vücudunda fazla sayıda ben ya da çil olanlar, daha önce güneş yanığı geçirmiş olanlar ya da ailesinde malin melanom geçmişi olanlar risk altında. Uzmanlar hastalıktan korunmak için gölgede kalmayı, güneşe çıkılacaksa da çıplak kalınmamasını ve minimum 15 faktörlü güneş kremlerinden kullanılmasını tavsiye ediyor. İngiltere Kanser Araştırma Kurumu’nun istatistik bölümü sorumlusu Nick Ormiston-Smith “1970′lerin ortalarından bu yana, İngiltere’de malin melanoma rastlanma oranları bugün en sık karşılaşılan 10 kanser çeşidinden çok daha hızlı bir biçimde arttı” diyor.Ormiston-Smith “Sıcak iklimlerde tatil yapmak maddi açıdan daha kolay hale geldi ve solaryum 1970′lerden bu yana daha yaygınlaştı… Fakat biliyoruz ki ultraviyole ışınlarına güneş ya da solaryum dolayısı ile çok fazla maruz kalmak deri kanserinin ana sebebi” uyarısında bulunuyor. haber kaynağı: 724saglik.org/sağlık haberleri
Vilanova'dan Kötü Haber
İspanya'da Barcelona kulübünün emektar isimlerinden olan ve bir sezon teknik direktörlük yapan Tito Vilanova'nın yoğun bakımda olduğu bildirildi. İspanya ulusal radyosu, yaklaşık iki yıldır kanser hastalığıyla mücadele eden Tito'nun sağlık durumunun kötüleşmesi üzerine geçen cuma günü Barcelona'da hastaneye kaldırıldığını, ameliyat edildiğini ve yoğun bakımda tutulduğunu duyurdu. 2008-2012 yılları arasında, Barcelona'da teknik direktör Josep Guardiola'nın yardımcılığını yapan Tito, Guaridola ayrıldıktan sonra 2012-2013 sezonunda takımın başına geçmişti. Sağlık sorunu çıkınca iki kez ameliyat edilen, bir süre ABD'de tedavi gören ve istenen olumlu yanıtlar alınamayınca teknik direktörlüğü bırakmak zorunda kalan 45 yaşındaki Tito'nun sağlık durumun çok ciddi olduğu belirtildi.
Türkiye Diyabet Vakfı Yaratıcı Mucitler Arıyor
Türkiye Diyabet Vakfı diyabetle ilgili farkındalığın artırılması ve diyabet hastalarının hayat standardını yükseltmek maksadıyla ‘Sen Bul Diyabet Kolaylaşsın’ isimli proje yarışması başlattı. Yarışma kapsamında Türkiye çapındaki üniversitelerde diyabetin önemi ve hastaların gereksinimi konusunda bilgilendirme ve farkındalık çalışmaları yürütülecek ve öğrenciler diyabete yönelik çözüm önerileri üretmeleri konusunda teşvik edilecek. Projeler, diyabet hastasının yaşamını kolaylaştırması, üretilebilir, hayata geçirebilir ve yaratıcı olmaları gibi kriterler gözününde bulundurularak ödüllendirilecek. Yarışmada birinci olan projeye 30 bin TL, ikinci proje 20 bin TL, 3′üncü projeye de 10 bin TL ile para ödülü takdim edilecek. haber kaynağı:  724saglik.org/sağlık haberleri
Reklam
Uyku Apnesi Kansere Sebep Oluyor
Birçok insanda son derece sık görülen uyku apnesi gerçekleştirilen yeni bir araştırmaya göre kansere sebep oluyor. Gece yeterince nefes alamayan uyku apnesi hastalarının oksijensiz kalması tümörün büyümesine neden oluyor. Uyku apnesi yaşayanların, bu sorunu yaşamayanlara göre kanserden ölme ihtimali ise % 340 daha çok. Şişman, kısa boylu, kısa boyunlu kişilerde sık sık görülen uyku apnesi bunun yanısıra tip 2 diyabet, obezite, kalp krizi, tansiyon gibi hastalıklara da sebep oluyor. 397 kişiyi 20 yıl boyunca izleyen Sdyney Üniversitesi’nden araştırmacılar araştırmaya katılan herkese uyku apnesi olup olmadıklarının anlaşılacağı bir ev verdi ve kansere yakalanma oranları gözlendi.haber kaynağı:  365haber.org/sağlık-haberleri
Aşırı Kahve İçmenin 8 Zararı
Bir önceki yazımda 'Kahve İçmek İçin 11 Nedeni' sizlere sunmuştum.Kahve içmenin keyif verici ve yorgunluk,dikkat dağınıklığı gibi sorunlara geçici çözüm olduğu doğrudur.Ama fazla kahve içmek bu kısa sürede verdiği faydaları yok eder ve zarara dönüştürür.İşte çok kahve içmenin verdiği zararlar;
Reklam
Her Şey Bahane Kahve İçmek Şahane Dedirten 11 Neden
Seul Ulusal Üniversitesi’nden araştırmacıların fareler üzerinde yaptığı bir deneye göre az uyku nedeniyle strese giren fareler kahve aromasına maruz kaldıklarında, beyinlerinde bu strese bağlı olarak oluşan proteinde de bir değişim yaşanıyor.
İşte Parayı Ağzınıza Götürmemenizin Nedeni
Konu kirli paralar: Bilimadamları para üzerinde yaşayan şaşırtıcı sayıda mikrop keşfetti. New York Üniversitesi'ndeki (NYU) Kirli Para Projesi'nde görevli araştırmacılar dolar üzerinde yaptıkları DNS çalışmasında paranın üzerinde yüzlerce çeşit bakteri buldular. NYU araştırmacıları 1 dolarlık banknot üzerinde yaptıkları genetik materyal analizinde, toplam 3 bin çeşit bakteri keşfetti. Bu sayı örneklerin mikroskop altında incelendiği daha önceki çalışmalarda ortaya çıkan sayıdan oldukça fazla. Yine de bu miktar insan dışı DNA'ların ancak yüzde 20'sini kapsıyor. Araştırmacılar, buna neden olarak genetik veri bankalarında bu kadar çok mikroorganizmanın kategori altına alınmamasını gösteriyor. Bol miktarda tanımlanan türlerden biri akneye neden olan bakteriler oldu. Tanımlanan diğer bakteriler ise ülser, zatürre, gıda zehirlenmesi ve stafilokok enfeksiyonları gibi rahatsızlıklara neden oluyor. Hatta bazıları antibiyotik direncinden sorumlu genler taşıyor. NYU Genom ve Sistemler Biyolojisi Merkezi'nden genom sıralama sorumlusu Jane Carlton yaptığı yorumda, 'Bu gerçekten bizleri şaşırttı. Gerçekten de paranın üzerinde üreyen mikroplar bulduk' dedi. Henüz yayınlanmamış bu araştırma uluslararası bir sorun olan kirli para sorununu bir kez daha hatırlattı. Rupiden euroya kağıt paralar dünyada en fazla el değiştiren maddelerden birisi. Hijyenistler uzun zamandan bu yana bunun bir salgının kaynağı olabileceği konusunda uyarılarda bulunuyor. 23 ülke için özel banknotlar yapan Innovia Security Müdürü Philippe Etienne yorumunda, 'Vücut sıcaklığındaki bir cüzdan bakteri üretme kabı gibi.' dedi. Bazı para uzmanları merkez bankalarının ve devlet hazinelerinin mikrobiyolojiden çok paranın sahtesinin yapılabilirliği ve sağlamlığı konusunda endişe duyduklarına dikkat çekiyor. Dünya genelinde her yıl yaklaşık 150 milyar dolar yeni banknot tedavüle giriyor. Yarı keten karışımından yapılmış bir ABD doları 21 aydan daha kısa bir süre sağlamlığını koruyabiliyor. ABD merkez bankası bu yıl toplam nominal değeri 297,1 milyar dolar olan 7,8 milyar banknot yapmak için 826,7 milyon dolar harcadı. Paranın sağlamlığını daha da uzatmak için Kanada'dan Butan Krallığı'na kadar bir çok ülke esnek plastik polimer zardan banknot basıyor. Yen para birimlerindeki maddelerin kamu sağlığına etkisini araştıran Avustralya Ballarat Üniversitesi, 10 ülkedeki süpermarketlerden, restoran ve kafeteryalardan aldıkları kağıt paraları test ettiler. Foodborne Pathogens and Disease dergisinde yayınlanan 2010 yılındaki araştırmada her ne kadar bakteri seviyesi ülkeden ülkeye değişiklik gösterse de polimerden yapılmış paraların üzerindeki bakteri sayısı ketenden yapılmış paraların üzerindeki bakteri sayısından az çıktı. Etienne konuyla ilgili yorumunda, 'Polimerden yapılmış parada önemli olan bu paranın emici özellik taşımaması. Bunun da temizlik açısından yararları var.' dedi. Diğer araştırmacılar da yedi farklı para üzerindeki bakterilerin büyümeleri araştırdı. Antimicrobial Resistance and Infection Control'de yayınlanan araştırma sonucunda bazı mikropların plastik banknotlar üzerinde daha uzun yaşadıkları keşfedildi. İnsan dokunuşu ise sorun yaratıyor. Bakteriler derideki mum tortusundan ve tedavüldeki kağıt paradaki yağdan besleniyor. Araştırmacılar ayrıca kağıt para üzerinde lifli yüzey de keşfetti. Hindistan, Hollanda ve ABD'deki araştırmacı gruplar geleneksel hücre kültürü teknikleri kullanılarak kağıt para üzerindeki bakterilerin yaklaşık 93'ünü izole etmeyi başardı. Londra'daki Queen Mary Üniversitesi'nde görevli mikrobiyologlar 2012'de test ettikleri İngiliz banknotlarının yüzde 6'sında kalın klozetteki miktara eşdeğer bağırsakta enfeksiyona neden e.coli bakterisi buldu. NYU'daki araştırmacılar hücreleri izole ederek mikroskop altında çalışmak yerine yüksek hızlı gen sıralaması ve bilgisayar destekli veri analistleri yaptığından daha fazla türü tanımladı. Deneyde Manhattan'da ismi açıklanmayan bir bankadan geçen yıl alınan 80 adet bir dolarlık banknotlar üzerindeki DNA'lar analiz edildi. Toplamda bu dolarlar 1,2 milyar DNA seğmendi içeriyor. Tüm genetik verileri tutmak için 320 gigabaytlık dijital depo alını kullanıldı. DNA'lar New York'un olduğu gibi çeşit çeşit idi. Bu DNA'ların yarısı insanlara ait çıktı. Araştırmacılar bakteri, virüs, mantar, bitki patojenleri buldular. Hatta şarbon ve difterinin oldukça küçük izlerini buldular. Paraların üzerinde at, köpek ve dahası beyaz gergedan DNA'sı da bulundu. ROBERT LEE HOTZwsj.com.tr
Reklam
Zayıflamada Son Trend: Yeşil Kahve Çekirdeği
Dünya genelindeki kadınlar arasında fırtına gibi esen ve son günlerde ülkemizde de popüler olan yeşil kahve, zayıflamak için yepyeni bir yöntem olarak karşımıza çıkıyor. Diğer kahveler gibi kavrulmayan yeşil kahve çekirdeği kilo vermeye yardımcı olan asitler içerir. Yeşil kahve çekirdeğinin içerisinde bulunan kafein ve klorojenik asit yağ yakımını hızlandırır ve böylelikle de zayıflamanıza yardımcı olur. Bazal metabolizmanızın hızlanmasını sağlar. Kalori yakımını hızlandırır ve kilo verme sağlar. Buna ek olarak yeşil kahve çekirdeği gayet iyi bir antioksidandır ve serbest radikallerin zararlı etkilerini engeller. Kişiye enerji sağlayarak, yorgunluk ve halsizliği önlemede yardımcıdır. Ayrıca diyabet hastaları üzerinde de yeşil kahve çekirdeğinin olumlu etkileri vardır. Yüksek tansiyon üzerinde iyileştirici etkisi bulunur. Yeşil kahveyi günde 2 kere tüketmek yeterlidir. Hazırlanışı; 1 yemek kaşığı kahve fincana konur. Bundan sonra 180 ml sıcak su üzerine eklenir ve 4 dakika kadar demlenmeye bırakılır. haber kaynağı: 724saglik.org/beslenme-diyet
Dylan Tombides, Kanser Nedeniyle Hayatını Kaybetti
Premier Lig ekiplerinden West Ham United'ın genç oyuncusu Dylan Tombides, kansere karşı verdiği savaşı kaybetti. 2011 yılında testis kanseri teşhisi konulan Tombides, henüz 20 yaşında hayata veda etti. Geleceği parlak bir golcü olarak görülen Tombides, Eylül 2012'de Lig Kupası maçında ilk kez West Ham A Takımı'nın formasını giymişti. Tombides aynı zamanda Avustralya 21 ve 17 Yaşaltı Milli Takımlarının formasını giyiyordu.Haberler
Diyabet Gittikçe Yayılıyor…
IDF tarafından yapılan son araştırmalara göre % 8.3’ü yetişkin olmak üzere dünyada toplam 382 milyon diyabetli bulunuyor. 25 yıldan daha az bir zaman içerisinde ise bu rakamın 592 milyona çıkacağı tahmin edilmekte. Ciddi bir artıştan bahsediyoruz. 175 milyon kişi ise diyabetli olduğunu dahi bilmiyor. Yine önemli bir insan sayısı da diyabetten kaynaklanan komplikasyonlar yaşıyor. Toplam diyabetli nüfusunun % 80 lik bölümü ise düşük ve orta gelirli ülkelerde yaşıyor. Gelir düzeyi ve diyabet arasındaki ilişki can yakıcı Ve özellikle ülkemizde her yıl 5-17 yaş aralığında yaklaşık 1.700 kişi tip-1 diyabetli nüfusuna dahil oluyor. Uluslararası Diyabet Federasyonu olan IDF’in yaptığı bir çalışmanın ekran görüntülerini sizlerle paylaşıyoruz...
Reklam
Ekmeksiz Diyet Kilo Aldırır Mı?
Ekmeksiz Diyet efsanesi, temel besin maddesi ekmek olan Türk toplumunun sağlığını ciddi anlamda tehdit ediyor. Yapılan birçok araştırma düşük glisemik indeks ve yüksek protein diyeti uygulamasının kilo kaybının yanı sıra kardiyovasküler risk faktörlerini de artırdığını gösteriyor. “Doygun’la Hayata Dair Projesi”nde görev alan Diyetisyen Elvan Odabaşı Kanar, ekmeksiz diyet olmayacağına dikkat çekiyor. Ekmeğin popüler ve bir o kadar da yanlış diyetlerde iddia edildiği gibi kilo aldırmadığını aksine verdirdiğini söyleyen Kanar, doya doya ve sağlıkla zayıflamak için beslenme programında tam tahıllı ekmeklere yer verilmesinin şart olduğunu vurguluyor. Ekmeksiz diyetlerle sağlıklı zayıflamanın hayal olduğunu söyleyen Diyetisyen Elvan Odabaşı Kanar, “Düşük karbonhidratlı beslenmeye ve yüksek protein ile yağ alımına dayalı ekmeksiz diyetler başlangıçta hızlı kilo kaybı sağlıyor, ancak uzun süreçte iyi düzenlenmiş bir beslenme programı ile aynı kilo kaybı gözleniyor. Araştırmada bireylere bir yüksek bir de düşük karbonhidratlı diyet uygulanıyor. Düşük karbonhidratlı diyeti yapanlarda 3. ve 6. aylarda fazla ağırlık kaybı gözlemlenirken 12 ayın sonunda iki diyet tedavisi arasında farklı bir sonuç bulunmuyor. Farklı bir bilimsel çalışmada ise düşük karbonhidratlı diyetlerde 6. ayda ağırlık kaybının durduğu belirtiliyor” dedi. EKMEKSİZ DİYETLER PEK ÇOK SAĞLIK PROBLEMİNİ BERABERİNDE GETİRİYOR Diyetisyen Kanar, vücudumuz için gerekli olan ekmekten vazgeçmeden zayıflamanın en sağlıklı yol olduğunu belirterek, “Ekmeksiz bir diyet bireylerde kalp damar rahatsızlıklarında, böbrek hastalıklarında, yeme ve davranış bozukluklarında, diyabet hastalığında, karaciğer hastalığında ve daha birçok sağlık probleminde artışa neden olabiliyor. Karbonhidrattaki her 20 gram azalış kardiyovasküler hastalık riskini yüzde 5 artırıyor” Birçok çalışmada düşük glisemik indeks ve yüksek protein diyeti uygulamasının kilo kaybının yanı sıra kardiyovasküler risk faktörlerini de artırdığının saptanmış olduğuna dikkat çeken Diyetisyen Kanar, tam tahıl tüketen bireylerde bazı hastalıkların riskinin önemli derecede azaldığını, kalp hastalıkları riskinin de yüzde 25 ila 36, tip2 diyabet riskinde yüzde 21 ila 27, GİS kanserleri riskinde yüzde 21 ila 43, obezite riskinde ise yüzde 47 oranında düşüş sağlandığını açıkladı. Kanar, karbonhidrattaki her 20 gram azalış ve proteindeki her 5 gram artışınkardiyovasküler hastalık riskini yüzde 5 artırdığını belirtti.
Meme Kanserinde Erken Teşhis Hayat Kurtarır
Meme kanseri vakaları son dönemde giderek artarken uzmanlar, düzenli olarak mamografi çektirilmesi gerektiğini vurguluyor.Meme kanseri vakaları son dönemde artmakla beraber ölüm oranı sabit kalıyor. Türkiye Hastanesi Genel Cerrahi Kliniği doktorlarından Op. Dr. Cavit Hamzaoğlu, meme kanserinin akciğer kanserinden sonra dünyada görülme riski en fazla olan kanser türü olduğunu söyledi. Kadınlarda meme kanserine yakalanma oranının dünya üzerinde değişiklik gösterdiğini belirten Hamzaoğlu, Amerika’da her 8 kadında bir, Avrupa ülkelerinde 10 kadında bir, ülkemiz için kesin olmamakla birlikte 14-15 kadında bir görülmekte olduğunu ifade etti.Meme kanserine yakalanma riskinin kadınlarda erkeklere oranla 100 kat fazla olduğunu dile getiren Hamzaoğlu, son yıllarda erkeklerde görülen vaka sayısının yüzde 50 arttığını belirterek erkeklerin de dikkatli olmaları konusunda uyardı.Meme kanserinin oluşumu hakkında bilgi veren Hamzaoğlu meme kanserini, memede bulunan süt bezleri ve kanalları döşeyen hücrelerin kontrol dışı olarak çoğalmaları ve vücudun çeşitli yerlerine giderek çoğalmaya devam etmeleri olarak tanımladı.Hamzaoğlu ayrıca, meme kanseri hakkında bilinmesi gerekenleri şöyle özetledi: “50 yaş üzerinde olan kadınlarda meme kanseri görülme sıklığı 4 kat daha fazladır. İlk çocuğunu 30 yaşından sonra doğuran kadınlarda meme kanseri görülme oranı iki kat fazladır. Hiç çocuk doğurmayan kadınlarda risk hafif yükselmektedir. 12 yaşından önce adet görmeye başlanması, 50 yaşından sonra hala adet görmeye devam etmesi riski artırmaktadır. Tüm meme kanserlerinin yüzde 25′i aileseldir. 10 yıldan fazla östrojen tedavisi gören kadınlarda risk artmaktadır. Alkol ve sigara kullanımıyla düzensiz beslenme riski artırıyor.”Erken tanının önemini vurgulayan Hamzaoğlu, yüzde 96′ya varan oranlarda erken tanı ile hayatta kalma şansı olduğunu ifade etti. Yirmili yaşlardan itibaren kişinin kendini kontrol etmesi gerektiğine değinen Hamzaoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: “20-40 yaşları arasında 3 yılda bir, 40′li yaşlardan sonra her yıl, daha sonraki yaşlarda risk durumuna göre yılda bir mamografi çektirilmesini tavsiye ediyorum.”Kişinin kendisini muayenesinin önemini bir örnekle destekleyen Hamzaoğlu, yaklaşık yüzde 42′lik bir oranla kişinin kendini muayenesi sırasında tanı koyduğunu belirtti. Meme kanserinin korkulacak bir hastalık olmadığını belirten Hamzaoğlu, asıl korkulması gerekenin geç tanı konması olduğunu sözlerine ekledi.
Reklam
Danimarkalı Bilimciler Kanser Kücreleri Uzay'a Gönderecek
Danimarka, yerçekimsiz ortamın kanser hücreleri üzerindeki etkisinin araştırmak üzere Uzay’a kanser hücreleri gönderecek.Yerçekimsiz ortamdaki kanser hücrelerinin, yerçekiminin olduğu ortama göre yüzde 30 daha fazla öldüğünün tespit edilmesinin tespit edilmesinin ardından çalışmalara hız verildi.Yer çekimsiz ortamda kanserli hücrelerin ölümüne neden olan mekanizmayı çözerek bu yönde ilaçlar üretmeyi amaçlayan Arhus Üniversitesi, bir tiroid hastasına ait 6 milyon kanser hücresini UluslararasıUzay İstasyonu'na (UUİ) gönderecek.Arhus Üniversitesi proje yetkilileri, 'Çekimsiz ortamdaki kanserli hücre ölümlerinin proteinler tarafından tetiklendiğini biliyoruz ancak detaylı bilgiye sahip değiliz. Bu sorunun cevabını bulabilirsek kanser tedavisinde yeni ilaçlar geliştirebiliriz' dedi.Deney malzemesinin 18 Nisan'da ABD'den uzaya gönderilmesi bekleniyor.Üç gün içinde istasyona varması beklenen hücreler, 1 ay boyunca uzayda duracak ardından bir kapsülle geri gönderilerek Kaliforniya sahilicivarlarında Pasifik Okyanusu'na düşecek.http://www.yeryuzuhaber.com/danimarkali-bilimciler-kanser-hucreleri-uzaya-gonderecek-haberi-73821.html
Günümüzün En Çok İzlenen Yabancı Yapımı 10 Dizisi
Yabancı dizilerin Türk yapımı dizilerden daha çok tutulduğu bariz bir gerçek. Her gün bir dizinin yeni bölümünü heyecanla bekliyoruz. Peki 'şu sıralar' en çok sevilen bu yabancı diziler hangileri? Ufak bir not, sıralamalar popülerlik sırasını belirtmemektedir. Galeri oluştururken çok kullanılan yabancı dizi izleme sitelerinin popüler diziler listeleri dikkate alınmıştır.
Google'dan Akıllı Lens Devrimi
Akıllı gözlük modeli Google Glass'ı dün satışa çıkaran Google, yeni projesiyle yine dikkatleri üzerine çekti.Şirketten açıklanan son proje akıllı lens. Akıllı lensler için patent alan Google'ın yeni giyilebilir cihazındaki en büyük yenilik ise mikro kamera oldu. Dünyanın en küçük kameralarından birinin yer alacağı lensle, kullanıcıların fotoğraf çekebilmeleri mümkün olacak. Çekilen fotoğraflar ise özel bir bağlantı yoluyla akıllı telefon veya tabletlere iletilebilecek. Öte yandan lensin kullanıcılara olan en büyük faydası ise sağlık uygulamalarına yönelik olacak. Başta diyabet, kalp rahatsızlıkları olmak üzere birçok hastalık lenslerle kontrol edilebilecek.FACEBOOK'A ÇALIMÖte yandan daha önce Facebook'un 60 milyon dolara satın almak için harekete geçtiği insansız hava araçları üreticisi Titan Aerospace'i Google satın aldı. Özel güneş enerjisi panelleriyle 5 yıla kadar hava kalabilen Titan Aerospace'in ürettiği uçaklar, aynı zamanda Wi-Fi internet bağlantısı da sağlayabiliyor. Google'ın şirketi satın almak için gözden çıkardığı rakam ise henüz paylaşılmadı.
Tansiyon Hakkında Bilinmesi Gerekenler
'Tansiyonum çıktı galiba, ölçtürsem iyi olacak. Kesin yükseldi. Bir ölçüver…' gibi sözleri aile büyüklerimizin hemen hemen hepsinden çok sık duyarız. Herkes eline tansiyon ölçüm aletini alır ve bildiği/gördüğü kadarıyla ölçümü yapar. Ancak ne kadar doğru ölçüldüğü çok önemlidir. Hisar Intercontinental Hospital Kardiyoloji Bölümü Uzmanı Doç. Dr. Yılmaz Güneş’ten kan basıncının nasıl ölçülmesi gerektiğini öğrendik… Kan Basıncı Nasıl Ölçülür? • Kan basıncı çok basit olarak sfigmomanometre adı verilen cihazlarla ölçülür. • Ölçüm öncesindeki 30 dakikalık süre içinde kişinin sigara, çay veya kahve içmemiş; kafein almamış ve tercihen yemek yememiş olması gerekir. • Ölçümlere, hasta sessiz bir odada en az 5 dakika istirahat ettikten sonra başlanmalıdır. • Oda ne soğuk ne de çok sıcak olmalıdır. • Dijital cihazlarda hata payı olmakla beraber farkındalığı artırması nedeniyle tavsiye edilmektedir. Ancak zaman zaman kontrolü yapılmalıdır. • Koldan ölçüm yapan cihazlar daha sağlıklıdır. Yüksek Kan Basıncının Tespit ve Tedavisi Kurtarıcı Olabilir! Yüksek kan basıncını tespit ve tedavi etmenin temel amacı, kalp-damar hastalığı ve ilişkili olarak ölüm oranını azaltmaktır. Kalp-damar hastalıkları için risk sadece kan basıncı düzeyi değil, aynı zamanda hedef organ tutulumu, risk faktörlerinin varlığı ve yokluğu ile ilişkilidir. Hiçbir kalp-damar risk faktörü olmayan 30 yaşında bir bireydeki tansiyon yüksekliğinin şiddeti, bu hasta için kısa vadede önemli bir olay yaşanmasını öngörmez. Bu kişinin ilaç tedavisinden çok; sağlıklı yaşam kurallarına uyması yeterli olacaktır. Ancak aynı yaş ve aynı düzeydeki tansiyon değerleri diyabet, kolesterol yüksekliği olan ve sigara içen bir bireyde yakın dönemde kalp-damar hastalıkları yaşanma riskini beraberinde getirdiği için ilaç tedavisi alması uygun olabilir.
Reklam