Son Nefesine Dek Atatürk'ün Aydınlık Yolunda İlerleyen, Tek Başına Bin Orduya Bedel Bir Türk Filozof: Sakallı Celâl
Son Nefesine Dek Atatürk'ün Aydınlık Yolunda İlerleyen, Tek Başına Bin Orduya Bedel Bir Türk Filozof: Sakallı Celâl
O, bir zamanlar İstanbul halkı için efsaneleşmiş bir isimdi. Pejmürde bir görünüşü, zehir gibi bir aklı vardı. Bir nevi o dönemlerin bohemiydi anlayacağınız. Deniz bakanı olan bir paşanın oğlu olarak dünyaya gelse de, başkalarının büyük bir zevkle yapacağı gibi paşa babasının imkanlarından faydalanarak bir ömür sürmeyi aklından bile geçirmedi.
Zekâsı ve fikirleri çağının çok ötesinde olan, inançları uğruna yaşayıp kimsenin karşısında eğilip bükülmeyen bir filozoftan söz edeceğiz bugün sizlere: Celâl Yalınız nam-ı diğer Sakallı Celâl...
İçeriğin Devamı Aşağıda
Reklam
Babası deniz bakanı bir paşaydı Celâl’in. Maddi durumu gayet yerinde bir ailenin ferdi olarak dünyaya gelmişti anlayacağınız…
İçeriğin Devamı Aşağıda
Reklam
Babası henüz küçüksün dese de onu dinlememiş ve Fransızca dersleri almak istediğini söylemişti. Kısa zamanda mükemmel derecede Fransızca öğrenmişti.
Ancak ona en ağır gelen ağabeyi Nihâl'in talihsiz bir kaza sonucu ölümüydü. Atletik bir genç olan Nihâl, barfiks çekmeye çalışırken başının üzerine düşmüş ve oracıkta son nefesini vermişti. Biricik dostu ve en büyük rakibi Nihâl'i kaybetmişti Celâl...
Bir süre sonra devlet, Fransızcası kuvvetli 35 genci sınavla Fransa ve İsviçre’ye yüksek öğrenim için göndereceğini açıkladı. Gitmeye hak kazananlardan biri de Celâl olmuştu.
Yurda dönmesinin ardından Fransızca öğretmeni olarak Üsküp'e gönderildi. Üsküp halkı ve öğrencileri hayran kalmışlardı Celâl'e. Çocuklarını mutlu etmek için kendi parasıyla okula futbol sahası yaptırmış, Fransa'dan toplar getirtmişti.
İçeriğin Devamı Aşağıda
Reklam
Celâl, bu kez Kastamonu Lisesi’ne Fransızca öğretmeni olarak atanmış ve burada öğrencilere Fransızcanın yanında tarih ve hayat bilgisi dersleri de vermeye başlamıştı. Yokluğun, sefaletin ve bol kesesinden cehaletin olduğu bir dönemde görev yapıyordu.
Bir gün okulun lağımı taşmış, işle ilgilenecek kimse olmayınca Celâl kolları sıvayıp tıkanıklığı kendisi açmıştı. Koskoca müdür yardımcısı bu işlerle uğraşmaz diyerek onun yapmasına engel olmuşlardı.
Aydın’daki incir fabrikasına işçi olarak girdi. Eee Fransızca bilen, eli silah tutan ve fabrikanın her makinesini tamir edebilecek kadar zeki Celâl'in kısa sürede ustabaşılığa terfi ettiğini tahmin edersiniz...
Hayata herkesten farklı bakmıştı ömrü boyunca Sakallı Celâl. Misal, çöpçülere az maaş veriliyor diye onu bir anda protesto etmek için eline süpürge alıp vali konağının önünü süpürürken görebilirdiniz.
Bu içerikler de ilginizi çekebilir:
Yorumlar ve Emojiler Aşağıda
Reklam
Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!
Yorum Yazın
Ne bilginler geldi, neler buldular! mumlar gibi dünyaya ışık saldılar. Hangisi yarıp geçti bu karanlığı? birer masal söyleyip uyuya kaldılar. -Ömer Hayyam ... Devamını Gör
O bin dikenler şimdi milyon dikenler oldu maalesef hem de en tepeden en aşağı, tamamı kişisel çıkarları için.Kimi huri peşinde, kimi koltuk, kimi yeşil dolar... Devamını Gör
Tüm karanlığına rağmen hayatı, kendi istediği, belirlediği gibi yaşama mücadelesi sergileyen tüm gerçek aydınlara selam olsun.. ne kutlu bir ömür.. Sap gelip... Devamını Gör