onedio
Görüş Bildir
Türkiye'nin 'Yüz Karası' Geri Dönüyor!
Türkiye'nin imajını olumsuz etkilediği gerekçesiyle tartışmalara konu olan 'Geceyarısı Ekspresi', beyazperdeden sonra şimdi de Broadway sahnesine çıkacak. Oyun, hikâyenin gerçek kahramanı Billy Hayes’ın performansıyla, New York’ta 22 Ocak’tan itibaren sergilenecek. ABD’deki Türk derneklerinin çatı kuruluşu Türk-Amerikan Dernekleri Federasyonu (TADF), dünyaca ünlü Broadway sahnesinde Türkiye’nin karalanması ihtimaline karşı alarma geçti. TADF Başkanı Ali Çınar, bu konuda topyekün tepki gösterimine hazırlandıklarını belirterek, konuyla ilgili olarak acilen toplantı düzenleyeceklerini ifade etti. TÜRKİYE'DE HAPSE DÜŞEN ABD'Lİ... 1970 yılında Türkiye’de uyuşturucuyla yakalanıp, hapse atılan Amerikalı Billy Hayes’in 1977 yılında kitaplaştırdığı hikaye, Oliver Stone tarafından sinemaya uyarlanmış ve Alan Parker’ın yönetmenliğinde, 1978 İngiliz-Amerikan ortak yapımı bir film olarak gösterime girmişti. O dönemde Türkiye’nin karşı çıkmasına rağmen film, 52. Akademi Ödülleri’nde aday olduğu 6 dalın 2’sinde ‘En İyi Özgün Müzik’ ve ‘En İyi Uyarlama Senaryo’ ödülü kazanmıştı. Aralık 2004’te filmin senaryo yazarı Oliver Stone, Türkiye’ye yaptığı bir ziyaret sırasında, yazdığı şeyleri çekim aşamasında fazla dramatize ettiğini kabul ederek özür dilemişti.  AA
Gulyabani (2014) Fragmanı Yayınlandı
Başrollerinde Cüneyt Arkın, Mustafa Üstündağ, Ceyda Ateş, Kenan Ece ve Perihan Savaş gibi ünlü isimlerin yer aldığı Gulyabani filminin fragmanı yayınlandı. Komedi ve Korku türündeki Gulyabani filmi, 28 Şubat 2014 tarihinde vizyona giriyor. Yapımcılığını Muhteşem Tözüm’ün yaptığı filmin senaryosunu ise Orçun Benli, Şükrü Üçpınar ve Alptekin Öztürk yazdı. Güneş, Duygu, Aslı ve Yasemin fantastik bir konusu olan bir filmin senaryosunu yazmak için ormandaki bir av evine giderler. Mekanın ruhunu keşfetmeye çalıştıklarında tahmin etmedikleri olaylar da ardarda gelecektir. Falcı bir kadından duydukları Gulyabani efsanesini başta onlara boş gelse de yaşadıkları olaylarla o bölgedeki Gulyabani’yi uyandırdıklarını fark edeceklerdir… İlk uzun metrajlı işi “Bu Son Olsun” filmiyle adını daha geniş çevrelere duyuran Orçun Benli, 2013′te bu sefer korku türünde yeni bir proje ile geri dönüyor. “Korkarsan, gelir…” alt başlığı ile lanse edilen Gulyabani filmi Türk korku sinemasına yeni bir bakış getirme amacında. Filmin senaristliğini ise Orçun Benli’nin yanı sıra Şükrü Üçpınar ve Alptekin Öztürk beraber üstlenirken oyuncu kadrosunda başrolleri Deniz Uğur, Melike Öcalan, Ceyda Ateş ve Didem Balçın paylaşıyor.Okuyoo.com
Feminizm Tam Bir Salaklık
Eski Rus 'kızıl ajan' Anna Chapman: Cahiller milliyetçi olur.Gerçek vatansever ülkesini en çok seven değil, hayatta her şeyi gören, gördüğü güzellikleri de ülkesine getirendirT242010'da casus olduğu saptanınca FBI tarafından tutuklanan eski Rus 'kızıl ajan' Anna Chapman , 'Feminizm tam bir salaklık. Çıkış noktaları yanlış. Bir kadın, hakkı için savaşıyorsa, baştan erkekle eşit olmadığını söylüyordur. Tüm insanlar ayrıdır. Tanıdığım her erkekle bu konuda tartışırım. Kadınların daha iyi olduğunu düşünmüyorum sadece kadın-erkek herkesin eşit olduğunu savunuyorum' dedi.Hürriyet’ten Aslı Barış ’a konuşan Anna Chapman, tutuklanmasını, moda görüşünü, feminizmi ve Kremlin ile olan yakınlığını anlattı. Bir dönem Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile aşk yaşadığı iddia edilen Chapman ‘Kapitalizmden nefret etmiyorum. Benim ülkemde de kapitalizmin muhtelif öğeleri var’ diye devam ediyor.Aslı Barış'ın Chapman ile yaptığı röportajın bir kısmı şöyle:Türkiye’de son dönemdeki durumu takip ediyor musunuz? Örneğin Gezi Parkı olayları hakkında ne düşünüyorsunuz?Tabii ki fikrim var ama uzak durmaya çalışıyorum politik meselelerden. Çünkü bir kez politikaya kafa yormaya başlarsam, şiddetle bu işin içine çekiliyorum. Elimde değil, bir kere bilgi toplamaya başladım mı, hemen işe bulaşıyorum. Bilgi konusunda kendime belli limitler koyuyorum, politikadan uzak durmaya, başka işler yapmaya çalışıyorum.Kendinizi uzak tuttuğunuzu söylüyorsunuz ama Putin’le, Kremlin’le olan yakın ilişkiniz biliniyor…Rusya’ya geri döndüğümde medya yüzünden inanılmaz derecede popüler oldum. Bunu da milliyetçi hisleri körüklemek için kullandılar. “İşte ülkesi için iyi bir şeyler yapan genç bir kız” diyerek örnek gösterdiler. Son 20 yılda iyi bir ekonominiz yoksa, kuvvetli bir ideolojik düşünce oturtamamışsanız, bir şeyleri değiştiren bir kahraman aramaya başlarsınız. Ben de bu gücü kullanarak gençlere önderlik etmeye, örnek teşkil etmeye çalıştım. Çünkü bende örnek alınması gereken çok önemli değerler var. Kendim için bir şey istemiyorum, tamamen toplumumuz için çalışıyorum. Mesela Rusya’ya döndükten bir ay sonra gençlik için bir vakıf kurdum.Ne konularda çalışıyor vakfınız?Mikrobiyoloji ve genetik alanında genç bilimadamlarına kaynak yaratan bir fon oluşturdum. Ülkemizde bilim yeteri kadar desteklenmiyor. Halbuki altyapımız ve geçmişimiz çok kuvvetli: Uzaya gittik, bilişim sektöründe oldukça önemli gelişmeler kat ettik. Şimdi ise durum pek parlak değil. Oluşturduğum fon özellikle kanser tedavisi alanında çalışanlara kaynak sağlıyor. Bu çalışmalar çok önemli. İnsan ömrü bu sayede en az 40 yıl uzayacak. Zaten ülkemizde kanser tedavisinde çok önemli yollar kat edildi. AIDS’in tedavisi de bulundu gibi, herhalde önümüzdeki sene açıklanır.Tutuklandıktan ve Rusya’ya iade edildikten sonra uluslararası anlamda büyük şöhret kazandınız. Neler değişti hayatınızda?Ünlü değilseniz, bir konuda değişim yapmak istediğinizde imkânlar çok kısıtlı oluyor. Ancak tanınıyorsanız, bir yerde çıkıp fikrinizi söylüyorsunuz, insanlar fark ediyor. Şöhreti kendi hakkında konuşmak için kullananları inanılmaz salak buluyorum. Kafam farklı çalışıyor. Başarının formülünü çözdüm. Beni dünyanın en başarılı insanı yapacak değerlere sahibim. Nedir bunlar derseniz, ilki aktif olmak. İkincisi pozitif enerji. Bunları hepimiz biliyoruz ama üçüncü özellik çok önemli. Bunu hapisteyken öğrendim. Başkalarına bir değer katmak için çalışmanız lazım. Kafanızda bir fikriniz varsa, diğer insanlara da aşılamanız, çalıştığınız örgütlere de yaymanız gerekiyor. Önemli olan toplum, birey değil. Toplum halinde hareket edersek, daha başarılı oluruz.Hapis günlerinden bahsedelim. Ne düşündünüz ilk tutuklandığınız zaman?İlk tutuklandığım zaman, “Beni oldukça uzun bir süre burada tutacaklar” diye düşünmüştüm. Dışarı çıkabileceğim konusunda hiç umudum yoktu. Ama bu hayatımın bittiği anlamına da gelmiyordu. Daha ilk günden düzenli spor yapmaya başladım. İkinci gün orada eğitimin konusunda nasıl ilerleyebileceğim konusunda araştırma yaptım. İçeriden de diploma alabilmek mümkünmüş, 'Anlaşılan önümüzdeki 5 yıl buradayım, iyisi mi hukuk diplomamı alayım” diye düşündüm. Zaten istiyordum bunu. Yani hep pozitif kaldım.Playboy ve Maxim gibi dergilerdeki karelerinizden sonra seks sembolü olarak anılmaya başladınız. Koleksiyondaki parçalar da bu imajınızı destekleyecek şekilde mi? En çok hangi parçaları beğeniyorsunuz tasarımlar arasında?Açıkçası modadan, giysilerden hiç anlamam ve hayattaki en fuzuli şey gibi gelir. Yemek yapmayı da bilmem. Bu ikisi dışında geri kalan her şeyi yapabiliyorum. Mesela iyi ekip kurmasını ve yönetmesini bilirim. Onun için iyi bir tasarım ve üretim ekibi kurdum. Çıkış noktam da şu: Akıllı kadınların kendi zekâlarını yansıtacak kıyafetlere ihtiyacı var. Bir kadın seks sembolü ya da potansiyel anne olarak görünmemeli. Dünyayı değiştirecek bir kadın olarak görünmeli. Dünya sorunlarıyla ilgilenen, kitap okuyan kadınların giyebileceği bir koleksiyon hazırladım. Mesela kitap şeklinde çantalar var. Desenlerde ülkemizin destanlarında yer alan figürler kullanıyoruz. Sadece Batı'nın bize empoze ettiği değerleri kabul etmemeliyiz. Bizim derdimiz gücümüz para değil, kendi değerlerimiz, kendi kahramanlarımız var.Batı değerlerine karşı bir düşmanlık mı var?Kapitalizmden nefret etmiyorum. Benim ülkemde de kapitalizmin muhtelif öğeleri var. Ama kendi değerlerimize daha fazla sarılmalıyız. Bunlar güç verir insana.Kendinizi milliyetçi olarak tanımlar mısınız?Nefret ederim milliyetçilikten de, milliyetçilerden de. Cahiller milliyetçi olur. Hayatlarında yurtdışına çıkmazlar, dünyada olup bitenden haberleri olmaz, sonra “Ülkemi çok seviyorum” derler. Tamamen eğitimsizlikten kaynaklanıyor. Benim için gerçek vatansever ülkesini en çok seven değil, hayatta her şeyi gören, gördüğü güzellikleri de ülkesine getirendir. Stephen Covey’nin ‘Kazan-kazan’ ilkesinde olduğu gibi, başka ülkeye gidip, insanlarla konuşup onların iyi özelliklerini alır, kendi ülkenize taşırsınız, ona bir artı değer katarsanız, onu güçlendirirsiniz…Bilgilerini aktardığınız ülkenin ne gibi bir kazancı var burada? Pek ‘Kazan-kazan’ durumu gibi gelmedi bana…Önemli olan sinerji yaratmak. Yaratmış olduğum koleksiyondan örnek vereyim. En iyi tasarım ekibini ülkemden topladım. İş imkânı yaratmak için. Ama baktım en iyi kumaşlar Türkiye’de üretiliyor, en iyi malzemeler burada, her şeyi İstanbul’dan aldım. “Ayy, Türklerde ne kadar iyi kumaşlar var, lanet olsun” demedim. Nefret etmedim, saygı duydum, iş yaptım. Bana hocalarım 20 yıldır böyle öğrettilerSizi acımasızca eleştiren Punk grubu ‘Pussy Riot’ ve ‘FEMEN’ hareketine gelelim…Feminizm tam bir salaklık. Çıkış noktaları yanlış. Bir kadın, hakkı için savaşıyorsa, baştan erkekle eşit olmadığını söylüyordur. Tüm insanlar ayrıdır. Tanıdığım her erkekle bu konuda tartışırım. Kadınların daha iyi olduğunu düşünmüyorum sadece kadın-erkek herkesin eşit olduğunu savunuyorum.Seksapele önem vermediğinizi söylüyorsunuz ama sizin de bir hayli seksi pozlarınız var. Biraz çelişkili bir durum değil mi?Hayır, seksapel daha ziyade içgüdüsel bir şey. Eğer (mankenlik gibi) bir işi profesyonel olarak yapmıyorsanız, içgüdülerinize sarılarak kendinize göre yorumlarsınız. Yine başarılı olursunuz o alanda. Ben her zaman içgüdülerime güvenirim.Size şu an saldırsam, beni etkisiz hale getirmeniz ne kadar zamanınızı alır? İsteseniz ağzımı yüzümü kırabilir misiniz?Kendimi savunma konusunda her zaman çok sakin davranırım. Ama tabii ki etkisiz hale getirebilirim karşımdakini. Yine de buna ihtiyaç duymadan halletmeye çalışıyorum meseleleri.
Bülent Ersoy'dan Çok Sert Açıklama
Kandil Gecesi yayınlanan TV şovuna başörtüsü takarak çıkan Bülent Ersoy; büyük eleştiri toplamıştı. Hakkında alay edici yorumlar da yapılan Diva, aradan geçen 1 haftaya rağmen öfkesini alamadı. Bülent Ersoy, dün yayınladığı bir mektupla kendisiyle dalga geçen gazeteci Nazlı Ilıcak ve oyuncu Oktay Kaynarca'yı topa tuttu. Diva'nın öfkesinden en büyük payı Ilıcak aldı. Ünlü şarkıcı, Nazlı Ilıcak için şunları yazdı: 'NE KADAR GÜVEN VERİRSİNİZ?' '1999'da Merve Kavakçı'nın meclis salonuna başörtülü olarak girmesine koluna girerek eşlik eden Sayın Nazlı Ilıcak, bugün çıkmış densiz ve insanlık dışı cüretle gecenin ulviyetine, manasına yakışan kapanmamı insanlık dışı itham ve yargılarla sözde saldırıyla karşılamıştır. Dün başörtülü vekilin koluna girerken bugün başörtüsü takmama karşı gelen siz, ne oldu da değiştiniz? Sizin görüş ve duruşunuz her yıl değişiyor mu yoksa med cezir gibi gelgitte misiniz? Sokak lambası gibi olmayın. Kime yandığınız belli olsun. Biz de renginizi ve duruşunuzu bilelim. Geçmiş yıllarda beni evinin başköşesinde ağırlayan siz; şimdi bu yaklaşımınızla Türk milletine ne kadar güven verebilirsiniz, tartışılır.' Ersoy'un Nazlı Ilıcak'a öfke saçmasının ardında gazetecinin Bülent Ersoy'un başörtüsü takması hakkında yaptığı yorum yatıyor. Ilıcak twitter'da Diva'nın ameliyat olmadan önceki fotoğrafını paylaşıp altına; 'Bülent Ersoy'u televizyonda görünce, hangisi daha iyi dedim. TV'de gördüğümüz Bülent Hanım mı, yoksa delikanlı Bülent mi?' diye yazmıştı. Bülent Ersoy, 12 Ocak'taki Kandil Gecesi yayınlanan şov programına başörtüsü takarak çıkmış ve günlerce Türkiye gündemini meşgul etmişti. Diva; Oktay Kaynarca içinse şöyle dedi: 'Çıkmış hadsizce ve içi başka dışı başka bukalemun misali renk değiştirircesine rüzgardaki yaprağın gayesizliği ile savruluyor. Benden bir kare resim için saatlerce bekleyen hatta resimde 'Sizi öpebilir miyim?' diyen 'Ustura Oktay' paye mi alamamıştır ki bu cürette bulunmuştur?'Acunn
Reklam
Yoğun Bakımdaki Nejat İşler'e Ünlülerden Destek Mesajları
Muğla’nın Bodrum ilçesinde rahatsızlanarak hastaneye kaldırılan ünlü oyuncu Necat İşler yoğum bakıma alındı. İşler'in durumunun ciddi olduğu öğrenildi.  Yoğun bakıma alınan ünlü oyuncu için birçok sanatçı dostu geçmiş olsun mesajı yayınladı.  İşte o mesajlardan bazıları…Hürriyet
Ruh Sağlığı Bozuldu!
Acunn.Com Dış HaberÜnlü şarkıcı Justin Bieber rehabilitasyona mı giriyor?Dünyaca ünlü pop yıldızı Justin Bieber'ın kullandığı ilaçlarla başı dertte.Düzenli şekilde 'Sizzurp' adlı uyarıcı bir ilaç kullanan genç şarkıcının, ruh sağlığının gittikçe kötüleştiği söyleniyor.İlaçla birlikte alkol ve uyuşturucu madde (esrar) kullanan Bieber'ın yakın çevresi onu rehabilitasyon merkezine yatması ve tedavi olması konusunda uyarıyor.Ünlü şarkıcının ise konuyla ilgili sorulardan ısrarla uzak durduğu ve ilaç kullanımını sürdürdüğü gelen haberler arasında...
Reklam
Nejat İşler Yoğun Bakımda
Ünlü oyuncu Nejat İşler'in, gelişen septik şok sonucunda akciğerlerinin ciddi şekilde etkilendiği bildirildi. Acıbadem Bodrum Hastanesi Başhekimi Dr. Aydın Aksoy, yaptığı yazılı açıklamada, sanatçı Nejat İşler'in, 17 Ocak'ta saat 00.15 sıralarında hastanelerinin acil servisine başvurduğunu belirtti. Acil serviste yapılan muayene ve tetkikler sonucunda İşler'in tedavisine yoğun bakım servisinde devam edilmesine karar verildiğini aktaran Aksoy, şunları kaydetti: 'Muayene ve tıbbi tetkikler sonrasında hastamızda, şiddetli akciğer enfeksiyonuna bağlı solunum yetmezliği ve enfeksiyonun çok ilerlemiş olmasına bağlı olarak septik şok tablosu saptandı. Septik şok, çoklu organ yetmezliği ile seyreden ve yüksek hayati riskin oluşabildiği klinik bir tablodur. Bu tanı sonucunda tedavisi, yoğun bakım ünitesinde devam ettirilmektedir. Hastamızda gelişen septik şok sonucunda akciğerleri çok ciddi şekilde etkilenmiştir. Aynı zamanda böbrekler, kalp ve kan hücrelerinin ve karaciğerin de bu durumdan etkilendiği tespit edilmiştir. Solunum cihazına bağlı olduğu için uyutulan hastamızın tedavisi halen yoğun bakım ünitesinde devam etmektedir. Hürriyet
Chedjou Fenerbahçe Maçını Unutamıyor
Galatasaray’ın başarılı savunmacılarından Aurelien Chedjou, sezonun ilk yarısını ve geri kalanıın değerlendirdi. Galatasaray’ın başarılı savunmacılarından Aurelien Chedjou, sezonun ilk yarısını ve geri kalanıın değerlendirdi. Kamerunlu oyuncu, sezonun ilk yarısını değerlendirirken, savunmada sıkıntı yaşadıklarını da kabul etti. İşte Aurelien Chedjou’nun birçok konuya açıklık getirdiği o röportajda verdiği çok ilginç cevaplar… Devre arası kamp çalışmaları nasıl gidiyor? Talihsiz bir sakatlık yaşadınız. İkinci yarıya nasıl hazırlanıyorsunuz? ”Takımla birlikte çalışamamak ilk başlarda biraz zordu. Fiziksel olarak yavaş yavaş kendime geliyorum. Sağlık ekibine buradan çok teşekkür etmek istiyorum. Daha iyi olmam için onlarla beraber iyi çalışıyorum. Her şey yavaş yavaş düzeliyor.” Dünyaca ünlü kulüplerde forma giydin. Lille’de forma giyerken bir dönem isminiz Galatasaray’da anılmıştı. Sonrasında transferin gerçekleşti. Bu süreç nasıl oldu? ”Aralık 2012 gibi Galatasaray benle temasa geçmişti. O dönem Lille benim transferime izin vermedi. Sezonu bitirmemi istediler. Daha sonra Lille’de iken bir sakatlık yaşadım. Bu sakatlığı yaşamama rağmen Galatasaray Kulübü yetkilileri beni aradılar. Sakatlığımın nasıl olduğunu sordular. İyi olup olmadığını sordular. Açıkçası bu beni çok etkiledi. Çünkü bu kendimi aileden gibi hissetmeme sebebiyet verdi. Bundan dolayı da Galatasaray’ı tercih ettim.” Kamerun’da Galatasaray hakkında neler biliniyor? ”Burada oynayan ilk Kamerunlu oyuncu değilim. Dany var. Daha önce Rigobert Song oynamıştı. O yüzden Kamerun’da Galatasaray ismi elbette biliniyor. Ne kadar büyük bir dünya kulübü olduğu ne kadar popüler olduğunu, medyanın ne kadar ilgili olduğunu herkes biliyor. Elbette Kamerun’da Fransa ligi daha çok takip ediliyor ama Kamerun’da herkes Galatasaray’ı gayet iyi biliyor.” Büyük bir kulüpte forma giymek ve Türkiye’nin en pahalı defans oyuncusu olmak sana karşı olan beklentileri yükseltiyor mu? ”Transferime ücretimin dışında bakalım. Onunla ben ilgilenmiyorum. Galatasaray formasını giyen herkes zaten o sorumluluğu ilk baştan hissetmelidir. Transferimin, en pahalı olmamın bir önemi yok açıkçası. Çünkü taraftarımıza karşı bir sorumluluk hissediyorum. Her zaman bizi cesaretlendiriyorlar. Her zaman bizim yanımızdalar. Nasıl oynamamız gerektiğini, nasıl onlara karşı borcumuzu ödememizin gerektiğinin farkındayız. Örnek vermem gerekirse Juventus maçı o soğukta ertelendikten sonra o soğukta ertesi gün stat aynı şekilde doluydu. O insanlar işlerine gidebilirlerdi. Okullarına gidebilirlerdi. Ama orada Galatasaray’la olmak istediler. Bizim yanımızda oldular. Bu zaten başlı başına bir sorumluluk.” Mancini’nin gelmesiyle performansında gözle görülür bir artış oldu. Defansta en güven veren isimlerden birisin. Hocan için neler söylemek istersin? ”Çok büyük bir antrenör. Zor anlardaki taktiksel hamleleriyle bize birçok maçta yardımcı oluyor. Taktikten bahsetmişken, o da her İtalyan teknik direktör gibi taktik konusunun üstünde çok fazla duruyor. M. City ile kazandığı şampiyonluğu biliyoruz. Onun dışında kariyeri başarılarla dolu bir teknik adam. Savunmada yavaş gelişiyoruz ama tam istediğimiz seviyede değiliz. Aynı zamanda bende kendim olarak, kişisel olarak performansım olarak bende en iyi şekilde değilim ama hocamızın bana vermiş olduğu güvenle ve aynı zamanda diğer arkadaşlarımla beraber savunmayı hem takım anlamında hem bireysel olarak geliştireceğiz. Umut ediyorum Galatasaray’da kariyerimin en iyi futbol yıllarını geçiririm.” Sizi en çok zorlayan oyuncu forvet oyuncusu kim? ”Burak Yılmaz, ben Lille’deyken o Trabzonspor forması giyiyordu. Ona karşı oynamıştım. İlk baktığınız zaman çok güçlü bir oyuncu gibi görünmüyor ama boşluk bulduğu zaman sizle birebir kaldığı zaman çok zorlu anlar yaşatabilecek bir oyuncu. O yüzden benim Türk oyuncular arasında en çok zorlandığım isim Burak.” Galatasaray’ın Şampiyonlar Ligi’ndeki şansını nasıl görüyorsun? Hedefiniz nedir? Rakip Chelsea? ”İki ayaklı bir maç hepimiz biliyoruz bunu. Evimizde zaten on ikinci adamımızla beraber taraftarımızla zaten güçlüyüz. Orada topun bizde kalması ve oyunu bizim yönlendirmemiz gerekiyor. Rövanşın belirleyici olacağını söyleyebilirim. Rövanşta bizim kapasitemiz ve onları nasıl durduracağımız ya da onlara karşı ne yapacağımız çok belirgin olacaktır.” Lille’de forma giyerken PSG maçında Ibrahimovic’e yaptığın çok güzel bir çalım var. Bacak arasından geçirmiştin topu. Ibrahimovic bile güldü. ”Biz o maçı kaybetmiştik. Ama benim o hareketim Lille taraftarlarının kalbine kazındı. Hiç unutmadım onlar da unutmadılar. Sosyal medyada en çok konuşulan olaylardan biri oldu. Aslında öyle bir hareket yapmak defans oyuncuları için risk taşır. Ama ben zaman zaman böyle riskler yapıyorum ve o hareketimle risk aldım. Hareketim başarılı oldu. Uzun yıllar kimsenin unutamayacağı bir olay oldu. Aslında maçı kazanmayı tercih ederdim o hareketi yapmaktansa. Ama Lille taraftarlarının hiç unutamayacağı bir anının kahramanı oldum.” Türkiye’de ki derbiler hakkında ne düşünüyorsun? Özellikle Fenerbahçe – Galatasaray maçları taraftarın heyecanla beklediği maçlar. İkinci yarıda kendi evinizde oynayacaksınız Fenerbahçe’ye karşı. ”Televizyonda bir belgesel izlemiştim Fransa’da. Cantona sunmuştu. Fenerbahçe – Galatasaray derbisine ilişkin bir belgeseldi o. Televizyonda gördüğümde çok fazla bir şey ifade etmedi. İnanmıyordum bazı şeylere orada gördüğüm. Ama stada çıktığım zaman o atmosferi görünce hayatımda hiç böyle bir şeyi daha önce görmediğimi, fark etmediğimi anladım. Onun dışında Fenerbahçe ile içeride oynadık şimdi dışarıda oynayacağız. İlk maç 2-0 kaybettiğimizde başta ben olmak üzere iyi değildik. Hepimiz şimdi bu derbiyi bekliyoruz. Çünkü Galatasaray’a ilk imzayı attığınız andan itibaren sezonun en önemli maçının bu olduğunu herkes size zaten hissettiriyor. Aynı zamanda biz Fenerbahçe’yi yenersek onları yakalama şansımız oluşacak. Ve ligin yeniden bir şey ifade etmesi için bunu da yapmak zorundayız. Ne zaman televizyonda Arjantin’de İngiltere’de bu görüntüleri derbi, fantastik görüntüleri gördüğünüz zaman bir şey ifade etmiyor ama dediğim gibi statta bunu gördüğüm zaman çok etkilendim. Bende bizim içerideki stadımızda bunların aktörlerinden bir tanesi olacağım. Futbolda her şey mümkün. Üç puanlık sistemde her şey mümkün. Futbolda zaten bu tip sürprizlere, başarılara inanmıyorsanız, sporu bırakın, spor izlemeyi bırakın. Ben şahsen inanıyorum. Çünkü biz birlikteliğini sağlamış, grup halinde hareket eden iyi bir takımız. Umut ediyorum ki sezon sonunda kafamızı kaldırıp dik bir şekilde bunu başardık diyeceğiz. Buna ben inanıyorum.” Dünyaca ünlü yıldızların olduğu bir takımda forma giyiyorsun. Taraftar sizleri bir arada izlemekten çok keyif alıyor. Ama bu kadar yıldız isimle birlikte oynamanın, bir arada olmanın zorlukları var mı? ”Önemli olan yıldız olsun olmasın bir takım olabilmek. Mesela Drogba’ya bakın, savunmaya yardım eden isimlerin başında geliyor. İsminin büyüklüğünün, bu takımın en kariyerli oyuncusu olmasına rağmen her şeyi yapıyor. Sadece o değil diğer oyuncularımızda önemli. Bence isimle değil ruh önemli. Sahaya yansıttığınız önemli. Kaleci olmadan, savunma olmadan, hücum oyuncuları olmadan, takım olmadan bir şeyler başaramazsınız. Hepimizin önemli olan aynı yöne bakması. Başka büyük takımlara bakalım büyük isimlerden oluşmuş ama hiçbir şey kazanamayan takımlar var. Önemli olan hedefe yönelik, aynı şekilde grup halinde ilerlemek.”Eurosport
İşitme Engelli Çocuklara Büyük Destek!
Ünlü isimler işitme engelli çocuklar için biraya geldi.Acun Ilıcalı, Nihat Altınkaya, Hadise, Murat Boz ve Gökhan Özoğuz işitme engelli minik öğrencilerin hayallerini gerçekleştirdi. Ünlü isimler bağışlarla yapılan okulun öğrencilerini ziyaret ederek gerçek mutluluğun ne olduğunu gösterdi. Survivor’dan kazandığı ödülün yarısını (250 bin TL)’yi bu çocukların eğitimi için bağışlayan Nihat Altınkaya ve O Ses Türkiye'nin jüri üyeleri çocuklarla bol bol eğlendi.acunnTÜRKİYE İŞİTME VE KONUŞMA REHABİLİTASYON VAKFI (TİV) HAKKINDA; 0-6 yaş işitme engelli çocuk ve aile eğitim merkezi 2008 yılında, Acun Medya'nın yapımcılığını üstlendiği 'yoksa rüya mı' televizyon programının destekleri ile hizmete girmiştir. Eğitim Merkezi'nde; 0-3 yaş arası işitme engelli çocuklara ayda 12 saat bireysel ve grup eğitimleri, 3-6 arası işitme engelli çocuklara ayda 40 saat bireysel ve grup eğitimleri, 7- 18 yaş arası işitme engelli çocuklara ayda 20 saat bireysel ve grup eğitimleri, aile eğitimleri verilmektedir. Sağlık taramaları, uygun işitme cihazı temini, gıda ve giyim yardımları, konuşma terapisti ve eğitim odyologları tarafından rutin takipler, sosyal etkinlikler yapılmaktadır. Şu an 109 işitme engelli çocuk ve ailesine tüm bu hizmetler ücretsiz olarak verilmektedir.
Reklam
Nuri Alço'ya Genç Sevgili
Nuri Alço, kendinden 38 yaş küçük sevgili yaptı.Yeşilçam'ın ünlü oyuncusu 63 yaşındaki Nuri Alço, 25 yaşındaki Hülya Gökçam ile flört ediyor. Sevgililer önceki akşam bir davetteydi. Hülya Gökçam, 'Nuri çok yakışıklı bir erkek. Kusursuz bir fiziğe sahip. ' dedi. Nuri Alço, Yeşilçam filmlerinde oynadığı, gazozlarına ilaç atarak genç kızları tuzağına düşüren kötü adam tiplemesiyle ünlü.En Son Haber
Erkan Petekkaya'dan İlginç Oy Açıklaması
Ünlü oyuncu Erkan Petekkaya dün akşam Okan Bayülgen'in programına katıldı.Okan Bayülgen'in sunduğu Makina Kafa programında ilginç bir gece yaşandı. Özellikle programa konuk olan Erkan Petekkaya'nın oy açıklamaları dikkat çekti. ABİ BU ADAMLAR OY VERİYOR Makina Kafa'da Türk televizyonlarında yayınalanan evlilik programlarında ve kadınlara yönelik programlarda yaşanan komik hadiseler gündemdi. Erkan Petekkaya'nın ise o programlara katılan insanlar hakkında kullandığı ifadeler tepki çekiciydi. Petekkaya kadın ve evlilik programlarına katılanlar için 'Abi bu adamlar oy veriyor' ifadelerini kullandı.Erkan Petekkaya'nın bu ifadeleri akıllara Aysun Kayacı'nın 'Dağdaki çoban'la benim oyum eşit mesela. Niye? Hiç vergisini vermeyen biriyle niye benim oyum eşit. O benim kadar duyarlı benim kadar sorumluluk sahibi bir şekilde yaklaşıyor mu acaba' ifadelerini akıllara getirdi. Bu konuşmanın ardından Okan Bayülgen'in programında yeralan 'Geçmişini Silemezsin' bölümü ekranlara geldi. Bu bölümde Erkan Petekkaya'nın 'Abi bu adamlar oy veriyor' dediği insanların katıldığı ve izlediği ' Sabah Şekerleri' adlı kadın programında sunuculuk yapıp dans etmeye çalıştığı görüntüler vardı.En Son Haber
Schumacher Artık ‘Schumacher’ Olmayacak!
Formula 1 tarihinin en başarılı ismi olan Michael Schumacher’in doktorları acı gerçeği itiraf ettiler. Efsane ismin komadan çıkıp normal hayatına dönse bile kafa ve vücut olarak asla eski Schumacher olamayacağını belirttiler. Schumacher’in yattığı Homerton Hastanesi’nin beyin cerrahı Richard Greenwood, böyle bir beyin sarsıntısının ardından kişinin beyninde ve akli dengesinde kalıcı bozukluklar olabileceğinin altını özellikle çizdi. Alman medyasının son günlerde ısrarla Schumacher’in hayata dönemeyeciğini iddia etmesine rağmen doktoru, Schumacher’in belli bir süre sonra normal hayatına döneceğini fakat geçmişine dair çoğu şeyin akından silinmiş olabileceğini de belirtti. Medyada yer alan bu spekülasyonları sert bir dille eleştiren diğer bir isim de ünlü pilotun menajeri Sabine Kehm oldu. Schumacher’in tedavisini gören doktorlara güvenlerinin tam olduğunu belirten Kehm tek önemli olan şeyinde ünlü pilotun bir an önce ayağa kalkması olduğunu belirtti.Acunn.com / Dış Haberler
Reklam
Katy İçin Evlilik Yakın
Hollywood'un en çapkın isimlerinden John Mayer, ilk evliliği büyük bir hayal kırıklığıyla biten şarkıcı Katy Perry ile evlilik planları yapmaya başladı. Mayer yüzük seçiyor Bu yıl Hollywood'un birçok ünlü ismi, evlilik ve çocuk planları yapıyor. Bu çiftlerden biri de John Mayer-Katy Perry ikilisi... Russell Brand ile olan evliliği bir telefon mesajıyla sona eren Katy Perry ile Hollywood'un en çapkın isimlerinden biri olan John Mayer, evlilik kararı aldı. Mayer'a yakın bir kaynak şöyle konuştu: 'John hayatına giren hiçbir kadına Katy'ye gösterdiği gibi saygı göstermedi. Cinsel hayatını bile gazetelere en ince detayına kadar anlatmaktan çekinmeyen John, Katy hayatına girdiğinden bu yana tamamen değişti. Katy'den 'eşim' diye bahsediyor.' Günaydın
Haftanın Magazin Bombaları
Magazin dünyasının usta kalemi Sinan Özedincik, geçtiğimiz haftaya damga vuran olayları Sabah.com.tr'ye değerlendirdi. İşte ünlüler dünyasından son dedikodular, perde arkasında yatan olaylar... BÜYÜK AŞK BİTTİ Geçen ağustosta nişanlanan Tuğba Melis Türk ile Ersan Gülüm'ün yüzükleri attığı konuşuluyor. 2011 Best Model birincisi olan Türk de, Beşiktaşlı futbolcu Gülüm de Instagram sayfalarında birbirlerinin fotoğraflarını sildi. Evlenmelerine kesin gözüyle bakılan ikilinin ayrılmalarının nedeni ise merak konusu oldu. Her ikisi de sürekli birbirlerinin fotoğraflarını paylaşıp, birbirlerine aşklarını ilan ediyordu ancak ne olduysa şu son birkaç ayda oldu. Birlikte fotoğraf paylaşmadıkları gibi, sayfalarından da fotoğraflarını silmeleri, yüzüklerin atıldığına mı işaret? İlişki yaşayan kişiler, her anlarını sosyal medyada paylaşır oldu. Neredeyse 24 saat ne yaptıklarını kişisel hesaplarından öğrenir olduk. Kavga ya da ayrılık durumunda ise tüm fotoğrafları, hiç çekilmemiş gibi yok ediyorlar. Ancak Google'ı açıp bakarsak, tüm paylaşımlarını oradan bulabiliriz. Bir de bu çiftin gazeteciler tarafından bir yerde çekilen fotoğrafları yok denecek kadar az. Kendi paylaşımları olmasa, onlar hakkında yapılacak haberlerde kullanılacak fotoğraf bile yok diyebiliriz. Yeri gelince magazin basına kızmayı biliyorlar, fakat bizlere asıl malzemeyi onlar veriyor. Melis de Ersan da başkalarıyla ilişki yaşadıklarında bu fotoğraflar önlerine çıkacak. Sonra da bize kızacaklar 'Neden eskileri karıştırıyorsunuz' diye... Her ikisi de fotoğrafları sildiklerine göre muhtemelen ayrılmışlardır. Eğer barışırlar ve fotoğrafları geri yüklerlerse de şaşırmayın. ÖZLEM YILDIZ İLE MEHMET ALİ ERBİL BİR ARAYA GELMEZ Bir dönemin çok konuşulan aşkının kahramanları Özlem Yıldız ile Mehmet Ali Erbil'in mesajlaşması olay yarattı. Aşk uğruna ekranlarda gözyaşı bile döken çift, yollarını ayırıp başka kişilerle evlenmişti. Ardından ikisi de boşandı fakat birbirleriyle yeniden hiç görüşmediler. Son olay ise bu durumu değiştirdi. Özlem Yıldız'ın Instagram hesabında paylaştığı bir fotoğrafa, Mehmet Ali Erbil'den 'Kürrrrrrrr', yani yalan diye yorum geldi. Yıldız da Erbil'e gülücükle yanıt verdi. Aşk yaşadıkları dönem herkesin birbirine çok yakıştırdığı çiftin, bunca yıl sonra dönüp dolaşıp yine bir araya gelme olasılığı var mı? Özlem ile Mehmet Ali bir araya gelmez. Bunu kesin olarak söyleyebilirim. Her ikisi de eski defterleri açacak insanlardan değil. Bu ilişkinin tohumları 1998 yılında atıldı ama ilişki söz yüzüğünün atılmasına kadar gitti. Mehmet Ali'nin yaptığı bir hata nedeniyle ayrıldılar. Bu olay Özlem'in canını çok acıtmıştı. Özlem sadece bu nedenle bile ona dönmez. Mehmet Ali de zaten sadece çocuklarının anneleriyle görüşüyor, onun dışında hayatına giren kadınlarla bir iletişimi yok. O yüzden bir barışma söz konusu olamaz.  ÖZGE'NİN CANINI ACITAN FOTOĞRAF Aşk haberlerini ilk kez GÜNAYDIN'ın duyurduğu Engin Altan Düzyatan-Neslişah Alkoçlar ikilisi, bu kez yazarımız Bülent Cankurt'la aynı sinemaya gidince yakayı ele verdi! 26 Aralık tarihinde ilişkiyi 'Sürpriz aşk' başlığıyla duyuran Günaydın, Engin Altan Düzyatan-Neslişah Alkoçlar çiftinin el ele fotoğrafını da ilk kez yayınlamış oldu. Sonunda çok konuşulan çift el ele görüntülendi. Merakla beklenen görüntüde Engin Altan'ın rahat, Alkoçlar'ın ise gergin olması da dikkatlerden kaçmadı. Fotoğrafı nasıl yorumlarsınız? Fotoğrafı benim yorumlamama gerek yok, Engin'in eski sevgilisi Özge Özpirinçci zaten yorumlamıştır. Özge'nin canının en çok yandığı anlardan biri, bu fotoğrafı gördüğü andır. Özge ile Engin'in ilişkisi çok iyiydi. Herkes onlara evlenecekler gözüyle baktı. Birbirlerine çok yakıştırıyorlardı. Özge henüz ayrılık acısını atlatamamıştır, o yüzden de yeni sevgili olaylarına yakın zamanda girmez. Kendisi bu durumdayken Engin'in hemen bir başkasını bulup bir de el ele ortaya çıkması canını çok acıtmıştır. Engin'in bu kadar rahat olmasına da sinirlenmiştir.  DAYAK OLAYININ PERDE ARKASINDA NE VAR? Bu haftanın en ilginç haberi Yağmur Atacan'ın dayak yemesi oldu. İddialara göre Atacan'ın dayak yediği kişi ise nikâh şahidi Alper Çağrı Önal'dı. Bir alacak meselesi yüzünden ikilinin arasında kavga çıktığı, Atacan'ın darp edildiği ileri sürüldü. Atacan'ın polise gideceğini söylemesi üzerine ise Önal, 'Git oğlum git, savcılığa git, polise git, nereye gidersen git, seni anca karın kurtarır. Bundan sonra arkana dikkat et, her gün peşine adam takacağım' dedi. Pınar Altuğ'un habere yorumu, 'Bu olay zamanı orada yoktum. Ortada yargıya intikal etmiş bir olay var. Bu konuya müdahale etmek istemiyorum' oldu. Kavganın nedeni nedir? Bu tehditler üzerine çift bir önlem aldı mı? Hem çok yakın arkadaşlardı, hem de nikâh şahitleriydi. Anladığım kadarıyla ortak iş de yapıyorlardı. Benim duyduğum yeni bir şey yok. Kavga, alacak verecek meselesi yüzünden çıktı. Pınar da doğruladı bu olayı. Bir tek Yağmur konuşmadı. Neden konuşmadığını bilemiyorum. Korkuyor mu ya da konu daha fazla uzasın istemiyor mu bilemiyorum. Bu kadar yakın arkadaşların bu duruma gelmesi üzücü. İşin içine para girdi mi kardeş kardeşi vuruyor, baba oğlunu vurabiliyor. Tehditlere karşı bir önlem alacaklarını sanmıyorum, zaten Yağmur konuşmayarak tehditlere maruz kalmaktan korunmuş oluyor. Bir de herkesin önünde bu konuları konuşmak istemiyor, sonuçta özel hayatı. Eğer Yağmur'un alacağı varsa, hukuki yolların dışında bunu alamayacağını düşünüyorum. Aralarındaki meselenin de tam olarak ne olduğunu bilemiyorum. Yağmur, Pınar'la evlenmeden önce oyunculuk yapıyordu. Sonrasında ise bir daha onu ekranlarda görmedik. Hep ufak tefek işler yaptığını söylüyor. Her erkek gibi sabah saat 8'de evden çıkıp akşam saat 7-8 gibi eve dönen biri değil anladığım kadarıyla. Bir ofisi olup olmadığını da bilmiyoruz. Ancak demek ki bir işi varmış ki bu kavga meydana geldi. Kavgayla ilgili bir gelişme olursa daha fazla detay sahibi olacağız. TEZ ZAMANDA EVLENSİN YOKSA… İlker Aksum ve manken sevgilisi Şeyma Şener, geçtiğimiz hafta Ortaköy'deki Anjelique'teydi. Mekândan geç saatlerde el ele ayrılan ikili, çenelerine kadar yayılmış kırmızı ruj izleriyle dikkat çekti. Muhabirlere 'Çekmeyin, makyajımız iyi değil!' diyen Aksum, hemen bir taksi çevirip sevgilisiyle beraber uzaklaştı. Ünlü oyuncu, çapkınlık haberlerinin başkahramanları olan futbolcuları bile geçti. Aksum boşandığından beri ilginç bir profil sergiliyor. Yanında görüntülendiği kadınların sayısı da herkesi şaşırtıyor. Neredeyse her hafta başka bir kadınla görüntülenen Aksum'un son olarak dudağındaki ruj iziyle basının karşısına çıkması sevenlerini şok etti. Aksum, evliyken içinde bastırdığı duyguları mı çıkardı ortaya? Bu hareketlerinin açıklaması bu mudur? İlker Aksum boşandıktan sonra dağıldı. Olayın özeti bu. Haftanın fotoğrafı oldu. Bir insan alkolü fazla kaçırınca ağzından çıkanlara mani olamaz. Aşırı alkolün verdiği sersemlikle gömleğinin düğmesi açılan ya da fermuarını açık unutan, sokak ortasına çişini yapan insanları gördük ama bu son olay bambaşka. Oyuncunun muhabirlere 'Çekmeyin, makyajımız iyi değil' diyebilecek kadar kendinde olması da herkesi şaşırttı. Demek ki kendinde olmayacak kadar alkollü değildi. Madem ruj izinden haberin var, neden basının karşısına bu şekilde çıkıyorsun? Orada basın olmasa dahi, mekândan çıkıp taksiye bineceksin. Peki, taksiye neden o halde biniyorsun? Dışarı çıkmadan önce yüzünü yıkamak bu kadar mı zor? İçeride ne yaptıkları zaten yüzlerinden belliydi. Sen bir oyuncusun, kendine biraz çeki düzen verebilirsin. İlker evliliği bittikten sonra tam anlamıyla dağıldı. Bekâr hayatı ona yaramadı. Yanında sürekli başka kadınlar görüyoruz. Çok iyi bir oyuncu, yazık ediyor kendine. Tez zamanda birini bulup evlenmesini tavsiye ediyorum kendisine. Böyle devam ederse, bundan sonraki hareketi ne olur bilemiyorum.  ÜNLÜ ÇİFT BOŞANIYOR MU? Son günlerde art arda gelen boşanma haberlerine bir yenisi daha eklendi. Ünlü manken Tülin Şahin'in, 2005 yılında hayatını birleştirdiği Mehmet Özer'le ilişkisinde sorunlar olduğu, Şahin'in iki gündür eve uğramadığı iddia edildi. Çiftin evleri ayırdığı da arkadaşları arasında konuşuluyor. Tülin Şahin, iddiaları yalanlayan bir açıklama yaptı. Ancak ateş olmayan yerden duman çıkmaz sözü de insanların kafalarında soru işareti kalmasına neden oldu. Son durum nedir? Çiftin evliliği sallantıda mı? Evliliklerinde bir sorun olmadığını söylediler. Bu çift her davete, eğlenceye, yemeğe birlikte gidiyor. İlk kez Mehmet eşinden ayrı, gece dışarı çıkınca da herkesin dikkatini çekti. Yanında Tülin'in olmaması da ayrılık dedikodularına neden oldu. Birbirlerine çok âşık bir çiftten bahsediyoruz. Yakından tanıdığım için çok iyi biliyorum. Mehmet geçenlerde yanında Tülin olmadan dışarı çıktığı gece, yalnız değildi. Bir arkadaş grubuyla eğlenmeye çıkmıştı. O grupta kadınların da olması dedikoduların fitilini ateşledi. Genelde Mehmet'in hayatı Fenerbahçe'dir. Tek başına olduğu tek yer de Kalamış Develi ya da Todori'dir. Maç günlerinin bir klasiğidir bu mekânlar onun için. Maç öncesi arkadaşlarıyla bir araya gelir, yemek yer ve maça gider. Tek başına eğlencesi budur. Onun dışında zaten her yerde Tülin'le görürüz onu. İnşallah bu haberler sadece dedikoduda kalır. Aksi takdirde çok üzülürüm. Örnek çiftlerimizden biri onlar.  DAHA BOŞANMADAN BAŞKASIYLA YAKALANDI Evliliklerinin beşinci ayında boşanma kararı alan Melisa Sözen ile Alican Yücesoy, geçen hafta evleri ayırmıştı. Mahkemeye başvuran ancak davaları görülmeyen ikiliden Yücesoy, Nişantaşı'nda oyuncu Gökşen Ateş'le görüntülendi. Fotoğraflarının çekildiğini fark edince şoke olan Yücesoy, basın mensuplarına adeta yalvardı: 'Daha boşanmadım, evliyim. O fotoğrafları silin. Böyle bir haber çıkarsa aileler yıkılır. Rica ediyorum.' Aynı dizide rol aldıkları sırada yakınlaşan ve evlenen çiftin boşanma kararının nedeni ihanet mi? Yoksa oyuncu zaten boşanacağım diye eski hayatına bir an önce adapte olma derdinde mi? Madem böyle bir çekincen var, neden basının olduğu yerlerden biri olan Nişantaşı'nı tercih ediyorsun ki! Memlekette yer mi kalmadı? Bu işi yıllarca bizi ayakta uyutarak sürdüren o kadar çift var ki. Evlendiklerinde, 'Biz aslında 3 yıl önce ilişkiye başladık ve hep şu mekâna gidiyorduk, hiçbiriniz de duymadınız' diyorlar. Demek ki gizleyen gizliyor. Madem sen daha boşanmamışsın, neden orada geziyorsun? Sonra da utanmadan fotoğrafların silinmesini istiyorlar. Çektiği fotoğrafı silen gazetecileri de kınıyorum. Hiçbir iyi gazeteci bu fotoğrafı silmez. Bir de koluna kızın omzuna atmış halde görüntüsü var. Kameralar çekince de 'Ben daha boşanmadım, silin' diyor. Geçmiş olsun.  BÜLENT ERSOY İLE DEMET AKALIN'A HAK VERİYORUM Geçtiğimiz haftanın son bombasını Bülent Ersoy patlattı. Ünlü sanatçı, Nişantaşı'nda gezerken izinsiz fotoğrafını çeken Osman Ateş adlı bir genci görünce çılgına döndü. Sinirlerine hâkim olamayan Ersoy, tepkisini hayranına tokat atarak gösterdi. Ersoy'a yakın dostu Demet Akalın'dan da destek geldi. Akalın Twitter sayfasına, 'Nefret ediyorum izinsiz sokakta resim çeken insanlardan! Bülent Hanım dün gece birini tokatlamış, iyi yapmış! Elinde telefon var diye artık yeter be' notunu düştü. Bir gazeteci olarak yaşanan bu olayı nasıl değerlendiriyorsunuz? Ünlü bir ismi görüntülemek için izne mi ihtiyaç var? Almayınca sonunun şiddet mi olması gerekiyor? Akıllı telefonlar herkesi paparazzi yaptı. Şu anda en büyük tehlike bizim gündüz ve gece dolaşan paparazzilerimiz değil, akıllı telefonu olan müşterilerdir. Yan masadakini çeken var, teknedekini çeken var, metrobüste bile çeken var. Bize bir sürü mail geliyor. Ünlü bir ismi bakkala giderken çekip yollamış. Kardeşim, bakkala gitmek kötü bir şey mi? Ya da metrobüste bir ünlüyü çekip yolluyorlar. Ünlü olunca toplu taşıma araçlarını kullanamaz mı? Bunu yapan ünlüler bile var. Gece gece telefonuma ünlü isimlerden mesajlar geliyor. 'Bak filan ünlü filan mekânda görgüsüzce yemek yiyor', 'Filan kişinin makyajsız fotoğrafını görmek ister misin?' diye ne mesajlar geliyor. Akıllı telefonlar bizim işimizi çok kolaylaştırdı. Biz, gelen fotoğrafları ayırıyoruz tabii ki. Çok mühim bir şey ise kullanıyoruz. Ben Bülent Ersoy ile Demet Akalın'a hak veriyorum. Şiddete tabii ki karşıyım ancak ünlüleri de sokakta yürüyemeyecek hale getirmemek lazım. Ancak yapacak bir şey yok. Bunun mücadelesini artık onlar verecek. Bu tarz olaylar sadece Türkiye'deki ünlülerin başına gelmiyor. Yurt dışında da bunun örnekleri mevcut. Buna benzer bir fotoğrafı çekildiği için dünyaca ünlü oyuncu Sean Penn bir adamı dövdü. Bu olayı da bir gazeteci tesadüfen gördü ve fotoğrafladı. Ünlü olmanın bedelleri bunlar. Sosyal medya ve akıllı telefonlarla da ünlülerin işleri gün geçtikçe zorlaşıyor.  FULYA UGAN / Sabah.com.tr
Reklam
Aşk Hayatında Terazi Kadını
Terazi sevmeyi ve sevilmeyi istediği için sürekli, kendini tamamlayacak bir eş arayışındadır. Doğuştan mükemmel bir romantik olan Terazi, duygusal ilişkilerde oldukça başarılıdır. Doğal zerafeti, cana yakınlığı ve nezaketi sayesinde bir Terazi ile birlikte olurken, zamanın nasıl geçtiği anlaşılmaz. Terazi’nin aşkını ve ilgisini kazanmanın ilk ve en etkin yolu O’na komplimanlar yapmaktır. Eğer bu komplimanların samimiyetine ikna olursa, ilk adım olumlu atıldı demektir. Gidilecek yerin, zamanın gözde mekanlarından, lüks ve iyi yemekleriyle ünlü...
5 Yeni Film Vizyonda
Haftanın yerli yapımları 'Kadın İşi: Banka Soygunu' ve devam filmi 'Çılgın Dersane-3' ile Justin Timberlake'in baş rollerini paylaştığı 'Sen Şarkılarını Söyle' sinemaseverlerle buluşacak. Sinemaseverlerle bu hafta ikisi yerli, beş film buluşacak. Kadın İşi: Banka Soygunu Farklı nedenlerle hayal kırıklığına uğramış, kalbi kırık 4 kadının banka soygunu macerasını anlatan 'Kadın İşi: Banka Soygunu', haftanın yerli yapımlarından. Meltem Cumbul, Filiz Ahmet, Özge Ulusoy ile Esra Dermancıoğlu'nun rol aldığı filmin yönetmenliğini A. Taner Elhan yaparken, senaryosunu Şahin Alparslan yazdı. 'Çılgın Dersane-3' Kamil Çetin'in yönettiği ve bir devam filmi olan 'Çılgın Dersane 3'te, Duygu Çetinkaya, Okan Karacan, Paşhan Yılmazel ile Ozan Aydemir rol alıyor. Senaryosunu İrfan Saruhan, Şafak Güçlü, Servet Aksoy'un yazdığı, ilki 2007 yılında gösterime giren filmin konusu şöyle: 'Özlem Dershanesi'nin öğrencileri dershaneler arası müzik yarışmasının finali için Antalya’ya gelmişlerdir. Kendileri adına yarışacak olan Ali'nin aniden hastalanmasıyla hiç de akıllarında olmayan otel çalışanı Zeynep'i kendi adlarına yarışmaya hazırlarlar. İlk görüşte Zeynep'e aşık olan Ali, arkadaşlarıyla birlikte Zeynep'in hayatındaki bilinmeyen gerçekleri öğrenerek, onun için hayati bir önem taşıyan sorununu çözmek için kolları sıvarlar'. 'Sen Şarkılarını Söyle' Coen Kardeşler'in yine bir dönem dramasına imza attıkları 'Sen Şarkılarını Söyle/Inside Llewyn Davis', haftanın merakla beklenen filmlerinden. Ünlü folk sanatçısı Dave Van Ronk'un hayatından ilhamla yola çıkarak, dönemin müzik piyasasında yaşananları ünlü sanatçılar Bob Dylan, Joan Baez ve Joni Mitchell eşliğinde beyazperdeye taşıyan filmin başrollerinde Justin Timberlake, John Goodman ve son dönemin dikkat çeken yeteneklerinden Carey Mulligan yer alıyor. Senaryosunu da Joel ve Ethan Coen kardeşlerin yazdığı film, 2013 Cannes Film Festivali'nde Altın Palmiye için yarıştı ve Jüri Büyük Ödülü'nü kazandı. 'Düzenbaz' Bu hafta David O. Russell'in yönetmen koltuğuna oturduğu 'Düzenbaz/American Hustle' izleyici ile buluşacak. Oscar yarışının iddiali filmlerinden biri olarak konuşulan filmde, Bradley Cooper, Jennifer Lawrence, Christian Bale ve Amy Adams rol alıyor. 'Karlar Ülkesi' Haftanın animasyon filmi 'Karlar Ülkesi', özellikle çocukların ilgisini çekeceğe benziyor. Chris Buck ile Jennifer Lee'nin yönettiği animasyon film, Kristen Bell, Idina Menzel, Jonathan Groff ile Josh Gad'ın seslendirmesiyle vizyona girecek. AA
Dizi Süreleri 60 Dakikaya İnmediği Sürece Oynamayacak
Kenan İmirzalıoğlu, hayranlarını üzecek bir karar aldı. Oyuncu, dizi süreleri 60 dakikaya inmediği sürece ekrana çıkmayacak. Ekran fenomenine dönüşen 'Ezel'den sonra 'Karadayı'da başrolü üstlenen Kenan İmirzalıoğlu, radikal bir karar aldı. Dizi sürelerinin uzunluğundan ve setlerdeki ağır çalışma koşullarından şikayetçi olan ünlü oyuncu, 'Karadayı'dan sonra şartlar değişmediği sürece dizilerde oynamayacak. Geçtiğimiz yıllarda yapılan 'Yerli dizi yersiz uzun' eylemlerine de destek veren İmirzalıoğlu, 'Süreleri 60 dakikaya inmediği sürece dizilerde oynamayı düşünmüyorum. Çalışma koşulları artık değişmeli' dedi.medyatava
Fazıl Say İçin Karar Çıktı!
Gezi Parkı olaylarında 74 kişi hakkında takipsizlik kararı veren İstanbul Cumhuriyet Savcısı Hüseyin Arslan, ünlü piyanist ve besteci Fazıl Say hakkında “adli yargıyı etkilemek” iddiasıyla yürütülen soruşturmada da takipsizlik kararı verdi. Ünlü piyanist ve besteci Fazıl Say’ın “halkın bir kesiminin benimsediği dini değerleri alenen aşağıladığı’’ gerekçesiyle yargılandığı davada şikayetçi olarak yer alan Ali Emre Bukağılı, Say hakkında mahkemedeki kullandığı sözler ve gazetelere yansıyan beyanlarında, 'adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs etmek', 'kamu organlarını aşağılamak' ve 'yargı görevini yapanları etkilemek' suçlarını işlediği iddiasıyla yeni bir suç duyurusunda bulunmuştu. Say hakkındaki suç duyurusunu Gezi olaylarına ilişkin verdiği takipsizlik kararlarıyla dikkat çeken İstanbul Cumhuriyet Savcılarından Hüseyin Arslan inceledi. “SAY’IN İFADELERİ SAVUNMA KAPSAMINDADIR” Savcı Arslan, 'adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs ve yargı görevini yapanları etkileme' suçlarından Say hakkında takipsizlik kararı verdi. Takipsizlik kararında, 'yargı görevini yapanları etkileme' suçunun ancak emir vererek nüfuz icra etmek ve baskı yapmakla oluşabileceğini, bunun için de kişinin elverişli imkanlara sahip olması gerektiğini belirten Arslan, 'hakkında dava yürüyen ve bu davada mahkum olan bir kişinin böyle bir güce sahip olamayacağının mahkumiyetinden anlaşılabileceğini' ifade etti. Say'a yöneltilen 'adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs' suçunun ise özel kasıtla işlenebilecek bir suç olduğunun altını çizen Arslan, 'Yargılamadaki sözlerinden ötürü kişiye ayrıca ceza verilemez. Çünkü beyanlar, savunma kapsamındadır' ifadesini kullandı. Savcı Arslan, Say'ın 'kamu organlarını aşağılamak' suçunu işlediği iddiasıyla yargılanması talebini suçun Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) değişikliğe uğrayan 301. maddesi kapsamında olması nedeniyle izin alınabilmesi adına Adalet Bakanlığı'na gönderdi. İHA
Reklam