Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!
Sanatçılar Greve Hazırlanıyor
Sanatçılar Greve Hazırlanıyor
Kültür Sanat-Sen’in düzenlediği kültür ve sanat alanına yapılan müdahalelerin tartışıldığı çalıştay, 3 günün sonunda tamamlandı: “TÜSAK geri çekilmezse, süresiz grev kararı alırız. Bu iktidarı bu yaklaşımla birlikte göndermenin zamanı gelmişti.”
Kültür Sanat-Sen’in çağrısıyla kültür ve sanat emekçileri, bakanlığın TÜSAK yasa tasarısını tartışmak için “Kültür ve Sanata Siyasi ve Ekonomik Müdahalelere Karşı Alternatiflerimiz” başlığı ile üç gün süren çalıştayda bir araya geldi.
29 kurumun katıldığı çalıştayın sonucunda AKP hükümetinin dayattığı yasa tasarısının kabul edilmediği açıklandı, yasa tasarısının geri alınması için eylemliliklerin planlanmasına ve özerk sanat konseyinin hazırladığı yasa tasarısı taslağının güncellenmesi ve alternatif olarak değerlendirilmesine karar verildi.
Sanatçılar ilk gün kendi kurumlarının özel sorunlarını paylaştı ve bir arada olmanın önemi vurgulandı. Çalıştayın ikinci günü ise TÜSAK yasa tasarısı tartışıldı ve ne yapılacağı üzerinde duruldu. Sanatçılardan bir kısmı TÜSAK yasasının hiç tartışılamayacağını, tamamen reddedilmesi gerektiğini, bakanlıkla görüşmeye gidilmemesi gerektiğini ve eylemlilik sürecinin planlanmasını vurgularken; bir kısmı ise TÜSAK yasasının kurulacak komisyon ile değerlendirilerek kendi tasarılarının hazırlanması gerektiğini ve bakanlığa bu tasarıyla gidilmesi gerektiğini öne sürdü. İki gün süren yoğun tartışma ve çalışmaların sonucunda, çalıştayın sonuç deklarasyonu dün okundu.
Opera Solistleri Derneği Genel Başkanı Arda Aktar’ın okuduğu sonuç deklarasyonunda, Türkiye’de kültür ve sanat geleneğini yaratan, Devlet Opera ve Balesi, Devlet Tiyatroları ve Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğü’ne bağlı kurumların tüzel kişiliklerinin kaldırılmasına ve bağımsız sanat yapabilme olanaklarının ellerinden alınmasına izin vermeyeceklerinin bir kez daha teyit edildiği söylendi.
Uygar bir ülkede sanat kar ve rant için yapılamayacağı ve devletin sanata desteğinin olması gerektiğini söyleyen Aktar, bilim ve sanatın özgür olduğunu, yapılacak her türlü değişikliğin tepeden inmeci yaklaşımlar ile değil, tüm meslek örgütleri ve konunun uzmanlarının katılımıyla gerçekleşmesi gerektiğini belirtti.
Çalıştayın son gününde Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu açılış konuşması yaptı. Üç gün süren çalıştayda konuşmaların ana başlıkları ise TÜSAK ile mücadele edileceği, yasa tasarısına karşı direnileceği ve birlikte hareket edileceği yönündeydi.
Özgür Sanat, Özgür Ülke
Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu
Türkiye çok değişik günlerden geçiyor. Bir taraftan yargı bağımsızlığı hiç olmayacak hale getiriliyor. Diğer yandan mevcut durumu korumaya çalışan ciddi çelişkiler yaşanıyor. Sanatın ve sanatçıların baskıcı iktidarlar tarafından hedef alınmasının iki sebebi var. Sanat özgür olursa toplum özgürleşip hak talep edebilecek düşüncesi, ikincisi bir sanatcının peşinde yeri geldiğince milyonları yürütebilecek olması. Yumruk olduğumuzu düşünmenizi istiyorum. Niye saldırdıklarını o zaman anlayabilir, mücadeleye yürüyebiliriz. Tarihi bir şey yaptık, hep birlikte tarihi bir adım attık. Hukuk ile sanatı birleştirdik. Önümüzdeki hafta alt komisyonlar çalışmaya başlayacak, kanun çalışılacak. önümüze teker teker projeler koyulacak. Tüm Türkiye’ye çoğulculuk ve katılımcılık nedir; biz göstereceğiz.
Kararlı Mücadele, Güçlü Dayanışma
KESK Genel Sekreteri İsmail Hakkı Tombul
AKP hükümeti, yukarıdan devlet eliyle, aşağıdan cemaatler ile ülkeyi yeniden dizayn ediyor. Emek sinemasını yok edelim, AVM yapalım anlayışı var, yeni liberal iktisadi anlayış var.
Toplumun öncü güçlerinin, sanatçıların bu olaydan etkilenmemesi imkansızdı. Başbakan’ın kızının yaşadığı olaydan sonra ‘tiyatroları özleleştireceğim, bize yük oluyor’ dedi.
Gezi Parkı direnişine sanatçılar da öncülük etti. AKM bu süreçte karakol haline geldi. Sanatı özgür olmayan bir ülke yaşamın hiç bir alanında özgürleşemez. Toplumun öncü güçleri olan sanatçılar tek başlarına maddi güç değildir. Ezilenler ve emekçilerle toplumu değiştirme gücüne sahiptir. İkisi buluşursa önlerinde kimse duramaz. Ne AKP ne cemaat ne de başka bir şey. Yan yana bir arada mücadele etmek zorundayız. Sanatın özgürleştiği ve sınırlandırılmadığı bir dünya istiyoruz.
TMMOB Mimarlar Odası Genel Başkanı Eyüp Muhcu
Kentler ve kültür sömürü ve yağmanın odağı haline gelmiştir. 1980 sonrası neoliberalizmin saldırı politikaları ile doğa, kentler, yağmaya tabi kalmıştır. Kentsel dönüşüm yasaları, ile yaşam alanlarımıza müdahale edilmiştir. İktidar sınırsız bir yağma yetkisini kavuşmuştur. Yağmanın güvencesi için yeni bir anayasa hazırlıyorlar. Estetiğe ve sanata yapılan baskılar devam etmektedir. AKP’nin kültürel varlıklara, herşeye yaptığı baskıya karşı Gezi süreci sıkıntı yaratmıştır. Diktatör ve sansür yasalarının tarihin çöplüğüne atılacağı inancıyla dayanışma duygularım ile selamlıyorum.
DİSK Genel Sekreteri Arzu Çerkezoğlu
AKP iktidarı sermaye ve piyasa ihtiyaçlarını gözardı ederek gerici zihniyeti ile toplumun her kesimine emekçilere ve sanata müdahale ediyor. Sanat ve emek mücadelesinin birleşmesi çok önemli. Doktorların, öğretmenlerin, hukukçuların ve sanatçıların işçi olduğu bir dünyada yaşıyoruz. Mücadele düzlemini ayrı düşünemeyiz. Gelecek, bu dünyanın tüm değerlerini üretenler tarafından kurulacaktır. DİSK adına sizleri selamlıyorum.
İstanbul Barosu Başkanı Ümit Kocasakal
Türkiye bugün sivil diktatörlükle yönetiliyor, Yalanlar üzerine kurulmuş bir sistem. Hukuk devletini geçtim, onun daha gerisinde olan kanun devleti olmayı bile geçti. Böylesine bir siyasi atmosferde, hukuksuzluk ve baskılardan sanatın nasibini almaması düşünülemez. TÜSAK akıl dışı bir olay. Kültür sanat bu şekilde sınırlandırılamaz, bakanlık kurulunun inisiyatifine bırakılamaz. Bu akıldışılığı çok akıllı bir şekilde göstermek gerekiyor. Çok somut eleştiriler getirmek gerekiyor. Böylesi bir durumda ilk yapılması gereken şey, çağdaş ülkelerin modellerini de inceleyerek, sağlam bir rapor hazırlamak, hukuki gerekçeleriyle rapor sunmak gerekir. İstanbul Barosu bu anlamda hizmetinizde, yanınızdadır. Bunlar tarihin çöplüğüne atılacaktır. Bütün bu çalışmaların sonucunda raporu ilgilere ve kamuoyuna sunmak gerek. Bu süreçte ve direnişinizde yanınızdayız.
Reddediyoruz, Özgürce Üretiyoruz
Sanatçılar Girişimi-Orhan Aydın
TÜSAK’ın bir düşmanlık olduğunu söylüyor ve tartışılmaz buluyoruz, tamamen reddediyoruz. Başından beri söylediğimiz bir şey vardı. Kültür ve doğa varlıklarının hepsi kaptırıldı. Toplantı ve gösterilerle bu durumu paylaştık. Geldiğimiz noktada kendimizi sorgulamalıyız, yoğun bir geç kalmışlık var. TÜSAK hiç bir şekilde tartışılamaz, reddiyoruz. Bakanlığın hiç bir çağrısına gidilmemeli.
Yapılması gereken tasarı çalışmasıdır. TOBAV, Özel Sanat Konseyi ve Kültür Sanat-Sen’in yaptığı çalışmaları, akıl birliği ile tasarılaştırıp net bir deklarasyonu, sistemin yürütücülerine, bütün demokratik kitle örgütlerine deklare etmeliyiz. 27 Mart Dünya Tiyatro Gününde AKM polis karakolu olmuştur. Kirliliği reddetmeliyiz.
Bugüne kadar yaşanan sorunları özetleyen ve kültür sanat alanındaki örgütsüzlüğün, saldırılara birlikte cevap üretememenin sonuçlarından bahseden oyuncu-yönetmen Yücel Erten ise konuşmasının devamında anayasal çerçeveden başlayarak, uygar ve çağdaş yasalarla kaynak dağılımını sağlayan özerk bir çatı kurumun oluşturulması, sanat kurum ve kuruluşlarına ayrılacak ödenek ve desteklerin, maddi ve ayni yardımların, çeşitlendirilmesi ve objektif kıstaslara bağlanması, mevcut ve kurulacak sanat kurumlarının her birinin, rasyonel bir yerinden yönetim anlayışı içinde özerk birimlere dönüştürülmesi, yönetim kademelerinin demokratik yöntemlerle belirlenmesi, süreli olması ve pozitif bir yarış atmosferi içinde özgürce üretmelerinin sağlanması gerektiğini söyledi.
'TÜSAK’ı geri çekin'
Kültür Sanat-Sen Başkanı Yavuz Demirkaya
Önlerine ne çıkarsa bütün sürece müdahale eden bir AKP hükümeti ile karşı karşıyayız. Sanatçıları piyasaya mahkum ederek, sendikadan güvenceden mahrum ediyorlar. Sanatı kontrol etmek istiyorlar, para kazanmak istiyorlar. Başbakanın sanatçısı, yani kralın soytarısını yaratmaya çalışıyorlar. AKP’nin emek mücadelesine karşı yoğun organizasyonun başında taşeronlaştırma geliyor. Genel ahlak kurallarını yansıtmaya çalışıyorlar. Biz o gömleği giymeyecegiz. Bu süreçte taşeoranlaştırma çalışmaları, sendikasızlaştırmayı da getirecek. Emek sinemasında direndik, direneceğiz. Seka’da, Petlas’da aynı şeyi yaptı. ‘Zarar’ dedi, rekabet durumuna getirdi. Kar-zarar güdüsü ile bizim alanlarımıza bakılmasını reddediyoruz. Belediyeler ve AKP arasında sanat politikasında birlik yok, rant açmak var. Arkadaşlarımızı yasa olmadan her yerde görevlendiriyorlar. İlahi okutuyorlar, açılışlara gönderiyorlar, bunlara yasal çerçeve koyup emeklerini sömürüyorlar. Avrupa Belediyeleri ile buradaki belediyeleri kıyaslayacak kadar cahiller. Kütüphaneleri devretmek ve müzeleri devretmek için uğraşıyorlar.
Karşımızda örgütlü bir siyasi iktidar var. O önerileri AKP ile tartışmanın fayda getireceğini sanmıyorum. Sendikanın tek bir hedefi var; TÜSAK’ı geri çekin. Biz o masaya oturursak da ‘TÜSAK’ı geri çek’ diyeceğiz. Sendika olarak da alternatifimiz şu demeyeceğiz. Çekmediği takdirde oturup konuşacak bir şey yok. TÜSAK geri çekilmezse, süresiz grev kararı alırız. Bu iktidarı bu yaklaşımla birlikte göndermenin zamanı gelmişti. Gezi ile bu süreç başlamıştır.
(soL-Kültür)