Görüş Bildir
Çocuk Parkına Baz İstasyonu!
Kocaeli’nin Körfez ilçesinde eşi benzeri görülmemiş bir olay yaşandı. Çocukların oyun alanına baz istasyonu kuran Körfez Belediyesi, bir de üzerine “Tehlikeli bölge” yazan bir tabela astı. Akıllara durgunluk veren olayda çocuk parkına kurulan baz istasyonuna kim tarafından izin verildiği ise merak konusu. Caner Aktan'ın SoL'da yer alan haberine göre, özel bir telefon şirketine ait olduğu öne sürülen baz istasyonu Körfez ilçesinin Yarımca mahallesine kuruldu. Yarımca mahallesinde bulunan 2 çocuk parkından birinde artık çocukların yaşamları tehlike altında. Üç gün içerisinde apar topar kurulan baz istasyonunun çevresi kapatılarak reklam tabelası şeklinde gösterilmeye çalışılıyor.Mahalle halkı tepkili Çocuk parkına kurulan baz istasyonunun çevresi tel örgülerle kapatıldı. Üzerine bir de uyarı levhası asılan baz istasyonuna mahalle halkından tepkiler geldi. Mahalle halkı 330 metrekarelik alan üzerinde kurulan baz istasyonunun bir an önce kaldırılmasını talep ediyor. Kanser riski barından baz istasyonunun kurulduğu alanın AK Partili Körfez Belediyesine ait olduğu anlaşıldı. Baz istasyonu hakkında emsal karar Yargıtay 4. Hukuk Dairesi, geçtiğimiz yıl binalara ve işyerlerine kurulan baz istasyonlarının uzun sürede kişi ve çevreye zarar verdiği, yerleşim çevrelerinden uzakta kurulması gerektiği için buralara kurulan baz istasyonlarının sökülmelerine karar vermişti. Caner Aktan – soL
Erken Yaşlanmaya Karşı Kurt Üzümü Tüketin
Kurt üzümü ya da mutluluk meyvesi olarak da bilinen “goji berry”nin içeriğinde bulunan polisakkaritler ve etkili antioksidanlar ile serbest radikallerin neden olacağı zararlara ve erken yaşlanmaya karşı vücudu koruduğu belirtildi. Gazi Üniversitesi Gazi Eğitim Fakültesi Kimya Eğitimi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. İbrahim Uslu, yaptığı açıklamada, vücudun havadaki oksijen atomu ve onun benzeri serbest radikallerin her an saldırısına maruz kaldığını belirtti. Uzun ömür meyvesi olarak da isimlendirilen goji berrynin içinde bulunan polisakkaritler ve güçlü antioksidanlar sayesinde serbest radikallerin uğratacağı zararlara ve erken yaşlanmaya karşı insan vücudunu koruduğunu ifade eden Uslu, “Serbest radikaller bizi kanser yapar, derimizde kırışıklığa sebep olur. Goji berry, kanser önleyici bir madde olan germanium içeren, yeryüzünde bu güne kadar tespit edilmiş birkaç bitki türünden biridir. İçerisindeki özel polisakkaritler ve antioksidan maddeler, kansere sebep olabilecek genetik değişikliklerin gerçekleşmelerine engel olur” şeklinde konuştu. Uslu, küçük yumuşak meyveleri olan goji berry’nin bin 700 yıl boyunca Tibet’te imal edildiğini, Türkiye’ye ise geçtiğimiz yıllarda getirilmiş bir bitki olduğunun altını çizerek, “Tibetliler yüzlerce yıl goji berryden yaptıkları ilacı böbrek ve karaciğer tedavisinde kullandılar. Goji berry, Tibet’te kolesterolü ve kan basıncını düşürmek için kullanılıyor, üstelik kanı temizleme özelliği de bulunuyor” diye açıklamada bulundu. Bilimsel çalışmalarda özellikle karaciğer kanserlerinden korunmada goji berrynin çok etkili olduğunun görüldüğüne dikkati çeken Uslu, şöyle devam etti: “Goji, hipofiz bezinden salgılanan insan büyüme hormonu (hCG, gençlik hormonu) salınımını arttırır. hCG’nin pozitif etkileri pek çoktur. Vücut yağ oranını azaltır, uyku düzensizliklerini engeller, hafızayı güçlendirir, iyileşme hızını arttırır, cinsel istek ve gücü düzenler, vücuda daha genç ve diri görünüm kazandırır. Yüksek tansiyonu belirgin biçimde önlediği görülmüştür. Alzheimerden korunmak için de mutluluk meyvesinden kendimizi mahrum etmemeliyiz.” Uslu, piyasada kilosu ortalama 60 tl’den satılan goji berrynin evde saksıda dahi yetiştirilebileceğine işaret etti.haber kaynağı:  365haber.org/sağlık haberleri
Bronzlaşırken Kanser Riskine Dikkat
Solaryum kanser yapıcı etkilerinden dolayı pek çok ülkede yasaklandı. Özellikle kadınların bronzlaşmak amacı ile tercih ettiği solaryumun bilimsel olarak ortaya konulmuş kanser yapıcı etkileri bulunduğu, bundan dolayı solaryuma girerken sağlık risklerini dikkate almak gerektiği bildirildi. Türkiye Halk Sağlığı Kurumu Kanser Daire Başkanı Doç. Dr. Murat Gültekin, solaryumun kanser yapıcı etkilerinin bilimsel olarak ortaya konulduğunu açıkladı. Bütün dünyada pekçok ülkelerde bu konuda düzenlemeler yapıldığını ve önlemler alındığını vurgulayan Gültekin, bilimsel verilerin 18 yaş altı solaryum kullanımının ilerleyen yıllarda melanom (en tehlikeli deri kanseri türü) geliştirme riskini yaklaşık % 80 artıracağını ortaya koyduğunu söyledi. Gültekin, bu çerçevede, Belçika, Avusturya, Almanya, İspanya, Kanada gibi birçok ülkede 18 yaş altındakilerin solaryum kullanımının yasaklandığına dikkati çekti. Solaryum kullanımında, Avustralya’nın bazı eyaletlerinde 2014′te tüm topluma yasak getirilmesinin planlandığını, Brezilya’da bu toplumsal yasağın 2009 yılında uygulanmaya başladığını anlatan Gültekin, Türkiye’de de 2009′dan bu yana solaryum konusunda farkındalık etkinlikleri düzenlendiğini açıkladı.haber kaynağı: 365haber.org/sağlık haberleri
Sizi Nasıl Bir Ölüm Bekliyor?
Şu dünyada ölümden daha ciddi bir şey yoktur!  Bir gün öleceksin ey fani! Ama nasıl? Testi çözün, öğrenin!Şuradan esinlenilmiştir
Kahve Göz Sağlığına Faydalı mı?
ABD’deki Cornell Üniversitesi’nden bilim adamlarının fareler üzerinde yaptığı araştırma, kahvede yüksek oranda bulunan klorojenik asit ismine sahip maddenin görme yeteneğindeki azalmayı önlendiğini ortaya koydu. Araştırma, saf kahvede % 7-9 oranında bulunan antioksidan özelliğine sahip bu maddenin üstelik, glokom, yaşlanma ve diyabet sonucu retinada meydana gelen bozulmaya bağlı olan körlüklere de mani olabileceğini gösterdi. Araştırmada farelerin gözlerine oksidatif stres ve retinada bozulmaya yol açan serbest radikallerin oluşmasına sebep olan nitrik oksit maddesi uygulayan bilim adamları, bu durumun retinada bozulmaya sebebiyet verdiğini gözlemledi. Ancak, bu işlemden önce gözlerine klorojenik asit uygulanan farelerin retinalarındaysa hasar oluşmadığı belirlendi. haber kaynağı: 724saglik.org/
Reklam
Tamamı Diyabetli Bisikletçilerden oluşan Team Novo Nordisk
2004 yılında Amerika Birleşik Devletleri’nde kurulan ve önceki yıllarda Team Type 1 adıyla bilinen Team Novo Nordisk profesyonel bisiklet takımı 2013 yılında “Diyabeti Değiştir” sloganıyla yola çıktı.Takım bisiklet aracılığıyla Tip 1 Diyabete farkındalığı arttırmayı amaçlıyor. Geçtiğimiz sezon kadrosunda 6 diyabetli sporcu bulunduran Takımın, 2013 yılında 17 kişiden oluşan ve 10 ülkeyi temsil eden sporcu listesinin tamamı diyabetli sporculardan oluşuyor. Sporcuların yanısıra takımın kurucuları arasında diyabetli yöneticiler yer alıyor. Takımın ana sponsoru Novo Nordisk firması, diyabet tedavisine yönelik ürünler başta olmak üzere sağlık ürünleri üretim ve pazarlama alanında faaliyet gösteriyor...
Yılda 3.2 Milyon Kişi Hareketsizlikten Ölüyor
Dünya Sağlık Örgütü, dünyadaki fiziksel aktivite düzeyi hakkında uyarılarda bulunduDünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafından yayımlanan 'Fiziksel Aktivite Raporu'nda, yetersiz fiziksel aktivitenin birçok hastalığın gelişmesinde etkili olduğu belirtilerek, her yıl hareketsizlik nedeniyle dünyada ortalama 3,2 milyon kişinin hayatını kaybettiği ve her üç yetişkinden birinin fiziksel olarak aktif yaşam tarzı sürdürmediği ifade edildi. Sağlık alanında birçok araştırmaya imza atan Dünya Sağlık Örgütü, dünyadaki fiziksel aktivite düzeyi hakkında uyarılarda bulundu. Fiziksel aktiveninin, sağlıklı yaşam için gerekli olan çok önemli bir unsur olduğu vurgulanan araştırma sonuçlarına göre, hareketsizlik dünyada ölüm nedenleri arasında dördüncü sırada yer alıyor. Dünya Sağlık Örgütü'nün 'Fiziksel Aktivite Raporu'na göre, her yıl hareketsizlik nedeniyle dünyada ortalama 3,2 milyon kişi hayatını kaybediyor, her üç yetişkinden biri fiziksel olarak aktif yaşam tarzı sürdürmüyor ve hareketsiz kişilerin kolon ve meme kanserine yakalanma riski yüzde 21-25, diyabet riski yüzde 27, kalp hastalığı riski yüzde 30 oranında artıyor. DSÖ, çocuklar ve gençler için günde 60 dakika, yetişkinler için ise haftada 150 dakika bisiklete binme, yürüyüş ya da spor yapma gibi orta düzeyde fiziksel aktiviteler öneriyor. Raporda, fiziksel aktivite düzeyinin azalmasında, evde ve işte geçirilen hareketsiz zamanların önemli bir rolü olduğu vurgulanıyor. Ulaşım araçları kullanımının artmasının da kişileri hareketsizliğe yönelttiği ifade ediliyor. Trafik sorunu, hava kirliliği, park ve spor alanlarının yetersizliği gibi kentleşmeye bağlı çevresel etmenlerin de kişinin fiziksel aktivite yapma isteğini azaltarak, hareketsiz yaşam tarzına yol açtığı belirtiliyor. Raporda, fiziksel aktivite düzeyinin artması için bireysel ve toplumsal olarak harekete geçilmesi gerektiğini bildiriliyor. Ülkelerin yüzde 80'inin hareketsiz yaşam tarzına karşı politikalar belirlerken, yüzde 56'sının belirlenen politikaları faaliyete geçirdiği ifade ediliyor. DSÖ'nün fiziksel aktivite raporunu değerlendiren İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Erdem Kaşıkçıoğlu, fiziksel aktivitenin yaşamın kendisi olduğunu, hareketsiz yaşamın ise hayatı tehdit eden bir unsur olduğunu söyledi. DSÖ'nün yayımladığı raporun, ülkeler tarafından ciddiye alınması ve bu doğrultuda planlama yapılması gerektiğini ifade eden Kaşıkçıoğlu, 'Rapor, en çok da bizim gibi hareketsiz toplumlar için bir uyarı niteliğinde kabul edilmedir. Ülkemiz, düzenli hareket alışkanlığı konusunda en kötü ülkelerden biri' dedi. Kaşıkçıoğlu, ortalama yaşam süresinin uzamasına bağlı Türkiye'de yaşlı nüfusun arttığını, yaşlılığa bağlı fiziksel aktivitenin azaldığını dile getirerek, 'Yetersiz fiziksel aktivite yaşlılıkla da birleştiğinde başta kireçlenme, kalp damar hastalıkları, obezite ve bunlara bağlı diyabet gibi ortaya çıkabilen sağlık sorunları söz konusu olabiliyor' bilgisini verdi. Kanser, kronik hastalıklar ve romatizma gibi hastalıkların da görülme sıklığının artacağını belirten Kaşıkçıoğlu, tüm bunların ciddi sosyoekonomik sorun yaratacağını vurguladı. Bunların önlenebilmesi için DSÖ'nün de raporunda belirttiği gibi toplumun hareketli yaşamın önemini daha iyi anlayabilmesi ve bunu hayatın bir parçası haline getirmesi için ulusal ve yerel yapılanmalara daha fazla yer verilmesi gerektiğini söyledi.T24
Reklam
Irkçı Dendi, Kanser Oldu
Kız arkadaşıyla konuşurken kullandığı ırkçı ifadeler sebebiyle NBA'den ömür boyu men cezası alan L.A.Clippers'ın 80 yaşındaki sahibi Donald Sterling kanser oldu. ESPN ve The New York Post'un adını vermediği kaynaklara dayandırdığı habere göre; Sterling, prostat kanseriyle boğuşuyor. NBA'in kalan 29 patronu, NBA Komiseri Adam Silver'a Sterling'i kulübü satmaya zorlama yetkisini tanımıştı.Sabah
Grafik Tasarımcıları Çileden Çıkarmanın 8 Yolu
Herkesin bildiği gibi savaşlar reklamcılar yüzünden çıkar… Zihnimize girip, bilinçaltımızı etkileyen mesajlarıyla bütün paramızı ihtiyacımız olmayan şeylere harcatırlar. Paramızı saçma sapan şeylere harcadığımız için fakirleşiriz. Fakirlik insanı depresyona sokar. Ruh sağlığı bozulan insan da şiddete başvurur. İşte savaşlar böyle başlar. Ayrıca bütün reklamcılar komünisttir. Dolayısıyla konuyu, grafik tasarımcılardan nasıl kurtulabileceğimize ayırarak dünya barışı için üzerimize düşeni yapmak istiyoruz. Reklam veren olarak bir grafik tasarımcı ile çalışıyorsanız, aşağıda listelediklerimizi yapıp onu çıldırtarak mesleği bırakmasını sağlayabilirsiniz. HEMDE SONSUZA KADAR!... NOT: Okuduğunuz yazı bir mizah yazısıdır. Kanadalı grafik tasarımcı Ghislain Roy tarafından yazılmıştır. (Orjinal yazı: 8 ways to drive a graphic designer mad) Türkçeye çevilmiş hali ise Gürül Öğüt'e aittir.
Dilovası Araştırması: Anne Sütünde Ağır Metal...
Geçtiğimiz yıllarda kanser ölümleri ve ağır metal kirliği ile gündem de yer eden Dilovası’na ilişkin önemli bir araştırma yayımlandı. Hatırlanacağı gibi bu konuda araştırmalar yaparak ön sonuçlarını kamuoyu ile paylaşan Prof. Dr. Onur Hamzaoğlu’na yönelik soruşturma ve cezalar ile konu uzun süre tartışılmıştı.
Reklam
El Ve Ayaklarda Karıncalanmanın Nedenleri
Ayaklarda karıncalanma ve uyuşma her yaşta insanın yaşadığı sıkıntılı durumlardan biri. Prof. Dr. Osman Müftüoğlu, el ve ayaklardaki karıncalanmanın hangi hastalıkların belirtisi olabileceğini şöyle anlatıyor: Geçen Pazar Yeniköy’de sabah yürüyüşü yaparken bir arkadaşım “son günlerde ayaklarında hissettiği karıncalanmanın nedenini” sordu. Özellikle geceleri ayaklarında gezinen karıncalar uykusunu kaçırmaya ve canını sıkmaya başlamıştı! El ve ayaklarda karıncalanma rahatsız edici ve sık karşılaşılan bir sorundur. Uykuyu bozabildiği, hayat kalitesini etkilediği ve bazen de “felç korkusu” yarattığı için endişe ve telaşa yol açar. Genellikle psikolojik kökenli de olsa ciddi bir hastalığın ilk işareti de olabilen bu sorunu özellikle uyuşma, ağrı, güç kaybı gibi belirtilerle birlikte olduğu zaman daha da ciddiye almakta fayda var. İşte “o arkadaşa” anlattıklarım… EL VE AYAKLARDA KARINCALANMANIN NEDENLERİ Şeker hastalığı El ve ayaklarda karıncalanmanın en sık nedenlerinden biri “Diabetik Nöropati”dir. Bu durum şeker hastalarında özellikle kan şekeri ayarının bozuk olduğu hastalarda sık görülür. Genellikle ayaklarda daha belirgindir. Bazen gece ağrıları ve kramplarla birliktedir. Karpal tünel sendromu Sadece ellerde görülen uyuşma ve karıncalanmalar “Karpal Tünel Sendromu”nun bir neticesi olarak ortaya çıkabilir. El bileğinden geçen sinirlerin bası altında kalması parmaklarda bazen kola yayılan karıncalanma ve uyuşmaya yol açar. Dolaşım sorunları İlerlemiş böbrek hastalıkları, karaciğer hastalıkları, damar hastalıkları da karıncalanma nedeni olabilir. Özellikle ayaklarda karıncalanmaya yürümekle gelen ve durmakla geçen ağrılar eşlik ediyorsa dolaşım sisteminde bir tıkanıklık olabileceği aklınızda olsun. İç salgı bezleri yetersizlikleri Amiloidoz adı verilen metabolizma hastalığında tiroid bezi, böbreküstü bezi veya hipofiz bezi gibi iç salgı bezlerinin yetersizliklerinde de karıncalanma yakınması olabilir. Kanser Ayrıca, bazı kanserler de erken dönemde “periferik nöropati”ye yol açarak karıncalanma, uyuşma, yanma gibi şikayetlere yol açabiliyor.
Beyaz Ekmek Zararlı mı Değil mi?
Türk insanının baş tacı olan ekmek konusunda Dr. Yavuz Dizdar önemli açıklamalarda bulundu. Gerçek ekmeğin nasıl olması gerektiğini, kanserle ekmek tüketimi arasında herhangi bir ilişki olup olmadığını anlattı. Ekmeğin bir zararı var mı? Günde ne kadar ve hangi tür ekmeği yiyebiliriz?Tam buğday unundan yapılmış ve gerektiği gibi mayalanmış ekmeğin bir zararı olmadığı gibi besleyicidir. Sorun ekmekten değil, unun beyaz olmasından ve mayalanmadan yapılmasından kaynaklanıyor. Gerçek ekmek sert ama lezzetlidir, bununla zaten doyarsınız. Oysa beyaz pamuk gibi ekmek doyurmadığı gibi kan şekerinin de kontrolsüz yükselmesine neden oluyor. ‘Ekmek yemek kanser yapar’ diye bir durum söz konusu değil. Sağlıklı beslenmek için günde kaç öğün yemek yenmeli?Bize genel kültür 3 öğün olarak öğretmiştir, ama bunun da kıstası yoktur. Önemli olan karnınızın ne zaman acıktığına bakmanız ve doygunluk hissi oluşmaya başlar başlamaz da yemeği sonlandırmaktır. Yemeğe aç oturmalı, aşırıya kaçmadan sonlandırmalısınız. Yemek ayaküstü değil, yavaş yenmelidir.
Porno İzleyerek Doğayı Kurtaracaklar
Porno içerikli yayın yapan bir web sitesi ABD'de ilginç bir sosyal sorumluluk kampanyası başlattı. Sitenin belirlediği kategori altında izlenen her 100 video için bir ağaç dikileceği açıklandı. Sitede bulunan sayaça göre şu ana kadar izlenen videolar sonucu 11 bin adet ağaç dikilecek. Bu sayı her an artmaya devam ediyor. Sitenin iletişim temsilcisi Mike Williams Mashable’a yaptığı açıklamada; Bunu markamızı güçlendirmek ve topluma katkı sağlamak için bir fırsat olarak gördüğünü belirtti. 2012 senesinde, Meme Kanseri Farkındalık Ayı’nda site yine benzer bir kampanya yürütmüştü. 2012’deki kampanyada yine belli bir kategori altında izlenen videolar için kanser araştırmalarına bağış yapmıştı. Kampanyanın 2 Mayıs’a kadar süreceği ve kampanya bitiminde ağaçlandırma çalışmalarına başlanacağı bildirildi.T24
Reklam
Beslenme Programı İçin Atmanız Gereken Adımlar Neler?
Tüm besin gruplarına yer verilen 'ideal' beslenme planı, sağlığı ve formu korumak için birebir... Zayıflamak istiyorsanız günde 500 kaloriyi kesmeniz yeterli!Uzun süre besinlerine dikkat etmeyenler 2 ay sıkı rejim uygulayarak gençlik dönemlerindeki vücutlarına sahip olacaklarını düşünüyorlarsa yanılıyor. 'Nasılsa kilom yok, ne istersem yerim' diyorsanız yine yanılgı içindesiniz. Ne yeme isteğini her dakika kafanıza kazıyan kısa süreli işkence diyetler ne de her istediğinizi yeme özgürlüğü sizi sağlıklı biri yapar. Peki doğru bir beslenme programı için atmamız gereken adımlar neler? Prof. Dr. Metin Özata yanıtlıyor...İdeal beslenme planı var mı?Beslenmenin hastalıklara karşı koruyacak, şişmanlatmayacak, yaşlanmayı geciktirecek bir niteliğe sahip olması gerekiyor. Eğer diyabet, kolesterol, gut, kalp gibi herhangi bir rahatsızlığınız yoksa beslenme programınız tüm besin gruplarını içermeli. Asla tek tip besinlerden oluşan bir plan olmamalı.Artık sağlıklı beslenmek isteyen biri işe nereden başlamalı?Açlık kan şekeri, insülin, kolesterol, trigliserid, hemoglobin, tiroid hormonu gibi tahliller yapıldıktan sonra buna uygun bir program yapılmalı. Diyelim şekeriniz düşük, tiroidiniz az çalışıyor ve demir eksikliğiniz var. Bu durumda beslenme uzmanı ve hekimlerin birlikte bir ekip çalışmasına girmesi gerekiyor.Herhangi bir sorun yoksa?İlk adım, boy ve ağırlığımıza uygun bir beslenmeyi alışkanlık haline getirmek. Bunun için ideal kilonuzu bilmek zorundasınız. Eğer kilonuz fazlaysa zayıflamak durumundasınız. Zayıflamak için de kaloriyi azaltmak gerekiyor.Kilo vermek için kaç kalorilik beslenme uygun?Genellikle kadınlar için 1000-1200, erkekler için de 1200-1600 kalorilik beslenme uygundur. Günlük kalori hiçbir zaman 800 kalorinin altına düşürülmemeli. Çünkü bu şekilde beslenerek kaybedilen kilolar hızla geri alınır. Bir kilo vermek için 7 bin kalori yakmaya ihtiyacınız var. Diyet yapmaya, mevcut kalori miktarını 500-1000 kalori kadar düşürerek başlamak gerekir. Bu düzeyde bir kısıtlama haftada yarım-bir kilo verdirir.Zayıflama diyetinde bulunması gereken gıdalar neler?Mutlaka, et, süt, meyve-sebze, tahıl-ekmek grubundan yiyecekler bulundurmalı. Zayıflamak için düşük karbonhidratlı beslenme şart. Bu nedenle şekerli, unlu, tatlı besinler ve beyaz ekmeği kısıtlamak gerekir. Yine patates, muz gibi şeker yükü fazla olan besinleri azalatmak da zayıflamaya büyük katkıda bulunur. Diyete posalı yiyecekler mutlaka konulmalı. Çünkü diyet yapmaya başlayanların en büyük sorunu kabızlıktır. Posalı ve lifli yiyecekler de bunu önler. Posalı yiyecek alımını artırmak için kepekli ekmek, kabuklarıyla meyve yemek ve öğünlere sebze eklemek çok önemli. Mideyi tok tutan proteinli yiyecekler için ızgara veya haşlama beyaz et yemeğini ihmal etmemek gerekir. Et yemeklerinin yanına patates püresi yerine bezelye, kuru fasulye, bol salata ilave etmek çok önemli.Nelerden uzak durmalıyız?Bir diyet, 'Mucize diyet', '10 günde zayıflatan diyet', şeklinde sunuluyorsa zararlıdır. Çünkü çok hızlı kilo verdiren diyetlerle kalıcı kilo kaybı elde etmeniz mümkün değil. Kaybettiğiniz şey yağlarınız değil, su ve yağların yakımını sağlayan kaslarınız olur. Kısa süre sonra da vücudunuz kaybettiği su ve kası hemen geri alır. İşin kötüsü daha çok kilo almaya başlarsınız.Yine greyfurt diyeti, karpuz diyeti, soda diyeti gibi bir gıdanın yenmesine dayalıysa bunlardan kesinlikle uzak durulmalı.Diyet yaparken nelere dikkat etmeliyiz?Her gün kahvaltı edilmeli. Kalsiyum alımı için yağsız süt, yoğurt ve peynir tercih edilmeli. Öğle yemekleri kuvvetli, akşam yemekleri hafif olmalı. Alkol alımı azaltılmalı, egzersiz ihmal edilmemeli. Çay ve kahve yerine her gün 8-10 bardak su içilmeli.Peki kilo problemi olmayanların ideal besin programları nasıl olmalı?Öncelikle yedikleri besinler kaç kalori, bunu bilmeliler. Sebze ve meyve ağırlıklı, et tercihleri tavuk, balık gibi beyaz etten yana bir beslenme planlanmalılar. Ama demir eksikliğine karşı haftada en az iki kez yağsız kırmızı et tüketimi ihmal etmesinler. Bunun dışında günü üç ana ve üç ara öğüne bölmek de çok önemli. Ara öğünler, gerçek öğüne aç kurt gibi girmemeyi, dolayısıyla aşırı yemeyi önler. Ara öğünlerde abur cubur değil, meyve, meyveli yoğurt, ceviz, kepekli bisküvi, süt gibi besinler tercih edilmeli.
Cem Yılmaz'dan LÖSEV'e Destek
Conrad Otel'deki toplantıya LÖSEV Kurucu Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Üstün Ezer, komedyenler Cem Yılmaz, Ceyhun Yılmaz, milli basketbolcu Kerem Gönlüm, lösemi tedavisi gören çocuklar, LÖSEV'e destek veren oyuncu ve iş adamları katıldı. Toplantıda LÖSEV'li öğrenciler tarafından çekilen tanıtım filmi, Ankara'da yapımı devam eden hastanenin yapım aşamalarını gösteren tanıtım filmi ve kampanyanın reklam filmi gösterildi. 'ÇOCUKLAR İÇİN HAYATA BAĞLANACAKLARI, DÜNYA STANDARTLARINDA BİR YER OLACAK' Bağış ve yardımlarla 2014 Kasım ayında açmayı planladıkları onkoloji hastanesini anlatan Üstün Ezer, 'Özel bir hastane değil. Bu hastane, hepimizin hastanesi. Belki bize yakınlarımıza lazım olacak, gerekli olduğunda gidebileceğimiz, benim diyebileceğimiz bir hastane. Yılda 200 bin kişi kansere yakalanıyor. Bana iletilen son zamanlarda erişkinlerin acı bir rakamı var. Teşhis için muayeneye gittikten tanı aşamasına kadar 3 ay gibi bir süre geçiyor Türkiye'de. Tedavi aşamasında da çok uzun süreçler yaşanıyor. O nedenle kayıplar, çok büyük. 200 bin kişi kanser olurken yaklaşık yüzde 80'ini kaybediyoruz' dedi. Hastane hakkında bilgi veren Ezer, 'Biz 15 ay önce başladık. Bugün yüzde 80'ini tamamladık. Buradan sonra bu kampanyaya güveniyoruz. İnşallah, herkes 1 tane olsa tuğla koyarak, 10 tane de olsa, 100 tane de olsa tuğla koyarak benim de orada bir dikili taşım var demesini bekliyoruz' dedi. Dünya standartlarında bir hastane olacağını söyleyen Ezer, 'Dünya standartlarının üzerinde bir şeyler olacak lösemili çocuklar için. Oyun odalarından hobi evlerine, köydeki yaşamlarından, hayvanlardan akvaryuma kadar her şey olacak. Onlar için çok güzel odalar hazırladık, oyun evleri hazırladık, hobi evleri hazırladık. Helikopter pisti kurduk. Çocuklar için hayata bağlanacakları, dünya standartlarında bir yer olacak' diye konuştu. 'DEVLET BİZDEN VERGİ ALMAMALI VE BU İNSANLAR YAŞAMALI' LÖSEV'in bu zamana kadar bağışlarla bugünlere geldiğini söyleyen Üstün Ezer, 'Hiçbir holding ya da başka bir kuruluşun büyük yardımlarını almadan, halkın küçük bağışlarıyla, o kumbaralara atılan bağışlarla, öğrencilerin topladığı harçlıklarla biz bugünlere geldik. 14 senedir tamamen parasız hizmet verdiğimiz bir hastanemiz var. Halkımız bizi desteklemeli. Devlet bizden vergi almamalı ve bu insanlar yaşamalı. Devletimizin daha çok sahip çıkmasını istiyoruz. Hem lösemili çocuklarımıza hem kanser hastalarına daha çok sahip çıkabilir. LÖSEV'e destek olabilir. Önümüzdeki vergiyi kaldırmalılar' dedi. 'CEM KARDEŞİNİZDEN 10 BİN TUĞLA' Kampanyaya destek veren komedyen Cem Yılmaz, 'LÖSEV'le tanıştıktan sonra çok önemli bir hadise canlandı kafamda. Atatürk'ün 'Beni Türk hekimlerine emanet ediniz' sözünde adı geçen Türk hekimleri, herhalde siz olmalısınız. LÖSEV'li olarak sürekli bir şeyler isteyen konumda olmamız birazcık üzücü. Hadi arkadaşlar, dediğimiz zaman hemen harekete geçen bir milletiz. İnsanımızla ilgili şüphem hiçbir zaman olmadı. Hadi arkadaşlar pamuk eller cebe, denildiği zaman hiçkimsenin hareket geçmemesi mümkün değil ama; bu uyarıdan önce daha kurumsal bir şekilde, bizim üzerimizdeki başka kurumlar tarafından, bu işler nasıl yapılabilir diye bir komedyen olarak kafa yorduğum zaman bu gibi yatırımların bu kadar önemli, köklü bir çalışma isteyen şeylerin bir avuç insanın eline emanet edilip onları insan üstü çalışmaya zorlamak noktasında bırakılmaması gerektiğini düşünüyorum. Fiziken orada çalışan doktorlarımız, hemşirelerimizi düşünün. Onların hem binayı yapıp, hem içini donatıp, hem hekimlik yapıp, yani Üstün hocayı bir tek vincin üzerinde görmedik. Medeni bir memleketiz, gerçekten ileri bir ırkız, güzel bir milletiz, güçlü bir devletiz. Dolayısıyla bu gibi bunun gibi hadiseleri madem işin insani tarafı, profesyonel tarafını götürecek bilim adamımız da var. Bina da bari 'şık' diye oluversin. İnsanın beklediği bu. Bir tuğladan ne olur demeyin. Başlangıç olarak Cem kardeşinizden 10 bin tuğla. Hemen duyar gibiyim, 'Sana ne yapar' diye. Zaten bana bir şey yapması için değil, hastanemize bir şey yapması içindi' diye konuştu. Cem Yılmaz'ı yaptığı 10 bin tuğla bağışından sonra LÖSEV Yönetim Kurulu Başkanı Üstün Ezer ve beraberindekiler tebrik etmek isteyince Yılmaz, 'Herhalde 100 bin tuğla dedim zannettiler' şeklinde espri yaptı. Gecce
Reklam
'2023'te 2 Milyon Kişi Kanser Hastası Olacak'
Sağlık Bakanlığı'nın açıkladığı verilere göre, 10 yılda kanserden ölenlerin sayısı ikiye katlanacak Sağlık Bakanlığı'nın 2023 projeksiyonuna göre; her yıl çeşitli nedenlerle 175 bin yeni kanser vakası ortaya çıkarken, bu rakam 2023'de 300 bine çıkacak. 2023'de kanser hastası sayısının 2 milyonu aşması bekleniyor. Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre, her yıl 8.2 milyon kişi kanser nedeniyle ölüyor. Son 4 yılda dünya genelinde kanser sıklığı yüzde 11 artış göstererek, yıllık 14 milyon yeni vakaya ulaştı. Ayrıca dünyada kanserin görülme hızı 100 binde 350 olarak kaydedildi. Dünyada tüm ölümlerin yüzde 13'ünün kanserden kaynaklandığı belirtildi. Türkiye'de ise ölümlerde ilk sırada kalp, ikinci sırada kanser geliyor. Ölüm nedenleri arasında yüzde 20.7 olarak ilk sıralarda yer alan kanserin, görülme hızı binde 2.8 olarak kayıtlara geçti. Yani ölen 5 kişiden 1'i kanserden hayatını kaybediyor. Bakanlık verilerine göre, her yıl ise 80 bin kişi kanser nedeniyle yaşamını yitiriyor. 2023 yılında ise görülme hızının binde 4'e yükseleceği aktarıldı. Bakanlık verilerine göre Türkiye'de erkeklerde en sık yüzde 25'lik oran ile akciğer kanseri ilk sırada.t24.com.tr
Nilüfer'in Acı Günü
Nilüfer’in uzun zamandır alzheimer hastası olan annesi Zeynep Lütfiye Yumlu, 97 yaşında hayata gözlerini yumdu. SANATÇI DOSTLARI YALNIZ BIRAKMADI Anne Yumlu’nun cenazesi dün Çengelköy’deki Kerem Aydınlar Cami’nde öğle namazına müteakiben kılınan cenaze namazının ardından Edirnekapı Mezarlığı’nda toprağa verildi. Cenazeye Sezen Aksu, Reha Muhtar, Erol Evgin, Sezen Cumhur Önal, Kayahan kanser tedavisi gördüğü için cenazeye katılamadı onun yerine eşi İpek Acar katıldı. Karikatürist sevgilisi Latif Demirci ise Nilüfer’in bir an olsun yanından ayrılmadı. Kızı Ayşe Naz ise SBS sınavı yüzünden annanesinin cezanesine gelemedi. Uzun süredir bir araya gelmeyen Reha Muhtar ve Nilüfer yıllar sonra cenazede bi araya geldiler. 'ANNEMLE YALNIZ KALMAK İSTİYORUM' Nilüfer annesi için ise, ’Annem 97 yaşında vefat etti. Ama 197 yaşında olsa insanın annesi ölünce bir başka oluyor, çok üzgünüm mekanı cennet olsun’ diyerek duygularını ifade etti. Nilüfer, annesinin defnedildiği mezarlığa özellikle gazetecilerin gelmemesi için rica da bulundu. Sanatçı bu konuyla ilgili ise, ’Orada biraz annem ile yalnız kalmak ve onunla vedalaşmak istiyorum’ dedi.Vatan
Rahim Kanseri Belirtileri
Kadınların yaşadığı bazı jinekolojik sorunlar kanserin ilk belirtileri olabiliyor. Trakya Üniversitesi (TÜ) Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Petek Balkanlı Kaplan, menopoz sonrası kanamaların mutlaka araştırılması gerektiğini söyledi. Kaplan, yaptığı açıklamada rahim kanserinin, üreme organları kanserleri arasında en sık görüleni olduğunu söyledi. Rahim kanserinin genellikle 50 yaş üzerindeki kadınlarda menopozdan sonra görüldüğünü söyleyen Kaplan, şöyle devam etti: “Rahim kanserinin nedeni tam olarak bilinmemekle birlikte, progesteron (yumurtalıklardan salgılanan cinsiyet hormonu) ile karşılanmamış östrojen (kadınlık hormonu) ana risk faktörüdür. Rahim hücreleri uzun süre yüksek dozda östrojene maruz kalırsa kontrolsüz olarak büyür. Önce rahim içi zarı kalınlaşması ve ardından kanser oluşur. Kanser oluş sıklığı hormonal değişikliklerle ilişkilendirilebildiğinden, hormon düzeyini yükselten her koşul kadınlar için risk artırıcı bir durum olabilir.” Kaplan, rahim kanserindeki diğer risk faktörlerini ise, yumurtalıklarla ilgili problemler, şeker hastalığı, hiç çocuk doğurmamış olmak, menopoza erken yaşta girmek, erken yaşta adet görmeye başlamak, kilo fazlalığı, yüksek tansiyon olarak sıraladı. Rahim kanseri belirtileri Rahim kanserinin erken evrede pek fazla bulgu vermediğini bildiren Kaplan, “Anormal vajinal kanama ve lekelenme, rahim kanserinin en önemli bulgularıdır. Kanamaların büyük bir kısmı menopoz sonrası kanamalardır. Hastalık ilerledikçe ağrı ortaya çıkabilir. Özellikle menopoz sonrası dönemde bütün kanamalar mutlaka araştırılmalıdır” dedi. Kaplan, rahim kanserine kesin tanının biyopsi ve patolojik incelemelerin ardından konulduğunu belirtti. Tedavi Rahim kanserinde tedavi şeklinin ameliyat olduğunu ifade eden Kaplan, şunları kaydetti: “Operasyonda rahim, yumurtalıklar ve karın içinden sıvı alınması, karnı örten yağlı gözenekli doku ve lenf nodlarının çıkarılması gerekir. İleri vakalarda ilave olarak karın zarı, bağırsaklara tutulmuş kısımları ve etkilenmiş organlar çıkarılabilir. Erken evrelerde teşhis edilen rahim kanserinin iyileşme şansı yüzde 95'tir. Hastaların büyük kısmı olay rahim dışına ulaşmadan yakalandığından rahmin ve yumurtalıkların çıkarılması, tedavi için yeterli olmaktadır. Daha ilerlemiş vakalarda kanserli dokuların tamamının çıkarılması mümkün olmayabilir. Bu hastalarda ilave kemoterapi ve radyoterapi gerekmektedir.” Kaplan rahim kanserinden korunmak için normal kiloda olmanın, östrojen tedavisi sırasında progestron kullanmanın, anormal vajinal kanama olduğunda hemen doktora başvurmanın ve düzenli jinekolojik kontrolleri aksatmamanın önemli olduğunu sözlerine ekledi.
Diyetinizi Seçin, Yaza Fit Girin
Kadın-erkek, genç-yaşlı; kışın hareketi unutup kendini yemeye kaptıran herkes için diyet dönemi bu aydan itibaren başlıyor. Sizin için üç farklı diyet programı hazırladık. Vazgeçemediğiniz besin grubundan zengin diyetinizi seçin, maratona başlayın. Mart ayı geldi, kilo verme telaşı başladı. Sağlıklı beslenmeye bu ay başlamakla en doğru kararı veriyorsunuz. Önünüzde ne kadar çok zaman olursa sağlıklı bir şekilde zayıflama şansınız o kadar yüksek. Peki hangi diyeti uygulayacaksınız? Siz bir etsever misiniz yoksa karbonhidratsız yapamayanlardan mı? Belki de son yıllarda meyvelerin daha dikkatli tüketilmesine dair bilgiler canınızı sıkıyor çünkü siz meyvesiz yapamayanlardansınız. Herkesi düşündük ve Medical Park Göztepe Hastanesi’nden Diyetisyen Gizem Keservuran’dan Formsanté okuyucuları için üç farklı beslenme planı hazırlamasını istedik. Listeleri inceleyin, size en uygununu belirleyin ve günlük hareket miktarınızı da artırarak yaza kadar tartıdaki ibrenin adım adım aşağılara inmesinin keyfini çıkarın. Popüler diyetlere dikkat Diyetisyen Gizem Keservuran, bahar ayları ile birlikte herkesin hızlı kilo verme hevesine düştüğünü belirterek özellikle protein ağırlıklı popüler diyetlere karşı uyarıyor: “Bu diyetler kısa sürede kilo kaybı sağlıyor olsa da uzun vadede böbrek ve karaciğer fonksiyonlarında rahatsızlıklara neden olabiliyor. Bunun yanında özellikle kalp-damar, diyabet ve hipoglisemi (kan şekerinin düşmesi) gibi şikayetleri olan kişiler yeterli ve dengeli karbonhidrat tüketmediklerinde kan şekerleri düşebiliyor.” Meyvenin fazlası yağ demek Sağlıklı ve doğal olduğu için sadece meyve yiyerek kilo vereceğinize inananlardansanız ne yazık ki yanılıyorsunuz. Dyt. Keservuran, “Unuttuğumuz nokta şu; orta boy bir elma/ portakal/ 2 adet kivi/ 2 adet mandalina/ küçük boy muz/orta boy şeftali/küçük kase nar/1/2 orta boy ayva gibi meyveler ortalama 15 g karbonhidrat içeriyor. Bir tabak meyve yediğinizde neredeyse 60 g karbonhidrat alıyorsunuz yani dört dilim ekmek yemiş oluyorsunuz. Bir de glisemik indeks değerlerine bakarsak bu noktada ise ekmek tüm meyvelere göre daha masum oluyor” diyor ve ekliyor: “Çayınıza attığınız şeker tek molekül, meyve şekeri ise iki molekülden oluşuyor. Yani meyvenin sindirim ve emilim basamakları çay şekeri kadar hızlı. Özellikle akşam yemeklerinin hemen ardından veya 1-2 saat sonra yenen meyveler maalesef fazla yağ olarak geri dönüyor.”
Reklam