Uzaktan Eğitim "Çok" Uzak! Her Çocuğa İmkan Sağlanmamasına Rağmen Israr Edilen Uzaktan Eğitim Geleceğimizi mi Çalıyor?
Her çocuğun tableti, bilgisayarı, interneti yok maalesef...
Bildiğiniz üzere global anlamda bir salgın hastalıkla baş etmeye çalışıyoruz: Covid-19...
Geçtiğimiz yıl bugünlerde ilk kez duyduğumuz, Çin'den tüm dünyaya yayılan bu virüs nedeniyle dünyanın çok büyük bir kısmı eve kapandık. Sokağa çıkma yasakları, işletmelerin kapatılması, maske zorunluluğu, sosyal mesafe gibi önlemlerin yanı sıra bir de okullarda eğitim ve öğretimin uzaktan yapılmasına karar verildi.
Birçok ülkede uzaktan eğitim kararı verildi, Türkiye de salgının ilk kısmında okulları tamamen kapatarak EBA ile eğitim uzaktan eğitim sürecini başlattı.
İlk dalga sırasında hepimize mantıklı gelse de, yaz boyunca tüm hayatın serbest bırakılması ve isteyenin istediğini yapması nedeniyle yeniden uzaktan eğitim kararı verilmesi toplumun pek çok kesimi tarafından tepkiyle karşılandı. Çünkü yapılması gereken her yerin kapatılması ve eğitime ara verilmeden, yüz yüze yapılmasıydı. Ama öyle olmadı, yine ilk kapanan okullar oldu.
Peki neden her yer kapanmalı, sosyal hayat durmalı ve okullar açık olmalı? Çünkü eğitimde fırsat eşitliğini sağlamanın tek yolu bu...
Çocuklar internetleri olmadığı için derslere katılamıyorlar. İşçilerin kalabalık metrobüslerle işe gidip döndüğü, yaz boyunca tüm mekanların açık olduğu, pek çok önlemin hiçe sayıldığı ülkemizde birçok çocuk internetsiz bir şekilde hayatına devam ediyor ancak eğitime devam edemiyor. Tıpkı bu paylaşıma konu olan Kızıltepe'deki çocuk gibi...
Tıpkı kardeşinin dersinin bitmesini diğer kardeşler gibi...
Evet, siz zannediyorsunuz ki bir evde tek çocuk, tablet, bilgisayar, internet var ve hepsi de hazır ve nazır bir şekilde derse katılacaklar. Ama durum öyle değil.
Tıpkı anatomiye hiç uymayacak şekilde, mümkün olduğunca çeken bir yerden, anne ya da babasının internetinin bitmemesine özen gösterecek şekilde derse katılmaya çalışan bu çocuk gibi...
Evet, bazıları şanslı... Anne ya da babalarının, abilerinin, ablalarının mobil internetleri var ve çektiği, bitmediği sürece bu şekilde derse katılabiliyorlar. Ama o şekilde durmak ne kadar sağlıklı? Kaç dakika öyle kalabilir bir çocuk? Dikkati hangi noktada dağılır?
Tıpkı annesinin para kazanmaya çalıştığı pazar tezgahının arkasında ders "çalışmaya çalışan" bu çocuk gibi...
Fırsat eşitliği dedik ya... Bu annenin çocuğunu bırakabileceği bir yer yok ve para kazanmak zorunda. Bu çocuğun gidebileceği bir okul yok ama derse girmek zorunda. Nasıl olacak peki?
Tıpkı derse katılabilmek için yaşamını yitiren Çınar Mert gibi...
Kim verecek Çınar Mert'in canının bedelini? Parayla ölçülebilir mi?
Ve tıpkı yaşıtları gibi kreşte uyuması, oynaması gereken bu minik gibi...
İlk dalgada kreşler de kapatılmıştı, hatırlarsınız...
Türkiye'nin de taraf olduğu Uluslararası Çocuk Hakları Sözleşmesi, Uluslararası Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Sözleşmesi ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ne diyor?
'Her bireyin eğitim görme hakkı vardır.'
Peki anayasamızın 42. maddesi ne diyor?
'Kimse, eğitim ve öğrenim hakkından yoksun bırakılamaz. Öğrenim hakkının kapsamı kanunla tespit edilir ve düzenlenir. İlköğretim, kız ve erkek bütün vatandaşlar için zorunludur ve devlet okullarında parasızdır.'
Peki bu çocuklar bu ücretsiz eğitim hakkına sahipken, nasıl oluyor da eğitime ulaşmaya çalışırken can veriyorlar, sokaklarda kapalı kafenin internetine girmeye çalışıyorlar ya da sıra bekliyorlar? Nerede eğitimde fırsat eşitliği?
Yorum Yazın
Tablet ya da telefon bulsalar, internet bulamıyorlar; internet bulsalar kotaları yetmiyor. Devletin bir an önce bu işi çözüme kavuşturması gerekiyor. Bakanla... Devamını Gör
Bu konuyu çok yönden incelemek lazım.Öğrenci açısından kesinlikle yüz yüze eğitim kadar faydalı olmuyor ,özellikle de küçük yaşlar için. Öğretmen açısından d... Devamını Gör
Hayat adil değil.
Hayat adil, saçmalamayın, 'siyasal islamcıların kapitalizmi adil değil sadece', İskandinav ülkelerde, Avrupadaki çocuk niye bu hallere düşmüyor?, orada sosya... Devamını Gör