Şule Çet Soruşturmasında Adli Tıp Raporu: 'Bilmiyoruz'
Ankara'daki bir plazanın 20. katından düşen ve şüpheli bir şekilde hayatını kaybeden üniversite öğrencisi Şule Çet’in ölümüne ilişkin soruşturmada, beklenen Adli Tıp Kurumu raporu dosyaya girdi ve rapora ilişkin detaylar basına yansıdı. Raporda, Çet’in genel ağır beden travması nedeniyle cinsel saldırıya maruz kalıp kalmadığı konusunda kesin bir değerlendirme yapılamadığı belirtildi. Çet’in atladığı, itildiği ya da öldürüldükten sonra atıldığı hususunun da tıbben 'bilinemediği' görüşüne yer verildi.
29 Mayıs 2018’de yaşanan olay sonrası Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Çet’in kesin ölümü nedenin tespiti için dosyayı Adli Tıp Kurumu Başkanlığı’na göndermişti.
Hürriyet'ten Mesut Hasan Benli'nin haberine göre, savcılık soruşturma dosyasında yer alan bütün belgeleri, raporları, ifadeleri Adli Tıp Kurumu’na gönderirken, özetle şu sorulara yanıt verilmesini istedi:
Şule Çet’in kesin ölüm sebebinin tespiti; Çet’in anal sürüntüsünde bulunduğu belirtilen Prostat Spesifik Antijen (PSA) isimli antijenin erkek cinsiyetine ait bir antijen olup olmadığı,
Çet’in yerde vücut pozisyonu, düşüş şekli ve düştüğü yer göz önüne alındığından düşmeden önce ölmüş olup olmadığının (bilincinin yerinde olup olmadığının tespitinin mümkün olup olmadığı),
Çet’in vücudunda bulunan alkol miktarının tespitinin mümkün olup olmadığı.
Üç profesör, bir doçent, bir uzmanın imzasının bulunduğu 21 sayfalık raporda "adli tahkikatla aydınlatılması uygun olur" denildi.
Soruşturmanın seyrini yakından etkileyeceği belirtilen Adli Tıp Kurumu 1. Adli Tıp İhtisas Kurulu, hazırladığı raporu savcılığa gönderdi.
Raporda, özetle şu bulgular yer aldı:
“Otopsisinde alınan doku örneklerinin yapılan tetkikinde idrarda tespit edilen Mirtazapinin depresyon, uyku bozuklukları tedavisinde kullanılan ilaç etken maddesi olduğu, kanda ve göz içi sıvısında tespit edilen etil alkolün ölüm meydana getirebilecek düzeyde olmadığı, aranan diğer toksik maddelerin bulunmadığı dikkate alındığından kişinin zehirlenerek öldüğünün tıbbi deliller bulunmadı.
Otopsisinde ağır genel beden travması bulguları olması nedeniyle cinsel saldırıya maruz kalıp kalmadığı hususunda kesin bir değerlendirme yapılamadığı, olayın adli tahkikat ile aydınlatılması uygundur.
Sorulduğu üzere düşme öncesi travmaya maruz kalıp kalmadığı, düşme olayının kendi iradesiyle mi meydana geldiği, kazara mı oluştuğu veya bir başkası ya da başkalarının etkisiyle mi meydana geldiği, düşme esnasında şuurunun yerinde olup olmadığı ve öldürüldükten sonra atılıp atılmadığı hususun tıbben bilinemediği, olayın adli tahkikatla aydınlatılmasının uygun olacağı oy birliği ile mütalaa olunur.”
Biyoloji İhtisas Dairesinin 15 Ekim 2018 tarihli raporunun sonuç bölümünde ise şu tespitler yapılmıştı:
“Sağ elden alınan 3 ve 4 nolu tırnak örneklerinden elde edilen YSR DNA sonuçlarının ise karışık, ancak majör olarak bir YSTR DNA profilinin ayrılabildiği sonuçları olması nedeni ile mukayese etmeye elverişli olduğu, örneklerde tespit edilen major YSTR DNA allelerinin şüpheli Berk Akant’ın YSTR DNA profili ile aynı olduğu belirlendi. (YSTR sadece erkek cinsiyetinde bulunur.) Tarafımızca incelenen örneklerde Çağatay Aksu’nun DNA profili tespit edilemedi.”
Ayrıca Çet’in 9 parmağının tırnak altında bir erkeğe ait dokular (deri kalıntısı) ve DNA bulguları tespit edilmişti.
Çet’in kanında “Uyumayı tetikleyen uyarıcı madde” ile vücudunda boğuşma izlerine de rastlanmıştı.
Yapılan kriminal incelemenin ardından soruşturma dosyasına gönderilen Olay Yeri İnceleme Raporu’nda Çet’in 3 farklı yerde (bir gazoz kapağında, çalışma ofisi masasında ve sehpada) parmak izi belirlenmişti.
Çet’in düştüğü 1.20 santimlik pencerenin camında, pervazında ve çerçevesinde ise genç kadına ait parmak izi tespit edilememişti.
Yorum Yazın
SİZİN ADALETİNİZİ SİKSİNLER. ZENGİN PİÇLERİ PARASIYLA PİSLİKLERİNİ ÖRTÜYOR!!!
EVET PARASI OLAN GENE KENDİ ADALETİNİ SAĞLIYOR
Rapor diyor ki; ben doğruları yazarsam aynı yerden beni de atarlar.