Görüş Bildir
Haberler
Şair-i Azam

Şair-i Azam

Aşk hayatı bir hayli garip şairimizin birazcık hayatı...

Kaynak: http://oguzbhdr.blogspot.com.tr
İçeriğin Devamı Aşağıda

Herkes bir başkasındaki bir özelliği kendinde görür. O yönünü sever, benimser. Belki o kadar çok sever ki onun gibi olmak ister belki. Bizim de vardır böyle hayatımızda örnek aldığımız insanlar. Yakın zamanda Türk Edebiyatı dersi için Abdulhak Hamit Tarhan'ı araştırmıştım. Hayatında en dikkat çekici bölümleri 'çapkın' diye geçiyordu. E bizde ergeniz, genciz. Sanki bir benimseme gibi bir durum çıktı ortaya. Abdulhak Hamit Tarhan'a bilindiği üzere 'Şair-i Azam' yani ''Büyük Şair'' denilmiştir. Şair olmak da o kadar kolay olmaz tabii. Duyguları en derinden hissetmek insanı şair edebilir ancak. Aşk, sevgi, dram, mutluluk, heyecan, acı, keder, hüzün... Bu duyguları en derinden hissedip kelimelere dökebilen insanlar şair olabilir. Ben şöyle bir Abdulhak Hamit Tarhan'ın hayatına bakıyorum da bu tüm duyguları tam anlamıyla yaşamış bir insan. Olacak ki belki de bu yüzden Şair-i Azam mahlasının kendine takılmasını sağlamıştır. O duyguların hepsini yaşamıştır Abdulhak Hamit. 

1952'de Bebek'te doğmuştur. Soylu ve ulema ailesinin bir ferdi olarak dünyaya gelmiştir. Doğuştan şanslı bir birey aslında. 1937'de de vefat etmiştir. Yaşadığı yıllar yani 1952 - 1937 yıllarında Osmanlı'nın son zamanları Cumhuriyet'in ise ilk zamanlarına denk geliyor yani bu olanları doya doya görmüş olmuştur. Abdulhak Hamit Tarhan'ın hayatında sevdiğim 2 şey oldu. Dünya'da bir çok yerde görev yapması ve aşk hayatı oldu. Bu 2 şeyi cidden gıpta ettim. 

Diplomat ve hariciye mesleklerinde olduğu için bir çok kez yurtdışında bulunmuştur. 

Yurtdışında gittiği, vazife aldığı yerler ise şuralar; Paris, Tahran, Londra, Berlin, Golos (Yunanistan), Bombay (Mumbai-Hindistan), Beyrut (Lübnan), Lahey (Hollanda), Brüksel, İskoçya, Viyana, Batum, Kırım, Poti (Gürcistan). 

İnsan bir bakınca Maşallah diyor. Allah bize de nasip etsin böyle her yerde görev yapmayı. 

Abdulhak Hamit Tarhan'ı internette araştırırken 'Çapkın' sıfatının bu adam için çok kullanıldığına denk geldim.

'Aşk'ın yaşı yoktur' sözü Abdulhak Hamit Tarhan'ın hayatına bakıpta tam olarak idrak edebileceğimiz bir söz olabilirdi. Şimdi zamanımızda 3 yaş fark bile garip geliyor.

O zamanlar yani bundan 100-150 yıl önce Abdulhak Hamit Tarhan 22 yaşındayken 13 yaşındaki Fatıma Hanım ile evlendi. 60 yaşındayken de 18 yaşındaki Bayan Lüsyen (Lucienne) ile evlenmiştir. Abdulhak Hamit Tarhan 4 evlilik yapmıştır ve hepsini de ayrı ayrı sevmiştir. Sevmesine sevmiştir amma yurtdışında iken başka kadınlarla birlikte olmaktan alıkoyamıyormuş kendisini. 2 eşini hastalıktan dolayı kaybetmiştir ve arkalarından çok güzel şiirler ortaya çıkarmıştır. Hatta en bilindik eserlerinden biri de 'Makber'i ilk eşi Fatıma Hanım'ın ölümü üzerine yazmıştır. İkinci eşi olan Nelly'nin ölümünün ardından 'Medfen' adlı eser ortaya çıkarmak istemiştir fakat, gerçekleştirememiştir. Üçüncü evliliğini ise ailesinin isteği ile yapmıştır. 1911'de Cemile Hanım ile yapmıştır ve bu evlilik sadece 20 gün sürmüştür. Evlilik sonlanınca yine yurtdışına gitmiştir (Brüksel).  

Belçika'da ise 18 yaşındaki Lücienne (Lüsyen) ile evlenmiştir. Bu eşinden dostça ayrılmalarının ardından bir kaç eser ortaya çıkarmıştır. Lüsyen ile dostlukları ayrı bir araştırılacak konu, sayfalarca uzayabilecek bir dostluktur diye yorumlar yapabiliriz aslında.

İlk eşi Fatıma Hanım için yazdığı Makber şiiri:

Makber Şiiri - Abdulhak Hamit Tarhan [Ali Çırak Seslendirmesi ile ]

Yorumlar ve Emojiler Aşağıda
BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER!
0
0
0
0
0
0
0
ONEDİO ÜYELERİ NE DİYOR?
Yorum Yazın